İktidar ve muhalefet arasında kılıçlar çekildi. “Ülkenin içine sürüklendiği atmosfer muhalefetin iktidar olma cesaretini artırdı” diyen siyaset bilimciler, asıl meselenin halkı ikna edecek bir program ve mekanizmalar üretmek olduğunu vurguluyor.

Derinleşen ekonomik kriz muhalefete iktidar yolunu açtı: Muhalefet gaza bastı

Mehmet Emin Kurnaz

Pandeminin de etkisiyle daha da derinleşen ekonomik kriz, dış siyasette artan gerilim ve başarısızlık iktidar blokunu köşeye sıkıştırdı. İktidar yurttaşı ikna edecek söylem ve uygulamaları hayata geçiremiyor. AKP’nin attığı her adımı Bahçeli’ye danışmak zorunda olması Erdoğan’ı alternatif üretmekte sınırlıyor. “Ekonomide ve adalette reform yapacağız” ötesinde anlatacakları bir öykü kalmadı. Bu durum muhalefete geniş manevra olanağı sunuyor. İktidarın ucunun görüldüğüne inanan muhalefet önce erken seçimi kartını açtı ardından da AKP dönemi yolsuzluk Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri üzerinden kamuoyu ile paylaşmaya başladı. Artık iktidar ve muhalefetin tüm silahları masada son düzlüğe hazırlanıyor.

Mevcut politik atmosferde iki cephenin karşılıklı hamlelerini BirGün’e değerlendiren siyaset bilimciler, ekonomik ve siyasal bir yönetim krizine giren AKP-MHP blokunun önünde çokça hamle şansı kalmadığını vurguluyor. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Somer, muhalefetin sadece iktidarı sıkıştırarak değil, daha önemlisi iyi bir programla halkı ikna etmeye yönelmesi gerektiğini söylüyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berk Esen ise, “Ülkenin içine sürüklendiği durum muhalefetin iktidar olma cesaretini artırdı” diyor.

ÖNEMLİ OLAN HALKIN İKNA OLMASI

Prof. Murat Somer Kılıçdaroğlu’nun bütçe görüşmelerinde ortaya koyduğu söylemlerin muhalefetin makro düzeyde, ittifaklar düzleminde nasıl bir iktidar stratejisi belirlediği konusunda ipuçları sunduğunu vurguluyor. Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Somer, “Yolsuzluk meselesinin seçimden hemen sonra gündeme gelmesinden ziyade bugün daha fazla araştırılarak belgeleriyle, muhalefetin yerel yönetim anlayışı açıkça ortaya konulduktan sonra getirilmesi önemliydi, Kılıçdaroğlu’nun da yolsuzluk ve yoksulluk ilişkisini anlatması olumlu” ifadelerini kullandı.

“Kılıçdaroğlu en başında yolsuzluklar üzerine gidileceği, ‘kara delikler’ dediği, halkın bütçesini yutan, halkın parasının nereye gittiği belli olmayan birtakım odaklara karşı durulacağı mesajı verdi” diyen Somer, “Verilen mesaj sadece iktidarın üzerine gidileceği değil. Asıl önemli olan muhalefetin halka yönelik stratejisini, kendisini halka anlatmaya çalışmasını görmek gerekir. Kılıçdaroğlu bütçe konuşmasında AKP ile Erdoğan’ı da ayrı tuttu. Hem halka hem de AKP içindeki mevcut durumdan rahatsız kesimlere hitap etti” değerlendirmesini yaptı.

Erken seçim tartışmalarına da değinen Somer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tartışmada iktidarın değil öncelikle halkın ikna edilmesi gerekiyor. Muhalefetin halka iyi bir seçenek sunması, Cumhur İttifakı’nın sunduğu Erdoğan yönetimine karşı alternatifin doğru biçimde anlatabilmesi gerekiyor. Mesela demokratik parlamenter sistem, hukuk devleti, ekonomi ve yolsuzluk ilişkisi, dünkü konuşmasında dillendirdiği beşli çete vurgusu önemli. Muhalefet kendi programını en başta halkı ikna etmeye yönelik oluşturmalı.”

ÜÇLÜ SACAYAĞI İKTİDARI SIKIŞTIRDI

Siyasi tabloya bakıldığında net biçimde iki cephenin de erken seçime hazırlandığının görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Berk Esen, bundan kaçmanın da mümkün olmadığı görüşünde. Esen, “Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle bugün iktidar çok büyük bir ekonomik kriz içinde. Artık ülkenin yönetilemediği herkesin malumu. Bunun yanında ABD’de Biden’in seçilmesi, Doğu Akdeniz krizi üzerinden AB’den yaptırım tehditlerinin gelmesi, pandeminin derinleşmesi, yolsuzluk vs gibi birçok gelişmeye bakarsak iktidarın krizi yönetme şanslarının kalmadığı görülüyor” değerlendirmesi yaptı.

“Ortaya çıkan bu tablo muhalefetin hem cesaretini hem de iktidar olabilme umudunu artırdı. Özellikle muhalefetin elindeki belediyeler, pandemi sürecinde yolsuzlukların üzerine gidilmesi, sosyal yardımlaşma ağlarının kurulması farklı bir tablo yarattı” diyen Esen sözlerini şöyle sürdürdü: “Belediyelerdeki yolsuzluk meselelerinin eski olduğunu tahmin etmek zor değil, ancak üzerine çalışılması ve mevcut siyasi tabloda bir bir açıklanması belediyeler bazında da muhalefete mevzi kazandırıyor. Öte yandan çok ciddi bir yoksullaşma yaşanırken iktidarın krizin tüm yükünü yoksul emekçilere yüklemesi, hiçbir yadımda bulunmaması sendikaları da tetikledi. Buradan bakarsak Ana muhalefet partileri, sendikalar-demokratik kitle örgütleri ve belediyeler üzerinden üçlü bir sacayağı gelişti. İktidarın artık önünde iki yol kaldı. Birincisi daha fazla otoriterleşme, kayyum politikasını CHP’li belediyelere yöneltme, Kılıçdaroğlu’na fezleke hazırlama vs olabilir. Tabi bunun çok fazla ters tepeceğini söylemek mümkün. Diğer seçenek ise geri adım atılması olacak. Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasında da görüldüğü üzere sinik tepkilerin verilmesi gibi.”