Ülkenin dört bir yanı adalet çığlığıyla yankılanıyor. Yakınlarını kaybeden ve adalet isteyen aileler bayramın kendileri için bir anlam ifade etmediğini ve mücadelelerine devam edeceklerini söylüyor.

Dört bir tarafta adalet için çığlık
Fotoğraf: MA

Buse İlkin YERLİ

Ülkenin dört bir yanından adalet arayışları bayramda da sürüyor. Aileleri katledilen ve adil bir yargılama bulamayan İzol ve Şenyaşar aileleri, yıllardır yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri ile hasta ve infazı yakılan tutsaklar için Adalet Nöbeti tutan aileler, adalet için mücadele edenlerden yalnızca birkaçı. Fakat hepsinin dilinde aynı sözler var: ‘Bayram bize gelmiyor.’

Urfa'nın Siverek ilçesine bağlı Çeltik köyünde,15 Haziran 2019’da İzol ailesinden dört kişi öldürülmüştü. Saldırıda ailesinden 4 kişiyi kaybeden Rümeysa İzol, “Üç yıldır bizim için bayram veya diğer özel günlerin bir önemi yok. Adalet istediğimiz için çırpınıyoruz. Ama katiller serbest bırakıldı” diyor. İzol sözlerini şöyle sürdürüyor: “Katiller videolara ve diğer tüm delillere rağmen tek tek serbest bırakıldı, benim abim cezaevine konuldu. Geçen üç yıl içinde tek sevindirici haber, 7 Temmuz’daki ara duruşmada abimin tahliye edilmesi oldu.”

Saldırıyı düzenleyen taraftan tek tutuklu yargılaması olan Serhat Ferman İzol’ün firari olduğunu aktaran Rümeysa İzol şunları söyledi: “Ara duruşmada onun da tutuklama emri ‘kaçma şüphesi olmadığı için’ kaldırılmış. Bu kişi zaten kaçmış, siz nasıl tutuklama emrini kaldırırsınız? Bizim davamızda üç yıldır hiçbir ilerleme olmadı. Tam tersi gerileme oldu. Katiller teker teker serbest bırakıldı. Hepsi serbestçe dolaşıyorlar, her an yeni bir cinayet işleyebilirler.”

‘KÖPEKLERİMİZ DE ÖLDÜ SIRADA BİZ VARIZ’

Kendilerine karşı tehditlerin durmadığını söyleyen Rümeysa İzol “Geçen aralık ayında, duruşmadan önce, köydekiler karşı tarafın kışkırtmasıyla babam Serdar İzol’e saldırıp elini kırmışlardı. Babama saldıranlar bu yüzden ceza aldı. Daha sonra köpeklerimizi kurşunlayarak öldürdüler. Köpeklerimiz öldü, sırada biz varız… Yarım kalan işlerini tamamlamak istiyorlar ama biz tabii ki direneceğiz” dedi.

Rümeysa İzolRümeysa İzol

‘BİZİ AÇLIĞA MAHKÛM EDİYORLAR’

İzol kendilerine yapılan baskıları şöyle anlattı: “Biz yıllardır çiftçilik yapıyoruz. Hazineye ait arazileri kiralamak istedik. Hakkımız da vardı, dedemizden beri biz kullanıyorduk o araziyi. Kiralamak için muhtar onayı gerekiyordu. Muhtar Cihan İzol da olaydan önce baktı ki biz hak sahibi olacağız o arazide, onay vermedi kiralamamıza. Sonra da bu cinayeti planladılar. Biz araziyi kiralayabilmek için kaymakamlığa gittik, birçok yere başvurduk kabul olmadı. Sonra da saldırı gerçekleşti. Daha önce zaten jandarma güvenlik gerekçesiyle onların yanında duruyordu. Jandarma onları koruyor, onlar da Hazine arazisini ekip biçiyor. Bize izin verilmiyor ama onlara izin veriliyor. Biz çiftçiyiz, başka bir geçim kaynağımız yok. Bizi açlığa mahkum ediyorlar ki vazgeçelim.”

‘BARIŞ ADI ALTINDA PARA TEKLİF ETTİLER’

İzol, karşı tarafın kendilerine para teklif ettiğini de söyledi. İzol yaşananları “Barış adı altında bize para teklif ediyorlar. ‘Davanızdan vazgeçin, her türlü dışarı çıkacağız bari para almış olursunuz’ diyorlar bize. Bu utanmaz teklifi yapıyorlar ve insanlar bunu bize iletmeye de utanmıyor. Güya aracılar. ‘Siz buradan gidin, bu parayı alın, vazgeçin’ diye teklif ediyorlar bize. Bizi açlığa mahkum ediyorlar ki o parayı kabul edelim. Ama biz kesinlikle kabul etmiyoruz” diyerek aktardı. Rümeysa İzol sözlerini şöyle sonlandırdı: “Maalesef bayramlar adalet arayan herkeste olduğu gibi çok buruk. Bugünler bizim için daha da üzgün geçiyor. Ama tabii ki adalet mücadelemiz için güçlü durmaya devam edeceğiz.”

‘NE AŞAĞI DÜŞÜYORUZ NE KURTULUYORUZ’

29 yıl önce eşi Hüseyin Taşkaya gözaltına alındıktan sonra bir daha ondan haber alamayan ve Cumartesi Anneleri’yle birlikte eşini arayan Sultan Taşkaya ise “Bayram geldi yine ama 30 senedir bize bayram olmadı. Bize her şey zehir oldu” dedi. Taşkaya duygularını şöyle dile getirdi: “Bir çiçek koymak için mezarımız yok. Bir mezarımız olsa ziyaretine giderdik. Mezar iyi değil ama insan onu da merak ediyor. İnsan gitse bir çiçek bıraksa rahat eder. Biz 30 senedir sanki bir tepedeyiz, ne aşağı düşüyoruz ne kurtuluyoruz. Biz çok söyledik, yaşımız geçti. Bundan sonra çocuklarımız, torunlarımız söylemeye başlayacak. Mücadeleyi bırakmıyoruz. Bizim kemiklerimiz bile yok, kemik arıyoruz. Adalet istiyoruz. Galatasaray Meydanı bize teselli oluyordu. Onu da elimizden aldılar, zehir ettiler. İki haftadır yine ‘sopa’yla hakaretle bize müdahale ediyorlar. Galatasaray bizim mekanımız, orayı bırakmak istemiyoruz, bırakmıyoruz, bırakmayacağız.”

Sultan TaşkayaSultan Taşkaya

‘BU BAYRAMLAR BİZİM İÇİN GELMİYOR’

14 Haziran 2018’de AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın yakın korumaları Şenyaşar ailesinden 3 kişiyi öldürmüştü. Saldırı sırasında milletvekilinin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetmişti. Fadıl ve Ferit Şenyaşar ise saldırıdan kurtulmuştu. Fadıl Şenyaşar, Yıldız’ı öldürmek ve sekiz kişiyi yaralamak suçundan tutuklanmıştı. Saldırıdan kurtulan Ferit Şenyaşar yaşadıkları adaletsizlikleri şöyle aktardı: “Bize karşı açık bir hukuksuzluk var. Katliamı yapan milletvekili olduğu için kendisi ve yandaşları iktidar tarafından korunuyor. İktidar tarafından korunduğu için, direkt bizimle görüşmese de, savcılar da görüştükleri avukatlara ‘Aile haklı ama bizim elimizden bir şey gelmiyor’ diyor. Biz bu konuşmaları duyuyoruz. İş yerimizin güvenlik kameraları var, bilirkişi tarafından da raporlaştırıldı. Ölen kişiyi kardeşim vurmamış. Raporda ‘Kargaşa anında vurulmuştur’ diyor, kim tarafından vurulduğu kesin tespit edilememiş. İş yerimize iki kişi ateş ediyor, bunlar bize saldıran kişiler. İkisi de yaralanıyor.”

Ferit ŞenyaşarFerit Şenyaşar

Adil bir yargılama olsaydı kardeşi Fadıl Şenyaşar’ın cezaevinde olmayacağını söyleyen Ferit Şenyaşar “Daha önce İlhan Cihaner ile görüştük. Görüntüleri izledi ve ‘Kardeşin suçsuz şekilde cezaevinde tutuluyor’ dedi. Cezaevinde de koşullar ağırlaştırılmış, tecrit şeklinde uygulanıyor. Bazen mektuplar ulaşmıyor. Elazığ ve Urfa arasında epey mesafe olduğu için sürekli ziyaretine de gidemiyoruz, bu konuda da mahrumuz. Bütün bu zulüm devam ederken annem her gün adliyenin önüne geliyor. Her gün adliyenin önünde o ağıtlarını yakıyor. Yetkililere ‘Sesimizi duyun’ diye haykırıyor ama kimse annemin sesini duymuyor, duyanlar da iktidarın gücünden korkarak bize bir şey söylemiyor. Sadece arkadan duyuyoruz ‘Evet, aile haklı, bir şeyler olması gerekiyor’ dediklerini” şeklinde konuştu.

Ferit Şenyaşar sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu katliamın üstünden 3 yıl geçti. Üç insanımız katledilmiş, kardeşimiz suçsuz yere hâlâ tek kişilik hücrede tutuklu. Biz nasıl bayram kutlayabiliriz? İnancı da bir kenara bırakırsak, böyle bir zulüm devam ederken bizim yerimizde kim olursa olsun, nasıl normal hayatına devam edebilir ya da bayramları kutlayabilir? Yetkililer bu zulme sadece seyirci kalıyor. Adalet gelmeden, kardeşim oradan çıkmadan biz bayramları kabul etmiyoruz. Bu bayramlar bizim için gelmiyor. Yine adliyenin önüne gelip mücadelemize devam edeceğiz.”

HUZUR İÇİNDE ÖLME HAKKI TANINMIYOR

Diyarbakır’da Adalet Nöbeti tutan hasta ve infazı yakılan tutsakların ailelerinin avukatı Yusuf Çakas, ailelerin taleplerini paylaştı. Adalet Nöbeti’nin temel çağrısının hasta tutsakların bir an evvel serbest bırakılması ve infazı yakılan tutsakların da gayri hukuki durumlarının ortadan kaldırılması olduğunu belirten Çakas “Nöbet haftanın üç günü devam ediyor. İnfaz meselesinde yeni düzenlemeyle oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulları’na karşı bir süreç söz konusu. Geçen perşembe günü de nöbette olan ailelerden biri, oğlunun 3 ay infazının yakıldığı bilgisini paylaşmıştı. Bu gayri hukuki durumlar ortadan kaldırılmalı. Aileler nöbete devam ederken içeride bir çok ölüm vakası yaşandı. Bu çok tehlikeli bir durum. Bir aile nöbette şunu demişti: Huzur içinde ölme hakkı bile tanınmıyor insanlara, ailelerinin yanında ölme hakkı bile tanınmıyor. Nöbet önce Baro’da başladı. Aileler Baro’da oldukları dönem Ankara’yı ziyaret edip çeşitli siyasi partilerle, kurumlarla görüştüler. Çeşitli sözler aldılar. Ailelerin ilk tepkisi bu sözlerin tutulmamasına oldu” dedi.

Yusuf Çakas, AvukatYusuf Çakas, Avukat

Çakas, gelişmeleri şöyle aktardı: “Aileler sokağa çıktıkları zaman uzun süre engellemeler oldu. ‘Sadece aileler katılsın, aile derneği yetkilileri katılsın, avukatları katılsın’ gibi sözlerle uzun süre engellendiler. Kolluk kuvvetleri desteğe gelen insanları kalkanların arasına aldı. Yaptığımız müzakereler sonucunda önce destekçilerin kalkan dışına alınmasını sağladık. Daha sonra yavaş yavaş kurum temsilcilerinin vs. katılması yönündeki engelleri kaldırttık. Gelişen aşamada, en azından Adalet Nöbeti noktasında açıklama açısından bir engel kalmadı. Bu Diyarbakır özelinde. Bilidiğimiz kadarıyla İstanbul’da her hafta gözaltı işlemleri yapılıyor. Van’da sürekli engelleme söz konusu. Ailelerin bu haklı, hukuki, barışçıl çağrısının engellenmesine biz hukukçular olarak doğru bulmuyoruz. Diyarbakır’da engellemeler olmuştu ama mücadele ve direniş sayesinde artık aileler açıklamasını yapıyor. Tabii ki uzun vadede neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz…”