Türkçe rock grubu Seksendört ile tanıdığımız Tuna Velibaşoğlu, yeni single çalışması ‘Unutma Sakın Beni’ ile dinleyiciyle buluştu. Şu anki yönelimin rock müzik felsefesine uygun olmadığını söyleyen Velibaşoğlu, “Dönem, başka müzik tarzlarının satılmasını kolaylaştıran vitrinlere sahip” diyor

Dönem rock felsefesine uygun değil

Işıl ÇALIŞKAN

‘Ölürüm Hasretinle’, ‘Yorma’, ‘Aklımı Geri Ver’ gibi onlarca hit parçaya imza atan Türkçe pop rock grubu Seksendört’ün vokali Tuna Velibaşoğlu, solo müzik kariyerini sürdürüyor. Şarkıcılığının yanı sıra söz yazarı, besteci ve aranjör de olan Velibaşoğlu, yeni şarkısı ‘Unutma Sakın Beni’ ile müzikseverlerin karşısında. Müzisyenle yeni single çalışmasını ve müzik serüvenini konuştuk.

► Herkesin merak ettiği soruyla başlayalım… Grup 84 ile yollarınız neden ayrıldı?
Gruplar dünyanın hemen her yerinde yirmili yaşlarda kuruluyor. O yaşlarda yegane amaç müzik yapmak, eğlenmek, gezmek, tozmak ve dünyanın en iyi grubu olmak. Ya ailenizin yanında ya da arkadaşlarınızla yaşıyorsunuz. Bi nevi ekmek elden su gölden… Sonra birlikte büyüyorsunuz, ilgiler, amaçlar, bakış açıları, en önemlisi zevkler değişiyor. Şüphesiz kırklı yaşlara gelen bireylerin hâlâ yirmilerinde olduğu gibi davranmaları beklenemez. Hayatınıza başka sorumluluklar giriyor, başka öncelikler. O zaman da herkesi ilgilendiren bir konuda, tüm bireylerin kendi doğruları oluyor ve hepsi kendi açısından haklı oluyor. Bu çözülmesi çok zor bir denklem. Bu yüzden dünya çapında tanınan ve müzik hayatına devam eden grupların çoğu şirket gibi yönetiliyor.

► Bu kararla birlikte solo kariyerinize adım attınız. Gruptan ayrı olmak nasıl?
Henüz bu konuda ahkâm kesebilecek kadar ilerlemedim açıkçası. Diğer yandan, zaten yıllardır tüm prodüksiyon işlerinde bas gitaristimiz İsmail Okan Özen’le çalışıyoruz. Tüm dizi, film, reklam, aranje işlerini hâlâ birlikte yapıyoruz. Tek başıma sayılmam bu yüzden.

FARKLI DİLLER DENEMEK İSTİYORUM

► ‘Kışın Sonu Bahar’ ve ardından ‘Unutma Sakın Beni’… Vokal genelde grupla bütünleşir. Bu parçaları Seksendört’ ten ayıran yanları neler?
En büyük farkları söz ve müziklerinin arkadaşlarımıza ait olması. Gruptayken kendi söz ve müziklerimizi kullanmaya dikkat ettik hep. Yıllar içinde tek istisna bizim için çok değerli bir hikâyesi olan ‘Kendimi Kandıramam’ oldu. Ben bir süre sevdiğim dostlarımın gün yüzüne çıkmamış cevherlerini yorumlamak istiyorum. Yaklaşık yirmi yıldır yazıyorum ve artık farklı bakış açıları, farklı diller ve söylemler denemek istiyorum.

► Aşk acısını şarkı sözlerinizde sıkça kullanıyorsunuz. Dinleyici neden acı veren şeyleri duymak ister?
Bu bence üzerine çok uzun süre konuşulması gereken çok güzel bir soru. Müzikal bakış açısından ziyade öncelikle sosyolojik ve psikolojik bir değerlendirme yapılmalı. Yüzeysel ve sığ bir şekilde cevaplayacak olursam, popüler şarkılarımızın bu özellikleri taşıdığını söyleyebilirim. Bu noktada da neyin, neden popüler olduğu sorusu ortaya çıkıyor. Ne yazık ki bunu kontrol ya da tahmin edemiyoruz. Albümlerimizi dinleyenler farklı temalarda birçok şarkımız olduğunu bilirler, fakat ön plana çıkanlar genelde hüzün içerenler oluyor.

donem-rock-felsefesine-uygun-degil-759602-1.



► Türkiye’de rock müzik denince akla ilk gelen gruplardan birisiniz. 2000’li yılların başlarında çok popülerdiniz. Rock müziğin sonrasında düşüşe geçtiğini söylemek doğru olur mu?
Kesinlikle doğrudur. Kapital sistemin tüketim alışkanlıkları üzerindeki etkisini bilen herkes, bu durumu normal karşılar. Şu anki yönelim ve dayatım, rock müzik felsefesine uygun bir zeminde değil. İçerisinde bulunduğumuz dönem başka müzik tarzlarının satılmasını kolaylaştıran vitrinlere sahip.

► Ülkedeki popüler müziği ne belirler sizce?
Tartışmaya açık bir soru. Sorunun cevabı ‘Görünen veya dayatılan popülerlik mi?’ yoksa ‘Gerçek popülerlik mi?’ sorusuna göre değişkenlik gösterir. Medya, yayın organları, plak şirketleri, stream platformları ve reklam gücü olan sosyal medya sihirbazları bizi bir şeyin popüler olduğuna inandırabilir, ama halk o esnada klibi bile olmayan bağımsız bir müzisyeni dinliyordur. Türkiye’de bunun çok fazla örneği var. Benim için de ‘Kal Ölene Kadar’ bunun için güzel bir örnek.

***


HÂLÂ NE BİR GRUPLAŞMA NE DE SENDİKALAŞMA…

► Koronavirüs ile birlikte zaten zor olan müzik sektörü daha da zor günler geçirmeye başladı. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sektörün zor durumda olmasının sebebi, sektörün kendisi zaten. Koronaya falan çok da suç atmamak lazım. Korona tüm dünya ekonomisi için büyük bir tehdit, müzik sektörü bu büyük çarkın küçük bir dişlisi. Önlemleri biz almalıyız. Hâlâ ne bir gruplaşma var ne de sendikalaşma...