Enerji yoksulluğu gıdayı tetikliyor
Enerji fiyatlarındaki artış tüm dünyada endişe yaratıyor. Türkiye’de ise risk çok daha büyük. Dr. Yıldızel’e göre neoliberal politikalar sonucunda daha fazla insan enerji yoksulu olacak. Artan işsizlik ve azalan ücret geliri enerji ve gıda yoksulluğunu tetikliyor.
Havva Gümüşkaya
Enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle Avrupa'da enerji yoksulluğunun artabileceği uyarıları yapılıyor. Durum Türkiye’de de farklı değil. Ücret artışlarının enflasyonun altında kalması ve enerji fiyatlarındaki artış, enerji kırılganı olan hanelerin durumunu çok fazla etkilyor. Enerji yoksulluk indeksine göre bir hane halkının toplam enerji harcamaları, bütçesinin yüzde 25’ini aştığında enerji yoksulu olarak nitelendiriliyor. Dr. Zeynep Elif Yıldızel ile enerji yoksulluğu kavramını, artan fiyatların etkisini ve neoliberal politikaların yarattığı tahribatı konuştuk.
800 MİLYON İNSAN ENERJİ YOKSULLU
Enerji yoksulluğu tanımları genel olarak gelişmekte veya az gelişmiş olan ekonomiler için yapılıyor bunun nedeni nedir?
Enerji yoksulluğu kavramına gelmeden önce birincil enerji tüketimini konuşarak başlamamız gerek. Hepimiz az çok biliyoruz ki, ülkelerin kişi başına tükettikleri birincil enerji miktarı o ülkenin gelişmişliği ve vatandaşlarının refahı ile doğru orantılı. Grafikte Afrika kıtasının kişi başı tükettiği birincil enerjiye bakacak olursak, dünyada toplam kişi başı birincil enerji tüketiminin ne kadar altında olduğu hatta neredeyse sıfıra yakın olduğu görülüyor. Dünya nüfusunun 7,9 milyar olduğu 2021 yılında, Afrika’nın nüfusu yaklaşık 1,4 milyar kişi. Başka bir deyişle dünya nüfusunun yüzde 18’i Afrika’da yaşıyor. Haziranda AB’de yapılan bir konuşmada tüm dünyada yaklaşık 800 milyon insan enerji yoksulluğu çekerken bunun yaklaşık 600 milyonu Afrika kıtasında yaşadığı belirtildi.
Afrika’da enerji yoksulu olmayan ülkeler sadece Kuzey Afrika’da olan Tunus, Fas, Cezayir, Libya ve Mısır. Enerji yoksulluğu neden genel olarak az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler için kullanılıyor grafik ile çok net açıklanıyor. Enerji yoksulu ülkeler hali hazırda fakir ülkeler. Bu ülkelerde, günlük hayatlarımızda gerekli okul, işyeri, ev, buzdolabı, sağlık hizmeti, endüstriyel üretim, yeterli gıda üretimi gibi temel ihtiyaçların elektrikten mahrum kalması ve ekonomik olarak elektrik altyapısının kurulamaması, vatandaşlarının gelirinin elektrik hizmeti satın almaya yetmemesi nedeni ile enerji yoksulluğu mevcut.
2021 yılında bir Amerikan vatandaşı toplam tek başına 45 varillik, Fransa vatandaşı tek başına 23 varillik, Almanya vatandaşı tek başına 25 varillik ve Türkiye’de de kişi başı 13 varillik enerji tüketildi. Tüm bunların yanında Afrika kıtasında herhangi bir vatandaş tek başına 2,4 varillik enerji tüketti. Dünyada bir yılda tüketilen enerjinin kişi başına bölünmesi ile bulunan değer ise 12 varil. Yani ülkelerden bağımsız olarak bir yılda harcanan enerjiyi dünya nüfusuna böldüğünüzde kişi başı 12 varil enerji harcanmışken Afrika kıtasında bu değer ne kadar düşük değil mi!
Enerji yoksulluğuna yol açan sorunlar neler?
Yapılan çalışmalar ve literatür gelişmiş ülkeler tarafından oluşturulduğundan, enerjide kırılgan grup olan ikinci grup düşünülerek enerji yoksulluk indeksi bir hane halkının toplam enerji harcamaları bütçesinin yüzde 25’ini aştığında enerji yoksulu olarak nitelendiriliyor. Yani enerji yoksulluğunu ülkeye değil bireylere atfetmiş bir tanımlama. Bu grubun enerji yoksulu olarak anılmasındaki etkenler öncelikle düşük hane halkı geliri, yüksek enerji fiyatları ve düşük enerji verimliliği. Oysaki bu ikinci grup gelir seviyesi nedeni ile kırılgan gruptur ve günümüzde oluşan ekonomik koşullardan ötürü enerji kullanımları gelir seviyesi tarafından karşılanmadığı için enerji kullanamayan kişilerden oluşmaktadır. Bu, grup gelir seviyesini yükselterek ya da vatandaşı oldukları ülkeler bu grubun enerji erişimi için bazı sübvansiyonlar yapması ile ya da enerji fiyatlarının düşmesi ile enerji yoksulu olmaktan çıkabilirler.
Oysa birinci gruptaki enerji yoksulu kişilerden bağımsız ülkelerdir. Çoğunluğunun Sahra Altı Afrika’sında olan ama Asya Pasifik bölgesi ile Güney Amerika’da da yer alan bu bölgeler, genel olarak az gelişmiş ülkelerin vatandaşlarının maruz kaldığı bir durumdur. Örnek vermek gerekirse Sahra Altı Afrika’sında çocukların yüzde 90’ını elektriği olmayan ilkokullarda eğitim görmektedirler.
Dr. Zeynep Elif Yıldızel - ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Yarı Zamanlı Ö. Ü./Jeolojik Araştırmalar Derneği II. Başkanı
2008 krizi sonrasında enerji yoksulluğunun temel itici faktörü olan hane halkı harcanabilir gelirlerindeki azalmanın, enerji yoksulluğunun bir başka yapısal sorununun arka planını oluşturduğu ifade ediliyor. Neoliberal yapısal dönüşümlerin enerji yoksulluğuna etkisi nedir?
Bu soru yine bireysel enerji yoksulluğundan bahsediyor. Ancak doğaldır ki 2008 krizi sonrası enerji yoksulu olan ülkelerdeki enerji erişimi olan sayıları çok az olan nüfus, Avrupa veya diğer gelişmiş ülkelerdeki vatandaşlar gibi etkilenmiştir. Bu krizle birlikte AB üyesi ülkeler için enerji yoksulluğu, gelişmekte olan ülkelerdeki erişim sorunlarını ifade eden enerji yoksunluğundan ayrılmış ve İngiltere ve İrlanda’nın öne çıkardığı ısınma harcamalarının karşılanamaması sorununu ifade eden yakıt yoksulluğunu da içeren daha geniş bir kavram olarak yerleşmiştir. İşin bu kısmı tamda neoliberal politikaların sonucudur. Şöyle ki; 1980 yılından itibaren özelleştiren enerji üretimleri, devlet desteğinden yoksun kalan üretim maliyetleri, kriz nedeni ile artan maliyet bu konuyu tetikleyen unsurlar olmuştur. AB üyesi ülkelerdeki kamu hizmeti yapan enerji şirketleri hızla özelleştirilmiş ve entegre enerji şirketleri yerine üretim, dağıtım ve perakende satışın ayrıldığı ve her birinin kâr maksimizasyonu hedefleyen ayrı birer özel şirket haline geldiği enerji piyasalarında fiyatı artan enerji üretimi etkili olmuştur. Bununla beraber inşaat sektörünün ekonominin itici gücü olarak kullanılan ülkelerde, konut bir ihtiyaç değil bir yatırım aracı olarak görülmesi ve çoğunluğun bu yatırımı yapmak için ödeyemeyecekleri miktarda borçlanmaları ve ekonomik göstergeler pozitif yönde yükselsin diye herkese verilen uzun vadeli krediler, sürdürülemez olan bu sistemde enerji yoksulu çok fazla hane halkı oluşturmaktadır.Ayrıca yine 2008 yılındaki meşhur morgage krizi ile hem gelirlerinden olan hem de yaşam standartları düşen önemli miktarda hanenin borçları nedeni ile enerji yoksulu konumuna düşmüşlerdir. Devletlerin vatandaşlarına istihdam yaratma politikalarındaki önemli değişimler, çok uluslu şirketlerin yön verdiği neoliberal politikaların gelişmiş ülkelerdeki artan enerji yoksulluğunda önemli etkileri vardır. Tüm bunların sonucunda artan işsizlik, azalan ücret gelirleri, düzensiz ve sürekli olmayan iş gücü piyasası ve artan enerji fiyatları çok sayıda kırılgan tüketiciyi enerji yoksulu yapmıştır.
YAKIN ZAMANDA DAHA FAZLA KİŞİ ETKİLENECEK
Enerji fiyatlarındaki yükseklik enerji yoksulluğunu tehdit ediyor mu?
Enerji fiyatlarındaki artış enerji yoksulluğunun artacağının direk göstergesidir. Bu hem Avrupa hem de ülkemizde de geçerlidir. Nitekim gelişmiş ülkelerde ki kırılgan kesim enerji fiyatları arttıkça enerji yoksulu ikinci gruba dâhil olacaktır. Enerji fiyatlarındaki artış her iki bölge için özellikle özelleştirmelerden kaynaklanan fiyat artışı ile birlikte birde enerji hammaddesini kontrol edememekten kaynaklanmaktadır. Demek istediğim Avrupa’da ve Türkiye’ye enerji üretiminde önemli ölçüde doğalgaz kullanan bölgeler olmaları ve doğalgaz da Rusya’ya bağımlı olmaları, en önemli girdi olan doğalgazın fiyatını kontrol edemediklerinden kaynaklanan enerji fiyatı yüksekliği ile karşılaşmaktadırlar. En son eylül ekim aylarında yaşadığımız durum bu. Bunun sonucunda ise daha fazla sayıda insan enerji yoksulu olacaktır. Bu hem Avrupa için hem de ülkemiz için yakın gelecekte karşılaşacağımız bir durumdur.
FİYATLARDAKİ ARTIŞ YOKSULLUĞU ARTIRACAK
Son yıllarda enerji ürünlerindeki fiyat artışlarının enflasyonun ve ücret artışlarının üstüne çıkması ve ülkedeki artan işsizlik oranları sizin ifadenizde enerji kırılganı hanelerin durumunu nasıl etkiledi?
Dar gelirli hanelerin tek zorlandıkları elektrik, su ve ısınma maliyetlerini karşılayamamak değildir. Enerji fiyatlarındaki artış, klasik söylem olan, iğneden ipliğe her şeyin fiyatında artış demektir. Tarım ürünlerinden, hazır gıdaya, kıyafetten, benzine, ekmekten içme suyuna kadar her şeyin fiyatının artması olarak karşımıza çıkacaktır. Olayın bir de çok görülmeyen ama tüm ülkeyi etkileyen boyutu var ki; dolar kurunun artması enerji fiyatlarının daha da artacağını bunun da her malın fiyatının artacağının göstergesidir. Zaten enerji kırılganı olan kişiler gelirlerini aslında temel ihtiyaç olan elektrik, su ve ısınmadan kısarak, önce gıdaya harcamak durumunda kalacaklar. Enerji fiyatlarında ki artış tabiidir ki gıdaya da yansıyacak ve kısa bir süre sonra gıda harcamalarını da kısmak durumunda kalacaklar. Tabii gıda harcaması kısılır mı? Kısılırsa nasıl? Bunlar çok üzücü sorular. Nitekim geçtiğimiz günlerde “porsiyonları küçültün” diye talihsiz bir tavsiye vardı. Bu tavsiye enerji kırılganı olan hanelerin yakın gelecekte gıda yoksulu olacaklarını da gösteriyor.
***
Düşük gelir grubundakiler enerji kırılganı
Türkiye’de tüketici hane halklarından çok, kırsal hane halkları, sulama için elektrikli su pompası kullanan çiftçiler veya küçük kentsel işletmeler gibi geçimleri elektrik kullanımına dayalı olabilecek tüketiciler elektrik fiyatlarındaki artışlara karşı daha kırılgan. Türkiye’de enerji yoksulluğu önce kırsal bölgelerde tarımsal gelir düşüklüğüne bağlı olarak çiftçilerde görülüyor...
Geçimleri elektrik tüketimine dayalı olan ve düzenli geliri olmayan kırsal kesim, kentsel işletme gibi kırılgan kesimler etkileniyor. Bu grupların en önemli özelliği düzenli gelirleri olmaması ve gelir elde ettikleri kesimlerinde düşük gelir grupları olması çok etkili. Söylemek istediğim zaten küçük kentsel işletme gelirini daha çok düşük gelir gruplarından elde ediyorlar. Düşük gelir grubu ise enerji fiyatları arttığında bütçelerini daha çok temel ihtiyaçlarına yönlendiriyorlar. Kırsal kesimde artık insan olarak işgücü daha az bulunduğundan tarımsal üretim, traktörler gibi daha çok enerji ile çalışan ekipmana dayandığı için enerji fiyatlarındaki en ufak değişim gübre dahil tüm tarımsal üretimi etkiliyor. Söz konusu etkilenen kesim enerji fiyatlarına kırılgan kesimdir. Aslında enerji erişimi mevcut ama kullanma durumunda ekonomik koşulların karar verdiği bir gruptur.