Uluslararası İ

ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: Devlet reformlara direniyor

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü 'nün (Human Rights Watch) 2007 raporunda, Hükümet'in, insan hakları alanındaki ilerlemeyi pekiştirecek reformları gerçekleştiremediği, tersine, polisin gerekçesiz ölümcül kuvvet kullanımında keskin bir artış gözlemlendiği belirtildi. Raporda, Ordu da dahil olmak üzere değişime karşı çıkan devlet içindeki kadroların reformlara direnmeye devam ettiği bildirilirken, kadın intiharlarına de dikkat çekildi. Rapordaki önemli tespitlerden biri de; TMY'nin insan hakları ihlallerine yol açması ile 301. madde nedeniyle yargılanan yayımcı ve yazarlar oldu.

İnsan hakları aktivistlerinin tehdit altında olduğu tespiti yapılan Raporda, Maz-lum-Der Başkanı Ayhan Bilgen'in, 1998 yılında İHD başkanı Akın Birdal'a yapılan saldırıdan sorumlu Türk İntikam Tugayı (TİT) tarafından ölümle tehdit edildiği için polis koruması istemesi yer alırken, köy korucularının, geri dönmek isteyen köylülerin arazilerini işgal ettiği ve 18 köylüyü öldürdüğü bildirildi. Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü 'nün (Human Rights Watch) 2007 raporunda Türkiye'ye dair izlenimler şunlar:

REFORM SÜRECİ TEHDİT ALTINDA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti, geçtiğimiz yıllarda insan hakları alanında gösterilen ilerlemeyi pekiştirecek reformları gerçekleştirmedi. Ordu da dahil olmak üzere değişime karşı çıkan devlet içinde bulunan kadrolar, reformlara direnmeye devam ediyor. Kürdistan İşçi Partisi (PKK)'nin ekim ayında ateşkes ilan etmesinden sonra çatışmalar azaldı. Ancak, yasadışı silahlı grupların yanısıra, güvenlik güçleri içindeki başına buyruk unsurlar da reform sürecini tehdit eden şiddet eylemlerine devam ettiler.

ÖLÜMCÜL KUVVET KULLANIMINDA ARTIŞ
Güvenlik güçlerinin, hem genel polislik görevlerinde hem de protestoculara müdahalesi sırasında ayrım gözetmeyen ve gerekçesiz ölümcül kuvvet kullanımında keskin bir artış gözlendi. Mart ayında PKK militanlarının cenazesine katılan gençler polisle çatışarak taş ve petrol bombaları attılar. Diyarbakır'da ve diğer şehirlerde bunun ardından devam eden sokak savaşları sırasında polis, taş atan ayaklanmacılara ateş açmak ve gaz bombası atmak suretiyle, olaylarla ilgisi olmayan vatandaşlar ve 10 yaşından küçük dört çocuk dahil olmak üzere toplam sekiz kişiyi öldürdü. 2006'daki başka olaylarda polis, yanlışlık sonucu ya da dur ihtarına uymadıkları için 13 kişiyi öldürdü. Hükümet, bu ölümlere yol açan ölümcül kuvvet kullanımları hakkında soruşturma açmak yerine, Haziran ayında Anti-Terör yasasını değiştirerek, güvenlik güçlerinin "doğrudan ve gecikmeden silah kullanımına" yetki verdi.

KARAKOLDA İŞKENCE SÜRÜYOR
İşkence ve kötü muamele bildirimleri, 1990'ların ortasındakine kıyasla çok daha düşük seyretmeye devam etti. Ancak, Mart ayında Diyarbakır'da çıkan karışıklıklar sırasında, yaklaşık iki yüzü çocuk, yüzlerce kişi gözaltına alındı ve kötü muameleye tabi tutuldukları iddiasında bulundular. Bu dönemde göz altına alınanların tamamına yakınının dövüldüğü, elbiselerinin çıkarıldığı, soğuk suyla ıslatıldığı ve/veya aç bırakıldığı bildirildi.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLİ
Elliden fazla kişi, din, etnik köken ve ordunun rolü gibi tartışmalı konuları sorgulayan ifade ya da konuşmaları nedeniyle yargılandı. Hükümet ifade özgürlüğünü sınırlayan kanunları kaldırmadı.

Nisan ayında Adana'da bir mahkeme, yayıncı Sabri Ejder Öziç'i, parlamentonun yabancı birliklerin Türk topraklarında faaliyet göstermesine izin veren bir kararı "terör" olarak nitelendirdiği için, Türk Ceza Yasasının 301. maddesine göre "meclise hakaret etmek"ten dolayı altı ay hapse mahkum etti. Öziç temyiz kararını beklediği şu sıralarda tutuksuz. Yargıtay Temmuz ayında, Agos (Saban İzi) gazetesi editörü Hrant Dink'e, 1915 yılında Anadolu Ermenilere karşı toplu öldürmelere dair bir yazısından dolayı, 301. maddeye göre "Türklüğe hakaret ettiği" gerekçesiyle verilen altı ay hapis cezasını durdurdu ama Dink hakkında başka yazıları nedeniyle yapılan suçlamalar devam ediyor. Eylül ayında İngiliz sanatçı Michael Dickinson, Başbakan Erdoğan'ı ABD Başkanı Bush'un finosu olarak gösteren bir kolaj yayınladığı için iki hafta tutuklu kaldı ve ardından sınır dışı edildi. Türkiye Cumhuriye-ti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk eşi Latife Uşaklıgil'in biyografisini yazan İpek Çalışlar, Atatürk'ü koruma kanununa göre mahkemeye verildi.

KÜRTÇEYE SINIRLAMA SÜRÜYOR
Radyo Televizyon Üst Kurulu, günde bir saatle sınırlı da olsa, nihayet özel Kürtçe radyo ve televizyon yayınına izin veren önemli adımı attı. Azınlık dilleri ile ilgili diğer dillerin kamusal alanda kullanımı ile ilgili sınırlamalar devam ediyor. Örneğin bir mahkeme Nisan ayında, dernek içi işlerini Kürtçe yaparak Dernekler Kanununu ihlal ettiği gerekçesiyle Kürt Demokratik Kültür ve Dayanışma Derneği (Kürt-Der)'i, kapattı.

»İnsan hakları savunucuları tehdit altında
İNSAN
Hakları Savunucuları sürekli olarak gözetim altın alınıyor, çoğu zaman halka açık toplantılar yapmalarına engel olunuyor ve sık sık konuşma ve toplanmayla ilgili suçlar nedeniyle haklarında soruşturma açılıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesi başkanı Eren Keskin Mart ayında, askerlerin kadınları cinsel olarak taciz ettiğini açıkladığı için 10 ay hapis cezasına çarptırıldı ve bu ceza sonra para cezasına dönüştürüldü. Diyarbakır Ceza Mahkemesi Ekim ayında, İHD Bingöl şubesi eski başkanı Rıdvan Kızgın'ı, 2003 yılında Bingöl'ün Yumaklı köyünde beş köylünün iddiaya göre güvenlik güçleri tarafından öldürülmesiyle ilgili bir rapor hazırladığı için, "yasadışı bir örgüte yataklık yapmak" suçuyla üç yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırdı. Yine Temmuz ayında, İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) başkanı Ayhan Bilgen, 1998 yılında İHD başkanı Akın Birdal'a yapılan ve Birdal'ın neredeyse ölümüyle sonuçlanan saldırıdan önce yapılan tehditlere benzer şekilde, Türk İntikam Tugayı (TİT) tarafından ölümle tehdit edildiği gerekçesiyle polis koruması istedi.
YARIN: Korucular köye dönüşleri engelliyor