Müzisyen Ceren Gündoğdu ilk stüdyo albümü ‘Kapalı Gözlerle’ ile dinleyici karşısında. Bunca seçenek arasında rengini belli etmenin kolay olmadığını ifade eden Gündoğdu, tek derdinin sesiyle ve sözüyle bir bağ kurabilmek olduğunu söylüyor

Derdim sesimle, sözümle  bağ kurmak

IŞIL ÇALIŞKAN

Alternatif sahnenin yeni seslerinden Ceren Gündoğdu, sözü ve müziği kendisine ait olan ilk albümü ‘Kapalı Gözlerle’ ile müzikseverlerle buluştu. Albümün prodüktörlüğünü Cihan Mürtezaoğlu ve Arel Koray Nalbant üstlenirken, kayıtları Babajim İstanbul ve Pür Recording stüdyolarında gerçekleşti. 7 şarkıdan oluşan albümün piyano koltuğuna Gündoğdu oturdu. Müzisyen, akustik piyano baladlarından geleneksel Türk enstrümanlarının kullanıldığı şarkılara kadar uzanan albümüyle ilgili, “Bu albüm, kalbi kırılma pahasına bile olsa derinlerine inip duygularını keşfetmekten ve haykırmaktan korkmayan cesur birinin hikayesini anlatıyor” diyor.

Türk Halk Müziği duayenlerinden şef Zafer Gündoğdu’nun kızı olan müzisyen, bunu ‘hayattaki en büyük şansı’ olarak görüyor.

Gündoğdu ile müzik serüvenini konuştuk.

►Babanız Türk Halk Müziği’nde çok önemli bir isim. Türk Halk Müziği’nin içinde büyümek sizi nasıl etkiledi?

Dünyaya gözlerimi açtığım evin salonunda bir köşede bağlama bir köşede piyano duruyordu, bence hayattaki en büyük şansım bu. Çünkü yolculuğuma ışık tutan şey, bu coğrafyanın müziğine duyduğum derin sevgi ve ilgiyi dünya müziklerine duyduğum merakla birleştirebilmek oldu. Türkülere özgü o yalın ve güçlü anlatım, bugün kendi müziğimde özgün bir dil yaratmaya çalışırken hala yol göstericim oluyor. Bunun yanı sıra babam sadece müzikal vizyonuyla değil, kişiliğiyle ve sahip olduğu erdemlerle de benim rol modelim oldu. Düzenin içinde her daim iyi yürekli kalabilmeyi her şeyin önüne koyan bir felsefeye sahip bir babanın kızıyım ve bu felsefeyi nesil boyu bize aşılayan şey de türküler aslında. Neşet Ertaş’ın dediği gibi, “Nerede türkü söyleyen bir insan görürsen korkma çünkü kötü insanların türküleri yoktur.”

►Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunusunuz. Sosyoloji okumanın size müzikal yaşamınızda fayda sağlıyor mu?

Sosyoloji okumanın bana hayatın her alanında fayda sağladığına inanıyorum. İnsan doğasını anlamaya ve sebep sonuç ilişkisi kurabilmeye olan yatkınlığın dolayısıyla yargılardan uzaklaşmaya başlıyorsun. Yargılamayı bıraktığın noktada da hem kendini anlamaya, hem de başkalarıyla empati kurabiliyorsun. Müzik dediğin şey bir duygu aktarımı. Kendini ve insanları anlama yetin geliştikçe, duygular daha sahici bir şekilde akıp gidiyor senden bir başkasına.

GÖZKAPAKLARINDA KÂİNAT VAR

►Müziğin sosyolojiyle ilişkisini nasıl özetlersiniz peki?

Müzik dinleme alışkanlıklarımızı sadece bireysel özelliklerimizle açıklayamayız. Mesela rap kültürüne olan ilgi ve alakanın artışını sadece müzikle açıklamak mümkün değil, sosyolojinin yetki alanına giriyor tam olarak.

►İlk stüdyo albümünüz ‘Kapalı Gözlerle’ çıktı. Bu albümün hikayesi nedir?derdim-sesimle-sozumle-bag-kurmak-712785-1.

Her birimizin göz kapaklarının ardında henüz keşfedilmemiş bir kâinat var. Şarkı söylerken, dua ederken, dilek tutarken, öpüşürken gözler hep kapalı. Çünkü yaşadığımızı hissettiğimiz o sahici anların tümünde dışarıyı unutup, içimizdeki evrene dalıyoruz. Bu albüm, kalbi kırılma pahasına bile olsa derinlerine inip duygularını keşfetmekten ve haykırmaktan korkmayan cesur birinin hikayesini anlatıyor. Bana da dinleyenlere de sahici hislerin peşinde koşma ilhamı versin istedim. Dilerim dinleyenler gözleri kapatıp asıl görmeleri gereken şeyi görür; kendi iç dünyalarını.

►Cihan Mürtezaoğlu işbirliğiyle ilgili neler söylersiniz?

Şarkıların ruhu Cihan’ın dokunuşlarıyla bambaşka bir boyut kazandı. Bu birliktelik bana ve müziğime çok şey kattı. Müzikal uyumun yanı sıra, hayatı algılama biçimlerimiz de çok paralel. Daha nice şarkılar yapacağız beraber buna eminim.

ÂŞIK KADIN KIRILGANDIR ALGISI YANLIŞ

Kadın kimliğinizin şarkılarınıza da yansıdığını görüyoruz. Ve müziğinizle kadınlara cesaret de veriyorsunuz.

Âşık kadın zayıf kadındır, kırılgandır gibi bir algı var. Buna katılmıyorum. Kalbini açmak, duygularının peşinden gidebilmek aksine cesaret ister! Duygusal kumbaramızda biriktirdiklerimizle tamamlanıyor ruhsal gelişimimiz. Kadınların düşüncelerini de duygularını da daha çok ifade etmesine ihtiyacımız var. Yazdığım şarkılarla, elimden geldiğince, duygularını keşfetmekten ve dile getirmekten korkmayan kadınlara alan açmaya çalışıyorum.

İnternetle birlikte herkes kolayca müziğini dinleyiciye ulaştırabiliyor. Çok geniş bir havuz. Bu havuzda siz kendinizi nerede görüyorsunuz?

Bu havuzda müziğini duyurmak, rengini belli etmek kolay iş değil. Teknolojik imkanlar hem benim gibi müzisyenlere sesini duyurma gücü verdi hem de ne yazık ki özgün olmayan müziğin üretimini de kolaylaştırdı. Derdim sesimle, sözümle bir bağ kurabilmek ve ne mutlu dinleyenlerle o bağı kurabildik. Yavaş yavaş büyüyoruz. Sakin sakin…

Koronavirüs nedeniyle evlere hapsolduğumuz bu günlerde neler yapıyorsunuz?

Okumaya, izlemeye, yazıp çizmeye, üretmeye ve dünyanın bize verdiği mesajı idrak etmeye çalışıyorum: ‘Durabilmeyi öğren, suni ihtiyaçlarınla vedalaş, doğayı dinle, benmerkezci yaşamdan uzaklaş ve insan ailesinin bir parçası olduğunu, bir bütünün parçası olduğunu hatırla’.

UMUTSUZLUĞA KAPILMAK YOK

Bu süreçte internet üzerinden verilen konserler revaçta. Sizin planlarınızda var mı?

Evet, konserlerimizin hepsini tedbir amaçlı olarak erteledik. Albümdeki şarkıları canlı performanslarda dinleyicimle paylaşmak için sabırsızlanıyordum ama umutsuzluğa kapılmak yok, bu da geçecek elbet. Şarkılarımı piyano başında yazıyorum. Dinleyicler planladığımız ev konserlerinde, albümdeki yeni şarkıların ilk bestelendikleri zaman ortaya çıkan piyanolu akustik hallerini dinleyebilecekler. Buluşmak dileğiyle!