“Türkiye’de Yerel Demokrasi ve Özerklik Tartışmaları” konferansı, BDP milletvekili Akın Birdal, sanatçı ve yazar Sırrı Süreyya Önder ve cezaevindeki Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) genel başkanı Rıdvan Turan'ın çağırısıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde gerçekleşti.

“Türkiye’de Yerel Demokrasi ve Özerklik Tartışmaları” konferansı, BDP milletvekili Akın Birdal, sanatçı ve yazar Sırrı Süreyya Önder ve cezaevindeki Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) genel başkanı Rıdvan Turan'ın çağırısıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde gerçekleşti.
Önceki gün gerçekleşen konferansın ikinci oturumunda, BDP Meclis Grup başkanvekili Bengi Yıldız, SDP genel başkanı adına Ekin Bodur, Emekçi Hareket Partisi (EHP) genel başkanı Sibel Uzun, Devrimci İşçi Partisi (DİP) genel başkanı Sungur Savran ve Bağlar eski belediye başkanı Yurdusev Özsökmenler konuştu.
YILDIZ: KLASİK SÖMÜRGELER GİBİ
Birdal'ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Yıldız, "Demokratik Özerklik" başlıklı sunumunda Türkiye'de Kürtler'in nüfusunun 20 milyona yaklaştığına işaret ederek "Bu kadar büyük bir halkın sorununun yok sayılarak 21. yıla girildiği başka bir ülke yok." dedi, Kürt sorununun çözümü için devletin "inkrcı zihniyetinin" değişmesi gerektiğini savundu.
"İnsanların yüzde 99'unun Kürtçe konuştuğu bir yerde orada görev yapan hakim, savcı, doktor öğretmen o halkın dilini bilmiyor. Klasik sömürgelerde olduğu gibi devlet kendi dilini o halka dayatıyor. Meseleyi yerelin gücünü artırarak halledilebilecek bir yönetim sorunu olarak algılarsanız sorunu es geçmiş olursunuz."
BODUR: KÜRTLER AYRI BİR ULUSTUR
SDP'li Ekin Bodur ise, cezaevinde olduğundan konferansa katılamayan Rıdvan Turan'ın gönderdiği tebliği okudu.  Bodur, Kürtler'in başka bir ulus olduğu ve coğrafyası bilindiği halde kendi kültürünü kullandırılmaması üzerine bir yönetim kurulmasının Türkiye'de ciddi sorunlar yarattığını savundu.
UZUN: FATSA DENEYİMİ ÖRNEK OLABİLİR
Uzun, "Özyönetim, Özerklik ve Demokrasi Mücadelesi" başlıklı konuşmasında Kürt sorununun çözümünde Fatsa deneyimindeki ortak mücadele ve kolektif çalışmanın örnek alınabileceğini söyledi ve ekledi: "Fatsa halkı geçim kaynağı olan fındığa tefeciler yoluyla ciddi bir sömürü uygulanması üzerine eylemler yaptı. Kolektif bir bütünlük ve dayanışma kültürüyle, demokratik yollarla bu sorun halledildi. Dayanışma kültürü bir planlama içeriyor ve merkezi bir akla dayanıyor. Bu halk hareketi Kürtler'in durumuna benzerlik gösteriyor.
‘ÖZERKLİK ÖZELLEŞMENİN TEMELİ OLMASIN’
Savran, "Devrimde ve Demokraside Ölçek Sorunu" isimli bir sunum yaptı, Kürt halkının demokratik özerklik talebini sonuna kadar desteklediğini, ancak 'merkezi sistemler otoriterdir, yerel sistemler demokratiktir' gibi otomatik bir söyleme katılmadığını söyledi.
"Devletler ne kadar büyük ölçekli olursa zenginlik ve büyüme daha hızlı artıyor. Dayanışma zenginin fakiri kayırması, fakirin parasını artırmasıdır. Siz 'herkes kendisini yönetsin' derseniz, zengin de fakire arkasını döner. Demokratik özerklik isteniyorsa bunun finansal temelleri sağlanmalıdır, aksi taktirde özerklik özelleşmenin temeli olur ve bu da sadece fakirliği artırır." Bianet

Halk Demokratik Özerklik iradesini ortaya koyacak

BDP ve DTK tarafından organize edilen Newroz kutlamalarına ilişkin Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya BDP Eş Genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak, DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ilçe belediye başkanları ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında konuşan BDP PM üyesi Mehdi Perinçek, hazırlıkların son aşamaya geldiğini ve Newroz Komisyonu olarak kutlamalara hazır olduklarını söyledi.
İLK MESAJ ŞIRNAK VE IĞDIR’DAN
Ardından konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu yıl 86'sı ilçe olmak üzere toplam 126 merkezde kutlama yapacaklarını söyledi. Her yıl olduğu gibi İstanbul, Diyarbakır, Van ve Batman gibi illere yoğun katılım beklediklerini ifade eden Demirtaş, hazırlıkların bu yönlü sürdüğünü söyledi.
DEMOKRATİK ÖZERKLİK ŞİARI
Newroz'un denk geldiği siyasal sürecin son derece önemli olduğunu belirten Demirtaş, "Bu yıl ki Newroz'un vereceği en güçlü mesajın Kürt sorununda demokratik çözüm olacağını düşünüyoruz. Özellikle halkımız her yerde Demokratik Özerklik şiarı ile kendi çözüm projesi ile kendi dili, kültürü ve renkleri ile alanlarda olacaktır. Newroz'un vereceği mesajların en güçlüsü hükümetin Kürt sorununu diyalog ve müzakere yolu yöntemi ile çözme konusunda siyasi irade gösterme çağrısı olacaktır" diye konuştu.
‘HALKIN İRADESİNE KULAK VERİLMELİ’
Daha sonra konuşan DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ise, 2011 Newroz'unun çok anlamlı olduğunu belirterek, Newroz günü Kürt halkının ortaya koyacağı taleplere ve iradeye kulak verilmesi gerektiğini kaydetti. Newroz kutlamaları ile ilgili basında çıkan haberlerin spekülatif haberler olduğunu ifade eden Türk, "Newroz'un barış içinde geçmesi için biz bu iradeyi ortaya koyuyoruz. Taleplerimizi de çok açık bir şekilde ortaya koyacağız" dedi.
BARZANİ VE TALABANİ DAVET EDİLDİ
Toplantının sonunda gazeteciler, Demirtaş'a Newroz ve seçimlerle ilgili soru sordu. Demirtaş Newroz'a ilişkin şu ana kadar engelleyici bir durumun olmadığını yapılan başvurulara ilişkin olumsuz bir yanıt verilmediğini söyledi. Demirtaş, mahallelerde yapılacak kutlamalar ve büyük mitinglere hükümetin olumlu yaklaşması gerektiğini ifade etti. Seçimler için BDP'nin aday adaylıklarına ilişkin sorulan soruyu yanıtlayan Demirtaş, aday adaylarının Newroz'dan 10 gün sonra açıklanacağını ve bazı basın yayın organlarında çıkan haberlerin spekülatif ve süreci bulandırmaya yönelik haberler olduğunu ve halka sorarak nitelikli adaylar belirleyeceklerini söyledi. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Federe Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani'nin de davet edildiğini belirten Demirtaş, TBMM'den herhangi bir siyasi partiyi davet etmediklerini, isteyen herkesin Newroz'a katılabileceğini söyledi. Demirtaş, 2011 Newroz'unun bir önceki Newroz'a oranla daha da kitleselleşeceğini de sözlerine ekledi.

Öcalan: Milliyetçi değil demokrat sosyalistiz
Kürtlere karşı hukuk kırımı yapıldığını söyleyen Öcalan, ‘Kürtlerin statülerine dönük bir gelişme sağlanmazsa, Kürtlerin hakları anayasal güvenceye alınmazsa, artık Kürtlerle ilgili tamamen KCK sistemi devreye girer’ dedi. Öcalan, “Şunu herkes bilsin, ben sağ olduğum, yaşadığım sürece hiç kimse, Kürtlerin onuruyla oynayamaz” dedi. Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü. ANF’nin yayımladığı görüşme notlarına göre, Öcalan’ın mesajları ana başlıklarıyla şöyle:

 » KÜRTLERE HUKUK KIRIMI YAPILIYOR:  KCK'den 2000 tutuklu var, bunlara en ağır cezalar isteniyor, ağırlaştırılmış müebbete varıncaya kadar cezalar isteniyor. Bunlar öyle silahlı da değiller, silahla alakaları da olmamıştır, tamamen demokratik siyaset yaptıkları halde tutuklanıyorlar. Bunları tutukluyorsun Burkay'ın ise 35 yıllık cezasını bir gecede kaldırıyorsun, beraat veriyorsun. Bunları anlamak lazım. Tutuklamalarla yapıyor. Tutuklamalar da halen devam ediyor. Kürtlere karşı hukuk kırımı yapılıyor

 » PERVER VE BURKAY MÜZAKEREYİ BOZUYOR: Benim Şıvan'a özel bir karşıtlığım yok. Şıvan'ın Arınç'la görüşmesinin benim açımdan hiçbir sakıncası yoktur ama öyle kişisel çıkar için değil. Kürtler için görüşsün. Arınç'la görüşüyorsun ama ne yapıyorsun? Kürt sorununun çözümü için bir plan, bir proje mi sunuyorsun?  Burkay'ın bir projesi mi var, Kürtler adına devletle müzakere mi ediyor? Varsa böyle bir durumun, varsa bir projen ve devletle müzakere edebiliyorsan, Kürtler adına seni ciddiye alıp müzakere ediyorlarsa o zaman sen bizi temsil et, biz sana uyalım. Hem Kürtler adına bir projen olmayacak, hem Kürtler adına müzakere etmeyeceksin, hem de devletin resmi televizyonuna bizim aleyhimize röportaj vereceksin. Biz ilk kez devletle ciddi müzakere fırsatı yakalamışız, bunu da bozmaya çalışıyorsun. Belki de ilk defa tarihi bir fırsat yakalamışız, devlet de ciddi yaklaşırsa, anayasal çözümü sağlayacağız. Kürtlerin hakları için bir çözümleri varsa konuşsunlar, eleştirsinler. Yol haritamız konusunda bir eleştirileri varsa söylesinler. Ama öyle Öcalan tehdit ediyor demesinler, ciddi olsunlar.

 » CUMHURİYETTEN DIŞLANAN HERKESİN PARTİSİYİZ: Demokratik Ulus Blokunun sadece Kürtlerden oluşmadığı anlaşılsın. BDP medyada bilinçli olarak MHP'nin karşısında milliyetçi bir parti gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bu anlayış kırılsın istiyoruz. Biz cumhuriyetten dışlanan her kesimin, herkesin partisiyiz. Biz milliyetçi değiliz. Biz demokrat sosyalistiz. Cumhuriyetten dışlanan ne kadar azınlık varsa, farklı kesimler varsa, emekçiler, ezilmişler varsa hepsinin partisiyiz. Demokratik Ulus çerçevesinde Süryaniler, Ermeniler de temsil edilmelidir.

 » ANAYASAL GÜVENCE OLMAZSA KCK DEVREYE GİRER:  Mart konusunda asıl değerlendirmeyi önümüzdeki günlerde yapacağım. Eğer olumlu bir gelişme olursa, seçime kadar mevcut eylemsizlik durumu devam eder. Olumlu bir gelişme olmazsa “artık yokum derim” aradan çekilirim. Kürtlerin statülerine dönük bir gelişme sağlanmazsa, Kürtlerin hakları anayasal güvenceye alınmazsa, artık Kürtlerle ilgili tamamen KCK sistemi devreye girer. Bundan sonra varlığını koruma ve özgürlüklerini sağlama mücadelesi olur. Kürtlerin durumuyla ilgili tüm boyutları hayata geçirir. Bunlar yedi boyuttur; sosyal, siyasi (demokratik özerklik), kültürel, hukuki, ekonomik, diplomatik ve demokratik öz savunma boyutlarıdır. Eğitim, sağlık da sosyal boyuta girer. KCK bugüne kadar siyasi boyuta ağırlık verdi. Bundan sonra bu yedi boyutu birlikte ele alır. Benim sağlık durumum artık daha fazla bu işi yürütmeme uygun değil zaten. Bir gelişme olmazsa, siyasi-ideolojik yönleriyle de artık yürütemem. Ben 13 yıldır sorunun çözümü için elimden geleni yaptım, yazılması gereken her şeyi yazdım, sunulması gerekenleri, yol haritasını sundum. Bugüne kadar sınırlandırılmış bir savaş vardı, bunun önüne de bugüne kadar geçtim. AKP'ye karşı da 2002'den beri çok sabırlı oldum. Ama AKP bugüne kadar sorunu çözmedi.