Laikliğe yönelik saldırılarını artıran iktidar nabız yokluyor. Ayasofya’daki Cuma hutbesinden Gerçek Hayat dergisindeki hilafet çağrısına dek gerçekleşen bir dizi organize eylem, kitle desteğini giderek yitiren iktidarın, radikal unsurları konsolide etme çabası olarak görünüyor

Destek azaldıkça laiklik hedef alınıyor: İktidar nabız yokluyor

Mehmet Emin Kurnaz

Son dönem başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet’in kurucu unsurlarına yönelik saldırılar artarken ibreyi yükselten iktidar partisi, kamuoyunun nabzını yokluyor. Tepkiler üzerine “Cumhuriyet göz bebeğimizdir” diyen AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhuriyet’le bir sorunları olmadığını iddia etse de iktidar bloğu konuyu tartışılır kılmaya çalışıyor.

Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin ardından Cuma hutbesinde minbere elinde kılıçla çıkan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Atatürk’e yönelik sözlerinin yankısı henüz geçmeden iktidar bloğundan peş peşe hamleler geliyor. Bir televizyon programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın harf devrimine yönelik sözleri dikkat çekiyor. Ülkede ancak kırıntıların kaldığı laikliğe yönelik organize saldırılar sürerken, Albayrak Grubu’nun Gerçek Hayat isimli dergisinin dün çıkan sayısındaki ‘Şimdi Değilse Ne Zaman, Hilafet İçin Toparlanın’ çağrısı ise gündeme oturdu. Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın da sosyal medya hesabında paylaştığı derginin reklamı Yeni Şafak’ta da yer aldı.

İktidar siyasal mitler üretiyor

Kitle desteğini giderek kaybeden iktidar bloku, tabanı konsolide etmenin yollarını arıyor. Derinleşen kriz karşısında yaşanan çaresizlik, ibreyi daha dar ve radikal kesimlere çeviriyor. Geçmişten bugüne taşıdığı rövanşist tutum, siyasal İslamcıların Cumhuriyet’in kurucu unsurlarıyla hesaplaşma hamlesine dönüşüyor. Kitle desteğini yitiren iktidar, yaşadığı yönetim krizini tarihsel göndermede bulunduğu siyasal mitlerle aşmaya çalışıyor.

İktidar bloku, Cumhuriyet’in ilerici kazanımlarına karşı açtığı savaşı gizleme gereği duymazken, pek çok mecrada dergideki hilafet çağrısının Anayasa’ya aykırılık taşıdığı hatırlatılıyor. Ortada bir hukuk devleti kalmışçasına Anayasa Mahkemesi’ne sığınan muhalefetin tutumu ise, tabanda açığa çıkan tepkinin bile çok gerisinde kalıyor. Ayasofya tartışmasında görüldüğü üzere, muhavazakar cepheyi karşısına alamayan muhalefetin ‘açıyorsan aç’ söylemi kitlelerin tepkisini kucaklayamıyor. Tabanda biriken öfke ise savunmaya çekilen muhalefetin konformist tutumuna çarpıyor.

Laikliği yeniden kazanabilmek

Yerel seçimlerden yenilgiyle çıkan iktidar bloğunun tabanda yaşadığı erimeyi son dönem yayımlanan pek çok kamuoyu yoklaması da doğruluyor. Salgınla derinleşen kriz kitlelerin öfkesini büyütürken desteğini yitirdikçe saldırganlaşan iktidar doğrudan Cumhuriyet’le hesaplaşma yoluna giriyor. Kitleleri İslamcı, mezhepçi, ihvancı poltikalarla boğan iktidara karşı, laikliğin tabanda en çok destek bulabileceği bir dönemde kitlelere laikliğin kazanılabileceğini ikna edecek kanallar açmak ise muhalefet için olmazsa olmaz öneme sahip görünüyor.

***

SOL Parti: Ülkeyi karanlığa teslim etmeyeceğiz

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761619-1.

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen: Ayasofya kararı gerici akım içindeki azınlığın desteğini kazanmak amacıyla gündeme geldi. Kötü bir film sahnesini hatırlatan bu fetih şov ve devamındaki hilafet çağrıları da bunu ortaya koyuyor.

İktidar toplumsal desteğini her geçen gün biraz daha kaybediyor. Ayakta kalabilmek için şeriatçı azınlığa yaslanmak zorunda kalıyor. Bu azınlığın taleplerinin arkasında iktidar bile bütünlüklü olarak duramıyor. İşsizlik, yoksullukla boğuşan halk için ülke bir can pazarına dönüşmüşken bu şekildeki bu kutuplaşma ve gürültüyle biraz da kendi etrafındakileri tutmaya çalışıyor. Tüm bunlar aslında bu iktidarın yolun sonuna doğru geldiğinin, siyasal İslamcı rejimin hızla çöküşe doğru ilerlediğinin bir göstergesi.

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761620-1.

Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyet’in kurucularına lanet okuyarak ortaya konulan bu hilafet özlemleri başka bir yönüyle de ülkemizin nasıl bir karanlık içine sürüklendiğini ortaya koyuyor. Bu gelişmeler karşısında muhalefet ise sağcılık yarışının dışında bir şey yapmıyor.

Laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet’in ilerici birikimi (bu muhalefet anlayışının da katkısıyla) büyük oranda tasfiye edildi. Şeriat özlemleri bir yana, rejim değişikliği ile Türkiye büyük ölçüde bir din devletine haline getirildi. Devlet yapısından, toplumsal hayata uzanan bu köhnemiş düzeni baştan aşağı değiştirmek üzere mücadele edilmeli.

SOL Parti, bu şeriatçı azınlığın karşısında ülkenin tüm ilerici birikimine sahip çıkarak laiklik, aydınlanma, yurtseverlik ve emek değerleri üzerine yükselecek bir ülke kurmak için mücadele edecek.

***

Laikliğin önemini anlatmalıyız

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761621-1.

Akademisyen Yavuz Çobanoğlu: Kanımca, Ayasofya’nın “müze statüsünün” kaldırılmasından sonra “Hilafet ilânı çağrılarının” gelmesi, İslâmcı kesim açısından beklenen bir şey. Dolayısıyla İslâmcılık hep ideal yükselterek yol alacak, ufak ufak, bazen daha yüksek yerlerden, daha gür sesle ve sıklıkla bunları dillendirecekler. Dahası bu ideallere yönelik istekler hiç bitmeyecek ve yenileri eklenecek. Örneğin sıradaki hedef İstanbul Sözleşmesi…

Tabi İslâmcıların bu yaptıkları kamuoyu tepkisini test etme, konuya alıştırma, meseleyi tartışılır kılma, kimlerin yanlarında olduğunu görme ve nihayetinde ayrıştırma gibi amaçlara sahip. Üstelik su tartışmayı günlük hayatın içerisindeki konuşmalara sızdırdıklarında, çaresizlikten bezmiş kitlelere hilafet bir “umut ışığı” gibi görünüyor. Bu hilafet çağrılarına karşı yapılması gerekenler ise seküler hayatın önemini her fırsatta ve her ortamda ısrarla dile getirmek; asıl kavganın inanç ve semboller kavgası değil, ekonomik problemler, işsizlik olduğunu vurgulamak; Hilafet’in esasen bir “erkek rejimi” olduğunu, şu şartlarda bile kadınların yaşam hakkı başta olmak üzere her türlü hakları görmezden gelinirken, olası bir İslâmî düzende neler yaşanabileceğini ısrarla belirtmek; özgürlüklerimizi örgütlü biçimde cesaretle savunmak gerekiyor.

***

Ülkenin laik damarları asla kurumadı

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761623-1.

Türkiye Komünist Partisinin (TKP) Sekreteri Kemal Okuyan: 12 Eylül 1980’den beri kesintisiz karşı devrim süreci yaşıyoruz. AKP sürece yeni bir içerik katarak 1923’ün kazanımlarını tasfiye etmeye soyundu. Bir yandan ülkenin anti-emperyalist birikimine saldırırken diğer yandan kamucu kültür yok edildi.

Laikliğin tasfiyesi AKP’nin tarihsel kökleri de hesaba katıldığında iktidarın karşı devrimci misyonları açısından lokomotif işlevi gördü.

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761622-1.

Ayasofya’nın ibadete açılması, hilafet tartışmaları ve bugünkü alfabenin sorgulanması tesadüf değil. Bu ekonomik koşullarda elinde Osmanlıcılık dışında koz kalmayan AKP, ülkenin laik duyarlılığa sahip kesimlerinin sosyal demokrasi ve liberaller tarafından aldatılmasından yararlanıyor. Hilafetin kaldırılmasının otoriterleşmeye hizmet ettiğini, Latin alfabesinin ülkeyi geçmişinden kopardığını iddia eden aydınlar gördük. CHP liderinin “laiklik tehlikede değil” sözleriyle döşendi bu uğursuz yol. Ancak ülkenin laik damarları asla kurumadı. Emekçi karakteriyle, eşitlikçi bir rüzgarla yeniden atağa kalkabilecek bir enerjiye sahip. AKP ya da başka gericiler asla başaramayacak.

***

Saldırılara topyekûn direnelim

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761624-1.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan: “AKP iktidarının yaslanmış olduğu ideolojik temel esasında siyasi ve dinci gericiliktir. Bugün açısından AKP iktidarının ideolojik yönelimini, Ortadoğu politikasından ayrı düşünemeyiz. Suriye ve Libya’da kurmuş olduğu ittifaklar ve bu ittifakların temsil ettiği siyasi değerler Türkiye’de amaçladıkları siyasal rejimin ideolojik yapısıyla denk düşüyor.

destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-destek-azaldikca-laiklik-hedef-aliniyor-761625-1.

Cihatçı, Selefçi bir ideolojik görüşe yaslanan gerici siyasal rejim oluşturmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla gerçek bir demokrasi, laiklik ve inanç özgürlüğü birlikte ele alınması gereken taleplerdir. Yaşamın her alanında siyasal özgürlükler, demokratik haklar ve bu hakların içerisinde de laikliği savunmak, bunun için mücadele etmek hepimizin görevi. Bugün ekonomik haklar için verilen mücadele, demokratik haklar için verilen mücadeleden ayrı ele alınamaz. Ekonomik krizin sonuçlarını bütün emekçi halk kesimleri yaşıyor. Yine ekonomik alanda sıkışan iktidarın siyasal alanda uyguladığı baskı ve şiddet de emekçi sınıfları doğrudan hedef alıyor. Bu nedenle biz diyoruz ki topyekûn saldırıya karşı topyekûn mücadele.”

***

HİLAFET ÇAĞRISINA SUÇ DUYURUSU

Ankara Barosu, Albayrak Medya Grubu’na bağlı olarak yayımlanan Gerçek Hayat dergisindeki hilafet çağrısını Twitter hesabı üzerinden duyuran Abdurrahman Dilipak ve derginin Genel Yayın Yönetmeni Kemal Özer hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Barosu, şüphelilerin Twitter üzerinden yapmış oldukları paylaşımlarla Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyana tahrik, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve kanunlara uymamaya tahrik suçlarını işlemiş olduğunu belirterek Gerçek Hayat dergisinin şikâyete konu sayısının yayınlanması halinde şüphelilerin yanında yayın sorumluları hakkında da gerekli soruşturmanın yürütülerek cezalandırılmalarını talep etti.

***


Erbaş’ın sözleri siteden kaldırıldı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Ayasofya’da okuduğu Cuma hutbesinde “lanet” kısmı Diyanet’in web sitesinden kaldırıldı. Erbaş, hutbede, “Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar,” demişti. Erbaş’ın Atatürk’ün de imzasının bulunduğu karara atıf yaparak lanet okuması tartışma yaratmıştı.