Devrimci Yol'un önemli isimlerinden Hasan Üresin, yıldızlara uğurlandı. Cenaze töreninde konuşan Mehmet Erdal, “Hasan Üresin bana ve benim gibi pek çok devrimci sempatizanı gence abilik yaptı; elinden geldiğince ve bilebildiğince yardımcı oldu” dedi.

Devrimci Yolcu Hasan Üresin son yolculuğuna uğurlandı

HABER MERKEZİ 

Devrimci Yol Davası’nın Ege Bölgesi’nde bir numaralı sanığı olan 73 yaşındaki Hasan Üresin, dün son yolculuğuna uğurlandı.

Hasan Üresin, Muğla’nın Marmaris ilçesinde 27 Temmuz tarihinde kalp krizi geçirmesi sonrası Marmaris Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Üresin’e yapılan tüm müdahaleler sonuçsuz kaldı. Üresin, 29 Temmuz tarihinde İzmir Özdere’ye getirildi ve Ürkmez Mezarlığı’na defnedildi. Üresin’in son yolculuğuna yol arkadaşları ve dostları katıldı.

Cenaze töreninde konuşan Mehmet Erdal, “1975 yılı yazında 3 arkadaş Erzurum Atatürk Üniversitesi'nden Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimle Fakültesi'ne nakil geldikten sonra aynı okulda öğrenci olmamıza rağmen Kemeraltı'ndaki Başdurak İşhanı'nın en üst katındaki ANTYÖD'deki  (Antalya Yüksek Öğrenimliler Derneği) toplantılarda tanıdım Hasan Üresin'i. ANTYÖD, o zamanlarda 'sosyal emperyalizm' tezini kabul etmeyen 'cephecilerin' gidip geldiği bir dernekti. 1975 öğretim yılı başında okulumuzda nicedir devam edegelen uzun süreli bir boykot konusunda başlayan tartışmanın derinleşmesi sonucu İzmir'deki cepheciler arasında başlayan ayrışmayı yaşadık ve biz Devrimci Gençlik Dergisi saflarında yer aldık. O andan itibaren Hasan Üresin bana ve benim gibi pek çok devrimci sempatizanı gence abilik yaptı; elinden geldiğince ve bilebildiğince yardımcı oldu” ifadelerini kullandı.

"SAĞA SAVRULMALAR KARŞISINDA DEVRİMCİ ÇİZGİYE SADIK KALDI"

Erdal, “Hasan Üresin, 12 Mart sonrası yaşanılan yenilgide tanık olduğumuz sağa savrulmalar karşısında Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin, bir başka deyişle DEV-GENÇ ile başlayan devrimci mücadelenin çizgisine sadık kalan çok az sayıdaki abilerimizden ve ablalarımızdan birisiydi” dedi ve ekledi: “Ben onu böyle tanıdım ve bu nedenle abi bildim. Onu tanıdığımızda İzmir'de aynı konumda başka bir abi ve abla yoktu ya da ben tanımadım. Daha sonraları Ege Bölgesi'nde ve dışında daha başkalarını da tanıdım, hepsini abi bildim. 12 Mart yenilgisinden sonra davalarına sahip çıkan ve bize yol gösteren sadece bu abilere değil, 12 Mart yenilgisi sonrası ciddi savrulmalar yaşayan, hatta şu ya da bu ölçüde geçmişlerini reddeden başkalarını da abi ve abla bildim. 'Eğer', dedim kendimce, 'onların şu anki konumları ne olursa olsun, eğer onlar olmasaydı bize bu yolu kim gösterecekti? Sadece bu bile, onlara abi demem için yeterlidir.'  1979'da İzmir'den ayrıldıktan sonra az karşılaştık. 12 Eylül yenilgisinden sonra Buca Cezaevi’nde farklı koğuşlarda bulunduk.” 

Erdal şunları dile getirdi: “Bazı konularda ters düştük ama o benim için hep abi idi. 1985-86 yılından itibaren çok fazla konuda çok farklı düşünüyorduk ama o yine benim abimdi. 1991 yılında cezaevinden çıktıktan sonra anlaşabildiğimiz çok az noktanın kaldığını gördük ama ilişkilerimizde o geçmişten gelen saygıyı ve sevgiyi hiç yok saymadık. Aradan geçen yıllar içerisinde yollarımız ayrılmaya devam etti ama nerede karşılaşsak o abi-kardeş ilişkisine zarar verecek hiçbir şey yapmadık. Gün geldi, İzmir için planladığımız bir çalışma için yola koyulduğumuzda Hasan Üresin'siz bu hikayenin anlatılamayacağının ve yazılamayacağının bilinciyle kapısını çaldık; 'kimseye konuşmaz' denilen Hasan Üresin sorduğumuz sorulara yanıt verdi. O bizim niyetimizin halis olduğunu ve bize güvenebileceğini biliyordu. Sormak istediğimiz daha pek çok soru vardı, olmadı.  Şimdi buradayız. Yaşam onsuz da devam ediyor.” 

ÖĞRETTİKLERİNİN ANISINA ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM

Erdal son olarak cümlelerine şunları ekledi: “Eğer onun sağ olduğu bir gün ben ona 'Aga, bir gün ölürsen ve ben de o gün bir direniş yerine gitmek zorundaysam sence ne yapmalıyım?' deseydim, öyle sanıyorum ki 'Direnişe gitmelisin' derdi. Çünkü biz bu devrimciliği ondan ve onun gibi abi-abla bildiklerimizden böyle öğrendik. Vicdanımda yaptığım muhasebe sonucu Hasan Üresin'in cenazesinde bulunmalıyım dedim. Vefa duygusuyla buradayım... Ona son sözüm şudur: ‘Abi, biz, senin emek verdiğin gençlerden geride kalanlar, doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ediyoruz. Öğrettiklerinin anısına önünde saygıyla eğiliyorum.'”