İsrail’in Şam’da İran elçiliğini vurmasına dikkat çeken emekli diplomat Engin Solakoğlu, Netanyahu'nun Gazzelilere yönelik katliamını meşrulaştırmak ve iktidarını sürdürmek için savaşı yaymaya çalıştığını vurguladı.

Kaynak: Haber Merkezi
Emekli diplomat Solakoğlu: Netanyahu Tahran’a pirince giderken ABD eldeki Amman’dan, Riyad’dan olabilir

İsrail’in Şam’da İran elçiliğini vurması sonrası Ortadoğu’da yeniden savaş çanları çalmaya başlarken emekli diplomat Engin Solakoğlu Ortadoğu'da yeniden nükseden gerilimi değerlendirdi.

Solakoğlu'nun değerlendirmesi şöyle:

“İsrail ile İran arasındaki gerilim yeni bir olgu değil. Irak’ın devre dışı bırakılması, Suriye’nin kanlı bir savaşa sürüklenmesiyle birlikte Ortadoğu’da İsrail açısından tehdit sayılabilecek tek ülke olan İran yıllardır hedef alınıyordu. İran da boş durmuyor elbette ve özellikle vekalet savaşları dediğimiz yöntemi kullanarak İsrail’i ısıramasa dahi sık sık kaşıntı krizine sokuyordu.

Bu kez ise biraz daha vahim bir manzarayla karşı karşıyayız. Hamas ve Filistinli direniş örgütleri İsrail’in façasını fena halde bozdular. İsrail’in cevabı ise halen devam eden ve insan kalabilenleri insanlıklarından utandıran bir soykırım girişimi oldu.

Netanyahu ve onun aşırı sağcı ırkçı ortakları altı ay içerisinde Gazze’de taş üstünde taş bırakmadılar. En iyimser verilere göre bile 40 bin civarında sivil öldürdüler, buna karşılık Hamas ve Filistin direnişini kıramadılar. İsrail kamuoyunun büyük bölümü farklı farklı sebeplerle de olsa Netanyahu’nun iyice aleyhine döndü. Kimisi 7 Ekim’i engellemekte başarısız olduğu, kimisi rehineleri kurtaramadığı, kimisi savaşı çabuk bitiremediği, bana sorarsanız küçük bir bölümü de katliamı sürdürmekteki ısrarı yüzünden.

NETANYAHU SAVAŞI YAYMAYA ÇALIŞIYOR

İsrail’in yolsuz ve katil Başbakanı şimdi o katliamı “beka sorunu”na dönüştürebilmek ve iktidarını sürdürmek için savaşı genişletmeye çalışıyor. Lübnan hesabı henüz tutmadı. Hem Hizbullah hem de Lübnan’daki diğer güçler İsrail’in bu katliam siyasetinin yeni mezesine dönüşmemek için ihtiyatlı ve sorumlu davranıyorlar.

Geriye İran kalıyor. İran’da rejim içerisinde bir çekirdek Filistinliler konusunda daha aktif davranılmadığı iddiasıyla Molla düzenini sıkıştırıyor. Diğer yandan İsrail İran’ı çatışmaya çekmek için kışkırtma çabalarına ara vermiyor.

ABD’den bir Pentagon heyetinin İsrail ziyareti bu ortamda farklı şekillerde yorumlandı. Bazı çevreler bunun İsrail’in İran’a saldırmasını önlemeye yönelik olduğunu iddia ederken, bazı kesimler ziyaretin ortak saldırı planlaması için yapıldığını ileri sürdüler. Benim tahminim ABD seçimlerine 7 ay kala bölgede nasıl sonuçlanacağı belli olmayan bir savaşı Washington’un arzu etmediği yönünde. Pentagon uzmanları İsrail’i tatmin edecek, Netanyahu’ya bir süre nefes aldırabilecek ama İran’ı topyekûn savaşa mecbur bırakmayacak bir dozaj bulma peşindeler. En azından insan tarafım bunu umuyor.

ABD-İSRAİL PLANLARI TUTMAZ

Peki Washington İran rejiminin ağır bir darbe yemesini, mümkünse yıkılması tercih etmez mi? Savaşın bu şekilde ve süratle sonuçlanacağından emin olsa elbette eder. Ancak bunu mümkün görmüyorum. Aksine İran’a yönelik saldırının Tahran’ı yıkmayacağı gibi, molla rejimini hak etmediği ölçüde güçlendireceğinden eminim. Emin olduğu bir başka husus İran’ın hiçbir şekilde Irak veya Suriye’ye karşılaştırılamayacağı. Kaldı ki emperyalizmin Suriye planlarının akıbetini gördük.

Bu noktada ABD ve müttefiklerinin uluslararası planda ve Ortadoğu’da artık tek başına at oynatabilme olanaklarının bulunmadığını akılda tutmak gerekiyor. Suriye denkleminde Rusya’nın oynadığı rolü biliyoruz. İran özelinde Çin’i de buna eklemek gerekir. Yani öyle, İran’ı bir darbede indiririz hesapları tutmaz. Böyle bir savaşın çıkartacağı yangının yaratacağı tahribat İran’la da sınırlı kalmaz. Bölgedeki ABD yanlısı rejimlerin de varlığını tehlikeye atar. Bu arada İsrail de yaşanamayacak hale gelebilir. Özetle Netanyahu Tahran’a pirince giderken Washington eldeki Amman’dan, Riyad’dan olabilir.

Hiç arzu etmem ama bu senaryoda milyonlar ölür, devletler yıkılır ama halklar ayakta kalır. O halklar da çok ağır bir bedel ödemek pahasına da olsa, ABD emperyalizmini bu topraklardan defetmek için altın bir fırsat yakalamış olurlar.”