6 Şubat'ta yaşanan depremlerin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde yaşanan sorunlar çözülmedi. Depremzedeler, ruhsal ve toplumsal olarak ‘enkazdan’ çıkıncaya kadar Hatay’ın unutulmaması gerektiğini belirtti.

Enkaz altında bir yıl
Fotoğraf: AA

Havva GÜMÜŞKAYA

Hatay Depremzede Derneği, Depremin Birinci Yılı raporunu yayımladı. Depremin ardından geçen bir yıllık süreçte barınma hakkından, eğitime, sağlık hakkından çevre ve mülkiyet hakkına, ekonomik, sosyal, siyasal ve demografik sorunların ve hak ihlallerinin Hatay ilinde yaşanmaya devam ettiği belirtilen raporda talep ve çözüm önerileri sunuldu.

6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremler nedeniyle resmi açıklamalarda 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiği, 107 bin 204 kişinin ise yaralandığı belirtildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıklamalarına göre sadece Hatay’da 13 bin 883 bina deprem anında yıkıldı.

Depremden 7 ay sonra seslerini duyurmak, sorunlarına çözüm bulmak amacıyla depremzedeler tarafından kurulan Hatay Depremzede Derneği’nin hazırladığı raporda deprem öncesi ve sonrası kapsamlı bir şekilde ele alındı. Toplamda 80 sayfalık, 18 ana başlık altında oluşan rapor, Ankara’da dernek yöneticilerinin katıldığı basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleştirilen basın açıklamasına TMMOB, TTB, SOL Parti ve CHP de katıldı.

ZORUNLU GÖÇ

Raporda sayısal verilere ilişkin farklı tespitler bulunsa da deprem sonrası oluşan barınma ve temel ihtiyaçlara erişim krizi nedeniyle yaklaşık 2 milyon kişinin deprem bölgesinden göç ettiği, yaklaşık 800 bin kişinin de deprem bölgesindeki kırsal alana taşındığının tahmin edildiği belirtildi.

Derneğin AFAD ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin raporda şu bilgiler aktarıldı:

“Hatay’da her şeyin normale döndüğü, bundan daha iyisinin yapılamayacağı, moloz kaldırma çalışmaları esnasında toza buladıkları kentte hava kirliliği olmadığı ifade edildi. Molozlar hâlâ kalkmamışken şubat ayı sonunda kalıcı konutların teslim edileceği söylendi, tıpkı depremin ilk günlerinde bir yılın sonuna gelindiğinde çadırda yaşayan kimsenin kalmayacağının söylendiği gibi... Kira yardımı almadığı halde çadırda kalan vatandaşlarımız olduğunu biliyoruz, kira yardımı almak için çadırda kalan, buna muhtaç olan vatandaşlarımız olduğunu da... Konteynerde yaşamanın zorluklarını orada yaşayanlar olarak biliyoruz.”

SAĞLIK DA DEPREMLE YIKILDI

Raporda rant ekonomisini merkezine alan politikalar yüzünden halkın vergileri ile yapılan hastanenin hasar görmesi, sağlık sisteminin işlememesinin yüzlerce insanın kaybedilmesine sebep olduğu belirtildi.

Hatay Araştırma Hastanesi ana binasının, yıkılan ve ağır hasarlı ASM’lerin, şehrin merkezinde bulunan 4 özel hastanenin işlevsiz durumda olduğu belirtilen raporda, yıkılan fakat ayağa destekle kalkabilecek sağlık kuruluşlarına ilişkin bugüne dek herhangi bir destek programı açıklanmadığı vurgulandı.

Hatay ilinde deprem öncesi İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre, toplamda 196 ASM ve 484 aile hekimliği biriminin bulunduğu, 57 ASM'nin yıkıldığı ya da ağır hasarlı olduğu bildirildi.

Raporda deprem bölgesi için nüfusa dayalı aile hekimliği uygulama yönetmeliğinin değişmesi talep edildi.

Sağlık hizmetinde yaşanan sıkıntılar şu şekilde sıralandı:

• Onarılan veya güçlendirmesi yapılan ASM henüz yok.

• 3. basamak sağlık hizmeti  veren bir sağlık kuruluşu yok. Özellikli ameliyatlar yapılamamaktadır.

• Yatan hastalara kan temininde Kızılay zorluk çıkarmaktadır.

• Halen diş tedavileri yapılamamaktadır.

• Aşılama ve gebe takibi düzenli yapılamamaktadır.

• Uyuz ve bit salgınları sürmektedir.

• Temiz su, hijyenik tuvalet halen sorun olmaya devam etmektedir.

• Ağır hasarlı binaların enkazı halen kaldırılmadı. Toz ve tozun içme sularını kirletmesinden kaynaklı asbetoz, mezotelyoma, peritonitis karsinomatoza riski yüksektir.

• Yeme/içme gıda sektöründe hijyenik ortam tetkiki yapılamamaktadır.

KARANLIKTA EĞİTİM

Raporda, hâlâ kaybedilen öğrenci ve öğretmen sayılarının net olarak bilinmediği belirtildi. MEB’in yaptığı son açıklamalara göre, deprem bölgesinde 936 okul, 11 bin 738 derslik kullanılamaz hale geldi. Hatay’da iki derslikten birinin kullanılamaz halde olduğunun belirtildiği raporda elektrik kesintilerinden kaynaklı eğitime konteynerde devam edenler başta olmak üzere ciddi ısınma ve aydınlanma sorunu yaşandığı vurgulandı.

Dersler 30 dakikaya düşürüldüğü, ikili eğitim-öğretim nedeniyle sınıf mevcutları arttığı ve okulların gün aydınlanmadan başlayıp geç saatte karanlıkta bitmesi ciddi anlamda nitelikli eğitim hakkı ihlaline sebep olduğu belirtildi. Öğrencilerin karanlıkta enkaz ve moloz yığınları arasından geçmek zorunda kaldığı ifade edilen raporda, bu durumun güvenlik sorunu yarattığı belirtildi.

Derneğin İl Milli Eğitim Müdürü ile yapılan görüşmede, kentin gittikçe derinleşen eğitim sorunlarını aktarıldığı şöyle belirtildi: “Orta hasarlı okul binalarının durumuna, kaybolmuş ya da ampute edilmiş öğrencilerimiz ile öğretmenlerimizin sayısı ve onlara dair çalışmalara net bir cevap alınamamıştır. Artçılar devam ederken az hasarlı okul binalarının analizinin yapılıp yapılmadığını sorduğumuzda bu analize gerek olmadığı dile getirilmiştir.”

∗∗∗

Fotoğraf: BirGün

ALINAN SAHİCİ ÖNLEM YOK

CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin de 6 Şubat sabahı depremi yaşadığını söyledi. “İnsanların önlem almaması nedeniyle bir doğa olayının afete dönüşmüş şeklidir” diyen Şevkin, acılardan ders alınmadığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Bu acıdan yararlanarak bir kentsel dönüşüm başkanlığı kurarak, insanların mülkiyetlerinin üzerine çökmeye çalışıyorlar. Bugün 10 milyona yakın hasarlı bina stoku varken bunlara ilişkin para ayrılmıyor. Geçilmeyen köprülere ve süper lüks şehir hastanelerine para aktarmaktan geri durmayan hükümet, ders almıyor, önlem almıyor.”

SOL Parti Başkanlar Kurulu üyeleri İlknur Başer de bölgedeki halkın yalnızlaştırıldığını ifade ederek “Depremde enkazın altında kalan sistemin kendisidir. Tüm gönüllü arkadaşlarımızla birlikte depremin ilk gününden itibaren oradaydık. Sağlıklı kentlerin inşa edilmesi için mücadeleye devam edeceğiz. Hatay halkı sorunlarının çözülmesini ve insanca yaşam koşullarını istiyor. Her zaman Hatay halkı ile omuz omuza olacağız” dedi.

ELEKTRİK VE SU SORUNU SÜRÜYOR

Raporda elektrik ve suya dair ciddi sıkıntılar devam ettiği bilgisi yer aldı. Derneğin TEDAŞ ve HATSU yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, sağlıklı iletişim kurulamadığı belirtildi:

“HATSU, su kuyularının deprem sonrası zarar gördüğünü, elektrik kesintilerinden kaynaklı su pompalamakta sıkıntı yaşadıklarını, pompalama için jeneratöre gereksinimleri olduğunu fakat maddi yetersizlik nedeniyle bu sorunların üstesinden gelemediğini, personel ve ekipman eksiği olduğunu aktarmıştır. TEDAŞ ise deprem sonrası kentte zarar gören elektrik tesisatının tadilat ve onarımının büyük ölçüde tamamlandığını söyledi. Bizler kenti mahalle mahalle, sokak sokak adımlayanlar olarak durumun hiç de öyle olmadığını, halkımızın günlerce elektriksiz bırakıldığını biliyoruz. Bu ve diğer kurumlar arasındaki iletişimsizlik ve maddi yetersizlik böylesi hassas konularda Hatay halkına sebep olarak gösterilmemelidir. Elektrik ve su sıkıntılarının derinden yaşandığı bugünlerde ağır hasarlı binalara geçmişe dönük elektrik ve su faturaları gönderilmiş, zorlayıcı ekonomik koşularda deprem bölgesi için hiçbir iyileştirme, kolaylaştırma yapılmamıştır.”

Fotoğraf: BirGün

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTTI

Dağılan haneyi geçici barınma koşullarında yeniden kurmak üzere kadınların yaptığı ev işleri ve bakım emeği mesaisinin sonu hiç gelmeyen vardiyalara dönüştüğü vurgulandı. Kadına yönelik şiddete paralel olarak artan çocuğa yönelik istismar vakalarının da bölgede gözlenen can yakıcı sorunların başında gelmesine rağmen bölgede açılmış bir çocuk izleme merkezi (ÇİM) bulunmadığı kaydedildi.

BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI

Raporda ekonomik ve sosyal hayat durma noktasına geldiği ifade edildi. Hatay’a ilişkin diğer deprem bölgelerine de uygulanmak üzere yerel kalkınma planı geliştirmek gerektiği, 5 yıllık kalkınma planı çerçevesinde her yıl Hatay için yaklaşık 5,6 milyar dolar kaynak tahsisi yapılması gerektiği vurgulandı.

∗∗

TÜM DEPREMLER İÇİN UYARI!

Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde yapılan basın açıklamasında konuşan derneğin kurucularından Ece Doğru, “Yalnızca ‘moloz’ denilen enkazın kaldırılması değil, Hatay’ımızın tarihinin, kültürünün, değerlerinin ve kendine has ‘yaşam ritminin’ de enkazdan çıkarılması; bu değerleri benimseyen ve yaşatan Hataylıların da ruhsal, duygusal ve toplumsal olarak ‘enkazdan’ çıkıncaya kadar Hatay’ın unutulmaması gerektiğini bir kez daha haykırmak için buradayız” diyerek sözlerine başladı.

Afete hazırlıklı olunmaması ve yardım ekiplerinin kente girişinin engellenmemesi durumunda kayıpların bu denli olmayacağını belirten Doğru, “Hatay halkı olarak, bundan sonra nerede olursa olsun yaşanabilecek tüm depremler için uyarıyoruz. Önlem alınsın, bir daha insanlar ölmesin, hayatlar ve geleceğimiz kararmasın!” diye konuştu.

“Devasa sorunlar ortada dururken halen bu kent için Özel Afet Bölgesi ilan edilmemesinin özel bir sebebi var mı?” diye soran Doğru, şunları söyledi:

“Eğitimin, sağlığın, ulaşımın ve daha birçok alanın nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz olması; üreticilerin ekonomik anlamda desteklenmesi; istihdamın sağlanması ve işsizliğin giderilmesi; kalıcı konutların hızlıca ama güvenli bir şekilde ücretsiz teslim edilmesi, esnafların desteklenmesi, kamu çalışanlarının maaşlarında iyileştirme yapılması gibi taleplerimizin karşılanması için devletin bu kente özel bir bütçe ayırması elzemdir. Bu kapsamda Hatay halkı olarak, Hatay'da yıkımın en ağır yaşandığı; Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz ilçeleri için Özel Afet Bölgesi ilan edilmesini talep ediyoruz. Yetkililere soruyoruz; Sanıyoruz ki, 300 bine yakın binanın yıkılmış olması, on binlerce insanın hayatını kaybetmesi Özel Afet Bölgesi ilanı için yeterli nedenleri oluşturmuyor. Peki, bir kentin özel Afet Bölgesi olarak ilan edilmesi için başka hangi koşullar gerekmektedir?”