Suya Yazılmış Zaman geleneksel ve modern kültürde ‘delilik’ kategorisinin Dersim gibi özgün bir toplumsal coğrafyada var olma biçimini, sinema sanatı içinde üretmeye odaklanıyor.

Dersim'in Delileri film oluyor

Nuray SALMAN

Annem Gibi, İşler ve Düşler, Adressiz Sorgular, Horoz Bayram, Musabbar, Kebire gibi filmlere imza atan Mustafa Diyar Demirsoy ile yeni projesi Suya Yazılmış Zaman filmini konuştuk. Nurettin Aslan’ın Dersim’in Divane Delileri romanından esinlenerek hazırlanan proje danışmanlığını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şükrü Aslan’ın yaptığı filmin senaristliğinin yanı sıra yönetmenliğini de üstlenen Demirsoy, dünyanın neredeyse her yerinde aynı şekilde kodlanmış ‘deliliğin’, Dersim’in kadim kültürü ve geleneği içinde anlam bulan ayrıksı yerinin filmin temel hareket noktası olduğunu kaydediyor.

► Mustafa Diyar Demirsoy’u kendi sözlerinizle nasıl anlatırsınız?

Suruç’ta Suriye sınırına yakın Atlılar köyünde doğdum. Bir mevsimlik işçi ailesinin çocuğu olarak Adana’nın toprağına basılmadık yer bırakmadım. Gazetecilik okudum. Gazetecilik ve televizyonculuk yaptım bir dönem. Bir yıllık öğretmenlik serüvenim de var. Orhan Kemal’lerin, Yaşar Kemal’lerin, Yılmaz Güney’lerin bilendiği coğrafyadaki havayı soludum. Sonrasında çalışmalarımı sürdürdüğüm Beyoğlu serüveni başladı.

► Kitap “En açık sözlü insan, deliler ve çocuklardır” sözünün yol göstericiliğinde Dersim’in tanıdığı ve rivayetlerini dinlediği delilerinin hikâyelerini anlatıyor. Kitaptan perdeye filmin hikâyesini anlatırmısınız?

‘En açık sözlü insan, deliler ve çocuklardır’ tanımlamasının bir hakikati var. Delilerin kimlikleri, evleri, mülkiyetleri ve yalanları yok. Delilerin hakikati ortaya sergiledikleri davranışlardan ziyade bizim göremediklerimizde ya da bize anlatmadıklarında saklıdır. Suya Yazılmış Zaman filmi, geleneksel ve modern kültürde ‘delilik’ kategorisinin Dersim gibi özgün bir toplumsal coğrafyada var olma biçimini, sinema sanatı içinde üretmeye odaklanıyor. Dünyanın neredeyse her yerinde aynı şekilde kodlanmış ‘deliliğin’ Dersim’in kadim kültürü ve inanç geleneği içinde anlam bulan ayrıksı yeri filmin temel hareket noktası. Bir aşk hikâyesi etrafında olup bitenler anlatılacak. Teması delilik ve diasporada yaşamak olan filmde kadim geleneklerin içindeki bozulmamış öze dönüş. Amaç, sinemanın hali, dili, tekniği, yöntemi ve bakışıyla bu sosyal olguyu izleyiciyle buluşturmaktır. Biz bu filmle deli ve divaneleri anlatmaya çalışırken aynı zamanda kendimizde yeniden onları anlamaya çalışacağız.

► Filmin çekim yerleri nerede yapılacak, oyuncu kadrosunda kimler var?

Almanya’da Berlin ve Stuttgart’ta, Türkiye’de ise İstanbul ve Dersim’de çekimleri yapılacak filmde, aralarında sürpriz isimlerin de bulunduğu geniş bir oyuncu kadrosu yer alacak. Türkiye ve Avrupa başta olmak üzere başka ülkelerde de gösterilmesi planlanan film, özgün toplumsal ve kültürel bağlamı, güçlü senaryosu, çekim coğrafyaları, oyuncu nitelikleriyle titiz bir çalışmanın ürünü olarak çok geniş sosyal kesimlerin ilgi ve dikkatlerini çekecek.

Sizin çekimleri yeni biten ‘Kebire’ isimli bir belgesel çalışmanız da var. Belgeselin konusundan bahsedebilir misiniz? Bunun dışında çalışmalarınız var mı?

Dersim’in bir köyünde doğup sonrasında Almanya’nın Bremen Eyaleti’nde parlamenterlik yapmış ve aynı zamanda sinemada oyunculuk yapmış Kebire Yıldız’ın hayat hikâyesini anlatıyorum belgeselde. Çekimleri iki yılla yakın süren belgesel Türkiye ve Almanya’da birçok şehirde çekildi. Röportajlar 6-7 farklı dilde yapıldı. ‘Kebire’ belgeselinde Arjantinli tiyatro yönetmeni, Suriyeli sinema yönetmeni, İranlı Müzisyenler, Sri Lanka Tamilli Gazeteci, Yemenli diplomat, Alman sokak ressamı, Türkiye’den değerli şairler, Almanya’dan parlamenterler ve birçok farklı insan var.

Üç yıldır çekimleri devam eden ve hâlâ bitmemiş Öteki Yılmaz Güney isimli belgesel, zamansızlıktan düzeltmeleri bitiremediğim Esmer Zamanlar isimli bir roman çalışmam da var. Esmer Zamanlar’ın senaryo versiyonunu 2007’de yazdım, o da filme aktarılmayı bekliyor.