Şükran Kurdakul, Çağdaş Türk Edebiyatı(Cumhuriyet Dönemi) yapıtında şöyle diyor: “Orhan Kemal, yaşamın bütün kesimlerine bakarken, emek-sermaye çelişkisinin yarattığı başat sorunları kavrar; toplumsal çözüme ulaştırır. Ve “toplumbilimsel kavramları, mekanik biçimde uygulamaktan” kaçması, “insanın iç dünyasını belirleyen toplumsal etkenleri algılama yeteneği” ile toplumcu gerçekçi akımın temel ilkelerini uygulama ustalığı kazanır. (Alıntılar, B.Suchkov, Gerçekliğin Tarihi, çev: Aziz Çalışlar) Ona çağdaş romanımızdaki yerini sağlayan da bu ustalık olmalıdır...”

Orhan Kemal’den Engin Alkan’ın uyarladığı ve yönettiği, Bursa Nilüfer Belediyesi Tiyatro yapımı Tersine Dünya’nın son gösterimini; Kadıköy’ün donanımlı, gişesinden yer göstericilere sıkıdüzenli(disiplinli) bir anlayışla tıkır tıkır işleyen Moda Sahnesinde yakaladım. Benzeri düşüncelerimi yansıttığı için, Yavuz Pak’ın oyunu ayrıntılarıyla ele aldığı eleştiri yazısından(Tiyatro Dergisi) bir kaç satırı paylaşayım:

“Her biri ustalık derecesindeki oyunculukların yanı sıra, sahne, dekor, müzik, şarkı sözü, kostüm, koreografi tasarımlarıyla da, Tersine Dünya, sezonun her açıdan başarıyla kotarılmış bir çalışması olarak değerlendirilebilinir. (...)Kadın ve erkek kimliklerinin ironik ve eğlenceli bir üslupla tersine döndürüldüğü oyunda Engin Alkan, salt gülmece amaçlamıyor. Finalde tüm ağırlığıyla kendisini hissettiren trajediyi oyunun farklı bölümlerine serpiştirerek ve bu coğrafyanın yoksul insanların sıkıntılarını, özlemlerini, tutkularını, sözün kısası ‘Orhan Kemal’in insanları’nı eşsiz yaratıcılığıyla sunuyor...”

“Nilüfer Belediyesi böylesi bir tiyatro oluşumuna gönlünü açmasaydı biz bu zenginliği yaşayamazdık” dersem, konu gene gelip dayanıyor yerel yönetimlerin önemine, onların bakış açısına. Sanata yaklaşımıyla örneği az görülen bu güzelliklerden biri de, Ataşehir Belediyesinde yaşanıyor... Nilüfer olsun Ataşehir olsun, bunlar tiyatrolara kuru ekmek de dağıtmıyorlar. Ödeme yapıyorlar güçleri yettiğince. Kadıköy Belediyesine gelince; o, değil bir sanatsal emeği değerlendirmek, babasının malı gibi kullanadurduğu salonlardan üstüne üstlük kira alıyor. Ucuza bilet satan Devlet Tiyatrolarına salonlarını açarak, ilçenin tiyatrolarına “haksız rekabet”le ölümcül bir pay biçiyor. İşte, işler gelip dayanıyor, bağlanıyor(ya da bağlanamıyor) belediyelere...Yerel yönetimler faciasının benzersiz bir örneğini oluşturduğu için arada bir değindiğim Kadıköy’ü anmamın nedeni, olumsuzlukların unutulmamasını sağlamak. Bu da belki yapılanları ters yüz eder; bu bağlamda ola ki bir işe yarar bir gün, ki o gün artık bakıp denmez emek-sermaye çelişkisine: “dünya tersine”...