Dışarıdan içeriye mektuplar: Can’a mektup
Fotoğraf: Evrensel

Enis BERBEROĞLU - Gazeteci, yazar ve siyasetçi

Selamlar Can Vekilim,

Baştan söyleyeyim, ağız alışkanlığı ile ‘vekilim’ demedim sana.

Öncelikle AKP’nin emrindeki kurumların bile kabul ettiği bu gerçek unutulmasın istedim.

Ne var ki bu etiket ne seni, ne beni, ne de başkalarını malum yargısız infazlara karşı koruyamıyor.

Çünkü tıpkı hakim, savcı, hukuk, adalet, eşitlik vb anlam yüklenen meslek, sıfat ve kavramlar gibi demokrasiden güç almazsa içi boş kabuğa dönüşüyor vekillik de! O yüzden, bir vekilden diğer vekile değil, ağabey-kardeş gibi konuşalım istersen.

Sakallı dedemiz ne demiş hatırlarsın, mealen aktarayım, "Tarih tekerrür eder belki ama ilkinde trajedi olan tekrarında komediye dönüşür". Kulağa iyi geliyor, yazınca kağıt üstünde güzel duruyor ama nedense gülemiyorum be kardeşim.

Sevgili Elif Ilgaz’ın teklifi üzerine sana mektup yazmaya oturunca birden hatırladım. Sanırım 2015 yılı sonu veya 2016 yılı başıydı, başka bir gazeteden o sırada Silivri’de yatan Can Dündar ve Erdem Gül’e mektup yazmam istenmişti. Yazdım, yayımlandı. Aradan bir yıl geçti, bu sefer içeride mektup bekleyen dışarıya dilekçe yazan ben oldum.

Maalesef şimdi de nöbet sende kardeşim.

Damdan düşmüş ağabeyin olarak sana tek bir tavsiyem var; sakın hukuk labirentinde başın dönüp yolunu kaybetmeyesin. Ne yazık ki sana fakültede okutulan o hukuk kitapları bizzat kendi davanda çöpe gitti, öyle değil mi?

Misal 14 Mayıs’ta milletvekili seçilince Yargıtay’a başvurdun tahliye istedin.

Yargıtay seni serbest bırakmayı reddetti ve başka bir dosyayı açıkça örnek gösterdi.

Beni de seçildiğimde serbest bırakmadığını-sanki iyi halt yemiş gibi- hatırlattı.

Haftalık Silivri sohbetlerimizde anlatmıştım:

Yargıtay diyor ki, Anayasa’nın 84. Maddesini Enis Berberoğlu dosyasında çiğnedim senin için de uygulamıyorum. Üstelik Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) bu konuda iki kez ‘’84. Maddeyi uygula’’  kararı çıkmış olmasına rağmen bildiğimi okurum.

"Ama" diye devam etmiştim

Yargıtay beni örnek verdiğine göre seni yargılamaya devam edecek ve fakat hükümle birlikte tahliye edecek, çünkü Anayasa 83. Madde gayet açıkça emrediyor. Beni de cezamı onayıp tahliye ettiler hatırlarsın, infazın devamı için TBMM’nin dokunulmazlığımı kaldırmasını beklemek zorunda kaldılar. [1]

Özetle, Yargıtay uydurduğu sözde içtihata uyar sen de serbest kalırsın sandım ama yanıldım.

Yargıtay, Anayasa’nın bir değil iki maddesini birden çiğnedi.

Yetmedi TBMM’ye yani milli iradeye saygısızlık etti.

Ben yazarken sıkıldım, görüyorsun hukuk rezaleti tekrarında komediye dönüşse de….Söylediğim gibi güldürmüyor, aksine kızdırıyor, sövdürüyor, lanet okutuyor.

Benim-senin hukuk kılıflı yargısız infazımızda ortak noktalar bu kadarla kalmıyor.

Hukuk ve yasa dışı karar alanların eşkali de terfi beklentisi de ortak.

Benim Anayasa Mahkemesi kararına direnen heyet başkanı hakim önce "Sayın Bakan Yardımcısı" oldu, ardından kendisini Anayasa Mahkemesi kararlarına uymadığı için şikayet ettiğim Hakim Savcılar Kurulu’nda (HSK) Başkan Yardımcılığı’na getirildi. HSK kimseyi şaşırtmadı, başkan ve heyetle ilgili hiçbir işlem yapmadı. Anayasa’ya uymama suçu cezasız kalan o heyette bir hakim daha vardı. O da seni buldu ve Başkan sıfatıyla senin Anayasa Mahkemesi kararına uymadı.

Haydi gel de gül bu 32 bölüm tekmili birden sahnelenen kumpanyaya aziz vekilim!

∗∗∗

Sevgili Can, senin verdiğin hukuk değil siyaset kavgasıdır.

Zaten ortada suç yok ve senin suçlu olmadığını herkes biliyor.

Bu sebeple seni içeride tutamazlar.

Beni ve benzer durumda olan diğerlerini tutamadıkları gibi.

Er veya geç değil en kısa zamanda çıkıp aramıza katılacaksın eminim.

Sonra sıra diğer masumlara gelecek.

[1] TBMM Başkanı Mustafa Şentop tüm itirazlara karşın Yargıtay kararını okuttu, milletvekilliğim düştü. O gece tutuklanıp cezaevine döndüm. Kapalı cezaevinde geçirmem gereken sürenin çok daha fazlasını yattığım için Açık Cezaevi’ne alındım. Herkese uygulanan Covid izni ile tahliye oldum, siyasi yasaklı hale geldim. Anayasa Mahkemesi aylar sonra cezamı kaldırdı, ama mahkeme direndi, uygulamadı. Anayasa Mahkemesi bir kez daha aynı kararı verdi bu sefer mahkeme uyguladı ve atıldığım TBMM’ye dönebilen ilk vekil oldum.