DOĞRUYA DOĞRU...
 
Nihal Kemaloğlu (Akşam):
•İçişleri Bakanı'nın belagatinden taşan ve hanidir hayatın tüm alanlarını ve anlarını kaplayarak bir metafiziğe dönüşen 'terörist' izahı, F-16 jetlerinin Uludereli köylüleri bombalamasıyla vücut buldu.

(...)NATO'nun yıllardır predatörlerle Afganistan'da 'kazara' öldürdükleri sonra da kişi başına 1500 dolar tazminat ödedikleri 'sivil zayiatlardan' farksız 35 vatandaşımız bombalarla kavrulmuştu. Giderek Terörle Mücadele Cumhuriyeti haline gelen Türkiye'de devlet güvencesindeki insan hakları ya da vatandaş canı, gecenin kör bir anında yüz milyon dolarlık insansız hava araçlarının anlık 'istihbaratıyla' bir gölgeden başka bir şey değildi. (…)

(...) Ve Afganistan'da sivilleri öldüren NATO ordusundan farkımız neymiş, geçmişin karanlığından çıkabilmiş miyiz... Neyin yüzüne bakabiliyoruz... Cesaretimiz var mı? Görelim...

Ahmet Hakan (Hürriyet):
•Türk Silahlı Kuvvetleri ile muhafazakârlar arasındaki ihtilafın fiilen sona erdiğini biliyorduk...

Ancak “Uludere olayı” ile ilgili olarak... Hem AK Parti yetkililerinden gelen açıklamalara, hem de muhafazakâr basının dünkü nüshalarına baktığımızda... Bunun resmiyet kazandığını da anlamış olduk. Çok değil kısa bir süre öncesine kadar... Sınır karakollarına yapılan her baskının ardından... “İhmal yok, kasıt var” diyenler, “Bu generallerle mi savaşa gireceğiz” diyenler, “Ergenekon ile PKK işbirliği yapıyor” diyenler, korkunç iddiaları havada uçuşturanlar... Bu kez “Genelkurmay açıklaması” diliyle konuştular.

(...) Böylece bir kez daha şunu anlamış olduk: Mesele kurumsal yapılar ve onların neden oldukları sorunlar değildir. Mesele kurumsal yapıların kimin kontrolünde olduğu meselesidir. Bakınız: YÖK... Bakınız: HSYK... Bakınız: Anayasa Mahkemesi... Ve şimdi de bakınız: Türk Silahlı Kuvvetleri... Ne diyelim? Vatana, millete hayırlı olsun.


EĞRİYE EĞRİ...

Ali Atıf Bir (Bugün):

•Söyler misiniz bana devlet kaçakçılık yapanı köylülere sorduğunda "evet bizimkiler arazide" der mi?

İstihbaratla köylüler arasında şöyle bir konuşma mı geçecek?
- Söyleyin lan Hasan, Hüseyin. Memo nerede?
- Vallah bilmiyog gomutanım.
- Söyleyin yakarım, işteler mi?
- Ne işi gomutanım onlar erzak getiriyorlar.
- Şaaptırmayın layn erzağınıza ne bog yediğinizi biliyoz.
- Estağfurullah komutanım.
- Bakın bir şey yapmicaz sınırda PKK var dediler, onu bombalicaz.
- Bombalayın komutanım bizim kaçak kuçakla ne işimiz olur ki!
Eğer roman yazacaksak sayfalarca diyalog yazabilirim.

(…)Gelin kabul edin, adını da koyalım, Sizde asker fobisi var. Bu fobi nedeniyle sürekli eleştirdiğiniz demokratik olmayan dünyanın aygıtlarından biri haline geliyorsunuz.

(Bir, hayatında gidip görmediği, bilmediği yerler hakkında saçma sapan akıl yürütmeler yapmayı sürdürüyor. Bir, ‘Asker fobisi’ başlıklı yazısında Uludere Katliamı’nı mazur göstermek için hayali senaryolar ve sözüm ona ‘ironi’ye başvurmuş. Oysa, yazısını yazmadan bölgede çalışmış tek bir gazeteciyle bile görüşse orada kaçakçılığın devlet denetiminde yapıldığını, karakolların kaçakçıları ve güzergahlarını bildiğini öğrenebilirdi. )

Ersin Ramoğlu (Sabah):
•Şırnak'ta savaş uçaklarının bombardımanı altında kalan 35 kişi için 'PKK medyası' dünyayı ayağa kaldırdı. Sahi gerçek neydi? 24 askerimizin şehit edilmesinden hemen sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kazan Vadisi'nde kıstırdığı teröristlerin etkisiz hale gelmesi üzerine koparılan yaygara da benzer bir amaca yönelikti…

(…)  Dün Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyü sınır noktasında Türk savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 35 kişi hayatını kaybetti. Genelkurmay ölenlerin terörist sanıldığını açıkladı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de yaptığı açıklamada, aynı mealde sözler sarf etti. Örgüt ise yine bildik yönteme başvurdu… Halkı isyana çağırdı.