Bir tarafta özgürlükleri çalınan gazeteciler, hak savunucuları, siyasetçiler… Diğer tarafta demokratik ve ekonomik yoksulluk nedeniyle yaşama umutları yok edilen gençlerimiz. Görüyorum her düşünceden milyonların ortak özlemi de, mücadelesi de geleceğimize güvenle bakacağımız kardeşçe yaşayacağımız bir Türkiye…

Dışarıdan içeriye mektuplar: Kaderimiz bu olmamalı
Çizim: Zeynep Özatalay

Utku Çakırözer - CHP Milletvekili

Sevgili Mine, Çiğdem, Can, Tayfun, 

Sevgili Osman Bey, 

Tanıdık tanımadık tüm siyasi tutuklu dostlara merhaba… 

Umarım görüşmeyeli en azından fiziken sağlığınız kötüleşmemiştir. 

Yeni bir yıla girdik… Eskisine girerken ne umutlarımız vardı! 

Cumhuriyetimizin 100. yılında bu ülkede hep birlikte kardeşçe yaşamanın gururunu, coşkusunu her yerde hissedeceğimiz bir yıl olsun istemiştik. Size yaşatılanlar başta olmak üzere tüm hukuksuzlukların son bulmasıydı dileğimiz. Maalesef felaketler ve adaletsizliklerle dolu bir yıl oldu. 

***

Bu yıl da adı üstünde ‘yeni’ yıla girdik girmesine ama hepimize iyi gelecek iyi hissettirecek bir haber yok maalesef!   

İzliyorsunuzdur, halkın gündemi geçim derdi. Dün Meclise emekliler geldi… Saraydakiler “Bu yıl emekliler yılı olacak” diyor. Onlar da on binlerce imza toplamış. “Geçinemiyoruz, olsa olsa yine sefalet yılı olur bizim için bu yıl” diyorlar. İktidar, ekonomi iyileşiyor havasında ya… Oysa gerçek bambaşka! 

Geçen hafta Eskişehir’de Körhasan Köyümüzde çiftçileri dinledim. Yüzyıldan fazla süredir işledikleri tarlaları ile oturdukları evlerinin üzerinde olduğu vakıf arazilerinin kiralarına devlet öyle bir zam yapmış ki neye uğradıklarını şaşırmışlar! Ödedikleri kiralar bir anda tam 10 katına çıkmış. Bin 500 lira verenden 15 bin, 3 bin verenden 30 bin lira istiyorlar! Seslerini ise duyan yok. Vakıflara gidip dert yanmışlar, “Beğenmiyorsanız çıkın. Ödemezseniz ihaleye koyar yeni kiracı buluruz” yanıtı gelmiş. Yani bakmayın enflasyon yüzde 40 - 50 palavrasına… Gerçek enflasyon işte halkın enflasyonu yüzde 1000 olmuş bile!  

*** 

Meclis’in gündemi derseniz… Ne yazık ki Can Atalay’a yaşatılan hukuksuzluk, Anayasa’ya darbe başta olmak üzere ülkenin acil meseleleri yok gündemimizde! Son oturumda mesela Somali’deki deniz korsanlarına karşı Aden Körfezi’ne asker gönderme kararı aldık! Kendi içimizdeki korsanlara, özgürlüklerinizi, hayatlarınızı çalan haydutlara karşı hak hukuk adalet tezkeresi ise hâlâ yok ufukta.  

***

Bizi soracak olursanız; cuma günü karne telaşı yaşadık. Ayşe’nin ilk karnelerinden biri için okuldaydık. Tatlı heyecanlarına ortak olurken bir yandan da belirsizliklerle dolu gelecekleri üzerine tahminler yürüttük. Sınıf arkadaşlarından biri ve ailesi yakında Amerika’ya yerleşiyormuş. Binlerce yetişmiş beyin gibi bir doktorumuzun daha Türkiye’de gelecek aramaktan vazgeçişinin hikâyesi…  Büyük emekle, üzerine titreyerek büyüttüğümüz yetiştirdiğimiz evlatlarımızın gelecek hayallerinin çalınması hepimizi üzen…  

Bir tarafta zindanda özgürlükleri hayatları çalınan gazeteciler, hak savunucuları, siyasetçiler… Diğer tarafta demokratik yoksunluk ve ekonomik yoksulluk nedeniyle bu ülkede yaşama umutları yok edilen gençlerimiz.   

Kaderimiz bu olmamalı. İnanıyorum, görüyorum her düşünceden milyonların ortak özlemi de, mücadelesi de geleceğimize güvenle bakacağımız kardeşçe huzur içinde yaşayacağımız bir Türkiye için… 

*** 

Bu arada Ayşe ile arkadaşlarına yeni yıl kartları hazırlarken, size de yazıp göndermiştik. Umarım ulaşmıştır. Okuma-yazma bilmiyor daha. Dilekleri o söyledi, birlikte yazdık. İsimlerinizi ise baka baka titrek harfleriyle o yazdı. Geçen yıl da kart atmış, özgürlük dilemiştik. Unutmamış hatırladı, sordu: “Arkadaşların neden hâlâ orada?” 

Bir hata… Büyük bir hata diyebildik. 

Bu yıl da yine tüm güzelliklerin sizin olmasını diledik. 

Silivri’de, Bakırköy’de, Sincan’da her vedalaşmamızda olduğu gibi, en büyük dileğim bir daha bu ziyaretlere gerek kalmasın. 

Sizler özgür olun, düşünceleriniz özgür olsun!  

Dostça kucaklıyorum...