Eliaçık: Yeryüzü Sofraları sokağın koalisyonudur

İlahiyatçı yazar aynı zamanda Antikapitalist Müslüman Hareketi'nin önde gelen isimlerinden İhsan Eliaçık, "Din demek amel demektir, orucu sakız değil yalan bozar' diye konuştu.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Selin Ongun'a konuşan İhsan Eliaçık, Müslümanların kutsal ayı Ramazan'la ve Gezi Direnişi'nden sonra ismi daha çok anılan sosyal medyada da oldukça destek bulan Yeryüzü Sofraları'yla ilgili açıklamalarda bulundu.

Bu akşam Yeryüzü Sofrası'nı Taksim Tünel'de açacaklarını söyleyen Eliaçık, "O sofraya oturmak için oruç tutmak gerekmiyor. Sofranın amacı yemek içmek değil, insanların buluşması." diye konuştu.

Yeryüzü Sofraları siyasi mi sorusuna 'Zulme karşıdır bu sofra. Bir yerde zulüm var ise buna itirazdır. “Şu partinin politikasına itiraz” diye okunamaz bu sofralar. Çünkü o partilerin mensupları da o sofrada oturabilir. Allah'ın sofrasıdır bu sofra, kimseye kapalı olamaz. Herkese açıktır. Yeryüzü Sofrası bir tür koalisyondur. Sokakta koalisyon diyebiliriz. Hiç değilse yılda bir kez Ramazan ayında koalisyonu bu sofrada kurabilmeliyiz. Koalisyon, “Coa” kökünden, Yunanca'dan gelen bir kelime. Ağaç yapraklarının birbirinin içine geçmesi, birlikte gelişmek anlamında. Tam da ihtiyacımız olan şey bu.' diye yanıt verdi.

Röportajdan öne çıkan açıklamalar şöyle:

“Dinin, dini çevrelerin tekelinden çıkması en büyük mutluluğum olur” diyorsunuz siz. Yeryüzü Sofraları'nı da böyle mi tercüme ediyorsunuz?
Doğru, aslında Yeryüzü Sofraları'ndaki ortam tam da böyle. Bu sofraları bu nedenle de çok seviyorum. Bu, dini çevreleri dışlamak anlamına gelmiyor. Dini çevreler de dahil olsun ama din onların tekelinde olmasın demek bu. Din sadece dini çevrelerin tekeline bırakılmayacak kadar önemli bir olaydır.

“Dini çevreler”den kastınız nedir?
Parti olarak AK Parti, kurum olarak Diyanet, İlahiyat, İmam Hatip Liseleri, Kuran kursları. STK olarak tarikatlar ve cemaatler. Evrensel bir ufku var dinin. Bir gruba hapsedilemez. Şöyle anlatayım; din hava gibidir, görünmez ama herkes onu solur ve bir yönüyle herkesin ona ihtiyacı vardır. Yani din, bir grubun tekelinde olamaz ve kalamaz.

“Bir zamanlar Ramazan” diyerek soralım. “Kimin oruç tutup tutmadığının merak edilmediği, bunu konuşmanın ayıp olduğu” zihniyet nasıl ve neden değişti?
Türkiye'de 12 yıldır muhafazakar, dindar bir iktidar var. Her iktidarın da kendi görünürlüğü ve önem verdikleri var. Şu bir gerçek; geçen yıllarda iktidar çevrelerinde bir işe, memurluğa girmek, ihale vs. almak için dini görünümler önem arz etmeye başladı. Diğer yandan buna tepkiler oldu. Ben buna itiraz edenlerden oldum hep. Muhafazakar bir iktidar döneminde dini görünümlerin ve dini ritüellerin ölçü haline gelmesine, bunların ehliyet ve liyakat kriteri olarak kullanılmasına itiraz ediyorum. İnsanların ne giydiği, oruç tutup tutmadığı namaz kılıp kılmadığı ehliyet ve liyakat ölçüsü olamaz. Devleti yönetmenin, ihale almanın, memur olmanın ölçüsü dini görünümünüz ve ritüelleriniz olamaz. Adalet, doğruluk, dürüstlük, işini iyi yapmak, bunlardır ehliyet ve liyakat kriterleri. Kuran'da bunları yazmaktadır zaten.

Size göre hangisi?
Din yaşamın içinde bazı davranışları sergilemektir. Din davranıştır. Din demek amel demektir. Marksist tabirle din praksistir. Pratik etmektir. Etmeye, eylemeye, davranmaya yöneliktir din. İnsanlar arasındaki davranışla ilgilidir. Hadi o klasik soruyla bakalım. Vatandaş soruyor: “Hocam sakız orucu bozar mı?” Benim yanıtım, orucu sakız değil yalan bozar. Başkasının emeğini çalmak, kendine ait olmayanı almak sadece orucu değil dini bozar. Öldürmek, çalmak, yalan söylemek bir dindarın yapabileceği hareketler değildir. Bu üçü insanı dinden çıkarır. Bir hükümet, bir çevre, bir kişi gözünü kırpmadan bunları yapıyor ve bunların hesabını vermiyor ise o kişilerde din de kalmaz oruç da.

Her yıl ilahiyatçılar arasında “Ramazan'a özel polemiklere” tanık oluyoruz. Örneğin sizin “namaz ritüeldir” sözünüz çok tartışılmıştı. Bu tartışmaya nasıl nokta koyarsınız?
“Kur'an'a göre namaz ritüeldir. Yani camide ritüel icra edersiniz. Hayatın içinde ibadet edersiniz" demiştim. Ritüel kelimesini muhafazakar dindarlar bir aşağılama olarak algılıyor. Halbuki bu aşağılamak amacıyla kullanılmış bir söz değil bir durum tespiti. Ritüel kelimesinin Kuran'daki karşılığı “nüsuk”tur. Nüsuk tekildir, nüsukun çoğulu ise “menâsik”tir. Hac merâsimi, hac nüsuku, yani hac ritüeli denir. Namaz nüsuki yani namaz ritüeli denir. Bunların hepsi nüsuktur. Nüsuk, Kuran'da dokuz yerde geçer. İbadet ise 278 yerde geçer. İbadet kelimesinin geçtiği hiçbir yerde namaz, oruç, hac kullanılmaz. Kuran'ın ibadet dediği başka bir şeydir. İbadet iş ve değer üretmektir. Seni kim sömürüyorsa sen ona ibadet ediyorsun demektir. Fatiha Suresi'nde “Biz ancak sana ibadet ederiz” denir. İnsanların hayrına işler yapmak, adalet ve iyilik için çalışmak, yoldan taşı kaldırmaktır ibadet. Bunlar asıl ibadetlerdir. Nüsuklar ise camide, kilisede, havrada, cemevinde yapılır. Camide kılınan namaz, cemevindeki semah nüsuktur. Bu dini mekanlardan çıktıktan sonra zayıfın güçlüye secde etmediği, kimsenin sömürülmediği, iyi geçinmeyi, güzel davranmayı, doğru olmayı, paylaşmayı, yeryüzündeki nimetlerden eşitçe yararlanmayı esas alan bir sistem kurarsanız işte o zaman Allah'a ibadet etmiş oluyorsunuz.