ÇEDES Projesi kapsamında Muğla Dalaman'da, kaymakam ve belediye başkanının da katılacağı, "Sabah namazı programı" düzenleneceği ortaya çıktı. İlçe milli eğitim müdürlüğü, "Ulvi görev" olarak değerlendirdiği program kapsamında öğretmenlere, "Yoğun katılımın sağlanması bizler için ve sizler için de önemli. Bu konuda gerekli rehberlik çalışmalarımızı yarın itibarıyla yapın" talimatını gönderdi.

Eğitimciye tehdit gibi ÇEDES görevi: Namaz programına yoğun katılım sizler için önemli

Mustafa BİLDİRCİN

Tüm tepkilere karşın eğitim alanında uygulanmaya devam edilen ÇEDES Projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere bir yenisi daha eklendi. Dalaman İlçe Milli Eğitim Müdürü Taner Şen tarafından paylaşıldığı iddia edilen ses kaydında, öğretmenlere, “Sabah namazı programı” için talimatlar verildi. Müdür, programa yoğun katılım istedi.

ÇEDES Projesi kapsamında Muğla Dalaman’da organize edilen sabah namazı buluşması için adeta seferberlik ilan edildi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, kurumdaki müdürlerden ve öğretmenlerden program için yoğun mesai talep ettiği öğrenildi.

KATILIM SİZLER İÇİN ÖNEMLİ

İlçe Milli Eğitim Müdürü Şen’e ait olduğu iddia edilen ses kaydında şunlar kaydedildi:

“Herkese hayırlı akşamlar. Cuma sabahı Merkez Camii'nde sabah namazında ÇEDES Projesi kapsamında Sayın Kaymakam ve Sayın Belediye Başkanımızın da katılımlarıyla bir sabah namazı programı icra edilecektir. Yoğun katılımın sağlanması bizler için ve sizler için de önemli. Bu konuda gerekli rehberlik çalışmalarımızı yarın itibarıyla yapın. Namazdan sonra da ufak bir ikram olacak. Hem birlik hem beraberlik hem de böyle ulvi bir görev için yarın mesaimiz bu olsun. Çocuklarımızla birlikte cuma sabahı Allah’ın izniyle Merkez Camii'nde buluşalım. Herkese kolaylıklar diliyorum.”

EĞİTİM SEN’DEN TEPKİ

Eğitim Sen Muğla Şubesi, yaşananlara tepki gösterdi. Şubeden yapılan açıklamalara, şu ifadelere yer verildi:

“Okullarımızın eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığı, eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, farklı dil, kimlik ve inançların eğitim sürecinden dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir süreçle karşı karşıyayız. Türkiye'de siyasi iktidarın, eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda dini kural ve referanslara göre biçimlendirme isteği, yetkili konumlardaki kişiler tarafından sıklıkla ifade edilmiştir ve çeşitli uygulamalarla bu istek yaşama geçirilmiştir.”