Ekonomistler, Merkez Bankası'nın faiz kararını nasıl değerlendirdi?
BirGün yazarı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, TCMB'nin faiz artışı kararına ilişkin, "Enflasyonun dikiş tutmadığı itiraf edildi. Ek sıkılaştırmadan söz edildi. Çünkü rezervler dibe vurdu" dedi. Kozanoğlu, " Türkiye’de yanlış politikaların, inatla faizi %8,5’e indirmenin bedelini ulusça ödüyoruz" yorumunu yaptı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 500 baz puan artırarak yüzde 50'ye çıkardı.
Toplantının ardından yayımlanan PPK metninde enflasyon artışına dikkat çekildi. Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar verdiğini belirtti.
TCMB, enflasyonda kalıcı düşüş yaşanana kadar sıkı para politikasının süreceği mesajını verdi.
İktisatçılar, Merkez Bankası'nın faiz artışına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
BirGün yazarı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, "Politika faizi %50’ye çıkarıldı! Bant uygulamasıyla Nisan PPK’sına kadar 300 puan daha artırma yetkisi alındı. Enflasyonun dikiş tutmadığı itiraf edildi. Ek sıkılaştırmadan söz edildi. Çünkü rezervler dibe vurdu. Bu politika durgunluğun daha erken ve keskin yaşanmasını getirir!" dedi.
Politika faizi %50’ye çıkarıldı!
— Hayri Kozanoğlu (@HayriKozanoglu) March 21, 2024
Bant uygulamasıyla Nisan PPK’sına kadar 300 puan daha artırma yetkisi alındı.
Enflasyonun dikiş tutmadığı itiraf edildi.
Ek sıkılaştırmadan söz edildi.
Çünkü rezervler dibe vurdu.
Bu politika durgunluğun daha erken ve keskin yaşanmasını getirir!
"Türkiye 500 puan faiz artırırken,aynı gün Brezilya 50 puan aşağı çekti" diyen Kozanoğlu, "Küresel enflasyonu öngören,zamanında faizleri yükselten Brezilya şimdi doğru politikaların meyvasını topluyor. Türkiye’de ise yanlış politikaların,inatla faizi %8,5’e indirmenin bedelini ulusça ödüyoruz!" ifadelerini kullandı.
Türkiye 500 puan faiz artırırken,aynı gün Brezilya 50 puan aşağı çekti.
— Hayri Kozanoğlu (@HayriKozanoglu) March 21, 2024
Küresel enflasyonu öngören,zamanında faizleri yükselten Brezilya şimdi doğru politikaların meyvasını topluyor.
Türkiye’de ise yanlış politikaların,inatla faizi %8,5’e indirmenin bedelini ulusça ödüyoruz!
İktisatçı Mustafa Sönmez ise, Merkez Bankası'nın faiz artışı kararına dair, "Zamanında yapmadıkları faiz artışına, dövize hücum tehditi ile ikna oldular. Yaktıkları döviz haybeye" değerlendirmesini yaptı.
Sönmez, "Dövizden caydırmak için tl mevduat faizlerini anlamlı biçimde artırmaları gerekiyor. Buna da kamu bankalarını memur etmeleri gerekir. TL mevduat faiz artışı olmazsa , atılan adım etkisiz kalır" ifadelerini kullandı.
Dövizden caydırmak için tl mevduat faizlerini anlamlı biçimde artırmaları gerekiyor. Buna da kamu bankalarını memur etmeleri gerekir. TL mevduat faiz artışı olmazsa , atılan adım etkisiz kalır https://t.co/d8oR3ScYrh
— Mustafa Sönmez (@mustfsnmz) March 21, 2024
CHP'DEN İLK DEĞERLENDİRME
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 45’ten yüzde 50 seviyesine yükseltmesi hakkında açıklamalarda bulundu.
Genç, açıklamasında, "Ekonomiyi alt üst eden iktidar, şimdi dar gelirlinin kemerini daha da sıkıyor. Genel seçim sonrası Nas’ı unutup faizleri artırmaya başladılar. Yüzde 45 yetmedi şimdi daha da artırmaya devam ediyorlar. Dar gelirliyi düşünen yok. Geçim derdinde olan milyonların kredi kartlarına göz dikenler, enflasyonu düşürmek için kredi kartları ve kredili mevduat hesaplarının faizlerini artırmaya başladılar. Halk pazarda bile kredi kartı kullanacak duruma geldi." ifadelerini kullandı.
Aşkın Genç, şöyle devam etti: "Kur korumalı mevduatın (KKM) geçtiğimiz yıl ülkeye maliyeti 152 milyar lira oldu. Piyasaları bozmadan KKM’den çıkacaklarını söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomi politikası ne enflasyonun ne de döviz kurlarının artışına engel olamadı. Ekonomideki dağılmışlığı, ‘acı reçete’ ile toparlamak istiyor."
CHP'li Genç, şunları söyledi: "Ekonomiyi düzeltmenin yolu uçuk, halkın yaşadığı gerçeklikten uzak ekonomi politikaları değil; güvenin, adaletin sağlandığı, talanın ve israfın olmadığı bir yönetim anlayışından geçiyor. Ne yerli ne de yabancı sermayeye güven vermeyen, sadece kendine yakın olan bir kesimi zengin etmeye yönelik bu anlayış ekonomiyi düzeltemez."