Eğitim Sen’in hazırladığı rapora göre kamunun elini çekmesiyle eğitimin yükü velilerin sırtına bırakıldı. Masraflar altında ezilen veliler ‘eğitim kredisi’ çekerek çocuklarını borçlu bir şekilde okutuyor.

Eğitimin yükü velinin sırtında
Birçok soruna rağmen eğitim öğrenciler için heyecanla başladı. (Fotoğraf: DHA)

Haber Merkezi

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yaptığı konuşmada eğitimde yaptıklarıyla övünse de gerçekler öyle değil. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen) hazırladığı rapor eğitimin yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarla karşı karşıya kaldığını ortaya koydu.

“Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir” denilen raporda şunlar aktarıldı: “Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar iktidar ve MEB tarafından görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomik krizden sonra halkın en önemli ve öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamıştır.”

Raporda Suriyeli çocukların durumuyla ilgili şu ilgiler aktarıldı: “Türkiye’de bulunan okul çağındaki 1 milyonu aşkın Suriyeli mülteci çocuktan 640 bini okula kayıtlıdır. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı’na göre halen 400 bini aşkın sayıda çocuk okula gitmemektedir ve bu durum söz konusu çocukları, ayrımcılığa, şiddete ve istismara açık hale getirmektedir.”

EŞİTSİZLİK ARTTI

4+4+4’ün sınıfsal eşitsizlikleri daha görünür hale getirdiği aktarılan raporda “Okullarda, özellikle eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından sınıfsal bölünmeler geçmişe oranla çok daha net bir şekilde yaşanmaya başlamıştır. Okullarda aidat veren sınıf, aidat vermeyen sınıf ayrımları yapılmakta, aidat veren öğrenciler fiziksel olarak daha temiz ve daha donanımlı sınıflarda okurken, aidat vermeyen öğrenciler daha az donanımlı sınıflarda ve sağlıksız koşullarda eğitim görmeye zorlanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Velilerin çocukları için harcaığı paranın her yıl katlandığı ifade edilen raporda şunlara denildi: “Eğitim-öğretimin hukuken parasız olduğu temel eğitimde velilerin ceplerinden yapmak zorunda kaldığı eğitim harcamaları her geçen yıl artmakta, veliler çocuklarını kimi zaman borçlanarak, kimi zaman bankalardan ‘eğitim kredisi’ çekerek, kimi zaman da gıda harcamalarından kısarak okutmak zorunda bırakılmaktadır. Eğitim bütçesinin dışında oluşturulan fiili okul bütçelerinin tamamına yakını öğrencilerden çeşitli adlar altında toplanan aidatlar, okullarda yapılan kermesler, okul salonlarının şirketlere kiraya verilmesi, bazı okul salonlarının düğün, nişan ve benzeri ‘sosyal etkinlikler’ için kiralanması, okul bahçelerinin otopark yapılması vb. gibi etkinliklerden karşılanmaktadır.”

Raporda eğitimdeki dinselleşmenin arttığına da vurgu yapıldı: “MEB’in merkezi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, yerellerde ise İl müftülükleri başta olmak üzere, büyük çoğunluğu dini cemaatlerin uzantısı olan kimi vakıf ve derneklerle çeşitli konu başlıkları altında imzalanan işbirliği protokolleri, eğitim sisteminin büyük bir kuşatma ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir.”

***

MASRAFLARDAN HERKES ŞİKÂYETÇİ

İlk ve ortaöğretim okullarında yeni eğitim yılının ilk zili bugün çaldı. Yeni eğitim yılının ilk gününde çocuklarını okula getiren veliler, okul kıyafeti ve kırtasiye malzemelerinin fiyatlarındaki artıştan dert yandı. Anka'ya konuşan veliler masraflardan şikâyetçi.

Yasin Baran isimli veli, biri üçüncü sınıfa giden, diğeri de kreşe giden iki çocuğu olduğunu dile getirerek şöyle konuştu: “Okul kıyafetlerini geçen seneye nazaran 2-2,5 kat zamlı aldık. Sadece bir tişört 150 lira, geçen sene 59 liraya almıştık. Pantolonu 120 liraya almıştık, bu sene 239 lira. Suluktur, defterdir; bunları saymaya gerek yok. Defter, geçen sene 20 liraya aldığımız, bu sene 49 liraydı. Zamlı yani her şey. Eşim de çalışıyor, tek başıma çalışsam çocuklar için altından kalkardık ama başka ihtiyaçlarımızdan fedakarlık yapardık, zorlanırdık yani. Şimdi de zorlanıyoruz ama asgari ücretlileri düşünemiyorum.” Ebru Kayıran isimli veli de dördüncü sınıfa giden bir çocuğu olduğunu belirterek şunları aktardı: “Birçok öğrenci, cebinde düzgün bir şekilde harçlığı olmadığı için ancak yol parasını karşılayabiliyor, yola da çok ciddi bir masraf yapıyor çocuklar. Kantinde çoğu öğrenci istediği şeylere ulaşamıyor, alamıyordu geçen sene. Muhakkak ki bu sene de böyle olacaktır.”

Ali Kılıç isimli veli ise onuncu ve dördüncü sınıfa giden iki çocuğu olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Bir önceki yıla göre iki kat fazla ödedik. Kırtasiye ve kıyafet alışverişi yaptık, iki çocuk için 3 bin lira civarı ödedik. Geçen yıl da almıştık ama bir önceki yıldan sarkan kıyafetlerini de giydiler, bu sene de öyle oldu. Baştan sona bir kıyafet alışverişi değil de eksiklerini aldık. Bir tişört geçen yıl 100-150 civarıydı, bu yıl 300 liraya yakın verdik. Tek başıma çalışsam yapamazdım diye düşünüyorum, gene zorluyor.”

***

STATÜYE GÖRE AYRIMCILIK

Eğitim Sen Yürütme Kurulu ayrıca bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada Başkent’te sınıfların statüye göre ayrıldığı ifade edildi. Ankara’da yaşanan bir olay şöyle aktarıldı: “150 kişi kurayla sınıflara atanıyor. Veli diyor ki, okulda 3 grup oluşturulmuş, birinci grup anne babaların toplumsal statülerine bakılarak oluşturulmuş, sadece öğretmen çocuklarına ayrılmış. Başka bir sınıf yüksek makamlarda bulunan kişilerin çocuklarına ayrılmış, üçüncü grupta normal kurayla atanan öğrenciler oluşturuyor.”