Er aileleri nöbette: 'Tankın içinden beni aradı...'
Darbe girişimi nedeniyle tutuklanan er ve erbaşların aileleri Silivri Cezaevi önündeki kaygılı bekleyişlerini sürdürüyor. 10 gündür çocuklarını göremeyen anne babalar dayak ve işkence iddiaları nedeniyle kaygılı.
15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrası tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilen onlarca er ailesinin cezaevi önünde bekleyişi sürüyor. Aileler, “Vatan hainleriyle aynı muameleyi görüyor bizim çocuklarımız, bu zorumuza gidiyor. Darbe olduğunu telefondan, televizyondan öğrendiler. Bir an önce evlatlarımızı bize versinler” diyor. Aileler en çok da çocuklarının cezaevinde “işkence görüp görmediğini” merak ediyor.
Cumhuriyet muhabiri Zehra Özdilek'in haberine göre darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz akşamı, üst rütbelilerin emriyle birliklerinden çıkan onlarca er ve erbaş tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Erbaş Burak Şengül’ün eşi Sultan Şengül eşini darbe teşebbüsünün gerçekleştiği gün gündüz gördüğünü belirterek komutanın eşini arayarak ‘Tatbikat var, gel’ dediğini kaydetti. Eşinin akşam saat 23.00 gibi kendisini aradığını dile getiren Şengül eşinin ‘Neler oluyor, biz anlamıyoruz’ dediğini belirtti. Şengül, “Avukatlarla konuştuk, 40-50 bin lira istediler, o parayı verecek gücümüz yok. 10 gündür görmüyoruz, bu haftada görüşler kapalı. Çıkana kadar da bekleyeceğiz, buradayız” dedi. Eşinin içeride işkence görüp görmediğini merak ettiğini belirten Şengül bizden bilgi almaya çalıştı.
5 gündür arabada
Yola çıkılamayacak kadar kötü bir araba ile Kilis’ten İstanbul’a gelen Şükrü Esoğlu, oğlu Kadir Esoğlu’nun henüz 20 yaşında ‘darbenin ne olduğunu bile bilmeyen bir çocuk’ olduğunu belirtti. Esoğlu oğlunun İstanbul’da bir haftalık asker olduğuna değinerek şöyle konuştu:
“Çocuğumuzdan darbe gecesinden sonra bir haber alamadık. 3 gün sonra emniyetten aradılar, ‘Oğlunuz cezaevinde tutuklu’ diye. Benim çocuğum niye cezaevine düşsün ki ne yaptı? Terör örgütü ile hiçbir bağlantısı yok. Haber alamıyoruz. 5 gündür arabanın içinde yatıyoruz. Kimse bir şey demiyor. Bırakacaklar mı, tutacaklar mı, yoksa idam mı edecekler? Çocuğum ne zaman buradan çıkar birliğine gider ben o zaman buradan giderim. Gidip gelme gücümüzde yok. Borç alıp geldik.”
Ekmeği zor buluyoruz
Maddi durumları iyi olmadığı için gidip gelme şansları olmadığını belirten baba Esoğlu düğün dernek ile oğullarını vatan borcunu ödemek için askere gönderdiğini kaydetti. Bu şekilde olması halinde diğer çocuklarının hiçbirini askere göndermeyeceğini değinen Esoğlu, “Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum çocuklarımızı serbest bıraksın. Benim çocuğum dışarıdan liseyi okuyor. Askerliğini erteleyip okulunu bitirmesini istedim. Ama oğlum ‘baba önce askerliğimi yapayım’ dedi. Askere gitmeden önce Doğu’da askerlik yapmak için dilekçe verdi. Ama ona rağmen İstanbul çıktı. İstanbul’da tam olarak nerede askerlik yaptığını bile bilmiyoruz. Telefonunu içeri almadıkları için tam olarak hangi semtinde askerlik yaptığını söyleyemedi bize. Kimsemiz yok burada. Devlet, askerimize sahip çıksın, ben çocuğumu vatanı korusun diye askere gönderdim, 3 ay sonra diğer oğlum askere gidecekti. Onu da göndermeyeceğim. Devlete güvenemeyeceksek biz kime güveneceğiz. 5 çocuğumu Kilis’te bırakıp geldim, emanet edecek kimse yoktu” ifadelerini kullandı. Esoğlu, baro avukatlarının kendilerine bilgi vermediğini belirterek kendilerinin avukat tutmaya güçleri olmadığını belirtti. Silivri Cezaevi’nin önünden bir yere kıpırdamadıklarını dile getiren Esoğlu eşinin sinir hastası olduğunu ifade etti. Anne Şükriye Esoğlu ise ağlayarak konuşmak istemediğini konuşunca kendisini kaybettiğini söyledi.
Vatan haini muamelesi
Uzman erbaş Oğuz Aktürk’ün babası Mahir Aktürk darbe girişiminin yaşandığı geceye değinerek, “Cuma günü 22.00 sıralarında FSM köprüsü kesilmişti. Orada tank gördüm, oğlum tank şoförü olduğu için hemen aradım, neredesin dedim. ‘Tatbikattayız, komutan bizi durdurdu’ dedi. Darbe girişimi olduğunu telefonda ben söyledim, kimseye ateş etmeyin, zarar vermeyin dedim. Komutanına söyleme ama arkadaşlarına söyle dedim. Telefon kesildi. Salı günü gece avukatlar aradı, tutuklandığını söyledi. Çocuklarımız kandırıldı” dedi. Anne H. Aktürk ise oğlunun işkence görmesinden endişeli olduğunu belirterek 10 gündür beklediklerini söyledi.
Vatan hainleriyle oğlunun aynı muameleyi gördüğüne değinen anne H. Aktürk, “Çıkana kadar buradan bir yere ayrılmam. Kaç gündür yemek yiyemiyorum. Şırnak’ta askerliğini gönüllü yapan bir insan vatan hainliği yapar mı? En kısa sürede ayırt edilip serbest bırakılmalarını istiyoruz. Yandık yandık” dedi.
Anne bize saldırıyorlar
Er Muhammet Genç’in annesi Fatma Genç oğlunun 6 aylık asker olduğunu belirterek Esenler’de asker olduğunu söyledi. Anne Genç 15 Temmuz gecesi oğlu ile konuştuğunu belirterek, “Oğlum tankın içindeyken beni aradı ‘Anne tatbikata gidiyoruz, nerede olduğumuzu bilmiyorum. Halk bize saldırıyor niçin saldırıyor bilmiyorum’ dedi. 10 gündür haber alamıyoruz. Merak içindeyiz ne yapıyorlar nasıllar bilmiyoruz” diye konuştu.
Açıklama bekliyoruz
Uluslararası Af Örgütü’nün darbe girişiminin ardından başlayan gözaltı dalgalarında ‘dayak ve tecavüzün de aralarında olduğu işkence yöntemlerine maruz bırakıldığını’ açıklamasının ardından ailelerin tedirginliği daha da arttı. Uluslararası Af Örgütü’nden Andrew Gardner özellikle cinsel istismar şikâyetlerinin oldukça fazla olduğunu belirtti. Dün konuştuğumuz er, erbaş aileleri ise çocuklarının işkence gördüklerinden endişe duyduklarını belirterek bu konuda yetkililerden ‘tatmin edici’ bir açıklama bekliyor. İnsan Hakları Derneği yetkilileri de işkence şikâyetlerinin geldiğini; ancak OHAL ortamından çekinen ailelerin resmi şikâyette bulunmadığını söyledi.
Yeniden ifade alınacak
15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan aralarında general, amiral, subay, astsubay, uzman çavuş, er, asker öğrenci, polis ve özel güvenliğin de bulunduğu 2 bin 135 kişinin ifadesi yeniden alınacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda görevli 25 savcı dün Silivri Cezaevi’ne giderek ifadeleri almaya başladı. 2 bin 135 kişi “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ve “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ ve “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.