AKP'li Beyoğlu Belediyesi'nin kentsel dönüşüm adı altında zorbalık uyguladığı Fetihtepe'de 20 gündür su, elektrik ve doğalgaz yok. Kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını belirten bölge halkı; sözleşmeyle güvence altında, haklarının verildiği bir dönüşüm istiyor.

Dönüşüm zulmü

Gökay BAŞCAN

İstanbul Okmeydanı’ndaki Fetihtepe Mahallesi'nde 20 gün önceki elektriği, suyu, doğalgazı kesik olan yurttaşların AKP’li Beyoğlu Belediyesi’nin ‘zoraki dönüşüm’ projesine karşı direniş sürüyor. 'Kentsel dönüşüme' karşı olmadıklarını belirten bölge halkı, haklarının verilmesini talep ediyor. Ekonomik kriz ve ev kiralarının aşırı yükselmesi nedeniyle kiralık ev bulamadıklarına dikkat çeken yurttaşlar, belediyenin yeni evler için borçlandırmasına tepki gösteriyor. Mum ışığında, susuz ve doğalgazsız yaşamaya mecbur bırakılan Fetihtepeliler, evlerini, yaşam alanlarını, mahallelerini terk etmiyor. BirGün, Okmeydanı’nda bir gün geçirdi, evlerinden çıkarılmak istenen yurttaşları dinledi.

3550. Ada’da Emlak Konut tarafından hazırlanan projeye göre 778 daire ve 166 dükkan yıkılacak. Kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını belirten bölge halkı, mahallede yapılanın bir rantsal dönüşüm olduğuna dikkat çekiyor. Mahalleyi gezerken bize eşlik eden bir yurttaş “Okmeydanı, ‘Rant Meydanı oldu’” diyor.

20 gün önce temel insan hakkı olan enerji ve suları kesilen insanlar yaşlı ve hastalarını göndermek zorunda kaldı. Evde buzdolapları çalışmayan, suları kesik olan Fetihtepelileri dayanışma bir arada tutuyor. Yaşanan rant girişimine sadece 3550 No’lu Ada sakinleri karşı çıkmıyor. Mevcut adadan sonra sıra kendine geleceklerini bilen Okmeydanı’nın dört bir tarafından insanlar desteğe geliyor.

Son olarak Hasköy Kültür ve Sanat Derneği ile S.S Dayanışma Kooperatifi’nin çorba dağıtma etkinliği büyük bir dayanışma örneği oldu. Kimisi tenceresiyle gelirken kimi de çorbasını Sivas Parkı’nda içmeyi tercih etti.

1964 yılında Fetihtepe’ye taşındıklarını belirten Metin Aktaş, “Eskiye döndük” diyor: “Buralarda elektrik, su yoktu. Okul dahi yoktu. Çamurlar içinde evlerimize girerdik.”

Süreci aktaran Aktaş, “1984 yılında 2981 sayılı Gecekonduları Islah Yasası çıktı bununla birlikte tapu tahsis belgeleri ve sonrasında tapularımızı verme sözü verildi. Bölge halkının önemli bir kısmı tapularını alamadı. Tapuları önemli bir kısım alamadı. 3550. Ada denilen yerde %75'i tapulu, kalan %25'i ise tapusuzdur ama Okmeydanı'nın diğer bölgelerinde bu oranda tapu sahibi zaten yok” dedi.

Plansız şekilde kentsel dönüşüm yapmaya çalıştıklarına dikkat çeken Aktaş, “2020 yılının Temmuz ayında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum geldi ve 3550'nci ada diye uydurdukları yerde kentsel dönüşümü başlatacaklarını söyledi. 2016 yılında Fetihtepe Mahallesi riskli alan ilan edildi.

PLAN YOK

Burası şu an da plansız durum da, yeni plan yaptılar haziran ayının 10'unda belediyede askıya çıktı, bu planlara da itiraz edeceğiz. 6306 sayılı yasanın birinci maddesi riskli olan alanları yenilemek üzere yıkmayı amaçlar fakat burada plan olmadan hiç bir şey yapılamaz” ifadelerini kullandı.

Ocak ayında tahliye işlemi için ihbarname gönderildiğini hatırlatan Aktaş, “Tahliye etmezseniz alt yapı hizmetlerini elektrik, su, doğalgazlarınızı keseceğiz dediler. Burada yaklaşık 160 tane dava açıldı. 200 civarında bina var, 160 davanın çoğu bizim aleyhimize sonuçlandı. Sonuçlanan davaları bahane ederek valilikten karar çıkartıp bu kararlarla da mahkemeleri sonuçlanan binaların elektrik, su ve doğalgazlarını kestiler maalesef. Elektriksiz ve susuz kalan yaşlı insanlarımız akrabalarına ve çeşitli yerlere gönderildi. Elektriksiz ve susuz burada bir yaşam sürdürmeye çalışıyor insanlar” diye konuştu.

HUKUKİ GÜVENCE

Bölge halkının taleplerini sıralayan Aktaş şu ifadeleri kullandı: “Biz belediyeyle görüşmek için talepleri dörde düşürmüştük, birinci talebimiz hukuki güvence içeren bir sözleşme. Muvafakatname denilen tek taraflı bir belge imzalatmaya çalışıyorlar. Biz sözleşme imzalamak istiyoruz. Burada arsa ve gecekondu sahipleri var tapulu, tapusuz. Küçük bir alana 8 daireli bir bina diken komşumuza 8 daire teklif ediliyor, büyük arsası olup gecekonduda yaşayan komşumuza bir daire teklif ediliyor. Bu büyük bir eşitsizlik ve haksızlık. Arsa ve gecekondu sahiplerine bir iyileştirme yapılması gerekiyor. Üçüncü talebimiz bizi borçlandırmaya çalıştıkları bir rakam var. Belediye başkanımız bunu ortalama 150 bin lira olarak tarif ediyor. Bunun sabitlenmesini istiyoruz. Dördüncü talebimiz ise kira meselesi 1500 lira olan kira yardımı bu ay 1950 liraya çıktı fakat İstanbul koşullarını düşündüğümüz de 1950 liraya bir kiraya çıkmak mümkün değil, kiralar için İstanbul koşullarını ele alarak bir iyileştirme yapılması gerekmektedir.”

ZULME DAYALI DÖNÜŞÜM

Yanındaki ev yıkılırken, evi zarar gören Baki Çiftçi ise “İlk kentsel dönüşüm projesini duyduğumuzda sevinçle karşıladık” diyor. Mahallenin kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirten Çiftçi, “Bize ilk başladıkları söyledikleri rızaya dayalı bir şekilde hiç bir vatandaşın bir eksiği kalmadan gönül hoşluğuyla imzaların atılacağını söylediler. Fakat öyle bir yol izlediler ki rızaya dayalı değil zulme dayalı bir kentsel dönüşüm senaryosu uygulamaya başladılar” dedi.

“Verilen hiç bir söz tutulmadı. Bizleri iki üç yıldır korku tünellerinde yaşatıyorlar” ifadelerini kullanan Çiftçi, “Hep çağrıda bulunduk, zeytin dalı uzattık ama hiçbir muhatap bulamadık. Biz alırız, biz yıkarız, biz veririz, biz devletiz. Peki nasıl olacak siz devletseniz bizde vatandaşız, devlete vergi veren insanız, bu ülkede yaşayan en masum vatandaşlarındanız. Biz 3550'nci adada ki mahalle sakinlerine haklarımızı eşit ve adaletli bir şekilde dağıtılmasını istiyoruz. Benim 3 adet dükkanım var, 3 dükkan yerine bana çok küçük dükkanlar veriyor, verdikleri yerde bodrumda” dedi.

ANNEM CİHAZA BAĞLI

Hasta ve yatağa bağlı şekilde hayatını sürdüren annesine bakan Aycan Kartal ise bütün mahallenin desteğiyle elektriklerini kestirmediklerini belirtiyor: “Annem cihaza bağlı, oksijen ve hava tüpünü çalıştırmamız gerekiyor. Yatalak annemi evde bırakıp Maltepe’ye kentsel dönüşümden dolayı kiralık ev bakmaya gittim ve nasıl borç yapacağım diye düşünüyorum. Belediyenin yaptığı hiç mantıklı değil düpedüz cinayet işliyorlar ama nereye kadar vicdanları rahat olacak bilemiyorum. Hiç gerek yoktu bunlara bize imkanlar tanısalardı insanlar güle oynaya çıkardılar. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz biz de istiyoruz ama bu şartlarda olmuyor.”

Babasından kalan emekli maaşıyla kentsel dönüşümden dolayı çıkacak borçları ödemesinin mümkün olmadığını belirten Kartal, “Hastayla kaldım ortada. Ben devletimden böyle bir şey beklemezdim. Gerçekten beklemezdim, gelip benim kapımı çalıp konuşsaydı dertlerimi anlatsaydım daha mantıklı olurdu bu iş ama böyle yapmaları düpedüz zorbalık. Ne olacağını bilmiyoruz korkuyoruz. Annem 90 yaşında kadın ben onun bezini alıyorum parayla ilacını alıyorum yani ben o kadar zor durumdayım ki anlatamam” ifadelerini kullandı.

Kentsel dönüşüm zorbalığından en çok kadın ve çocukların mağdur olduğunu belirten Sarıtaş, “İBB ye bağlı Cemal Kamacı Spor Komplekslerinde çocuklarımızın ve kadınlarımızın duş alabilmesi için bir takım görüşmeler yaptık ilk başta kabul edildi. Bir kere gidebildik daha sonra gittiğimizde kapıların yüzümüze kapandığını öğrendik” dedi.

SICAK ÇORBA İÇEMEDİLER

Günlerdir çocukların sıcak çorba dahi içemediğini ifade eden Sarıtaş, “Ekonomik krizden dolayı her şey bu kadar pahalıyken dolaplar çalışmadığı için herkes günlük alışveriş yapıyor. Peynir alsa dolapta bozulacak mecburen günlük almak zorunda, bir ekmek olmuş 4 lira. Evde ocak olsa o anne bir çorba pişirecek belki dört kişiyi doyurabilecek ama şu an dışarıdan almak zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLAR ETKİLENDİ

Çocuklarının psikolojisinin etkilendiğini belirten Derya Sarıtaş, “Çocuklarımız artık Youtube de video çekiyorlar ‘ârkadaşlarım bütün başkanlarınıza söyleyin, benim arkadaşlarımın evlerinde elektriği yok suyu yok o başkanlar bize yardım etsin onlara yardım etsin.’ Çocuklar artık korkuyor, evlerinde kapılara kendileri parola koymuşlar, parolayı söyleyemeyen akşam eve giremiyor, evde mum ışığında oturuyorlar” dedi.

DARP EDİLDİK

Cihaza bağlı hastaların elektriğinin kesilmeye çalışıldığını ancak direnerek engellediklerini belirten Sarıtaş, “Darp edildik burada kadın yaşlı çocuk dinlenmedi her şekilde zulmü gördük. Polis barikatlarının önünde çocuklar ağlıyorlar, annelerini darp etmeye çalışan polisler var. Kadınlar kapısının önündeki saati söktürmemek için mücadele veriyor. O çocuklar bir daha polis olmak istemiyorum diyorlar. Polis gördüklerinde korkuyorlar” ifadelerini kullandı.

YIKTIRMAM

Sözlerine “Ben yıktırmam” diyerek başlayan Türkan Dinç, “Dozerle gelsinler, kimseden korkum yok” diyor. Binayı bin bir zorlukla yaptıklarını belirten Dinç, “Oturduğumuz binayı yapabilmek için eşim 25 yıl Almanya’da ömür çürüttü, içinde oturamadı. Ben de onlara yıktırmayacağım. Eğer yıkacaklarsa ben içindeyim, hadi bakalım ne yapacaklar” dedi.

Türkan DinçTürkan Dinç

İki ayağının ameliyatlı olduğunu belirten Türkan Dinç, tankerle gelen suyu inip alamadığını ifade etti. 70 yaşında borçlu ölmek istemediğini belirten Dinç, “Bina yıkmak öyle kolay değil. Hak vermiyorlar, boş arsama bir şey vermiyorlar beni borçlu çıkartıyorlar ben o borcu ödemeye çalışırken ölürsem ne olacak 70 yaşındayım bu yaşımdan sonra beni borçlu bırakırlarsa ben ne edeceğim” ifadelerini kullandı.

KALACAK YER SAĞLAYIN

3550 No’lu Ada Derneği Yöneticisi Yılmaz Şahin, kira yardımlarının İstanbul’daki ev piyasasının çok altında olduğuna dikkat çekti. Şahin, “Burada yoksul bir halk var, insanların kazancı 4 ila 5 bin lira arasıdır. Bu da ancak ev geçindirmeye yetiyor. Kiralara 1.950 lira gibi bir rakam söylemişler. 1.950 lira oraya verecek, sonra onun üzerine 4 bin 5 bin lira gibi rakamlarla kiraya gidilecek deniyor. Ben hükümete de buradan sesleniyorum. Buradaki halkı bir yere yerleştirip bırakın yardım vermeyi, halka konut verilmesi lazım. Çünkü buradaki insanların kiraları ödeyebilecek durumu hiçbir zaman olmayacak. Bu parayı karşılayamazlar ve aç kalırlar.

Yürüyüşlerinin süreceğini belirten Şahin şu ifadeleri kullandı: “Burada kentsel dönüşüme giren evlerde yaşayıp Ak Parti’ye oy verenler şimdi lanet okuyorlar. Ak Parti’nin kendi halkına, milletine, bizlere sahip çıkması gerekiyor; sahip çıkmadıkları gibi bir de zulüm ediyorlar.”

TALEPLER NET

Yerinde kentsel dönüşüm istediklerini belirten bölge halkının öne çıkan talepleri özetle şu şekilde:

1-Muvafakatname yerine hukuki güvence içeren bir sözleşme imzalamak istiyoruz.
2-Arsa payı dikkate alınarak eşitsizliğin ortadan kaldırılması.
3-1950 TL olan kira yardımının İstanbul koşullarına uygun ayarlanması.
4-Borçlandırmaya çalıştıkları ortalama 150 bin TL olan miktarın, sabitlenerek buradaki insanların maddi durumlarına göre düzenlenmesi.

KAP KACAK NE VARSA SU DOLU

Suları kesik olan Fetihtepeliler hortum yardımıyla komşularından su taşıyor. Kapıda bizi içi dolu kap, şişe ve bidonlara karşılayan Latife Özcan şöyle konuştu: "Suyumuz yok, elektriğimiz yok. Suyu komşudan alıyoruz, ne zamana kadar verecek onu da bilmiyorum. Ayağım kırık, hortumla alıyorum mecbur. Taşıyamam ki ben suyu. Bazen tankerle su getiriyorlar. Yemeğimi tüpte yapıyorum. Evimizden çıkarmaya çalışıyorlar, kiralık ev nereden bulacağım ben. Kendileri bu zülme dayanırlar mı, bizim çektiğimiz çekerler mi, yok çekmezler. 56 senedir burada yaşıyorum.

donusum-zulmu-1033716-1.

***

İZLENİM: BUGÜN VARLAR YARIN YOKLAR

Beyoğlu Fetihtepe. 20 gün önce elektrik su ve doğalgazı kesilen yurttaşlar kentsel dönüşüm adı altında adeta bölgeden zorla gönderilmek isteniyor. Ama ülkenin dört bir tarafında olan gibi yağma ve talana karşı burada da direniş filizlendi. Yıllarca bin bir emekle yaptıkları evlerini, mahallelerini terk etmeyen yurttaşlar büyük bir dayanışma örneği göstererek iktidara, kolluk kuvvetlerine ve yerel yönetime rağmen direniyor. Dayanışmayla örülen mücadele mahalleliye haksızlık karşısında yan yana durmayı, tekrar bir mahalle olmayı öğretiyor.

Fetihtepeliler ile mahallede bir gün geçirdik.Fetihtepeliler ile mahallede bir gün geçirdik.

YALNIZ DEĞİLLER

İlk günden bu yana birlikte olduğumuz Fetihtepeliler’in yaşadığını daha net anlatmak için bir günü onlarla geçirdik. AKP iktidarının yarattığı korku ikliminde gazeteci için mahallede dolaşmak, röportaj yapmak zordur. İnsanlar konuşmaya, demeç vermeye, sıkıntıları anlatmaya çekinir. Planladığımız saatten çok daha önce toplanan genci, yaşlısı, çocuğu bizi mahallede karşıladı. Mikrofonu kime tutacağımızı şaşırdık; herkes öfkeli, herkes mağdur ve herkes direnerek, örgütlenerek kazanacaklarından emin.

Mahalleyi gezmeye başladık. Görenler yanımızdaki dernek yöneticisine “Kim bunlar diyor?”, “Gazeteciler yaşananları dinlemeye, yazmışlar gelmişler” deyince veriyor cevabı elektriği suyu kesilen teyze “Konuşacak şey var da ayarsızım ben, yanlış bir şey söylerim. Yanındaki arkadaşlar anlatır sana bize burada yaşattıkları zulmü” diyor.

Onun ‘ayarsızım’ dediği birikmiş öfke. Çocuklarının, evde bakmak zorunda olduğu yaşlıların yaşadıklarına kızıyor.

DEVLET BENİM

Bu haksızlığa karşı biriken öfke beraberinde dayanışmayı ve tekrar mahalleli olmayı hatırlatıyor Fetihtepelilere. Bir çocuk annesi, “Direnişle beraber mahalle çok değişti. Kimse kimse hayatına karışmıyor. Seküleri, muhafazakarı bir olmuş beraber direniyor ve artık herkes yan yana duruyor. Selam veriyor, bir ihtiyacınız var mı diye soruyor” diyor.

Sadece 3550 No’lu Ada’da oturanlar değil, tüm Okmeydanı halkı sahip çıkıyor bölgeye. “Bugün buraya yaşanacak olan yarın bize yaşanacak” diyor. Hasköy Kültür ve Sanat Evi ile S.S. Dayanışma Kooperatifi’nden gençler hiç yalnız bırakmıyor; dertlerine ortak oluyor, çorba dağıtıyor.

Mahalledeki geziyi tamamladıktan sonra Sivas Parkı’ndaki çorba dağıtımı etkinliğine katıldık. Orada konuştuğumuz bir sakin, “Bu çorba dağıtılmasa da kimse aç kalmaz burada. Ancak gösterilen dayanışma mahallelinin gücüne güç katıyor. Yalnız olmadığımızı anlıyoruz” diyor.

Son olarak yaşananları ve AKP iktidarı ile AKP’li Beyoğlu Belediyesi’ni en güzel Baki Çiftçi anlatıyor: “Ben devletim diyor, sen devlet değilsin ki kardeşim bugün varsın, yarın yoksun, devlet olan benim. Neden noterden korkuyorsunuz, neden avukatlarımızdan ve derneğimizin sözleşmelerinden korkuyorsunuz.”