2019-2020 Eğitim-öğretim yılı başladı. Eğitim sisteminde son 16 yılda sürekli değişen müfredat, her yıl değişen sınav sistemi, özel okullara yenilen devlet okulları ile Türkiye eğitimde ikmale kaldı. Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal BirGün’ün sorularını yanıtladı

Dini vakıflar eğitimi sardı

AYCAN KARADAĞ

Eğitim sisteminin yıllardır çözüm bekleyen sorunlarının devam ettiğini ifade eden Necip Vardal, “İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimi özelleştirme adımları, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, fiziki altyapısı yetersiz okullar, okullarda öğrenciler arasında ve öğretmenlere yönelik şiddet, öğrencilerin MEB eliyle dini cemaat ve vakıfların siyasal istismarına açık hale getirilmesi, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, norm kadro ve tayinlerde yaşanan sorunlar, ataması yapılmayan öğretmenler gibi sorunların tamamı bu yıla da aktarılmıştır” diye konuştu.

Eğitimde dönüşüm olduğuna dair bir algı yaratıldığına dikkat çeken Vardal, “Gerçekte bir dönüşüm olup olmadığını görmek için birkaç alana bakmamız yeterli. Bunlardan biri öğretmen yetiştirme ve istihdamıdır. Sözleşmeli öğretmen atamaları son atamalarla birlikte yüz bini geçmiştir. Bir başkası yönetici atama süreci, mülakata dayalı yönetici atamalarıdır. Liyakatli olanlar ya mülakatlarda verilen düşük puanlarla elenmekte ya da çeşitli gerekçelerle başvuruları ret edilmektedir” dedi.

Okul harcamalarının her geçen yıl istikrarlı bir şekilde arttığını söyleyen Vardal, “Eğitim harcamaları, giderek bozulan gelir dağılımıyla birlikte öğrenci velilerinin bütçesini ciddi anlamda zorlar hale gelmiştir. Bir yılı aşkın süredir etkisini hissettiren ekonomik krizin de etkisiyle zorunlu okul ihtiyaçlarında son bir yıl içinde yüzde 15 ile yüzde 35 arasında artış meydana gelmiş, bu durum velilerin ekonomisini olumsuz etkilemeye başlamıştır. 2019-2020 eğitim öğretim yılı itibariyle çocuk kitapları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,90; test kitabı yüzde 16,30; okul çantası yüzde 18,20; diğer kırtasiye malzemeleri yüzde 30,51; resim boyaları yüzde 33,11; okul defteri yüzde 33,73; kalem fiyatları ise yüzde 34,75 artış göstermiştir” ifadelerine yer verdi.

Vardal sözlerine şöyle devam etti:

“Dönemin başbakanı tarafından 2019 yılının sonuna kadar tüm okullarımızda tekli eğitime geçileceği ifade edilmişken, bugün Anadolu Liseleri ikili eğitime geçmektedirler. İlimizde yanlış okullaşma politikaları yüzünden birçok Anadolu Lisesi ikili eğitime geçmek baskısı ile karşı karşıya kalmaktadır. İnönü Anadolu Lisesi, Selma Yiğitalp Anadolu Lisesi bunlardan bazılarıdır. Şimdilik sorunun çözümü bütün alanların dersliklere dönüştürülmesi ve kalabalık sınıflarla çözülmeye çalışılmaktadır. 2019-2020 eğitim öğretim yılı 4+4+4 düzenlemesinin yaşama geçirilmesinin 8. yılı olması nedeniyle bu yıl LGS’ye girecek öğrenci sayısı yüzde 50 artış gösterecek ve 2020 yılında LGS’ye 1 milyon 800 bin öğrenci girecektir. 2019-2020 eğitim öğretim yılında LGS sınavına girecek 1 milyon 800 bin öğrencinin mağduriyet yaşamaması için gereken önlemler alınmalıdır. MEB öğrencilerin taleplerini toplamalı, okul gereksinimini belirlemeli ve bu gereksinimi karşılayacak önlemleri ‘Her öğrencinin istediği okulda eğitim alma hakkı vardır.’ ilkesini gözeterek yaşama geçirmelidir.”

MEB’nın bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın ekonomik krizin etkisiyle bir önceki yıla göre yarı yarıya azaltıldığını dile getiren Vardal, “Bu durum ilimizdeki okulların fiziki koşullarının iyileştirilmesinin önünde bir engel olarak duruyor. Yeni inşaatlar neredeyse durmuş durumda (Naci Şensoy AL, Barbaros Hayrettin İlkokulu) Hak edişler ödenek yokluğu nedeniyle ödenememektedir. Okullarımız kendi olanakları ile fiziki koşullarını iyileştirmeye çalışmaktadırlar. Okullarımızın çok önemli bir kısmının bakım onarımı yapılamamıştır. 1603 resmi eğitim kurumundan 122 tanesinde bakım onarımın gerçekleştirildiğinin açıklanması durumun vahametini ortaya koymaktadır. Bu durum kış mevsiminde okullarımızın ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olacaktır” şeklinde konuştu.

Okulların hala personel sorununun çözülmediğini vurgulayan Vardal, “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarında 2018 sonu itibariyle 31 bin 355 yardımcı hizmetlinin görev yaptığını açıklamıştır. Türkiye’de 54 bin 732 devlet okulu olduğu dikkate alındığında, neredeyse her iki okula bir hizmetlinin düştüğü görülmektedir. Okulların açılmasından bu yana üç hafta geçmesine rağmen temizlik personeli sorunu çözülememiştir. Yine okullarımızın çok önemli bir kısmında yardımcı hizmetli personel bulunmamaktadır. Okulların temizliği birçok okulda öğretmenlerden toplanan paralarla çalıştırılan personel tarafından yapılmaktadır. Bu okullarımızın temizliği nasıl yapılacaktır? Öğrencilerimizin ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmasından endişeliyiz” dedi.

MEB ile dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan protokoller aracılığıyla çok sayıda okul, dini vakıf ve derneklerin temel faaliyet alanları haline geldiğini belirten Vardal, “Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle kamu kurum ve kuruluşlarının, uluslararası kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının örgün ve yaygın tüm eğitim-öğretim kurumlarında sosyal etkinlik gerçekleştirmesine olanak sağlanmıştır. Böylece protokollere gerek kalmadan özellikle dinsel amaçlı dernek ve vakıfların eğitim-öğretim kurumlarında faaliyet göstermesi, laik, demokratik kamusal eğitimden daha da uzaklaşılması gündeme gelecektir. Aynı şekilde bu yönetmelikle eğitim-öğretim kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliği sosyal etkinlik alanları arasından çıkarılmıştır. Sendikamız, hem anılan yönetmelik değişikliği, hem de toplumsal cinsiyet eşitliğine yer verilmeyen 2019-2020 Rehberlik Programı Hedef Listesi için Danıştay Başkanlığı’na ayrı ayrı yürütmeyi durdurma istemli dava açmıştır” ifadelerine yer verdi.

Vardal sözlerini şöyle sonlandırdı: "MEB tarafından 652 sayılı KHK’nın 37. maddesine eklenen 9. fıkra ile kurulan Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları’nı söz konusu değişiklik yapıldığı günden bu yana eleştirdik ve yakından takip ettik. Öğretmen atamasında ve idareci görevlendirmesinde keyfiyetin önünü açan yapısı ile proje okulları kadrolaşmanın en yoğun yaşandığı kurumlara dönüştü. Danıştay bu okullara duyuru yapılmadan öğretmen atanamayacağı ile ilgili yapmış olduğumuz başvuruyu kabul etti. MEB yargı kararını uygulamak yerine, açıkça yargı kararlarına aykırı olmasına rağmen, proje okullarına duyuru yapmadan öğretmen atamayı sürdürmektedir. Son olarak Atatürk Lisesine yapılan öğretmen atamaları ile yine ilimizdeki birçok proje okuluna yapılan yönetici atamaları yargı kararlarına aykırı ve hukuksuzdur. Eğitim Sen Danıştay kararından sonra Atatürk Lisesine yapılan öğretmen atamaları ile proje okullarına yapılan yönetici atamalarını iptal istemiyle yeniden yargıya taşıyacaktır."