‘Duru Zamanlar’ üzerine

BURAK ABATAY

“Kış çöker birden/ solar iklim/ ses döner geri/ kaçar sokak sokak/ kim sorar neden?” Böyle başlıyor Yedi Eylül şarkısı. Aynı albümdeki Altı Eylül şarkısını sesle sözle buluşturur. Bir hüzün şarkısı nasıl olur? Dans mı edersiniz en dokunaklı zamanlarınızda? Öfkeniz? Umudunuz? Nasıl yansır şarkınıza? Şarkınız nasıl anlatır sizi? Uzaklara mı dönersiniz? Hele ki ağlarken kim bilir nasıl? Nasıl anlar insan?

Bir hikâyedir anlatılan. 6-7 Eylül’ün karanlığı çökmüştür İstanbul’a. Hiç gitmez o gölge, kalır aramızda. Kâh öfke kâh umut, kâh hüzün kâh kavga doğurur. Duygudan duyguya sürüklenir insan.

Keşke tanışabilseydim dediğim bazı insanlar var. Tanju Duru da o isimlerden biri. 1984 ila 1990 yılları arasında Ezginin Günlüğü’nde yer almış birisi Duru. Ardından da 2007’de Duru Zamanlar isimli ilk ve tek solo çalışmasını yayımladı. Doğa sevgisi, müziğe olan aşkı, tanıklıkları… Ne yazık ki 2008’de geçirdiği elim bir kazada yaşamını yitirdi Duru. Ardından pek çok eser bıraktı. Ancak Duru Zamanlar isimli ilk ve tek solo çalışması onu ve onun müziğini ayrı bir yerde bizlerle buluşturdu.

Öyle bir albüm ki, vokalde Kıvanç Someren ve Ayşenur Kolivar, elektrik gitarda Akın Eldes, kemanda Adnan Karaduman, e-bow’da Erkan Oğur, davulda Cem Aksel ve Turgut Alp Bekoğlu, stick basta İlkin Deniz, nefeslilerde Tugay Başar, ney ve mandolyada Melih Özçelik, akordiyonda Muammer Ketencoğlu, perküsyonda Yinon Muallem ve Serdar Gönenç, basta Patrick Chartol, kemençede Hasan Esen, klarnette Göksun Doğan ve elektrik piyanoda Genco Arı var. Yazarken de okurken de yoruluyor insan.

Duru Zamanlar albümündeki tüm şarkılar Duru’nun Ezginin Günlüğü döneminden sonra bestelediği şarkılar ve çeşitli film ve belgesellere yaptığı müziklerden damıtılıp geliyor.

Ezginin Günlüğü’nün Ölüdeniz albümündeki Musahipzade, Bahçedeki Sandal albümündeki Düş şarkıları yıllardır döne döne dinlediğim şarkılardan. Duru Zamanlarda yer alan Aklım Hep Sende ve Raylar Boyunca ise benim ve birkaç arkadaşım için hayatın soundtrack’i gibi.

Tanısaydım herhalde Duru’yu, hüznüyle, neşesiyle, öfkesiyle, duyarlılığıyla, keyfiyle, kadirşinaslığıyla anlatırdım. Tıpkı Duru Zamanlar’daki ‘Son Jenerik’ gibi. Bu topraklarda saymakla bitmeyecek yaşanan her acının sancısı da, belki az sayıda olan ama çok değerli olan her mutluluğun gururu da Duru’nun şarkılarında bir şekilde var. Ölümüne dair çok fazla ‘keşke’miz var ama daha da çok bıraktıklarından dolayı ‘iyi ki’miz var. Ondandır hüznün de mutluluğun da şarkısı biraz onun şarkılarıdır. Öyle olur. Sanki ölümü öncesinde bize emanet etmiş gibi albümünü. Öyle yapalım olur mu? Dinleyelim, dinleyelim, dinleyelim…

Hepimize çok iyi gelecek.

cukurda-defineci-avi-540867-1.