Allah, sonumuzu hayreylesin diye finali bağlarken, çoğu insanın bedenini, bir ürperti esintisi yalayıp geçmiştir, hiç kuşkusuz. Koltuğun boş halinin, dolu halinden daha işe yarar olması, halimizin hem acıklı hem de gülünç olduğunu ispat eder mi, bilemem, lakin tek adam siteminde, tek önemli şeyin tek adam olduğu, artık besbelli. Damat filan hep hikâye imiş, yazık ya.

En tuhaf yurt; elbette Esenyurt!

ALPER TURGUT

Memleketimde bariz bir tuhaflığın olmadığı gün, resmen boşa geçmiş sayılır. Kimi gurbetçilerin, hiç acımadan bizleri, nabıyonuz la fakirler diye mavra mezesi yaptığı bugünlerde, yeni rejimin izin verdiği ölçüde etkili ve yetkili olan, yurdumun en meşhur damadının, Instagram fenomenliğine oynayacağı elbette aklımıza gelmezdi. Evet, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, biz, onu havuz medyasında borusu öter sanıyorken, son derece kötü bir metinle istifa ettiğini, anca sosyal medya aracılığıyla duyurabiliyordu. Sağlık sorunlarım var, dedi anaokulu terk düzeyindeki istifa mektubunda, kimse de çıkıp neyin var birader demedi, klişe tabirle çok fazla dost biriktirememiş herhalde. Neyse, her neyse.

Allah, sonumuzu hayreylesin diye finali bağlarken, çoğu insanın bedenini, bir ürperti esintisi yalayıp geçmiştir, hiç kuşkusuz. Aboooooo! Harbiden avro 10 lira oldu, dolar sekiz buçuğa zıpladı, altın desen kafasına göre takılıyor diyen halkımızın maddi endişesi, boş koltuğun görevi devralmasıyla, büyük bir sevince dönüştü. Koltuğun boş halinin, dolu halinden daha işe yarar olması, halimizin hem acıklı hem de gülünç olduğunu ispat eder mi, bilemem, lakin tek adam siteminde, tek önemli şeyin tek adam olduğu, artık besbelli. Damat filan hep hikâye imiş, yazık ya.

Damadın yerine, seçimleri kaybetmesiyle ünlü Binali Yıldırım’ın geleceği iddia ve dedikoduları, hah haytttt! Aha şimdi ekonomi düşünsün esprileri getirdi aklıma, aklımıza. Başbakanken, meydan meydan dolaşarak, kuzum ya, başbakanlığa gerek yok bence, hatta bana da gerek yok diyen adam, hazineye lüzum yok, maliye de neymiş, kullanıvermeyiz olur biter gibi bir şeyler söyleyebilirdi, hiç şüphesiz. Ama olmadı, efsane günler bizi bekleyebilirdi oysa. Başka bir alternatifi vardı ve hepimizin kahkaha atma ihtimali sonlandı, kısmet! Ancak yine de vurgulamak isterim, keşke o koltuk boş kalsaydı, birçok sorumluymuş algısından ibaret olan koltuk gibi. Çünkü 18 yıldır yaşanan saçmalıklardan, ziyadesiyle bunalan milyonların varlığı, apaçık bir gerçek artık. ABD başkanı için bölündü bu halk, iki ihtiyar ve şaibeli adamın yarıştığı ta uzaklardaki seçimde taraf oldu, idealler olmayınca, hayli buruk bir his bu, anlayana.

Havuz medyası demişken, onun amiral gemisi olan en bildik televizyonunda ‘Akıncı’ adlı süper kahraman dizisi başlayacak. Ortam süper görünüyor, teknoloji desen o bizim. Ama o da nedir, duvarda bir kılıç, ellerini semaya açan süper kahraman. Yerli ve milli kahraman, tek eksiğimiz buydu. Depremde, birkaç güzelim yavru kurtuldu ve bu hepimizi mutlu etti. Ancak mucize hasıl oldu, dertler unutuldu kafasını yaşayan nice insan vardı, enkazda ne arıyor bizim bebeklerimiz, çocuklarımız demedikçe, keramet arar dururuz, nice badireleri atlatmayı denedikçe. Mucize, kahraman, süper kahraman arayacağımıza, bilime sarılalım, sistemi oturtalım, sorumluları bulalım, hakkımızı alalım ve onu koruyalım diyebilmeyiz artık, son süratle, mutlaka!

Peki, o maneviyatı güçlü süper kahraman, haksızlıklarla mücadele mi edecek, misal madencinin yanında mı duracak, yoksulları mı koruyacak, yoksa memleketimin patronlarını, iktidar yandaşlarını, her ihaleyi itinayla kapan müteahhitlerini mi kollayacak? Bakın, bu ülkenin Cumhurbaşkanı, başında bulunduğu iktidar partisinin başarısı için çalışmanın milli bir görev olduğunu zikretti. Yani yeni süper kahraman, mesajı almışsındır umarım, muhaliflere sakın göz açtırma ha, sen erk için varsın, bunu unutma! Hayda! Yanlışlık filan olmasın, ironi içeriyor bu son cümle, hararetle belirtmek isterim. Ülkeyi yöneten irade, "İnsan Hakları Eylem Planı'na öncelik vereceğiz" de dedi, unutmadan söyleyelim. Hem seçim yatırımı hem de ABD’deki yeni yönetim ile iyi geçinelim temennisi de olsa, epey vakittir, hata üstüne hata ettikleri, oy yitirdikleri bilinen bir gerçek. Halkımızın ‘pandemi’ sürecinde yaşadıklarını unutmamasını temenni ediyorum kendi adıma, sana hem evde otur hem işe git dediler, dalga geçer gibi, sana toplu taşımaya sakın kullanma, çok riskli dediler, ama seçenek dahi sunmadılar, fakiri değil, zengini korumaya didindiler, bunu hep hatırla.

Güzelim İstanbul’umuzda, salgın hayatın ta kendisi oldu son süreçte, içinden mavi geçen bu kentin rengi, kıpkırmızı artık. Ancak bunu önemseyenler de mevcut, üstelik hayli çoklar. Özellikle Esenyurt, kırmızı rengin en koyusu orada hüküm sürüyor, ama bazıları aldırmıyorlar. Kokoreçcinin dükkânı sanıyorduk, oysa pavyonmuş haberini okudum, düşünün midye dolma yemek için giriyorsun mekâna, hoppppp konsomatris geliyor yanına, acayip kafalar bunlar. Yine Esenyurt’ta, bir gece kulübünde, yasak olmasına rağmen şaşalı bir etkinlik tertip ediliyor, Miss Uganda’yı seçiyormuş, bizim maganda, bak ya!

Almanya’da yurdumuzdan göç edenler aşıyı bulunca, endişe de hasıl oldu hemen, işkillendi haliyle ahali, bunlar bizim insanımız, ancak milli ve yerliler mi acaba, aşıyı alırsak, yabancı filan olmayalım ha demeye getirenler oldu. Bir kısım mezheplerini araştırmaya kalktı, kimileri zaten aşı olmayı reddettiğini söyledi. Ben maskeye dahi karşıyım dedi bazı tipler, genetiğimle oynanmasından da korkuyorum dedi, kimi aklı kendine büyük gelenler. Ortalık toz duman oldu, sanki atomu parçalayacak mevcut bünyesiyle eleman, kim ne etsin senin genini be, la havle!

Bir de üstüne asri zaman dâhisi denilen Elon Musk, testler bir pozitif, bir negatif geldi, düzmece bir şeyler var deyince, zaten tünemiş bekleyen ahali, galeyana geldi. Hadi biz cahiliz, bu zeki, hastalık kocaman bir safsata işte diye anında köpürdüler. İyi de herif vizyoner ve pazarlama ustası, salgın uzmanı değil canım be! Böyle muhafazakâr ve seküler fark etmiyor, her şeyi bilen bir kesim oluştu, istedikleri insana hakaret ediyorlar, her meseleyi onlar biliyor, kendi kendilerine kanaat önderi de oldular, algı mühendisi de. Bunlardan uzak durun, hayattan soğuturlar insanı, aman diyeyim.

Yurdumun Oscar adayı, Güney Kore uyarlaması 7. Koğuştaki Mucize filmi olunca, aldı beni bir gülme. Yabancı dilde en iyi film dalını, daha da yabancı dilde en iyi film haline getirmek de hünerdir, elin eli, işte en iyisi.