AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Erdoğan, eğitim, sağlık, teknoloji ve ekonomi gibi alanlarda 21 yıldır yapamadıklarını vaat olarak duyurdu. Erdoğan, "Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek, ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız. Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız." ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca, muhalefeti de hedef aldı.

Erdoğan AKP’nin seçim beyannamesini açıkladı: 21 yıldır yapamadıklarını vaat olarak sıraladı

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı'nda konuştu. Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen programda konuşan Erdoğan, seçim beyannamesini açıkladı. Erdoğan, 14 Mayıs seçimleri için vaatlarini sıralarken, ekonomi, eğitim, sağlık, bilim, teknoloji gibi alanlarda 21 yıllık iktidarı boyunca yapamadıklarını listeledi.

Muhalefeti de hedef alan Erdoğan, "Akıl ve vicdan sahibi herkesi, bizim ortaya koyduğumuz bu tabloyla, bay bay Kemal’in çapını, kalibresini, geçmişte yaptıklarını, bundan sonrası için verdiği sözleri mukayeseye davet ediyorum" diye konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"Ülkemize ve milletimize hizmet için çarpan kalplerimiz, düşmana korku salan aslan yürekleriniz için şükranlarımı sunuyorum. Tüm Türkiye'de 14 Mayıs'ta sandıklar patlayacak mı? Dava ve yol arkadaşlarımla olmaktan şeref duyuyorum. 14 Mayıs arifesinde 1950'deki inanç ile 'Yeter söz milletindir' demek için bir aradayız. Bizim yeter dememiz Bay Bay Kemal'in yeter demesine benzemez.

Kardeşlerim hayatlarını özellikle bu mücadeleye adamış milletin adamlarının, yüreklerde yaptıkları hak hukuk kalkınma ateşini söndürmeyi başaramadılar. Siyasi ve sosyal mühendislik hesaplarıyla sayısız girişim bu ateşi söndüremedi. AK Parti işte bu kutlu mirasın son 21 yıldaki temsilcisi olarak milletimizle gönül gönüle tarihi bir demokrasi mücadelesi veriyor. Girdiğimiz her seçimi, yeni bir safhası olarak yaşadık. 2002 seçimlerine tek başına iş başına diyerek gittik. 2007 seçimlerine durmak yok yola devam diye gitt. 2011 seçimlerine istikrar sürsün Türkiye büyüsün diyerek gittik. Manisa Reis'e hay hay Kemal'e bay bay diyor. 2018 seçimlerine vakit Türkiye vaktidir diye gittik. Bugün de Türkiye yüzyılı için doğru adımlar diyerek, bir kez daha milletimizin huzurundayız. Milletimizle birlikte Türkiye yüzyılının kapısını aralamak için buradayız. Var mıyız bu yürüyüşe? 14 Mayıs'ta sandıkları hep birlikte patlatıyor muyuz? Kadın Kollarımızda bu cesareti görüyorum, gençlerde bu cesareti görüyorum. AK Parti'nin 14 Mayıs'ta milletimizin huzuruna çıkacak kadrosuyla ahdimizi yenilemek için bir aradayız. Türkiye yüzyılını yarın değil hemen şimdi başlatmak için bugün burada bir aradayız.

"İZMİR BU DEFA SANDIKLARDAN FARKLI ÇIKACAK"

İzmir bu defa inanıyorum ki sandıklardan farklı çıkacak. İzmir buna hazır mı? Şunu söyleyelim, doğru zaman İzmir için, hiç gecikmeden hemen şimdi.

Kardeşlerim, buradan bir mesaj veriyorum şu anda 14 Mayıs'ı siz zannediyor musunuz sadece Türkiye takip ediyor... Hayır, tüm İslam dünyası 14 Mayıs'ı takip ediyor. İslam dünyasının bu heyecanını ben inanıyorum ki bu kadro aynen paylaşacak. Rabbim zaferimizi kutlu eylesin. Eğer şu Ramazan'da bakıyorsunuz İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor. Deprem bölgesine... Depremzede kardeşlerimiz iftarını hurma ile açsın diye. Diğeri 100 ton gönderiyor... Bu bir yaklaşımın ifadesidir. Bu depremzede kardeşlerimizi bu Ramazan'da yalnız bırakamayız diyorlar. Hem ayni hem nakdi... Türkiye de bu kardeşleriyle beraber yürüdü bu yollarda. Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda... Yaşadığımız her felaket, birliğimizi daha çok sıkılaştırmamız, beraberliğimize daha çok sahip çıkmamız gerektiğini gösteriyor. Önce altyapımızla, üretimimizle, güvenliğimizle kendi ayaklarımız üzeirnde duracağız, ancak böyle bize el uzatanların yardımını kabul edebiliriz. Bu coğrafya tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir. Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin her bir ferdinin aynı düzeyde haklardan yararlanma hakkı olduğunu söylerken bu özgüvene sığınıyoruz. Depreme de aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. İnsanların evleri başlarına yıkılmışken diğer insanımız hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez. İstisnasız her şehrimiz, her hanemiz mağdurların imdadına koşmak için seferber oldu. Bu tablo devletin milleti için var olduğu gerçeğini yine işledi. Ortadan kalkmamış Covid-19 salgını, insanlığın tehlikeyle karşı karşıya olduğunu gösterdi. Afetlerin yaralarını da milletimizle birlikte sarmıştık. 6 Şubat depremlerinin izini de çalışmalar sayesinde kısa sürede sileceğiz. AK Parti olarak karşılaştığımız her meseleyi önce insan bakışıyla değerlendiriyoruz. İnsana hizmet etmeyen hiçbir kurumu, hiçbir kuralın bizim için yeri yoktur.

Partimiz kuruluşu, teşkilatlanması, iktidar süresi, icraatı, saygınlığı gibi, bu tür unsurlarla dünyanın en büyük sivil teşkkülü arasında yer alıyor. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken, Türkiye AK Parti'nin kurumsal tecrübesi sayesinde ve siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansı yakalamıştır. Türkiye yüzyılı için hemen şimdi. Partimiz en önemli toplanma adresi olmuştur. Şu an 12 milyon üyeye sahip bir başka parti Türkiye'de yok, dünyada da yok. Biz Türkiye'de sadece okul, hastane, yol gibi eserlerle sembolleşen bir kalkınma devrimi yapmadık. Bir profesör ne dese beğenirsiniz, 'Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havlimanı yapmakla bu iş çözülmez soğan patates kaç lira onu söyle.' Bu adam profesör. Barajın yok, yolun, havalimanın yok, TOGG’un yok, uçak gemin yok domates, patates kaç para onu söyle. Müsvedde bu. Senin profesörlüğünden bu millete ne gelir... Bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var onu söyle. Eğitimde yoksun, sağlıkta yoksun, ulaşımda yoksun, adalette yoksun, emniyette yoksun... Neymiş domates, patates. Vah zavallı vah. Bunlar olmadıktan sonra senin domatesin de patatesin de olmaz. Geçmişte bu millete yapamazsın denilen ne varsa hepsinin olabileceğini gösterdik. Yerli otomobilimizden uçağımıza kadar sayısız örnekleri var. Geçmişte bu coğrafyada teşebbüs edilemez dediğimiz ne varsa yapıldğını gösterdik.

Şu anda İstanbul sandığa yürüyor. Geldiğimiz noktada Türkiye'nin siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan başka çaresi yoktur. Güvenlik ve tabiat dengesinde giderek dengesizleşen dünyanın da ihtiyacı var. Bu sebeple Rusya-Ukrayna savaşında iki tarafla da görüşebiliyor barış ihtimalini masada tutabiliyoruz. Pek çok yerde haksızlıkların düzeltilmesi için sahay inip netice alabiliyoruz.

Bu sebeple, Balkanlarda barışın sürmesinin ve uzlaşma yollarının açık tutulmasının garantisi haline gelebiliyoruz. Bu sebeple, herkesin sırtını döndüğü mazlumlara kol kanat gerebiliyor, himaye edebiliyoruz. Bu sebeple Türk Devletleri Teşkilatı gibi stratejik adımlar atabiliyor, İslam Âlemiyle işbirliğimizi kimseden icazet almadan güçlendirebiliyoruz. Bu sebeple, Batı Dünyasıyla ilişkilerimizde teslimiyetçi değil, hakkımızı, hukukumuzu savunan dik bir duruş sergileyebiliyoruz.

Sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için, diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı, artık kendi derdine düşmüş durumda… Batı'nın durumu iyi değil vay haline. Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbiri, Türkiye’nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemiyor, edemez. Emperyalizmin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vekâlet savaşlarının da sonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye’nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti’nin bir davası, bir vizyonu olmasaydı, tüm bunları konuşabilir miydik? Birileri gibi ne işimiz Karabağ'da, Suriye'de, Akdeniz'de, Afrika'da deseydik, birileri gibi bu kadar yolu barajı, konutu, yolu ne yapacaksınız deseydik... Herkese duymak istediklerini söyleseydik, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık milletimizin huzuruna başımız dik çıkabilir miydik. Önümüzdeki dönemde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Görüldüğü gibi tarihi seyrimize AK Parti'nin yarının da partisi olduğunu gösteriyoruz.

MUHALEFETİ HEDEF ALDI

Yine hatırlarsanız, bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda, birileri yine bize dudak bükmüştü. Bizim 2023 hedefleriyle, 12 yıl sonrasına kadar uzanan program ve proje yapabilmemizi akılları almayanlar, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı duyunca, tümden zıvanadan çıkmıştı. Ülkemizi doğrudan işgal hareketi olarak gördüğümüz 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, yönetim sistemimizi değiştirecek tarihi bir reformu hayata geçirdiğimizde de aynı tepkiyle karşılaştık.  Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yerden yere vuranlar, bugün aynı sistemi, ruhuna uygun olmayan at pazarlıklarıyla, tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Çünkü bunların ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi bir dertleri yok.  Tek gayeleri, tıpkı eski Türkiye devrinde olduğu gibi, milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmektir. Bunların siyaset derinliği, bırakınız çeyrek asırlık, yarım asırlık vizyonu, ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır. 

Hangi partiye oy verirse versin her vatandaşımızı AK Parti'nin tabii bir mensubu olarak sayıyoruz. Kendisi henüz partimizin saflarına katamadığımız için hayıflandıklarımız var. Etnik, dini, kültürel kimlik siyaseti ile ülkemizi eski günlerine döndürmenin peşinde koşanlar, birlik, beraberlik siyasetini asla anlamadılar. Biz bu milleti içindeki tüm renkleriyle kucaklaşmayı, temel hak ve özgürlükleri lütuf değil asli müktesep olarak kabul etmeyi sürdüreceğiz.

Tarihi tecrübemize ve irfan geleneğimize uygun şekilde, “insanları yaratılışta eş, dinde kardeş” görme yaklaşımıyla, vatan topraklarının her karışına hizmet vermeye devam edeceğiz. Siyasete başladığımız günden beri vesayet odaklarıyla çarpışa çarpışa yürüdüğümüz bu yoldan, milim sapmadan hep daha ileriye gitmenin mücadelesini vereceğiz. 

AK Parti’nin Türkiye’de, milli iradenin üstünlüğü ilkesini gerçek manada hayata geçirmiş ve daha önemlisi, azimle bunu sürdürmüş parti olduğunu kimse inkâr edemez. Umudunu millet dışı her odağa, her güce, içeride ve dışarıda yaşanan her arızi gelişmeye bağlayanların da, milli iradenin tercihlerine saygı duyacağı günleri göreceğimize inanıyorum. Türkiye’nin istiklaline ve istikbaline ancak, siyaset kurumu bu dönüşümü tümüyle gerçekleştirdiğinde güvenle bakabiliriz.

Aksi takdirde; iktidarı vesayet güçlerinde arayan faşist zihniyet bitmez. Darbecilerin karşısına dikilmek yerine onlara alkış tutan demokrasi düşmanları bitmez. Bay Bay Kemal niçin HDP'nin Genel Merkezi'ne gitmek yerine Parlamento'da görüşme yaptı.Terör örgütlerinin temsilcileriyle kapalı kapılar ardında pazarlık yapan muhterisler bitmez. Devletin güvenlik güçlerinin canları pahasına yakalayıp, yargısının cezaevine tıktığı teröristleri serbest bırakma sözü veren alçaklar bitmez. Ülkesini yabancılara şikâyet eden, yatırım yapmamaları, yaptırım uygulamaları çağrısında bulunan idrak yoksunları bitmez. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, biz 21 yılda Türkiye’yi her alanda ileriye götürdük, ama muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık. Hatta, zihniyet ve kalibre bakımından daha da geriye giden bir muhalefetle karşı karşıyayız.

"SEÇİM GÜNÜ SANDIĞI NAMUSUNUZ OLARAK GÖRECEKSİNİZ"

İnşallah 14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de, ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır. Cumhur İttifakı olarak biz, seçimlere kadar gece-gündüz çalışarak, milletimizin gönlünü kazanmadık hiçbir ferdini bırakmayacağız. Gelmeyene gideceğiz. Küskünü barıştıracağız. Sevmeyeni sevdireceğiz. Her eve, her işyerine gireceğiz. Kalbini kazanmadık kimse bırakmayacağız. Kararsızları ikna edeceğiz. Zaten gönlünde olduklarımızı ihmal etmeyeceğiz. Hiç kimseyi atlamadan teker teker herkese dokunacağız. Siyasetin sokakta yapıldığını, seçimin sandıkta kazanıldığını asla unutmayacağız. Her seçimin önemli olduğunu, ama 14 Mayıs’ın bu milletin tüm evlatlarının geleceğini şekillendireceğini aklımızdan çıkarmayacağız. Bunun için sizlerden, seçim gününe kadar geçecek her anı değerlendirmenizi, seçim günü sandığı da namusumuz olarak görmenizi istiyorum.

Bu doğrultuda ilk adımımızı, geçtiğimizin yılın 28 Ekim’inde açıkladığımız Türkiye Yüzyılı vizyonuyla atmıştık. Türkiye Yüzyılı, şefkatin yüzyılıdır. Türkiye yüzyılı üretimin yüzyılıdır. Verimliğin, istikrarın, kalkınmanın, sürdürülebilirliğin, huzurun, iletişimin, istikbalin, kültürün yüzyıldır. Türkiye yüzyılı dijitalin, gençliğin, barışın, başarının, bilimin yüzyıldır. Seçim beyannamemizi de bu temeller üzerinde şekillendirdik. 6 ayrı bölüm altındaki onlarca başlık ve binlerce maddede yer alıyor. Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar yaklaşımıyla hazırladığımız beyannamemizde yer alan tüm hususları tekrarlamayacağım. Beyannamemiz kitap olrak ulaştırıldı. Dijital mecralardan da paylaşıldı. Kısa kısa bahsedeceğim. Sokaklarda yüz yüze yapacağımız çalışmalara bırakacağım. Milletimize yapmayacağımız hiçbir şeyi söylemedik. Söylediğimiz hiçbir şeyden de geri dönmedik.

DEPREM BÖLGESİNE 650 BİN YENİ KONUT

Önceliğimiz 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacak. Toplam 650 bin yeni konut yaparak, afetin yer açtığı yaraları saracağız. Ülkemizin 81 ilinin tamamını afetlere dayanıklı hale dönüştüreceğiz. Bütüncül risk yönetimi ile ülkemizi sadece deprem için değil her türlü tehdide karşı hazırlayacağız.

VAATLERİNİ SIRALADI

Biliyorsunuz, 2002 yılında iktidara gelirken ülkemizi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceğimizi söylemiştik. Eğitimde, okulundan öğretmenine, üniversitesinden yurduna tüm unsurlarıyla güçlü bir altyapı kurduk. Şimdi bu altyapı üzerinde değerler eğitiminin esas olduğu bir anlayışla kaliteyi artıracak çalışmalara yöneliyoruz.  Bu çerçevede çocuklarımızın yeteneklerinin, eğitimin ilk kademelerinden itibaren keşfedilerek, becerilerine uygun yönlendirmeyi sağlayacak bir sistem kuracağız. 

Sağlıkta, hastaneleriyle, personeliyle, genel sağlık sigortasıyla, hizmete erişimin kolaylığıyla, dünyaya örnek olan bir seviyeye geldik. Salgın ve deprem döneminde, bu güçlü sağlık sisteminin işlerliğini hep beraber tecrübe ettik, gördük, hakkını verdik.  Yeni dönemde, ülkemizin ilaç ve tıbbi sektörlerindeki geliştirme ve üretim kapasitesini artırarak, savunma sanayindekine benzer bir atılımı hayata geçireceğiz. 

Aile sağlığı, aile diş hekimliği, evde bakım, palyatif bakım gibi hizmetleri ülke sathında güçlendireceğiz. Sağlık turizminde, dönem sonunda 3 milyon misafir ve 10 milyar dolar gelir hedefliyoruz. İktidarlarımız döneminde ülkemize sağladığımız kazanımların en başında, her bir vatandaşımızın huzurla evinde oturacağı, işini yapacağı, çocuğunu okuluna göndereceği güvenli Türkiye iklimi geliyor.  Terör örgütlerinin başını sınırlarımız dışında bile ezerek, suç çetelerine göz açtırmayarak, asayişten taviz vermeyerek, insanlarımızın geleceklerine güvenle bakabilmelerini temin ettik.  Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı sınamaların giderek ağırlaştığı bir dönemde, önleyici güvenlik çalışmalarıyla, Türkiye’nin huzur ve güven adası olarak istikrarla yoluna devam etmesini sağlayacağız. 

Partimize de adını verdiğimiz adaletin, tüm kurum ve kurallarıyla, vicdanları mutmain edecek şekilde tecellisi için çok büyük mücadele verdik. Vesayetin ve FETÖ’cü hainlerin tasallutundan kurtardığımız adalet sistemimizin fiziki imkânlarını ve insan kaynağını geliştirdik. Türkiye Yüzyılının anahtarı olarak gördüğümüz yeni sivil Anayasa sözümüzü tutmak için çalışmayı sürdüreceğiz.  Hukuk devletimizi güçlendirecek reformları kesintisiz devam ettirecek, kapsamlı bir yasama reformu için uzlaşma zemini arayacağız.

Yüksek standartlı demokrasi için dönüştürücü reformlar ve koruyucu reformlar döneminden tamamlayıcı reformlar dönemine geçeceğiz.  Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, toplumumuzun hiçbir kesimine hayat biçimi ve kimlik dayatılmasına izin vermeyeceğiz.  Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldırmaya devam ederken, terör örgütlerinin ve vesayet odaklarının siyasete müdahalesine de göz yummayacağız. Bilhassa Kürt kardeşlerimizi, ne CHP faşizminin, ne HDP sapkınlığının, ne PKK zulmünün, ne de geçmişte acı örnekleri yaşanan baskı düzeninin karanlığına asla ve asla teslim etmeyeceğiz. 

Aile yapımızı, tüm sapkın akımlardan koruma yanında, her türlü maddi-manevi destekle güçlendireceğiz. Hayata geçireceğimiz 'gelir tamamlayıcı aile destek sistemiyle', hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz. Aile Koruma Kalkanı Programıyla, ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten, her ailede en az bir çalışan olmasını sağlamaya kadar pek çok uygulamayı başlatacağız. 

"CEP TELEFONU VE BİLGİSAYARDA BİR DEFAYA MAHSUS VERGİ MUAFİYETİ"

Gençlerimizi aile kurmaya teşvik etmek için, eğitiminden istihdamına, evliliğinden çocuk bakımına kadar her alanda kendilerine maddi katkı vereceğiz. Bu hedeflere ulaşmak için, kaynağı ülkemizin kendi ürettiği doğalgaz ve petrol gelirlerinden sağlanacak bir Aile ve Gençlik Bankası kuracağız. Yükseköğrenimdeki gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız, ayrıca aylık 10 gb ücretsiz internet vereceğiz. Sosyal yardımlarımızı, yoksul insanlarımıza destek vermenin ötesinde, insanlarımızın yoksulluk seviyesine düşmesini önleyecek bir yaklaşımla yeniden yapılandıracağız. Sahip olduğumuz kültür-sanat değerlerimizin, her alanda işlenmesini sağlayacak mekanizmalar kurarak, ülkemizin potansiyelini en üst düzeyde harekete geçireceğiz. 

Ekonomimizi; yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceğiz. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek, ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız. Memurundan emeklisine ve işçisine kadar çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak, refah düzeylerini yükselteceğiz. Turizmde 90 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri hedefiyle, yatırımı ve tanıtımı hızlandıracağız. Ülkemizin halen 300 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısını, 1 milyonun üzerine çıkartarak, küresel pazarın yüzde 10’unu elde edeceğiz. 

Bilişim ihracatında 15 milyar dolara ulaşarak, ülkemizi bu alanda küresel bir merkez haline dönüştüreceğiz. Ülkemizi 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ulaştırmaya yönelik hedefimize ulaşana kadar yatırıma, üretime, ihracata yükleneceğiz. Önümüzdeki dönemde yıllık 5,5 büyüme oranıyla, milli gelirimizi bu dönemde 1,5 trilyon dolara, ardından da asıl hedefimiz olan 2 trilyon dolara çıkartacağız. Kişi başına düşen milli gelirimizi 3 bin 600 dolardan 10 bin 600 dolara yükselttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemde önce 16 bin dolara, ardından da daha yüksek seviyelere ulaştıracağız. Bu büyüme sayesinde 5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturarak, işsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine gerileteceğiz. 

"MÜLAKATI KALDIRIYORUZ"

Kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz. Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız. 

Girişimcilerimize verdiğimiz destekle ülkemizden en kısa sürede 15 adet milyar dolar ve 5 adet on milyar dolar değerinde şirket çıkmasını sağlayacağız. Üretimin tabana yayılmasında çok önemli görev ifa eden KOBİ’lerimizi, büyüyen ekonomimizin lokomotifleri olarak, finansmandan istihdama her alanda daha güçlü şekilde destekleyeceğiz. Bugüne kadar hassasiyetle devam ettirdiğimiz bütçe disiplininden önümüzdeki dönemde de taviz vermeyeceğiz. Tasarım ve kriptoloji altyapısını kurduğumuz yeni nesil Dijital Türk Lirası projemizi hayata geçireceğiz. 

Kalkınmanın temel altyapısı olan enerjideki atılımlarımızı kesintisiz sürdüreceğiz.  Yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarımızla, önümüzdeki dönemin sonunda enerji ithalatımızı yarıya düşüreceğiz. Karadeniz Doğalgazının ve Akkuyu Nükleer Güç Santralinin tam kapasite devreye girmesi, ülkemizin enerji bağımsızlığında bir milat olacaktır. Elektrikte halen 100 cigavat olan kurulu gücümüzü, 136 cigavata yükselteceğiz. Doğalgaz kullanamayan ilçemiz kalmamasını temin edeceğiz. Milletimize en çok eser kazandırdığımız alanlardan biri olan ulaşımda, otoyol ve bölünmüş yol projelerimiz ile havalimanı inşaatlarımızı tamamlarken, yeni dönemde ağırlığı raylı sistemlere vereceğiz. 2053 vizyonumuz çerçevesinde hızlı tren hattımızı 13 bin 400 kilometreye, toplam demiryolu ağımızı 28 bin 600 kilometreye ulaştırmayı planlıyoruz. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde, halen inşası süren hızlı demiryolu hatlarına ilave olarak yeni projelerin yapımına da başlayacağız. 

Ülkemizin, Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas hattının da açılmasıyla 11 ili, birbirine hızlı tren ağıyla bağlı hale geliyor. İzmir-Ankara hattı başta olmak üzere tüm projelerimizi tamamladığımızda bu sayıyı 52’ye çıkartacağız. Ayrıca, Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattı kuracağız. Tekirdağ, Mersin, İskenderun ve Kocaeli’nde yapacağımız yeni limanlarla, lojistik gücümüzü artıracağız. Çok modlu kuzey-güney ve doğu-batı ulaşım koridorlarıyla, yatırımın ve üretimin ülkenin her köşesine yayılmasını sağlayacağız. Kanal İstanbul’un bağlantı yolları ve altyapı çalışmalarının yapımını sürdüreceğiz. 

Önümüzdeki dönem internette 5-G teknolojisinin nüfusumuzun tamamı tarafından kullanılabilmesini temin edecek altyapıyı kuracak, 6-G teknolojisinin hazırlıklarına başlayacağız. Dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen biri haline getirdiğimiz Türkiye’nin uzaydaki gücünü daha da artıracağız.  Küresel rekabet ve küresel yenilik endekslerindeki yerimizi daha da yukarılara taşıyacağız. Ülkemizi kritik teknolojilerin pazarı değil üreticisi yapacak Milli Teknoloji Hamlemizi kesintisiz sürdüreceğiz. 

Milli gururumuz TOGG’un üretime ve satışa başlamasıyla duyduğumuz sevinci, önümüzdeki 7 yılda 1 milyon aracı yollarda görmemizi temin ederek, daha da güçlendireceğiz. Elektrikli araç şarj altyapısını ilk etapta 142 megavat gücüne çıkartarak, bu yöndeki yatırımları ülke genelinde destekleyeceğiz. 

Tarımsal üretimin geliştirilmesini, sadece ekonomik değil, milli bir mesele olarak görüyoruz. Bunun için önümüzdeki dönemde bitkisel üretimi 132 milyon tona, su ürünleri üretimini 750 bin tona çıkaracak adımları atacağız. Üretim güvenliği amacıyla sertifikalı tohum, fide ve fidan üretimlerini artıracağız. Ekonomik ömrünü tamamlamış çaylıklarımızı daha nitelikli çeşitlerle yenileyeceğiz. Arazi toplulaştırma çalışmalarında 100 milyon dekara çıkarak, vakit, enerji, alet ve ekipman kullanımında verimliliği artıracağız. Ülkemizin şartlarına uygun bir üretim planlamasıyla hem verimi, hem çiftçilerimizin gelirini yükseltecek bir sistem kuracağız. Su depolama hacmimizi 193 milyar metreküpe çıkartarak, 80 milyon dekar araziyi sulayacak, 37 bin megavat enerji üretecek hale geleceğiz. 

Mera, yaylak ve kışlak alanları ıslah ederek, hayvancılığımızı destekleyeceğiz. Dönem sonunda büyük baş hayvan varlığımızı 19 milyona, küçük baş hayvan varlığımızı 68 milyona çıkartarak, vatandaşlarımızın ekonomik fiyatlarla ete erişimini kolaylaştıracağız. Orman alanlarımızı, topraklarımızın yüzde 30’unun üzerine, verimli orman alanı miktarını da 14,5 milyon hektara ulaştıracağız. Yeşil kalkınma hedeflerimizle, ülkemizin doğal kaynaklarını, bize uluslararası alanda da avantaj kazandıracak şekilde sürdürülebilir bir anlayışla değerlendireceğiz.

Bölgelerimizin sahip oldukları özelliklere ve imkanlara göre farklı alanlarda geliştirilmesini sağlayacak Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji ve Bölge Planlarını uygulamaya koyacağız. Bu yaklaşımla, bölgelerimizi ülke ekonomisi ve sosyal hayatıyla bütünleştirecek şekilde kalkınma planları yapacağız. Dünyaya model olarak sunduğumuz insani ve vicdani dış politikamızı, istikrar, denge ve atılım hedefleriyle, girişimci, etkin ve sonuç alıcı bir şekilde geliştirmeyi sürdüreceğiz. Hem ülkemizin, hem bölgemizin, hem insanlığın huzur ve istikrar bulacağı bir dış politikayla, çok taraflılık, daha fazla işbirliği, barış, istikrar ve insani diplomasiyle Türkiye eksenini inşa edeceğiz. Son 5 yıldaki uygulama tecrübesine ve değişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini restore ederek, Türkiye Yüzyılı hedeflerimize daha fazla katkı verecek şekilde geliştireceğiz. 

"20 YILDA HANGİ DEĞİŞİMLERİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZİ BİLİYORSUNUZ"

Bu ülkenin dününü beraber inşa etmiştik, yarınını da birlikte inşa edeceğiz. Milletimizin hiçbir kesimi yok ki, AK Partinin hizmet siyaseti hayatına dokunmamış, hayatını olumlu yönde değiştirmemiş olsun. Vatan topraklarının tek bir karışı yok ki, AK Partinin eser siyasetinden nasibini almamış olsun. Kadını ve erkeğiyle, genci ve yaşlısıyla her vatandaşımıza geçmişten bugüne asırlık hizmetler sunduk. Sizlerin nezdinde ülkemizdeki tüm hanım kardeşlerimize soruyorum; evinizde, işinizde, sokakta, evladınızın okulunda, sevdiklerinizin hayatında 20 yılda hangi değişimleri gerçekleştirdiğimizi biliyorsunuz değil mi? Bu hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle misiniz?

Gençlerimize soruyorum; eski Türkiye’yi yaşamamış olsanız da, ülkemizi dünyada nereden nereye getirdiğimizi, sizlerin geleceğinde nasıl ufuklar açtığımızı biliyorsunuz değil mi? Önümüzdeki dönemde de, her gencimizin, her çocuğumuzun geleceğini olumlu yönde değiştirecek adımlar için 14 Mayıs’ta bizimle misiniz? 

Engellilerimize soruyorum, evlerinizin dört duvarı arasına mahkum edilen sizleri, istihdamdan spora ve sanata kadar her alanda destekleyerek hayatın içine katan projelerin hepsinin de altında bizim imzamızın olduğunu biliyorsunuz değil mi? Tüm bu hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle misiniz?

Emeklilerimize soruyorum, en düşük emekli maaşını 66 liradan 7 bin 500 liraya çıkardığımızı, bayramlarda ikramiye verdiğimizi biliyorsunuz değil mi? Ömürlerini aileleri ve ülkeleri için çalışmaya adamış emeklilerimizin, ikinci baharlarını en güzel şekilde sürdürmeleri için gereken ilave destekleri de, kendilerine yine biz verebiliriz. Bunun için 14 Mayıs’ta bizimle misiniz?

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza soruyorum; kendinize yeni bir hayat kurduğunuz ikinci vatanlarınızda sizlerin, devletinizin arkanızda olduğunu bilerek, başı dik bir şekilde yaşayabilmenizi temin edecek ikilimi birlikte oluşturmadık mı? Başınızın tekrar yere eğilmemesi için 14 Mayıs’ta bizimle misiniz?

Aynı soruyu, esnaflarımıza, işçilerimize, çiftçilerimize, sanayicilerimize de sorsak, benzer cevapları alacağız. Her alanda üretimi desteklerken, hem istihdamı güçlendirmek, hem ihracatı artırmak, böylece ülkemizin gücüne güç katmak niyetiyle hareket ettik. Elbette ulaşamadığımız hedefler, çok emek verip de başaramadığımız işler oldu.  Sizler şahitsiniz ki, sadece 21 yılda yaptıklarımız bile ülkemizin asırlık eksiklerini, ihtiyaçlarını, kayıplarını telafi etmeye yetmiştir. 

Ama biz bunları yeterli görmüyoruz. Milletimizin daha fazlasına layık olduğuna inanıyor, bunun için daha çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz.  Önümüzdeki seçimlerde milletimizden desteği, kendi statükomuzu tahkim etmek için değil, daha büyük reformlar yapmak, daha büyük devrimler gerçekleştirmek, daha çok eser ve hizmet getirmek için istiyoruz. 

Çünkü biz bugüne kadar hep, başkalarıyla değil kendimizle yarıştık. Türkiye’de ne vizyonuyla, ne programıyla, ne icraatıyla bizim önümüze geçene de, böyle bir hazırlık yapana da, böyle bir niyet besleyene de rastlamadık. Nitekim, 14 Mayıs seçimlerine de aynı şekilde gidiyoruz. İşte bizim 21 yıllık envanterimiz… İşte bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuz… İşte bizim seçim beyannamemiz…

Akıl ve vicdan sahibi herkesi, bizim ortaya koyduğumuz bu tabloyla, Bay Bay Kemal’in çapını, kalibresini, geçmişte yaptıklarını, bundan sonrası için verdiği sözleri mukayeseye davet ediyorum."