Düzeltme ve Cevap

19.06.2021 TARİHİNDE BirGün GAZETESİNİN BİRİNCİ SAYFADA, MÜVEKKİL PROF. DR. SABAHATTİN AYDIN ALEYHİNDEKİ "2. PEKCAN VAKASI BU İŞTE HÜLLE VAR" ŞEKLİNDE MANŞETTEN VERİLEN HABER GERÇEK DIŞIDIR.

Bir milletvekilinin beyanına dayandırılan bu haber metninin, objektif bir haber olarak kamuoyunu bilgilendirmekten çok Bakanlıktaki görevi dolayısıyla, müvekkil üzerinden Sağlık Bakanlığı ve ülke yönetimi hakkında olumsuz bir algı yaratmak ve buradan siyasi çıkar sağlamak amacını güttüğü açıktır.

Şöyle ki:

Bu düzmece haberde iddia edildiğinin aksine, müvekkilim Prof. Dr. Sabahattin Aydın'ın herhangi bir aile şirketi olmadığı gibi, kendisinin eşinin veya oğlunun ortak olduğu bir şirketin varlığı da söz konusu değildir.

İlgili habere konu edilen "Bilbest" adlı şirket, 20 yıl önce hastane bilgi sistemleri odaklı olarak aralarında müvekkilimin eşinin de yer aldığı dört hissedar tarafından kurulmuş, kuruluşunun ikinci yılında müvekkilimin eşi hissesini diğer kuruculara devrederek ortaklıktan, yani adı geçen şirketten ayrılmıştır. Şirket ise 2003-2018 yılları arasında Teknoparkta, Ar-Ge şirketi olarak faaliyetlerine devam etmiştir.

Müvekkilimin oğlu (M.i.A.) ise adı geçen firmada, 5 yıI boyunca, yazılımcı olarak sigortalı işçi pozisyonunda çalışmış, zaman içerisinde şirkette yönetim degişiklikleri ve hisse devirleri ile birlikte cüzi miktarda bir hissenin de sahibi olmuştur. Ancak 2020 yılına gelindiğinde şirketteki bahsi geçen işinden ayrılmış, üzerindeki hisseyi de devrettiği için şirketle ilişkisi kalmamıştır. Bu esnada şirketin kurucu ortaklarından biri hariç diğerleri de zamanla şirketten ayrılmıştır.

Dolayısıyla, "Müvekkilimin eşine kurdurduğu ve daha sonra oğluna devrettiği" bir şirketten söz etmek yahut "Firmanın ortakları arasında, Bakan Yardımcısın eşi ve oğlunun bulunduğu" iddiasında bulunmak iyi niyetle ve ilkeli habercilikle bağdaşmaz.

İlgili şirketle ilgili ihalelerin 2014-2020 yılları arasında yapıldığı belirtilip müvekkilimin "Müsteşar yardımcısı olduğu dönemde bakanlıkla iş yaptığı" iddiasının gerçekle bağdaşması mümkün değildir. Zira müvekkilim herhangi bir şirketin ortağı olmadığı o tarihlerde, iddiacının iddiasının aksine, bahsi geçen görevde de değildir.

Bu, en küçük bir araştırma yapmaya bile gerek duymadan, sırf müvekkilimi karalamak ve buradan siyasi çıkar sağlamayı amaç edinen süfli bir iftira ve yüz kızartacak derecede acemice yapılmış bir hatadır.

Kısacası haberde geçtığı gibi "firmanın ortakları arasında, bakan yardımcısının eşi ve oğlunun bulunduğu iddiası tamamen gerçek dışıdır. Buna rağmen, "Sağlık Bakan Yardımcısı'nın eşi ve oğlunun ortağı olduğu firma, ballı ihaleler alıyor" ifadesinin akılla, insafla, bağdaşır yanı bulunmamaktadır. Bir yandan asılsız bir varsayımla müvekkilim suçlanmakta, diğer yandan Bakanlık "ballı ihaleler'' vermekle itham edilmektedir. Hele ilgili firmaya "art arda ihaleler verildiği" iddiasının gerçekleri tamamen saptırma amacı güttüğü açıktır.

Haberde yer aldığı şekliyle iddialarını böylesine hoyratça dile getirenler ne yazık ki bu ihalelerin hangi mevzuatla, nasıl yapıldığının, kaç hastane için yapıldığının, yıllık yahut bahsedilen tarihlerdeki ihale bedelinin ne kadar olduğunun, adı geçen firmanın bunun ne kadarını aldığının bile ayırtında değildir. Olsaydı, bu konudaki toplam yıllık bedelin 320 milyon lirayı aştığı bir dönemde, "6 yılda 5 milyonluk 19 ihale aldığı" söylenen şirketin aldığı ihalelerin %0,3'ü bile bulmadığını bilir ve kendisiyle birlikte milletvekilliği müessesesini de küçük düşüren bu zavallı iddiayı dile getirmezdi.

Öncelikle Hastane Bilgi Sistemleri ihaleleri, Bakanlık tarafından değil, illerde devlet hastaneleri yöneticileri tarafından 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çerçevesinde yapılan, süre bittikçe tekrarlanan süreli ihalelerdir. 740 ayrı devlet hastanesi tarafından ayrı ayrı yapılan ihaleler sonucunda Bakanlıkta kaydı olan 57 firma hastanelerde HBYS hizmeti vermektedir. Bu firmalar arasında 200'e yakın hastaneden ihale almış olup HBYS hizmeti verenler olduğu gibi, mezkûr firma gibi sadece 6-7 hastanede bu hizmeti verenler de bulunmaktadır.

Daha önce TBMM kürsüsünden benzer iddiaları dile getiren, madde madde cevapları verildiği halde aynı iddiaları tekrar gündeme getiren, dahası bu karalama kampanyasına basını da ortak ederek müvekkilin şeref ve haysiyetine saldıran milletvekili (Murat Emir) hakkında gerekli yasal yollara elbette başvurulacaktır. Çünkü milletvekilinin görevi insanları karalamak, şeref ve haysiyetleriyle oynamak ve buradan siyasi çıkar elde etmeye çalışmak olmamalıdırBasının, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesindeki rolü ve yeri yadsınamaz. Ancak haber adı altında olaylar çarpıtılarak gerçek dışı bir algıya yol açılması ve bu yolla kamuoyunun kin ve nefretinin müvekkile yöneltilmesi basın özgürlüğü ile bağdaştırılamaz. Gerçek dışı haberler ile kişilik haklarına, şeref ve haysiyete tecavüz edilemez. Yapılan haberin içeriği, gerçekle bağdaşmamaktadır. Müvekkilimin kişiliğine, şeref ve haysiyetine saldırıdan ibarettir.

Kamuoyunun aydınlatılması ve gerçeklerin öğrenilmesi için cevap ve düzelmemizi Kamuoyuna saygılarımızla sunarız.

PROF. DR. SABAHATTİN AYDIN VEKİLİ Av. Mustafa Doğan İnal

***

T.C. İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 14.07.2021 tarih ve 2021/4263 D. İş Sayılı kararına karşı itirazımızın reddine dair T.C. İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 04.08.2021 tarih ve 2021/4262 D. İş Sayılı kararı gereğince yayınladığımız Düzeltme ve Cevap’tır