Kars'ın Digor ilçesi bundan tam 17 yıl önce 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirdiği, 63 kişinin de yaralandığı bir katliama tanıklık etti.

Kars'ın Digor ilçesi bundan tam 17 yıl önce 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirdiği, 63 kişinin de yaralandığı bir katliama tanıklık etti.
Digor'da gıda ambargosu altında tutulan vatandaşların tarla ve bağlarına gitmelerinin yasaklanması üzerine 15 Ağustos 1993'te yapılan sessiz protesto yürüyüşüne katılan kitlenin üzerine açılan ateş sonucunda 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirmiş, 63 kişi de yaralanmıştı. Olayın faili olarak yargılanan özel harekat polisleri 3 yıl süren yargılamanın sonucunda beraat etti. Beraat kararına itiraz edildi, dosya şimdi Yargıtay'da ancak, dosyanın 2 yıldır Yargıtay'da zaman aşımına uğraması için bekletildiği öne sürüldü.
Binlerce kişi, 15 Ağustos 1993 tarihinde köylerden Digor ilçe merkezine 4 koldan yürüyüşe geçti. İki yürüyüş kolu jandarmanın ısrarı sonucu geri döndü, Iğdır tarafından araçlarla gelen 3 bini aşkın kişi ise, ilçe girişinde polisler tarafından durdurularak, araçlardan indirildi. Sessiz bir şekilde yürüyüşe geçen yaşlı, genç, çocuk binlerce kişinin tek amacı, acılarına, korkularına duyarlılık yaratmaktı. Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından kayalıkların arkasına mevzilenmiş özel harekat timleri tarafından ağır silahlarla kitlenin üzerine ateş açıldı. Resmi rakamlara göre, 17 kişi yaşamını yitirmiş, 63 kişi de yaralanmıştı.
SANIK POLİSLER BERAAT ETTİ
Yaşanan katliamdan sonra SHP Kars Milletvekili Mahmut Alınak ve arkadaşları rapor hazırladı. Dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk raporu Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Bakanlık da raporu Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderince yargı süreci başladı. Ancak yıllar süren yargı sürecinde de istenen sonuç alınmadı. Digor Cumhuriyet Savcılığı'nın olay hakkında başlattığı hazırlık soruşturması tam 3 yıl sürdü. 3 yıl sonra dosya Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Savcılık soruşturmasını tamamlayarak, Kars Emniyet Müdürlüğü'nde görevli özel harekat polisleri Tuncay Yasa, İsmail Yıldız, Mustafa Demir, Yunus Alper, Sezai Özyurt, Atilla Yıldız, Suat Kaymak, Sıraç Birol hakkında "Kasten adam öldürmek" ve "Kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçlarından dava açtı. Sanık polisler savunmalarında, önce kitle içinden roketatar atıldığını iddia etti. Ama katliam sonrası ortada özel harekatçıların kullandığı silahlara ait boş kovanların dışında ne roketatar bulundu ne de silah. 40'ın üzerinde duruşma görüldü. 24 Şubat 2006 tarihinde çıkan kararda sanık polisler aklandı. Polisler hakkında olaylarda 'meşru müdafaa' yaptıkları gerekçe gösterilerek, beraat kararı verildi.
DAVA AİHM'E DE TAŞINDI
Beraat kararı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı, tutuksuz yargılandıkları dönem boyunca hiçbir duruşmaya katılmayan sanık polisler, başka illerde görev yapmaya devam etti.
Avukat Ayhan Erkmen sanık polislerin beraat ettirilmesine itiraz ettiklerini ve dosyanın iki yıldan beridir Yargıtay'da bekletildiğini söyledi. Erkmen, neredeyse yirmi yılı dolacak olan dosyanın Yargıtay'da bilinçli bir şekilde durdurularak yargılamanın zaman aşımına uğratılmaya çalışıldığını belirtti.
Avukat Tahir Elçi de 2004 yılında yaşamını yitiren 7 kişinin ailesi adına 'Yaşam hakkının ihlali', 'Etkin soruşturma yürütülmemesi' ve 'Uzun yargılama' gerekçeleriyle davayı AİHM'e taşıdı. Türkiye AİHM'de, dostane çözüm önerdi. Türkiye, olayda polislerin orantısız güç kullandığını kabul etti. Ölen 7 kişinin ailelerine toplam 350 bin Euro tazminat ödenmesine karar verildi. Diğer 10 kişinin ailesi de AİHM'e başvurdu. AİHM başvurular hakkında henüz bir karar vermedi.