İstanbul’un değiştirilen çehresiyle sanata ulaşmak artık daha zor… Her geçen gün etkisini daha fazla gösteren ekonomik kriz, yurttaşların sanata ulaşmasındaki en büyük engellerden biri. İstanbul’da kültür-sanat mekânlarının işletmecileri ekonomik krizin kendilerini yıprattığı, ancak İstanbulluların destekleriyle ayakta kalabildikleri görüşünde.

Ekonomik kriz ve değişen kent İstanbul’un sanatını nasıl etkiliyor? Halk sanata uzak kaldı

BURAK ABATAY - @abatayburak
burakabatay@birgun.net

İstanbul geçmişten bugüne Avrupa’nın en önemli kültür sanat şehirlerinden bir tanesi. Şehrin tarihi dokusu, çok kültürlü yaşantısı, kültürlerarası geçişkenliği sanat üretimini de doğru orantıda etkiliyor. Ancak günümüzde sanat üretimi mevcut haliyle her geçen gün artış gösterse de, sanatın ve sanatçının halka ulaşması o kadar da kolay olmuyor. Devletin desteğinin yetersizliği, sanat mekânlarının giderek azalması hatta kentin sosyolojisinin ve belleğinin değişmesi bugün sanata ulaşma noktasında İstanbul’u daha olumsuz bir yere sürükledi. Üstüne döviz kurlarındaki artış bugün kültür endüstrisini çıkmaza soktu. Biz de kentin dört farklı sahnesinin yöneticileriyle bir araya gelip İstanbul’un kültür-sanat karnesine bakmaya çalıştık.

Kadıköy’de müziğin seyirciyle buluşmasında büyük bir paya sahip Kadıköysahne’nin sahibi Serkan Fidan; Zincirlikuyu’da müzik, tiyatro ve dans gibi çok disiplinli bir izlence sunan Zorlu PSM’nin genel müdürü Murat Abbas; Maslak’ta yer alan Volkswagen Arena ve Bomonti’de yer alan İstanbul’un en köklü adreslerinden Babylon için çatı kurum olan Pozitif’in ekibiyle konuyu masaya yatırdık.

EKONOMİK KAYGILAR ÖN PLANDA

Yeni sezon açıldı. İstanbul’da bu sezonki kültür-sanat hayatını nasıl görüyorsunuz?

Serkan Fidan: Bizim sektör memleketin ekonomik koşullarından doğrudan etkilenir. İnsanların aklında memleket ekonomisine ilişkin herhangi bir soru işareti oluştuğunda bundan en çabuk etkilenen sektör bizimkisi. Sıkılan kemerin ilk deliği hep biz oluyoruz. Bir de alkollü içeceklere yapılan zamlar gece hayatını pahalı bir aktiviteye çevirdi. İnsanlar dışarı çıkmadan önce iki kere düşünüyorlar artık. Bizim açımızdan yeni sezon daha az risk alacağımız bir sezon olacak. Altı yıldır ikinci planda bıraktığımız ekonomik kaygılar yedinci senemizde ilk planda olacak. Zira aksi durumda performans mekânı işletmek sürdürülebilir bir durum olmaktan çıkıyor.

Murat Abbas: İstanbul, kültür sanat açısından çok büyük bir potansiyele sahip. Geçmişte dönem dönem bunu yansıttığını da düşünüyorum. Tiyatro, sinema ve konserlere olan katılım, ideal seviyede olmasa da ekonomik şartlardaki zorluklara rağmen, ciddi bir artış göstermeye devam ediyor. Buna bağlı olarak da İstanbul’da her sezon bir önceki sezona nazaran kültür sanat hayatına olan ilgi ve katılım da artıyor. Özellikle tiyatro oyunlarına ve stand-up gösterilerine bu sezon büyük ilgi olduğunu gözlemlediğimizi söyleyebiliriz. Bunda elbette yapılan işlerin kalitesinin ve çeşitliliğinin artması da büyük bir etken. Çok alternatif olunca, her zevkten her kesimden insanı mutlaka bir noktada yakalayan bir etkinlik her akşam gerçekleşiyor. İnsanlar kendilerini, sanatla iyileştiriyor diyebiliriz.

Pozitif: Kültür sanat eğlence hayatı politik ve ekonomik olaylara endeskli olduğundan, şu an için ön görmek çok zor. Ama planlama yaptığımız yaz dönemlerindeki tablodan biraz farklı bir döneme girdiğimiz açık. Sezona hareketli başladık, kültür-sanat etkinlikleri arttıkça ilginin de doğru orantılı olduğunu görüyoruz.

ekonomik-kriz-ve-degisen-kent-istanbul-un-sanatini-nasil-etkiliyor-halk-sanata-uzak-kaldi-643094-1.

EKONOMİK KRİZ SANATI VURUYOR

Ekonomik olarak zor bir zamandan geçiyor ülke. Eğlence hayatını, müzik piyasasını bu ne kadar etkiliyor? Ne türden zorluklarla başa çıkıyorsunuz?

S.F.: Ben zaten buna ilk soruda değinmişim bir parça. Çok net konuşacağım. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar işin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Artan maliyetler işletmeleri hem içki satışından hem de bilet gelirinden para kazanamaz hale getiriyor. Eğlence sektörü artan maliyetleri dizginlemeyi başaramazsa ufukta büyük bir çöküş gözüküyor. Her an beklenen büyük istanbul depremi gibi, sektörün yerle bir olması işten bile değil.

M.A.: Geçtiğimiz yıllarda, güvenlik / politik nedenlerle bazı engellerle karşılaştık. Ancak bu süreci, ağırlamak istediğimiz tüm sanatçı ve gruplara Zorlu PSM’nin bu konuda sahip olduğu güçlü teknolojik alt yapısını, Zorlu Center içinde, şehrin kalbinde olan konumuyla konaklama ve ulaşım konusunda sahip olduğu avantajları anlatarak geçirdik. Bir süredir bu şekilde ek açıklamalar yapmak zorunda kalmıyoruz. Ancak yine de, ideal noktadan hala uzaktayız. Döviz kurlarındaki yukarı doğru dalgalanmalar, sektörümüzü elbette olumlu etkilemiyor. Özellikle, yabancı sanatçı ve grupların ya da yapımların ülkemize getirilebilmesi için eskisinden çok daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor ve fakat misafirlerimize yansıttığımız bilet fiyatlarını aynı oranda artırmamız mümkün değil.

Pozitif: Bu durum herkes kadar bizi de etkiliyor tabii ki. Canlı etkinlik sektörü oldukça zor zamanlardan geçti. Özellikle yurtdışından sanatçı getirmenin maddi, manevi zorlukları çok fazla. Özellikle Batı ülkeleri ile karşılaştırdığımızda sektörün bu anlamda yürüyecek çok yolu var. Ancak bu sezon oldukça hareketli başladı ve hareketin devam edeceğini öngörüyoruz. Gençler deneyim yaşamayı herhangi bir ürüne sahip olmaya tercih edebiliyorlar. Kendilerini ifade ettiğini düşündükleri sanatçıların canlı performansları, konserleri bu anlamda özel deneyimler. Bu deneyimleri tek taraflı bir şekilde konser ile sınırlamayıp, sanatçı ile tanışma veya konser sonrası etkinliklere genişletmeye çalışıyoruz.

EĞLENCENİN MERKEZİ DEĞİŞTİ

İstanbul kenti adeta kabuk değiştirirken Beyoğlu’ndan Kadıköy’e ve Beşiktaş’a bir kaymaya şahit oluyoruz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?

S.F.: Bu değişime tanıklık eden bir işletmeyiz. KadıköySahne’yi açarken eşimiz dostumuz bize Kadıköy’de performans mekânı olmaz, çok denendi, yapamazsınız, batarsınız falan diyorlardı. Bir şekilde değişimin öncüsü olduk. Şimdi tüm bilinen eğlence mekânları Kadıköy’de şube açmak için mekân arıyor. Tabi bunun temelinde insanların tercihleri ya da hizmet kalitesi değil de politik ve toplumsal bazı tercihler var. Bugün Beyoğlu, kültür sanat tüketen İstanbulluların cazibe merkezi olmaktan çıkmış olabilir. Ancak iki bin yıllık eğlence geçmişi olan bir semtin küllerinden doğması için bir kıvılcım yeterli olacaktır.

M.A.: Öyle bir şehirde yaşıyoruz ki; çeşitlilik, çok seslilik bu şehrin damarlarına işlemiş. Sanata ilginin, böyle bir şehirde artmaya devam edeceğini düşünüyorum. Bunda elbette sosyal yapının değişmiş olmasının büyük bir etkisi olduğunu söylemek mümkün. Beşiktaş ve Kadıköy aslında özellikle bazı üniversite lokasyonlarına yakınlıkları sebebiyle önceden de gençlerin yoğun bulunduğu merkezlerdendi. Ancak Beyoğlu’nun tamamen değişen yapısı ve daha ziyade turist odaklı olması sebebiyle belki 10 yıl sonra yaşanacak dönüşüm son 3-4 yıl içinde gerçekleşti. Bu durum eğlence merkezlerinde de değişimi beraberinde getirdi. Zorlu PSM adına da ivmenin hep yukarı doğru olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, tiyatroseverler yeni çıkan oyunları öyle aşkla takip ediyorlar ki; neredeyse tüm oyunların her temsili kapalı gişe oynuyor. Doluluk oranları, son sezonlarımızda hep yüzde 90’lar civarında. Konser ve festivallere ilgi çok büyük. Sanatseverlerimiz içeriği önemsiyor ve gelen sanatçıların çıkardığı ürünlere değer veriyor. İlginin yüksek olmasının tek nedeni popülerlik değil; sanat takipçileri niteliği önemsiyor. Popüler işler ise, sanatla uğraşan bizim gibi kurumların her zaman çok kıymetli destekçileri... Daha geniş kitlelerin ilgisine, doğası gereği gebe olan popüler içerikli işlerimiz de bizi, farklı izleyicilerle buluşturuyor. Tanışmamızı sağlıyor.

Pozitif: Bu kayma yeni değil 5 senedir devam ediyor, hatta Beyoğlu’na yeniden dönüş var diyebiliriz. Ancak bu tip değişimler aslında günümüze mahsus değil, daha geçmişe gittiğimizde İstanbul’un farklı semtlerinin farklı zamanlarda popüler olduğunu görüyoruz. Semtler kimlik değiştirebiliyor ve belirli dönemlerde eğlece hayatı/kültür sanat faaliyetlerinin lokasyonu değişebiliyor. Bomonti ve etrafı kendi çekim gücü olan bir muhit. Babylon büyük oranda programı bilerek gelen kişilere hitap ediyor. Walk-in müşteri Beşiktaş ve Kadıköy’e göre az da olsa bu nedenlerden dolayı çok etkilenmiyor. Bazı etkinlikler için lokasyon birincil tercih olabiliyor ama konser ve/veya canlı etkinliklerde “içerik” öne çıkıyor. Semtlerden, lokasyondan bağımsız olarak İstanbul genelinde kültür-sanat hayatının renklenmesi, sektörün tüm paydaşları tarafından olumlu karşılanan bir durum.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de müzikte türler arasındaki keskin çizgiler ortadan kalkıyor. Sahneleriniz ve salonlarınız bunun için ne kadar adapte?

S.F.: Müziğin türlerine ilişkin bir ayrım hiç yapmadık. Bir işletmenin müzikal tercihler ortaya koyabileceğine de inanmıyorum. İşletmeler müşteri profili belirler. O profile göre de kültür sanat etkinliklerini programlar. Biz en önden masa kapatan, iki şişe içki açtırıp mekanın sahibi gibi davranan, bahşiş vererek her istediğini yapabileceğini düşünen insanları müşterimiz olarak belirlemediğimiz için pop-fantezi çizgisindeki etkinliklere ev sahipliği yapmıyoruz. Ancak onun dışında hemen hemen tüm tarzlarda konserler oldu son 6 yıl içinde. Bir hafta içinde yükselişteki bir rapçiyi de kült bir heavy metal grubunu da KadıköySahne’de dinleyebilirsiniz. Bir akşam Erkan Oğur’u çıt çıkarmadan dinlerken ertesi akşam 90’lar pop partisine gidebilirsiniz. Performans mekanları için şaşırtıcı bir durum değil bu. Beni şaşırtan bunların hepsine de gelen müşterilerimizin olması. İnsanların müzik dinleme alışkanlıklarının değişmesi ile ilgili sanırım bu yeni durum. Spotify’da kişisel bir çalma listesi yapmak artık çok kolay. O listede Mor ve ötesi de var, Ezhel de var, Tarkan da, Moğollar da... Türler arasındaki keskin çizgileri çizen temel şey aslında insanlar arasındaki sosyokültürel farklardı. Bizim gençliğizde insanların ne müzik dinlediğini giyim kuşam şeklinden anlardık. Şimdi bu çok zor. Zira artık herkes her şeyi dinliyor. Türler arasındaki çizgiler bu yüzden muğlaklaşıyor. Sahneler tüketicilerin tercihlerine ve eğilimlerine göre hareket eder. Adaptasyon sıkıntısı yaşanacağını sanmıyorum.

ekonomik-kriz-ve-degisen-kent-istanbul-un-sanatini-nasil-etkiliyor-halk-sanata-uzak-kaldi-643087-1.
Zorlu PSM Genel Müdürü Murat Abbas

M.A.: Zorlu PSM birbirinden farklı fonksiyonlarda kullanılan sahnelere sahip. Bu konuda son 3-4 sezonda gerçekleştirdiğimiz değişimlerle her alanımızı maksimum verimle sanata açtığımızı söyleyebilirim. Haftanın 7 günü, gün başına neredeyse 4-5 etkinlik düzenliyoruz. Mesela Alice müzikalinin sahnelendiği Turkcell Sahnesi (Ana Tiyatro), teknik ve teknolojik altyapısı düşünüldüğünde, çok büyük prodüksiyonlara ev sahipliği yapabilecek kapasitede. Geçmişe baktığımızda The Phantom of the Opera, Ghost, West Side Story, Notre Dame de Paris gibi pek çok görkemli prodüksiyonu olan müzikali ağırladık. Alice de neredeyse sahnemizin tüm teknolojik olanaklarının kullanıldığı yerli müzikalimiz oldu. Bunun yanı sıra geliştirdiğimiz “Sahne üstü ayakta” formatı ile Turkcell Sahnesi (Ana Tiyatro)’nin geniş prodüksiyon alanını kullanarak 3500 kişiye kadar ayakta konser deneyimi yaşatabiliyoruz. Yine aynı şekilde geçtiğimiz yıldan bu yana Zorlu PSM’nin girişindeki merdivenli alan AMFI’yi, bir buluşma ve happy hour alanı haline getirdik; “after work partileri” düzenliyoruz. %100 Studio, türlü konser ve tiyatro oyunlarına sahne oluyor. Cheers, etkinlik öncesi ve sonrası yemek yiyip, bir şeyler içmek için rahatlıkla vakit geçirilebilecek bir alan oldu. Bir konsere gelmese de, arkadaşlarıyla buluşup, toplantısını yapmaya gelen misafirleri var Cheers’ın. Farklı müzik türlerini buluşturan; caz çevresindeki tüm müzik unsurlarını bir araya getiren festivaller yarattık. Amacımızı büyük ölçüde hayata geçirdik diyebilirim.

Keskin çizgilerden, en çok uzaklaştığımız etkinliklerimiz ise aslında festivaller. Örneğin; PSM Caz Festivali’nde “her müziğin caz festivali” mottomuz. Caz’a ucundan kıyısından değen, aslında ruhu ve benliği özgün olan yani caz olan bir içerik yaratıyoruz. Saf caz işleri koymuyoruz. Katılımcılar çeşitli müzikleri deneyimleyebiliyorlar. MIX Festival de keza benzer bir hedefle hazırlanıyor. Farklı müzik türlerini bir festival çatısı altında tasarlanıyor.

Pozitif: Müzikler arasında keskin çizgilerin kalkmasının yanı sıra beğeniler arasındaki keskin çizgiler de kalkmaya başladı. Bir müziksever birden fazla müzik türünü severek dinleyebiliyor ya da fanatiği olmadığı bir türde spesifik olarak beğendiği sanatçıların perfrmanslarını takip etmek isteyebiliyor. Bu yelpazenin genişlemesi bizleri mutlu ediyor. Sahnemiz hazır, seyircilerin güncel müziği yakından takip edenleri bunu bilecektir.

Babylon’da, Volkswagen Arena’da ve yaptığımız festivallerde bu ara formlara elimizden geldiğince yer veriyoruz.

Volkswagen Arena ise Avrupa’nın en iyi akustiğine sahip, hareketli tribünler ve akıllı bölümlemelerle birbirinden farklı türde ve kapasitede konsere ev sahipliği yapabiliyor. Bu durum da bizim etkinlik çeşitliliğimizi artırıyor.

Popüler müzik türlerini sahnelerinizde ne kadar yer veriyorsunuz? Ya da özellikle buna ilişkin bir çabanız var mı?

M.A.: Bu sezonla beraber 4 yıldır, Vestel Gurula Yerli kapsamında gerçekleştirdiğimiz konserler ile ülkemizin popüler isimlerini sahnemizde ağırlama ve seyirciyle buluşturma fırsatı yakaladık. Ülkemizin yanı sıra her tarzın dünyadaki sevilen ve popüler isimlerini de sahnemizde ağırlamayı elbette seviyoruz. Popülaritenin yanı sıra yeni yeni keşfedilen ve alternatif isimlere de yer vermek bizim önemsediğimiz bir konu. Müzik dinleyicisini özellikle keşfetmeye yöneltmeyi seviyoruz.

S.F.: Popüler müzik türleri nedir? Rap çok popüler şimdi mesela. Rapçiler çıkıyor mekanımızda. İlginç isimli gruplar da çok popüler. Onlar da sahne alıyorlar. Daha önce dediğim gibi müşteri profili ile ilgili oluyor tercihler.

Pozitif: Pozitif olarak 30 yıllık bir programlama geçmişine ve geleneğine sahibiz. Bu anlamda öne çıkartmak istediğimiz sanatçıları getiriyor bir yandan da hiçbir zaman vazgeçmediğimiz bazı geleneklere ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz.

Konserlerin başarılı geçmesi tabii ki önemli, dolu geçen kimi popüler konserlerin biraz daha müzikalitesi yüksek ama bu az bilinen grupları getirmemize de yardım ediyor. Sadece başarılı geçsin diye popüler müzik koyalım kaygımız yok. Volkswagen Arena çok amaçlı bir salon olduğu için tek bir müzik türüne değil aksine müziğin, canlı gösterilerin hemen hemen hepsine ev sahipliği yapabilecek fiziksel özelliklere sahip. Bu çeşitlilik içerisinde de özellikle popüler oldukları için değil belirli bir içerik kalitesine sahip olduğunu düşündüğümüz etkinliklere ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz.

ekonomik-kriz-ve-degisen-kent-istanbul-un-sanatini-nasil-etkiliyor-halk-sanata-uzak-kaldi-643085-1.
Kadıköysahne'nin sahibi Serkan Fidan

Bu sezon öne çıkan etkinlikleriniz neler?

Pozitif: Babylon’da bu sezon; Kokoko, Deerhunter, Nouvelle Vague, Kardeş Türküler, XXF, Sofiane Saidi & Mazalda, The Comet Is Coming, The Bad Plus, Billie Marten, Gaslamp Killer, Feder, Gaye Su Akyol gibi bir çok konserin yanı sıra, Akbank Caz Festivali için çok güzel konserlere ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz.

Volkswagen Arena’da ise yeni sezonumuzu 2 sold out konserle açtık; Evanescence ve David Garrett. Büyük Ev Abluka’da, Ezhel, Ben Fero gibi yerli sanatçılara; yine yerli sanatçıların yer alacağı Fizy Müzik Ödüllerine ve Fizy Müzik Haftasına; Apocalyptica, PostModern Jukebox, Mac DeMarco gibi yabancı grup ve sanatçıların konserlerine ev sahipliği yapacağız.

Aralık’ta Fazıl Say yine sevenlerine harika bir gece yaşatmak üzere Volkswagen Arena’da olacak.

Geçtiğimiz yıl da ev sahipliği yaptığımız; 23. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Prodüksiyonu" ödülünü alan "Dünyada Karşılaşmış Gibi" bu sene de devam ediyor.

S.F.: Geçen sene başlattığımız New Sounds of Istanbul serisine devam edeceğiz. Henüz yolculuğunun off road kısmını tamamlayamamış müzisyenlere sahne vermeyi her yıl denedik ama bir türlü başarılı olamadık. Geçen sezon başlattığımız NSOI sayesinde o alanda biraz umut ışığı gördük. Devamı gelecek. İnsanların mekanda geçirdiği süreyi arttıracak konsept işlerin sayısını arttırmayı düşünüyoruz. Eskiden hedef kitlemiz orta yaş idi. Son bir yıldır orta yaşlı müşterilerimizi rahatsız etmeden, 18-25 yaş aralığının da ilgisine çekecek içerikler üretmeye çalışıyoruz.

2020 yılı içerisindeki etkinliklerimizi de ilerleyen günlerde duyurmaya başlayacağız.

M.A.: Bu sezon da yıldız isimler artarak Zorlu PSM’de olmaya devam edecek. Açıldığımız ilk günden bu yana müzikallerin adresi olduk, bu geleneğimizi sürdürüyoruz. Alice’in yeni sezonu büyük bir ilgiyle sürüyor. Yanı sıra, “I Am Tango” (23-24 Kasım) ve Beyond Bollywood bu sezonun etkileyici sahne şovları arasında yer alacak. Hindistan’ın en yetenekli dansçılarından oluşan dev kadroyla, Bollywood’un otantik coşkusuna ortak olmaya davet ettiğimiz Beyond Bollywood 26 Kasım – 1 Aralık’ta Zorlu PSM’de olacak. Cem Yılmaz, CMYLMZ – Diamond Elite Platinum Plus şovuyla sezon boyunca Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olacak. Kendi festivallerimiz olan MIX (15-16 Kasım) ve Sonar (6-7 Mart 2020)’ı büyütmeye devam edeceğiz. Caz kulübümüz touché de bu sezona hareketli başladı! Geçtiğimiz sezon sonuna doğru hayata geçirdiğimiz ve bizi oldukça heyecanlandıran mekanlarımızdan biri olan touché, sezon boyunca caz performanslarından komedi / stand-up gösterilerine uzanan geniş bir yelpaze ile kendisine önemli bir yer edindi ve kendi kitlesini yarattı. Bu sezonda İbrahim Selim ile başladığımız “İbrahim Selim ile Bu Gece” etkinliğimiz de her hafta seyirciler tarafından yoğun bir ilgi ile karşılanıyor. Bu etkinlik serisi aynı zamanda Youtube kanalımızda da yayınlanıyor.