Elektrik kesintilerinin nedeni doğalgazın kesilmesi değil

Konuk yazar: Bülent Damar

2021 yılı başında 2020 yılı elektrik değerlendirmesini yaparken arz güvenliği ve emre amade kapasiteyi incelediğimizde eldeki verilerle puant güç ve yıllık talebin karşılanmasında teknik olarak bir sorun görünmediğini ifade etmek yanında aşağıdaki uyarıyı yapmayı da gerekli bulmuştuk.

“Bunun yanında; kaynağı tükendiği/azaldığı için işletilmesi sorunlu olan, teknik olarak proje gücüne ulaşması mümkün olmayan, sürekli arızalı, veya finansal zorlukları nedeni ile yakıt satın alma sıkıntısı kronikleşmiş üretim tesisleri ayrı bir şekilde sınıflandırılarak mevcut kurulu güç tarifinden ayrılmalı ve kurulu güç verisi gerçekçi bir seviyeye getirilmelidir. 95.890,6

MW’lık kurulu güç rakamı varken günlük emre amade listeleri açıklayarak, ve bu listelerde sürekli olarak mevcut kapasitenin %40-50 arasındaki bir kapasiteyi üretemez olarak göstermek Türkiye kurulu gücü ve gerekli yedek kapasite ihtiyacı için gerçekçi bir değerlendirme yapmayı güçleştirmektedir. Bu durum aynı zamanda plansız yatırımlar için de zemin hazırlamaktadır.”(2020 yılı Elektrik Enerjisi Görünümü ,Nedim Bülent Damar Mart 2021,Sy:28-29)

Bu uyarımız ilk olarak Türkiye puant ihtiyacının 56 000 MW’ı geçtiği Ağustos 2021 de mevcut gücün talebi karşılayamaması ile hayat buldu. 95 000 MW üzerinde güç varken 56 000 MW’lık talep karşılanamadı ve birkaç gün elektrik kesinti ve kısıntısı ile karşılaşıldı. Ney seki yedekte bekletilen doğalgaz santralları devreye alınarak sorun giderildi. Daha sonra çalıştırılmayan doğalgaz santrallarına kapasite ödemesi yapılmasına başlanarak bu gibi durumlara önlem alınmaya çalışıldı. Sorun kolay ve kısa yoldan çözüldü ve unutuldu. Aslında sorun olduğu yerde durmakta idi. Günü kurtarınca sorun çözülmüş kabul edilmişti. Avrupa’nın yedinci en yüksek elektrik kurulu gücüne sahip ülke olmakla övünen Türkiye uygulamakta olduğu sistem işletme yöntemleri ile çok çeşitli handikaplar yaratıyor, ilerdeki günler için alınabilecek önlemleri önemsemiyor ve her an talebi karşılayamama tehlikesini yaşıyordu. Sistem işleticileri bu durumu günlük raporlarında gösteriyorlardı. Bazı günler birden fazla saat diliminde talep çok düşük limitlerle karşılanabiliyordu.

Uyarıları kimse dikkate almadı. Ve kışın en şiddetli günlerinde, doğalgaz günlük tüketimi 288 milyon metreküpe yükselmiş iken İran’dan gelen gaz kesilince sanayide doğalgaz ve elektrik kısıntısına gidildi. İran’dan gelen gaz günlük tüketimin %10-12 si oranında olsa da tüm Türkiye sanayisi günlerce elektriksiz ve gazsız kalacak duruma geldi.

Elektrik kesintilerinin nedeni olarak doğalgaz verilemeyen doğalgaz santrallarının üretimi durdurması olarak gösterildi.

Evsel ve endüstriyel doğalgaz yedeklenmesi depolanma dışında olmamakla beraber elektrik üretimi için olası doğalgaz akışı kesilmeleri durumunda arz güvenliğinin sağlanması için başka önlemler de bulunmaktadır.

Elektrik üretiminde kaynaklara göre yapılan ayrımlar yanında yakıtları depolanabilen ve depolanamayan üretim tesisleri ayrımıda vardır. Yakıtları depolanabilen kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan üretim tesisleri yanında barajlı hidroelektrik tesislerdekaynağı depolanabilen üretim tesisleri olarak kabul edilir. Yani öteki tip santrallarının yakıt temininde sıkıntı yaşandığı zamanlarda veya talebin karşılanmasında zorluk yaşandığında barajlarda depolanan su ile hidroelektrik santrallar hızlıca devreyealınarak veya yükleri yükseltilerek örneğindoğal gaz temini düzelinceye kadar elektrik sıkıntısı giderilir. Bizim gibi doğalgaz yönünden tamamen yurt dışı kaynaklara bağlı ancak ülkesinde barajlı santrallara sahip olan tüm Avrupa ülkelerinde bu seçenek daima elde tutulmaktadır. Bu olanak arz güvenliği sağlamada yaygın olarak kullanılan yöntemlerden birisidir.

Ülkemizde de geçmişte arz güvenliğini garantilemek için bu yöntem kullanılmış ve barajlardaki su tüketilmeyerek özellikle soğuk kış aylarında tedarikçi ülkeler tarafından doğalgazın kesilmesi ihtimalinin gerçekleşmesi durumunda faydalanmak üzere hazır bekletilmiştir. Gerçekten de geçmişte birkaç kez olduğu gibi özellikle İran’dan gelen doğalgaz kesildiğinde barajlı santrallar kısa sürelerle tam yükte çalıştırılarak elektrik kesintilerinin yapılması önlenmiştir.

Bu önlemin alınarak olası yakıt sıkıntılarında arz güvenliğinin sağlanabilmesi için barajların su seviyeleri sürekli kontrol altında olmalı ve doğalgaz gibi yakıtların temininde sorun olmayan yaz aylarında barajlı santralların çalıştırılması kısıtlanarak mevcut su rezervleri belli bir oranda tutulmalıdır. Türkiye elektrik sistemi işleticileri bu gerçeği gayet iyi bilirler ve yıllarca başarılı bir şekilde uygulamışlardır.

Türkiye’de bulunan barajlı su santrallarının kurulu gücü 23 280 MW olup doğalgaz eksikliği nedeni ile bir kısmı çalıştırılamayan 25 574 MW kurulu güce sahip doğalgaz santrallarına yakın büyüklüktedir. Yıllık su gelirlerine göre işletilen Barajlı ve Akarsu santralların son 20 yıllık üretimve güç gelişimi ile yaklaşık kapasite oranları aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.

elektrik-kesintilerinin-nedeni-dogalgazin-kesilmesi-degil-974432-1.

Grafikte görüldüğü üzere hidroelektrik santralların kapasite faktörü (kullanma oranı) %20 ila %40 arasında değişiklik göstermektedir. Kapasite faktörüortalama olarak %35 alınsa bile barajlarda yeterli rezerv su bulundurulması halinde kullanılmayan %65 oranındaki güç (yaklaşık 15 000 MW’lık bir güç) kısıtlı bir süre (15-20 gün) devreye alınarak doğalgaz eksikliğinden kaynaklanan elektrik kesintileri önlenebilir.

Ancak 2020 ve2021 dönemlerinde barajlı santrallarda bu önleme başvurulmamıştır.2020 de toplam üretimin %25,46 sı, 2021 de %16,8i hidroelektrik kaynaklardan sağlanmıştır.2021 yılı ana havza su gelirlerinin uzun yıllar ortalamasına göre %45, 2020 ortalamasına göre %33 daha az olmasına rağmen barajlı santrallar yüksek kapasite ile çalıştırılmış ve barajlarda bugünkü sıkıntılı durumlar için yeterli su kalmamıştır. Bu nedenle doğalgaz akışı %10 oranında bile kesildiğinde günlerce sürecek elektrik kesintilerine gidilmesi durumu ile karşı karşıya kalınmıştır.

Önceden planlanarak yapılabilecek doğalgaz depolanması, daha fazla yenilenebilir kaynak tesisi gibi önlemler yanında barajlı santrallarda su rezervlerini kontrollü kullanarak bu günkü kesintilerin önlenememiş olması yöneticilerin bilinçli siyasi tercihleri sonucu meydana gelmiştir. Bilindiği gibi hidroelektrik santrallarda üretilen elektriğin maliyeti birçok öteki kaynaktan üretilen elektrikten daha düşüktür ve en önemlisi barajlı hidroelektrik santralların 13 823 MW’lık bölümü (%59,3’ü) EÜAŞ yani Devlet tarafından işletilmektedir. EÜAŞ ise piyasanın çok altında bir fiyatla (piyasa fiyatının %30-50 si arası) dağıtım şirketlerine vermektedir. Böylece hem elektrik satış tarifesindeki fiyatların düşükbelirlenmesinde, hem de kayıp kaçak elektriğin karşılanmasında fonlama yapmaktadır. Yani elektrik tarifelerini belirleyen siyasi otorite yurttaşlara ait Elektrik Üretim A.Ş. nin ucuz fiyata elektrik satması ile tarifeleri düşük tutabilmeyi düşünmektedir. Yurttaşın parası ile uzun yoldan sübvansiyon uygulamaktadır. İşte bu nedenle 2021 yılında da piyasa fiyatları artmasına rağmen tarifeleri arttırmayan siyasi otorite barajlardaki suları bugünkü gibi sıkıntılı günler için rezerv olarak tutmak yerine siyasi nedenlerle arttırmadıkları tarifelere gizli destek olarak kullanmışlardır.

Bu durum elektrik sisteminin işletilmesinin siyasi kararlara alet edilmesi sonucunda ortaya çıkan somut bir durumdur. Önemli bir yönetim hatasıdır.

Bugünkü elektrik kesintileri bilinen işletme yöntemleri ile yukarıda anlatıldığı gibi önlenebilecekken bu yola gidilmemiştir.

Bugün elektriği kesilenler, üretimi aksayan sanayiciler ve işlerinden olan emekçiler elektrik kesintilerini bu yönetim hataları dışında başka nedenlere bağlamadan elektriğe siyasetin müdahalelerinin önlenmesi ve önceliğin sürekli elektrik sağlanması yönünde olması taleplerini yükseltmelidirler.

Vazgeçilemez bir hak olan elektrik akışı yerine piyasanın nakit akışını önde tutan zihniyet değişmedikçe bu gibi kesinti ve kısıntılarla karşılaşmaya devam edilecektir.