Sivas Katliamı mağdurlarının bütün taleplerine kulaklarını tıkayan devlet katından 19 yıl sonra ses geldi. Valinin öncülüğünde...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BBP'li Sivas Belediye Başkanı'nın öncülüğünde, aralarında Cem Vakfı dışında hiçbir Alevi örgütünün yer almadığı 'sivil toplum kuruluşlarının' talebi doğrultusunda, 33 kişinin diri diri yakıldığı Sivas Katliamı'nı 'Madımak Olayı' şeklinde tanımlayarak, Devlet Denetleme Kurulu'na konuyu araştırma talimatı verdi.


KATLİAM DEĞİL 'OLAY'
Sivas'ta faaliyet gösteren 114 sivil toplum kuruluşunun 12 Kasım'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yaptıkları ziyaret esnasında konunun tekrar incelenmesi talebi üzerine Devlet Denetleme Kurulu'nun görevlendirildiği ifade edilen açıklamada 'katliam' kelimesi geçmezken, yaşananlardan 'Madımak Olayı' şeklinde bahsedildi.


'OLAYA TARAF OLAN HER KESİMDEKİ'
Yapılan yazılı açıklamada, Sivas Katliamı davasının zamanaşımına uğratılması ve katliamcıların bu durumdan faydalanarak serbest kalmasından bahsedilmezken, “37 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayların sonuçları ve olaya taraf olan her kesimdeki tesirleri hâlâ devam etmektedir" denilerek katliam sanıklarıyla diri diri yakılanlar aynı kefeye konuldu.
Başbakan Erdoğan da Madımak Katliamı davasının zamanaşımına uğramasının ardından yaptığı açıklamada, "Sivas'a gidişimizde 18-19 yaşındaki kızlar yanımıza gelip babalarının haksız yere idama mahkum olduğuyla ilgili ağlıyor. Tek taraflı bakmayı doğru bulmuyorum” sözleriyle katliam sanıklarını savunmuştu.


'KATLİAM KELİMESİYLE ANILMAYALIM'
BBP'li Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp, 114 derneği temsilen 18 temsilci ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ziyaretlerinin  ardından amaçlarını, ”Biz orada Sayın Cumhurbaşkanımıza, artık 2 Temmuz’larda Sivas’ta katliam kelimesiyle birlikte anılmayı hak etmediğimizi söyledik. İnşallah 2 Temmuz’u Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) gündemine aldırırsak büyük iş başarmış olacağız” sözleriyle açıklamıştı.


114 DERNEKTE ALEVİLER YOK
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Cahit Albayrak, adı geçen 114 dernek arasında Cem Vakfı dışında Alevileri temsil eden hiçbir kuruluşun yer almadığını söyledi. Alevi Çalıştayları sürecinde Alevi örgütleri ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte katliamcıların yargılanması ve Madımak Oteli'nin müze olması taleplerine karşılık bulamadıkları için sürece hiçbir şekilde dahil olmadıklarını kaydeden Albayrak, Sivas Belediye Başkanı'nın öncülüğünde biraraya gelen kuruluşlar için "saz arkadaşları yine toplanmış" ifadelesini kullandı.
Abdullah Gül'le 12 Kasım'da yaptıkları görüşmenin ardından Kanal A Televizyonunda canlı yayına katılan Sivas Belediye Başkanı Ürgüp, 114 derneğin arasında yer alan kuruluşları şöyle sıraladı:
"Sayın Valimizin önderliğinde Rektörümüz, Kent Konseyi Başkanımız, Baro Başkanımız, Ticaret ve Sanayi Odası Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanlarımız, Ticaret Borsası ve Cem Vakfı Başkan ve Başkan Yardımcıları, Türk Ocakları Başkanı, Türk-İş Temsilcileri, Kamu Sen Temsilcileri, gazetelerin temsilcileri, Kimse Yok Mu Derneği temsilcisi, Anadolu Gençlik Derneği Temsilcisi, Muhtarlar Derneği Başkanı ve Sivas’ta bulunan geniş kapsamlı müteahitler dernek başkanı ile köşke kabul edildik."


AKİT'İN MANŞETİ ONLARI TALEBİ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunum yaptıkları görüşmede, olayların yeniden soruşturulmasının istendiğini belirten Ürgüp "Kanunlar el verdiği noktada failleri ortaya çıkarabilecek otopsilerin kaybolduğu söyleniyor. Belki otopsi için mezarlar açılacak. İleriki günlerde rahmetli cumhurbaşkanımız Özal da olduğu gibi. Dolayısıyla Sivas olaylarının aydınlanması bütün Türk dünyası açısından önemli bir konudur" demişti.
Akit gazetesi de 22 Temmuz 2012 tarihli manşetinde katledilenler ile ilgili otopsi raporlarının “yalan” olduğunu, ölümlerin kurşunlanmalar ve zehirlenmeler ile olduğunu öne sürmüş, ”Sıra sıra dizilmiş cesetlerden hiçbirinde yanık izi görülmezken, bir genç kıza ait cesedin görüntüsü Astsubay Galip Deniz’in ‘Otel içinde vurularak öldüler’ iddiasıyla bire bir örtüşüyor” ifadelerini kullanmıştı.

***
KİM NE DEDİ?
Altıok: 19 yıldır kulak tıkadılar


MadImak Oteli'nde katledilen şair Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok Akatlı Sivas katliamının DDK tarafından incelenecek olmasını, "Mağdurların 19 yıldır taleplerine kulaklar kapatılmışken, Abdullah Gül'ün Sivas anmasını yasaklayan valinin öncülüğündeki kim oldukları bile bilinmeyen 114 örgütün girişimi sonucunda DDK'yı devreye sokması şaşırtıcı" dedi.
Altıok şöyle konuştu:


"Sivas katliamı davası boyunca mağdurların talepleri görmezden gelindi. Mağdurların haklarını koruyan avukatlar defalarca talepte bulundular. Fakat bu talepler karşısında devlet görevlerini yerine getirmedi. Şimdi büyük bir çoğunluğunun ne olduğu bile bilinmeyen ve BBP'nin başını çektiği dernekler biraraya geliyor, bu örgütlere Sivas anmasını yasaklayan vali önderlik ediyor Çankaya'ya çıkıyorlar. Onların taleplerinin sadece bir ziyaretle kabul edilmesi çok şaşırtıcı. Hukuki süreçlerin işletilmesini, Cumhurbaşkanı Abdullah gül gibi bir ismin Sivas katliamına ilgi göstermesinden karanlıkların aydınlatılmasından memnuniyet duyarım elbette. Ama aklıma da bir dizi soru gelmiyor değil" dedi.
Zeynep Altıok Akatlı, Abdullah Gül'ün DDK girişimi konusunda twitter hesabından şu soruları sordu:


1- DDK kimi denetler. Neden 19 yıl boyunca biz araştırma isterken simdi "denetleme"? 2- Neden 19 yıl sonra şimdi? 3-Cumhurbaskanı neden "insanlık suçu" olan bu katliam "zaman aşımı" na uğradığında bu ihtiyacı hissetmedi?  4-Keza son yıllarda ortaya atılan sayısız "iddia" (pkk- harp idaresi vb) araştırılmadı ve bu yetkilendirme o zaman yapılmadı? 5- Neden ailelerin mağdurların 19 yıllık talepledi dinlenmedi de "simdi" 114 sivil toplum örgütü bu denli ciddiye alındı? 6-Bu "Sivas"ta bulunan 114 sivil toplum örgütü hangi kuruluşlardır? 7- 10 yıl önce Ertuğrul Özkök'e basvuranlar mı?  8- Bu sivil toplum kuruluşlarında ve Cumhurbaşkanında oluşan "kuşku" nedir? 10- Bu kurul kimlerden oluşacaktır? Sivas davası sanik avukatlarından bu kurulda yer alan olacak mı? 11-Bu "denetleme"nin sebebi belli bir ideolojiyi aklayıp yıllardır ima edildiği gibi bu işi ergenekona bağlamak mıdır? 12-Yoksa başbakanın "hayırlı olsun" muştusunu verdiği üzere bir "denetleme" ile kaçışına göz yumulan sanıkları aklayıp tutukluları salmak mı  13-Abdullah gül ilk kez toplumun her kesiminden bir heyet geldiği için başvuruyu anlamlı bulmuş acaba bizler / mağdurlar hangi kesimdeniz?  14-Sivas'in "donemin diger olaylari ile bagi"nin arastirilmasi cumlesi ne anlama geliyor? 15-Bizlerin henuz bilmedigi kusku doguracak "bag" hangi olayi kastetmekte? Bunca yildir iddia edilen neden "simdi" merak uyandirdi? 16- Sivas Davasi da DDK'nin Hrant Dink davasi ile ilgili calismasinin "aydinlatici" (!) sonuclari gibi bir sonuca mi ulasacak? 17- Sivas'ta anma yapilmasini yasaklayan valinin (!) cumhurbaskanina cikan heyete "onderlik" yapmasi ne anlama gelir? 18- Cumhurbaskani'nin Madimak "hadisesi" olarak tanimladigi hadise bir "katliam" degil midir? Bu kelime secimi masum mudur?

***
Turgut Kazan: Aklama girişimi
Avukat Turgut Kazan da, Cumhurbaşkanı Gül'ün DDK atağını eleştirdi. Kazan twitter hesabından Gül'ün hamlesini, "sanıkları aklama girişimi" diye tanımladı. Kazan şöyle dedi:
 “Cumhurbaşkanının DDK’yı Sivas katliamını incelemekle görevlendirilmesi, Anayasanın 108 ve 2443 sayılı yasanın 1 ile 2. maddelerine aykırıdır.
Sivas katliamı yargılanmış, kesin karara bağlanmıştır. Kaçanlar zamanaşımından yararlanıp kurtuldu. Mahkum olanlar cezalarını çekiyor. DDK görevlendirmesi, cezaları infaz edilen hükümlüleri aklama girişimidir. Arkadan, yasa değişikliği ile kurtarılmaları gündeme gelecektir.
Mesleği avukat olan her kademedeki çok sayıda AKP’linin Sivas davasında sanık müdafiliği yaptığı düşünülürse, bu girişime şaşırmamak gerekir. DDK’ya asla yargı kararının infazını önleyici bir görev verilemez. Kesinleşmiş hükümleri geçersiz kılmak amacıyla, bu kurul kullanılamaz.”

***
Katliam yargılamasının utanç kronolojisi

»İlk karar 1994’te: 21 Ekim 1993’te başlayan davada 26 Aralık 1994’te karar verildi. 85 sanık 2-15 yıl arasında hapis cezaları aldı.
»Yargıtay’ın bozması 1997’de: Müdahil avukatlar, kararı Yargıtay’da temyiz etti. Yargıtay davayı bozdu. Yargılama yeniden yapıldı. 28 Kasım 1997’de açıklanan kararda, 33 sanık idam, 14 sanık değişik hapis cezaları aldı.
»İkinci bozma 1998’de: Yargıtay 24 Aralık 1998’de 33 idamı usulden bozdu. 16 Haziran 2000’de 33 sanık yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002’de idam kalktığı için cezalar müebbete çevrildi.
»1999’da sanık sayısı 33’e indi: Geçen zamanda tahliyelerle sanık sayısı 33’e düştü. Olayın kilit ismi dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak ile 8 sanık firar etti.
»10 Temmuz 2011: 10 Temmuz 2011’de sanıklardan Cafer Erçakmak’ın Sivas’ta kalp krizinden öldüğü ve Erçakmak’ın 18 yıldır Sivas’ta yaşadığı ortaya çıktı.
»6 Ekim 2011: Firari Vahit Kaynar Almanya’dan Polonya’ya geçerken yakalandı. Kefaletle bırakıldı. Hâlâ Türkiye’ye iade edilmedi.
»25 Eylül 2012: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 19 yıldır yargılamaları süren 7 sanık yönünden verilen düşme kararlarının onanmasını istedi.

***
NE OLMUŞTU?
Bir süre önce, Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nin, ‘devlet gözetimindeki’ yobaz bir kalabalıkça yakılması sonucu 2'si saldırgan, 2'si otel görevlisi olmak üzere 37 kişinin ölümüne ilişkin ana davadan dosyaları ayrılan 7 sanık hakkındaki davanın, 2 sanık yönünden ölmeleri, 5 sanık yönünden ise zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmişti. Başbakan Erdoğan, Sivas katliamı davasında "zamanaşımı" kararı verilmesini “'Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” sözleriyle değerlendirmiş, kamuoyundan tepki almıştı.