Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eği-tim-Sen) Genel

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eği-tim-Sen) Genel Başkanı Aladdin Dinçer, uzun süredir üniversiteler üzerindeki YÖK-AKP kavgasını eleştirerek, "Üniversiteler YÖK ve AKP gericiliği arasında sıkıştırıldı,"dedi. Tüm toplum kesimlerinde olduğu gibi üniversitelerde de laik-antilaik cepheleşme yaratıldığına dikkat çeken Dinçer, "Bu tartışma özünde üniversitelere halam olma çabasıdır," dedi. Dinçer, YÖK ve AKP'nin üniversiteler üzerindeki baskısını ve kavgasını eleştirdi. Türkiye'de demokrasinin durumunun son aylarda 301. madde tartışmaları ile birlikte bir kez daha görünür hale geldiğine dikkat çeken Dinçer, "301, düşüncenin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor. YÖK de, üniversitelerin 12 Eylül'e, bugünkü ifadesiyle 301. maddesi olmaya devam ediyor," dedi. YÖK-AKP kavgasına işaret eden Dinçer, "Üniversiteler iki tür gericilik arasında sıkıştırılmaktadır, bütün toplum kesimlerinde olduğu gibi üniversitelerde de laik-antilaik cepheleşme yaratılmaktadır. Bu tartışma özünde üniversitelere hakim olma tartışmasıdır.

Üniversitelerin bugün yaşadığı cendereden kurtulabilmesi her iki tür gericiliğin de reddi ve her iki tür gericiliğe karşı, özerk-demokra-tik ve bilimsel üniversitenin savunulması ile mümkündür. YÖK ve AKP tarafından hazırlanan üniversite reformlarının tamamı özde aynıdır, sermayenin ihtiyaçlarına uygun olarak üniversitelerin düzenlenmesini içermektedir."

ÜNİVERSİTEDE YÖK KÂBUSU
YÖK'ün hak arama mücadelesi yürüten, demokratik üniversite ve bilim talep eden öğrenciler üzerinde her türlü baskı aracını kullandığını ifade eden Dinçer, "YÖK aynı zamanda, üniversiteleri karanlık güçlerin, çetelerin cirit attığı yerler haline dönüştürmektedir. Yemekhane zamlarını protesto eden öğrenciler okuldan atılırken, belinde silahla dolaşan öğrencilere dokunulmamaktadır. Faşist güçler, küpeli olduğu için öğretim görevlisine saldırabiliyor. Ne güvenlik güçleri ne de okul yönetimi bir önlem alıyor," dedi.

Kadınların üniversitelerde yönetsel düzeyde yeterli oranda bulunmadıklarına dikkat çeken Dinçer, 16 üniversitede yaptıkları araştırmaya göre 53 kamu üniversitesinden sadece 2'sinin rektörünün kadın olduğuna değinerek, "Üniversitelerin cinsiyet kompozisyonunun daha eşitlikçi bir şekilde oluşması için kapsamlı bir cinsiyet eşitliği stratejisi hayata geçirilmeli," dedi. Dinçer, üniversitelerle ilgili taleplerini ise şöyle sıraladı:

» Üniversiteler siyasal iktidarın etki alanında çıkarılmalı.

» Özgür bilim ve sanat, demokratik katılımcı yönetim ve özerk bilimsel üniversite anlayışının hayata geçirilmesi için gerekli adımlar atılmalı.

» Yoksul-emekçi çocuklarının kapısından dönmeyeceği bir üniversite sistemi kurulmalı.

» Üniversiteler üzerindeki gerici-faşist yapılanmaya son verilmeli.

» Hak arama mücadelesi yürüten öğrencileri sindirme aracı olarak uygulanan soruşturma terörü kaldırılmalı.

» Paralı eğitime son verilmeli.

» Üniversitelerde çalışanlar sözleşmeli statü yerine iş güvencesi kapsamına alınmalı.

TİHV: Öğrencileri bu yıl dövmeyin
TÜRKİYE
İnsan Hakları Vakfı (TİHV), her yıl düzenlenen Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) kuruluş yıldönümünde gösterilerinin hepsine polisin müdahale ettiğini, bugüne kadar 6 Kasım gösterilerinde 3 bin öğrencinin gözaltına alındığını belirterek, bu yılki gösterilerde kolluk güçlerinin demokratik haklarını kullanan öğrencilere karşı sağduyulu olmasını istedi. THİV açıklamamda, "25 yıl önce, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında kurulan YÖK, üniversitelerde özgür bir akademik ortamın oluşmasının önünde hala bir engel olarak durmaktadır. Üniversite disiplin kurulları yalnızca YÖK'ü protesto ettikleri gerekçesiyle binlerce öğrenciyi okuldan uzaklaştırmış, onlar-casını da atmıştır. 1990 yılından bu yana yüzlercesi DGM'lerde olmak üzere binlerce öğrenci yargılanmıştır," dendi. 1990'dan beri en az 3 bin öğrencinin gösterilerde gözaltına alındığı, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığının belirtildiği açıklamada,YÖK eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle 2 bin civarında öğrenci hakkında dava açıldığı, son dört yılda 50'ye yalan öğrencinin tutuklandığı kaydedildi. Birgün Ankara

İlk öğrenci sendikası yolda
TÜRKİYE'nin
ilk "öğrenci sendikası" DİSK bünyesinde kuruluyor. DİSK'in 28-30 Temmuz 2000'deki 11. Genel Kuru-lu'nda, "Gençlik ve Sendikal Hareket" üzerine aldığı karar doğrultusunda öğrenci gençliğin örgütlenmesi için başlatılan "öğrenci sendikası" kurma girişiminde sona gelindi. Diğer siyasal-de-mokratik örgütlenme biçimlerine bir alternatifi olmadığı vurgulanan sendikanın, isminin "Genç-Sen" olması planlanıyor. Sendikanın demokratik merkezinin oluşturulmasının ardından DİSK'in kurucu rolü sona erecek ve "öğrenci sendikası" ile DİSK arasındaki ilişki, konfederasyona bağlı diğer sendikalarla olduğu gibi devam edecek. Sendikanın kuruluş gerekçesinde, eğitimin bir bütün olarak ticaret alanı haline geldiği savunularak, bu süreçte, katla payları, harçlar, yurt ve kredi gibi sorunların öğrenciler ve aileleri için içinden çıkılmaz hale geldiği belirtiliyor. İstanbul ağırlıklı olmak üzere çeşitli illerden gelen üniversite öğrencileriyle kuruluş toplantılarını sürdüklerini anlatan DİSK Araştırma Uzmanı Serkan Öngel, çalışmaları kapsamını önümüzdeki günlerde ülke geneline yayacaklarını söyledi. AA

Soruşturma ve paralı eğitime son
UFUK KOŞAR
Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) kuruluşunun 25. yılında soruşturmalara ve paralı eğitime karşı, eşit, bilimsel, eğitim için siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve kurumlar İstanbul'da bir araya gelerek seslerini duyurdu. Çeşitli sivil toplum örgütü, partiler ve öğrenciler, YÖK'ün kapatılması için sloganlar atarak, soruşturmalara son verilmesi gerektiğini ifade ettiler. Yapıları basın açıklamasında, bilim özgürlüğü, kardeşliği savununanların bir arada olduğunu, üniversitelerde yaşanan gelişmeler karşısında tutum almanın, YÖK'e karşı çıkmanın sadece üniversite öğrencilerinin sorunu olmadığını ifade ettiler. YÖK'ün bilimsel düşünceyi kuruttuğunu, farklı fikirleri susturduğunu, özgürlükleri kısatladığını ifade eden açıklamada, binlerce öğrencinin eğitim hakkının çalındığı da deklarasyonda yer aldı. İÜ eski rektörü Alemdaroğlu'nun, "Gerekirse Kıbrıs'da Yunanistan'ıda alırız!" açıklamalarının hâlâ akıllarda olduğunu belirten açıklama da, YÖK'ün kirli savaşın ve emperyalist işgalin dolaysız destekçisi olduğu ifade edildi. Eylem grup Patika'nın verdiği konserle son buldu. Eylemin bitirilmesinin ardından polis altı kişiyi göz altına aldı.