Devrim ve sosyalizm mücadelesinin isimsiz kahramanlarından Ali Alkan’ın “En güzel yıllarımı genç arkadaşlarımla yaşadım, en kötü günlere de yine genç arkadaşlarımla birlikte direnerek geçirdim” sözü ondan devrimcilere kalan bir emanet olarak yaşayacak.

Elveda ‘genç arkadaşım’
Ali Alkan (En sağda) (Fotoğraflar: BirGün)

Erol AKSAKAL

Artvin halkı, yiğit, kararlı, gözü pek bir devrimci evladını kaybetti. Ali Alkan, 23 Ekim 2023 tarihinde aramızdan ayrıldı. Ali, yıllardır yaşadığı şehir olan Bursa'da, Artvinliler Mezarlığı’nda kalbimize ve sonsuzluğa emanet edildi. Şimdi, uğruna ölümleri göze alarak devrimci mücadelesine başladığı Artvin’den gelen toprağıyla birlikte yatarken, anılarını bilincimize ve geleceğimize bıraktı. Ali Alkan'ı, unutmayacağız, unutturmayacağız... Ölüm ilanları oldu buluşma yeri isimlerimize, “o büyük güne dek elveda” diyen, solgun, güleç resimlerimize…

ÇOCUKLUKTAN DEVRİMCİ

Ali, Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı, Cevizlik (Çilçim) köyünde, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Ali’nin kendinden büyük bir ablası ve bir abisi ile kendinden küçük üç erkek kardeşi daha vardır. Aile, köyde çiftçilik yaparak yaşamını sürdürmeye çalışır. Yusufeli, çiftçiliğin en zor yapıldığı ilçelerden biridir Artvin’de. Ali’de nüfusa aslında 1958 yılında dünyaya gelmiş olmasına rağmen, 1960 doğumlu olarak kayıt edilir. Ve birçok akranı gibi, doğum tarihi, birinci ayın birinci günü olarak nüfusa işlenir. Ali’nin ailesi, biraz olsun rahatlatmak için 1964 yılında Artvin’e göç etmeye karar verirler. Artvin’in neredeyse bir köy yeri sayılabilecek, Dere Mahallesi’ndeki tanıdıkları, hali vakti daha yerinde olan, Sefil Emi’nin yanında “yarıcılık” yapmaya başlarlar. Ali'ye çocuk olduğu yılları her sorduğumda, gözlerindeki parlaklığın nasıl arttığını, yüzünde, "ele avuca sığmayan hareketli bir çocuğun" hallerinin gülümsemesini görürdüm.

Ali, 1967 yılında, evlerine yakın olan Cumhuriyet İlkokulu’nda okula başlar. Şeref ve Asım öğretmenlerini çok sever. Sınıf arkadaşları arasında, gerçek yaşının da verdiği özgüvenle sayılır ve sevilir biri olur. İlkokul öğretmenlerinin tamamına yakını Köy Enstitüleri’nden gelen, aydın ve ilerici öğretmenlerdir. Ali’nin eğitimi bu değerli öğretmenlerle devam eder.

ARTVİN ALİ’YLE TANIŞIR

1970 ve sonrasındaki yıllar, Artvin ve Ali için yeni bir dünyaya kapıların açıldığı yıllar olur. Ortaokul ve lise yıllarındaki öğretmenlerinin tamamına yakını; genç, ilerici, devrimci ve kendine “Ben sosyalistim” diyebilen öğretmenler olur. Ali’nin devrimci düşünceler ile tanışma, anlama, öğrenme, kabul etme ve bu idealler uğruna eylemde bulunma yılları başlamıştır artık. Ali, Artvin’in ilk devrimci kadrolarının oluşması için, başlangıç yapan, mahalleye, okula, sokağa “sahip” çıkan, “kavgaysa kavga, ölümse ölüm” diyebilenlerin bir araya geldiği gençler arasındadır. Ülkede esmeye başlayan ’68 Kuşağı rüzgarı, Artvin’i de etkisi altına almıştır.

Siyasi kavgalar, yaralanmalar ve ölümle biten karşı karşıya gelişler çok kısa bir sürede günlük yaşamın bir parçası olur. Halkı baskı altına almak için her yola başvuran sağ, milliyetçi, dinci ve devlet destekli siyasal-sivil yapılara karşı, direnmeye çalışan, teslim olmayan, bir araya gelen, örgütlenen, mahallesini, okulunu, işyerini korumaya çalışan sol, devrimci ve sosyalist çoğunluğu oluşturan bir halk…

İşte bu günlerin birinde, 1977 yılı yaz mevsiminde, okulların tatil olduğu ayda çıkan kavga sırasında ölen bir kişi nedeniyle Artvin’de Devrimci Gençler tutuklanır. Artvin’deki devrimci gençliğinin ilk çekirdeklerinden Ali ve Necmi’de tutuklananlar arasındadır. Ali bir süre tutuklu kalır ve daha sonra serbest bırakılır. Dava bitiminde 2 yıl ceza alır. Davanın bir diğer sanığı, Necmi Karagülle, Artvin cezaevinden dava sonuçlanmadan firar eder. Firar edenler arasında başka bir davadan tutuklu bulunan Özgüç Tuncay’da vardır.

İlk geçlik yıllarından başlayarak tüm ömrünü özgürlük ve sosyalizm mücadelesine adayan Ali Alkan,
sadece iyi bir devrimci değil aynı zamanda örnek bir eş, baba ve arkadaştı. 

YOL’A ERKEN ÇIKANLAR

"Fırtınalı Denizin Yolcuları" Karadeniz’den Artvin’e geldiğinde Ali ve Arkadaşları, çoktan ismini bile daha bilmedikleri bir yola çıkmış, direnmeye ve kavgaya başlamış, ölümü de göze almıştır. Artvin'de Orta Mahallede yeni bir hayatın doğduğunu gören ve bundan rahatsız olan resmi ve sivil güçler, halkı sindirme saldırılarına tüm güçleriyle devam eder. Orta Mahalle Halk Odası’nda polis arama yapar. Yasak yayın, Devrimci Yol Dergisi, seminer notları, Mahir Çayan ve Che’nin fotoğraflarını, “suç delili” olarak görür. Yöneticileri için dava açılır. Dernek kapatılır. Şimdi her evi dernek yapmak zamanıdır. Ali ve Arkadaşları da öyle yapar. Ali, Orta Mahalle Halk Odası’nın başkanıdır. Mahallede yaşayanların tamamına yakını da Ali’yi ve arkadaşlarını sever. Arkadaşları ile birlikte, evine odun/kömür taşımadığı, işlerine yardım etmediği çok az aile vardır mahallede. Ali, belediyenin yapmakta olduğu yol çalışmasının hızlanması ve bir an önce tamamlanması için Halk Odası’ndaki arkadaşlarını toplar, Artvin Halkevi’nden dayanışma için gençler gelir ve birlikte, kısa süre içerisinde yol yapılır. Tam bu günlerde, 14 Mayıs 1979 tarihinde Artvin’de Adalet Partisi’nin büyük bir salon toplantısı olur. MHP’li faşistlerde parti toplantısındadırlar. Toplantıdan sonra, AP ve MHP’liler, devrimcilerin protestosu karşılar ve polis desteği ile Artvin’den çıkarlar. Bir taraftan yol çalışması yapıldığı ve sona yaklaşıldığı günlerdir bu günler. 15 Mayıs günü, mahallede kalan birkaç Adalet Partili ailenin, MHP’li çocukları, Ali ve Arkadaşları’na laf atar, küfür eder, kavga çıkar. MHP’liler silah çeker. Silah patlamaz ama kavgada yaralanmalar olur. Polis MHP’linin silahını tarlada bulur. Silahı çeken şikayet edilir, tanıklar ifade verir ancak hiçbir işlem yapılmaz. Polis silaha el koyduğu konusunda tutanak tutar. Dosya dava konusu bile olmadan kapatılır.  Bir taraftan da MHP li faşistler Orta Mahallede oturan TÖB-DER Yöneticisi ve Kars Cilavuz Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmenin evini, gece silahla tararlar. Pencere perdesindeki gölgeye hedef alınarak yapılan atışlar sonucu ölen ve yaralanan olmaz. Orta Mahalle’deki ilerici, demokrat insanları hedef alan MHP’liler silahlanıp, polis desteği ile, gece ve gündüz mahallede gezmeye başlar. Bu günlerin birinde, yine mahalleye faşistlerin girdiğini haber alan Ali, yanındaki bir arkadaşı ile karşılarına dikilir. Karşılıklı silahlar çekilir ve çatışma başlar. Yaralanan ve ölen olmaz. Bu olaydan sonra, Ali ile arkadaşı aranır duruma düşerler. İllegal yaşama geçer ve Artvin’den ayrılmayı hiç düşünmez. Aranır durumda olduğu halde ve "yeni görevlerinde" , “içinde yar sesinin de olduğu” ve çok sevdiği Artvin’den ayrılmaz. Artık sadece Orta Mahalle değil, gece olunca Artvin’in bütün mahalleleri, sokakları, evleri, Ali ve Arkadaşlarına “emanet edilmiştir”.

AYAK SESİ BİLE TANIDIK

Ali, Artvin Merkez’deki Devrimci Gençlik fırtınasının ilk dalgalarındandır. Aranır duruma düşmeden önce, demokratik kitle örgütlerinde seminerler vermiş, sokağını sahiplenmiş, her afişlemede ve yazılamada mutlaka bir birimde görev almış, yasal olan-olmayan tüm mitinglerde görev ve sorumluluk almış, yorulmak nedir bilmeyen “Genç Arkadaş”lardan biriydi kuşkusuz. 1980 yılı ocak ayı, grubun köyler arasında gece yürüyüşleri yaptığı, köylülerle, köydeki gençlerle, öğretmenlerle görüştükleri günlerle geçti. Kimi zaman şehrin kenar mahallerine, kimi zaman en merkezi yerlerine, valilik konağına komşu eve kadar girip çıktılar. İhbar edilmemek için her türlü önlemi aldılar, sürekli yer değiştirdiler. Son kez, ocak ayı sonlarında, il merkezine yakın köylerde kalıp, merkeze, Orta Mahalle’ye inmeye karar verdiler. Kuryelerinden birisinin polis tarafından tespiti ve gözaltına alınması, ardından yoğun ve seri operasyonlar başlar. Bu operasyonların birinde, Ali ile arkadaşı Orta Mahalle’de bir evde kuşatılır. Akşam saatlerinde başlayan çatışma, sabaha doğru sonlanır. Karşılıklı, otomatik silahların kullanıldığı, patlayıcıların atıldığı, kaldıkları evin kapı-pencere ve duvarlarının delik deşik olduğu gecenin sonunda Ali, çatışmada yanında bulunan arkadaşı ile birlikte yakalanır ve son bir kez daha tutuklanarak cezaevine konur. Cezaevinin, Devrimciler için önemli bir pratik olduğu gerçeğini bilerek, kendine yeniden ayakta kalma, direnme noktaları bulmaya çalışır. Her gün, yine dışarıda ve mücadele içerisinde olacağı günlerin hayalini kurar. Nasıl en kısa sürede dışarı çıkabileceğini düşünür. Artvin Merkez Kapalı Cezaevi’nden “kaçma/kaçırılma şüphesi var” gerekçesiyle, Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne nakledilir. 12 Eylül 1980 faşist askeri darbe sonrasında da Erzurum 3 Nolu Askeri Tutukevi’ne gönderilir.

"Nazi kamplarına" benzetir Ali burasını. Artvin Devrimci Yol Davası’nın iki numaralı sanığı olarak yargılanmaya başlar. Karskapı 1 Nolu Askeri Cezaevi’nden mahkeme salonlarına gidiş-gelişler ve yıllarca süren yargılamalar devam eder. Mahkeme salonlarında, kendisini ve arkadaşlarını savunan, onları koruyan konuşmaları, işkenceleri, baskıları mahkeme heyetinin suratına korkmadan haykırmaları, işkenceler, dayaklar, açlık grevleri, hücreler...

Ve mahkeme bitiminde hakkında verilen idam hükmü. Bursa Özel Tip Cezaevi, her şeye yeniden başlamak, özgürlük için tünel kazmak, yakalanmak, baskı ve işkencelerle gecen yıllar ve sonunda özgürlük, İlk gençlik yıllarından beri, büyük bir aşkla bağlı oldukları, iki devrim yolcusunun, birlikte yol yürümeleri, evlilik, çocuklar. Örnek bir eş, baba ve arkasında bıraktığı onurlu bir yaşam.

Mücadele insanı, kavga ustası, direnen bir kişilik. “Genç Arkadaşım”, sevgili dostum; 65 yıllık yaşamının, toplam 13 yıl 7 ayını, canını verecek kadar sevdiği bu ülkenin cezaevlerinde geçirdiğine tanığız, "Genç Arkadaşım", sevgili dostum; son yazdığı mektubunda; “En güzel yıllarımı “Genç Arkadaşlarımla” yaşadım, en kötü günlere de yine "Genç Arkadaşlarımla" direndim” sözü senden sonra bizimle yaşayacak, Ardında, destansı bir yaşamı bırakıp sonsuzluğa gidişine saygı ile “Genç Arkadaşım", sevgili dostum elveda...

Unutmayacağız…

Unutturmayacağız…