Doğruluğu kesin ispat edilemese de Homeros’un MÖ 850 yıllarında yaşamış İzmirli bir ozan olduğu söylenir. İlyada’ya konu olan Truva Savaşı’nın da MÖ 1200’lerde geçtiği tahmin edilmektedir.

Edebi ve ebedi bir koalisyon

ESRA TANRIBİLİR - @irritablerains

Truva Savaşı dünyanın en çok bilinen hikâyelerinden biridir. Herkes efsaneye detaylarıyla hâkim olmasa da, en azından “Truva Atı” ve “Aşil Sendromu”nu duymuştur. Homeros’un ünlü eseri İlyada işte bu savaşın destanıdır.

İlyada’nın konusu Truva Savaşı olmasına rağmen, savaşın sadece küçük bir bölümü anlatılır. On yıllık kuşatmanın son yılındaki elli bir günlük bir süreyi kapsar ve Akhilleus’un öfkesiyle başlayıp, Hektor’un ölümüyle biter. Achilles, Helen, Hector, Paris gibi Yunan mitolojisinin bilinen figürleri ve Zeus, Hera, Athena, Apollon gibi antik Yunan tanrıları Homeros’un kahramanlarıdır.

Doğruluğu kesin ispat edilemese de Homeros’un MÖ 850 yıllarında yaşamış İzmirli bir ozan olduğu söylenir. İlyada’ya konu olan Truva Savaşı’nın da MÖ 1200’lerde geçtiği tahmin edilmektedir.

Antik Yunanda Homeros çok önemli bir yere sahiptir. Eğitim sistemi bile İlyada ve Odysseia üzerine kurulmuştur. Okullarda a’dan z’ye ezberletilirler ve şenliklerde okunurlarmış. Üstelik sırf Atina’da değil, diğer Yunan devletlerinde de tıpkı bir kutsal kitap gibi benimsenerek toplumsal hayatı şekillendirmişler.

Homeros destanlarının, sözlü geleneğin bir ürünü olup daha sonraları yazıya geçirildiği düşünülmektedir. İlyada 16.000, Odysseia ise 14.000 dizeden oluşmaktadır. Homeros, her ne kadar ikisinin de yazarı olarak kabul edilse de dillerinin farklılığı, hatta destanların kendi içinde bölümlerinin bile üslupça ayrışması, farklı insanlar tarafından yazılma ihtimalini güçlendirir. Günümüze ulaşan destanları, yüzyıllar boyunca, Homeros’un da dahil olduğu çeşitli ozanların, çeşitli şiirlerinin birbirlerine eklemlenerek oluşturduğu düşünülmektedir. İlyada ve Odysseia yaratım süreci yüzyıllara yayılan kolektif bir sanat eseridir.

Biz bu destanları Azra Erhat ve A. Kadir’in birlikte yaptıkları lezzetli çeviriden okuma şansına sahibiz. Ayrıca bu yıl, Homeros’un destanlarının yanı sıra daha birçok Yunan klasiğini de dilimize kazandıran Azra Erhat’ın 100. doğum yılı. Bu vesileyle döneminin en üretken yazar, çevirmen ve fikir insanlarından biri olarak geriye birbirinden değerli eserler bırakan bu güzel kadını da saygıyla anıyorum.

Dünyanın ilk güzellik yarışması
Truva Savaşı’nın asıl başlangıç nedeni olarak tanrısal bir güzellik yarışması gösterilir. Olympos tanrıçaları, Hera, Afrodit ve Athena kendi aralarında, kimin daha güzel olduğu konusunda anlaşamaz ve Truva Kralı Priamos’un oğlu Paris’e sorarlar. Afrodit, kendisini seçmesi durumunda dünyanın en güzel kadınıyla onu ödüllendireceğini söyleyerek, Paris’in aklını çeler. O da Afrodit’i seçer. Dünyanın en güzel kadını Helen’dir. Ancak küçük bir sorun vardır. Helen, Sparta Kralı Menelaus’un karısıdır. Afrodit, Helen’in kaç(ırıl)masına yardım eder ve İlyada’ya konu olan büyük savaş böylece başlar.

Karısının (bir sürü hazineyle beraber) kaç(ırıl)ması sonucu gururu kırılan Menelous, Yunanlıların en büyük kralı ve de ağabeyi olan Agememnon’dan yardım ister. Böylece onun önderliğinde, İlyada’da Akhalar, Argoslular, Danaolar olarak adlandırılan, bir koalisyon oluşturulur. Myken Kralı Agamemnon, Pylos Kralı Nestor, Argos Kralı Diomedes, Sparta Kralı Menelaos, Phthia Kralı Akhilleus kendi güçlerine göre gemi ve askerlerle bu koalisyona katkıda bulunurlar.

Yağmalardan elde edilen ganimetlerin (köle ve mal) paylaşımı da aynen katılımları oranında gerçekleştirilir. Akhalar’ı Anadolu’ya çeken yegâne şeyin Helen’in Paris ile kaçması olduğu düşünülemez. Anadolu’nun zenginlikleri, özellikle tunç ve demir madenleri de önemli etkenlerdendir.

Truvalılar da savunmada tek başlarına değildir. Baş müttefikleri Dardanieliler başta olmak üzere Anadolu ve Trakya’da yerleşmiş devletlerden oluşan birleşmiş kuvvetler onlara destek olur: Mysia, Trakya, Paphlagonia, Lykia, Phrygia.

İlyada ve Odysseia, ister sadece Homeros gibi bir dahinin kendi eseri olarak kabul edilsin ister farklı ozanların epik şiirlerinin bir toplamı densin, sonuç değişmez. Bir sanat eseri için gerekli olan en büyük sınavı vermiş ve zamanın testinden geçerek günümüze ulaşmıştır. Üç bin yıl önce yaşansalar da anlatılanlar insana dairdir ve bugün olmuş kadar gerçektirler. Karakterlerin yarısının mitolojik tanrılar olması da bu durumu değiştirmez.

Kuşkusuz, Homeros olmasaydı bugünün Avrupası da çok farklı bir yer olacaktı. Belki de ne Antik Yunan Medeniyetinden ne de onu takip eden Roma Medeniyetinden söz edecektik. İlyada ve Odysseia, günümüzde de tıpkı geçmişteki gibi resim ve edebiyat başta olmak üzere birçok sanat dalı için sonsuz bir kaynak olarak görülmektedir.