"Erdoğan başından beri kendini saklamadı"

erdogan-basindan-beri-kendini-saklamadi-47670-1.> ÖZLEM ÖZDEMİR info@ozlemozdemir.net

Fotoğraf:Gülay Yiğitcan www.klikstudyo.com

İstanbul… İmparatorlukları bağrına basmış, yağmalanmış ama yıkılmamış. Her dönemin tanığı İstanbul ve yeniden sevdasına düşülen Osmanlı İmparatorluğu’yla ilgili anlatılanlar ne kadar gerçek? Zülfü Livaneli son kitabı “Konstantiniyye Oteli”nde okuru İstanbul’un geçmişine çıkardığı yolculukla aslında bugünü analiz ediyor. Livaneli ile kitabını ve konuşulmayan tarihi konuştuk.

>>Konstantiniyye Oteli, geçmişle bugünün insanlarını İstanbul’da buluşturduğunuz bir roman. Bunun amacı hiçbir şeyin değişmediğini göstermek mi?
Geçmiş bazı alıntılarla az geçiyor, esas günümüzde geçen bir roman. Türkiye’de neyi görüyoruz; altta ateş yanıyor, yoksulluk, önyargılar, şehre göçün yarattığı ahlaki sarsıntılar, lumpenleşme, cinayetler, dinin yanlış yorumları gibi değerler sistemi alt üst olmuş. Bunun da üstüne oturmuş bir zengin kesim lay lay kendilerini avutmaya çalışıyor. Ama İstanbul hep böyleymiş, Bizans da Osmanlı da bugün de böyle. Büyük servetler, seks fantezileri, kanlı bastırmalar, bir ahlaki çürümüşlük... Bizanslı gelse burayı gayet iyi anlar.

>>Bizans ile Osmanlı akrabalığı üzerine bilgiler var kitapta. Oradan ilerlersek, karakterlerden biri “Niçin padişahlar hep yabancı kadınlarla evlenmişti?” diye soruyor. Bizde bundan hiç bahsedilmez.
Çok mantıklı bir sebebi var bunun. Bir Türk hanedanından kız almak istemiyorlar çünkü tahtta hak iddia ederler. Anadolu’da Türk beylikleri vardı, Osmanlı bunlardan küçük bir tanesiydi. Germiyanoğulları, Menteşoğulları, Aydınoğulları, Karamanoğulları gibi devletler var. Bunları Batı mı bitirdi? Hayır, Osmanlı bitirdi. O dönemin anlayışıyla Türklük meselesi için değil, Osmanoğulları için yapıldı. Ayrıca Bizans ile akraba olmaları Osmanlının çok işine yaradı, Osmanlıyı büyük yapan şey birdenbire batıya geçiş yapmaları. Konstantiniyye surlarını savunanlar arasında Şehzade Orhan vardı 600 askeriyle, 2. Sultan Orhan Bizanslı bir imparatorun damadıydı. Osmanlı ile Roma iç içe girmiş. Papa’nın Fatih’e yazdığı bir mektuptan söz edilir, onda “Hristiyanlığı seçin sizi Doğu Roma imparatoru olarak selamlayalım” yazdığı söylenir. Zaten resmi unvanı Fatih’in “Kayser-i Rum” yani “Romalı Sezar”dır. Yani ne Rum’dur ne Türk’tür. Burada Rumlukla Türklüğü ayıramazsın, Müslümanlıkla Hristiyanlık o kadar iç içe geçmiş ki, İstanbul böyledir. Önyargıları sarsmak bir sanatçının, bir aydının işidir, ben de o kadar büyük bir zevkle yaptım ki bu işi.

erdogan-basindan-beri-kendini-saklamadi-47671-1.

>>Mesela Fatih’in üvey annesinin Ortodoks inancından etkilenmiş olduğundan da bahsedilmez.
Annesi Ortodoks, Küçük Ayasofya diye bir yer alıyor ona Balkanlarda, fermanı var bu konuda ve o ferman da Topkapı Sarayı’nın arşivinde var, anam Despina diyor fermanda, daha ne desin?

>>Biz tarihi 1453’ten itibaren başlatıyoruz ancak ondan öncesine bakmadan tarihi doğru anlayabilmek mümkün mü?
Şu günkü yöneticilerin bu konuları anlamaya birikimleri yetmez. Şu kadarını söyleyeyim Fatih’e kurban olsunlar. Fatih Homeros’u aslından okuyan, dil bilen, müthiş bir adam. Bugünün ulus devlet kafasıyla o günleri düşünmek olmaz. O tarihi o dönemin şartlarına göre yorumlamanız lazım. Fatih İstanbul’u alınca niye adını değiştirmemiş? Ayasofya Camii hem camii hem Hristiyanlığın ismini almış, olur mu böyle şey? Aya İrini adı niye değişmemiş? Ya da Fatih’in karısı Gülbahar Hatun Hristiyan’dır, hiçbir zaman dönmemiştir İslam’a.

>>Osmanlı sevgisinin yükseldiği bu dönemde, kitapta sizin de sorduğunuz gibi, niçin yetkililer bu soruları kendilerine sormuyorlar ve niçin bunlar anlatılmıyor?
Bir kere yetkililer dediğiniz insanların çoğunun benim ölçülerimce bunları anlayabilecek kapasiteleri yok. İkincisi işlerine gelmiyor. İslam demiyorum, Emevî İslam’ın propagandası yaparken ve bin küsur yıldır Müslüman olan bir ülkeyi Emevîleştirmeye çalışırken, bunu eleştiren ve “bizim ülkemiz kozmopolittir, çeşitli inançların tortularıyla oluşmuştur” diyeni kabul edebilir mi? Affedersiniz Ermeni diyen adam bunu nasıl kabul etsin? Bakın, ben kaynaksız da konuşmuyorum, bunlar tehlikeli konular, nereden uydurdun derlerse al sana Naîmâ Tarihi derim. Mesela padişahlar hacca gitmiyor, buna korkunç kızıyorlar, İslam’ın beş şartından biri değil mi ama onlar gitmiyor. Eşcinsel padişahlar yok mu, var. 4. Murad’ın oğlu niye yok bana anlatsınlar. Ayrıca benim söylediğimde daha büyük bir dünya gücü ortaya çıkıyor. İmparatorluklar zaten bir ırkın üstünlüğüne dayanamaz, herkes padişahın kuludur. Türk Çandarlı’yı idam ettirip yerine Rum’u ya da savaşta öldürdüğü imparatorun iki yeğenini vezir yapmış Yakup Paşa ve Musa Paşa gibi. Bunları anlayamıyorlar. Senin içinde her türlü milletten insan vardı. Barbaros’a, Mimar Sinan’a, Sokullu’ya bak, onların bir kökenlerine bak bakalım kim neymiş? Sokullu 18 yaşına kadar Sırp kilisesinde korodaydı… Osmanlı bugünkü Amerika gibi herkesi bir potada eritip Osmanlılık diye bir şey çıkarmış, bundan daha büyük başarı olabilir mi, kaç kıtada kaç yüzyıl hüküm sürmüş, bununla iftihar et! Ama yok, Müslümanlar gitmiş kılıç zoruyla almış, bu kadar basit mi? Padişahlara da kötülük ediyorlar.

>>Kitabınızda dikkatimi çeken bir nokta da, erkek dünyasını eleştirmişsiniz, kadın cinayetlerine dair örnekler var, erkek egemen düzende bu eleştiriyi erkeklerden pek duyamıyoruz.
Bu benim canımı en çok yakan konu. Özgecan dedik, üzerine kaç can gitti! Bu acil bir durum, herkesin bunu ele alması lazım. Katledilmek için mi gelmiş kadınlar bu dünyaya? Kadınlar dünyanın temel gücüdür, tarihe bak erkekler ne yapmış, savaşmış! Ama çalışan, üreten kadın, bir canın değerini bilen de kadın. Kadınlar daha zeki, yetenekli ve yaratıcıdır. Artık kadınlar toplumda yükselmeye başladı. Erkeğin o ezip yok ettiği, gel bana tap dediği kadın artık öyle değil. Yaşadıkları hayattan, koca ve baba baskısından bıkmışlar. Türkiye’de kitapların%80’ini kadınlar okuyor. Erkeklerinse büyük bölümü okumuyor, biraz spor biraz kavga dövüşle gidiyor, kadın da kendini geliştirdikçe deliriyorlar. Toplum vahşileşiyor, yabanileşiyor, şiddet artıyor. Erkeğin kadınla ilişkisi tarih boyunca zulüm ilişkisidir. Tek tanrılı dinlerde Allah baba bir erkek modeli olarak gelişti. Hâlbuki ondan önceki dönemde tanrıçalar vardı ve o dönemde böyle bir şey yoktu. Ama Müslümanlıkta özellikle var. Yahudilikte, Hristiyanlık onun bir türevidir, din anneden geçer. Müslümanlıkta ise din babadan geçer. Onun için kadını kilit altına alıp bağlayacaksın ki yanlış yapmasın.

erdogan-basindan-beri-kendini-saklamadi-47672-1.

>>Peki, içinden geçtiğimiz dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok hata görüyoruz tabii, yalpalıyor sanatçılar, yazarlar, aydınlar, hele son yıllarda ne ihanetler görüyoruz. Kimi aptallığından kimi menfaatinden yaptı ama cehenneme giden taşları döşediler. En yakın arkadaşlarımız bile Erdoğan hayranı oldu.

>>Değişti demelerine ne diyorsunuz?
Biliyor musun Erdoğan onlardan çok daha masum, başından beri kendini saklamadı. Bale ahlaksızlıktır dedi, demokrasi tramvaydır dedi, referansım İslam’dır diyen bir politikacı. Değişti demek ne demek? Kendi ideolojisi açısından da düzgün davranıyor. Öbürleri böyle bir şey atfettiler nedense. Biliyorsunuz İran’da TUDEH vardı Komünist Partisi, Humeyni başa geldiğinde gittiler ona oy verdiler ve kellerini kaybettiler. Hitler’le anlaşmaya çalışan aydınlara ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizimkilerde her şeyi karşıtıyla düşünmek alışkanlığı var. Bu arkadaşlar da baktılar, ordu var mı var, darbe yaptı mı yaptı, zalim mi evet, şimdi birileri geldi onları tasfiye mi ediyor, o zaman biz bununla beraberiz!

>>Seçimde Türkiye için ne öngörüyorsunuz?
Benim gördüğüm, o yolsuzluk konuşmaları ortaya çıktıktan sonra yapılan seçimlerde halk belediye seçimlerinde oy verdiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de%52 oy verdi. Yolsuzluk seçimle aklanmaz ama bu aklamak anlamına geliyor. Saray, tek parti, tek kişi, bunca hukuksuzluk ortadayken ben zafer kazanacaklarını zannetmiyorum. Kazanıyorsa zaten bu toplum bitmiş demektir. AKP’yi seçmenin biraz hırpalayacağını düşünüyorum ama yine de birinci parti olur. Hükümeti kurar ama güçlü çoğunlukla kurmaması gene de bir kazançtır. HDP’nin barajı geçmesi şart, geçebilecek mi bilmiyorum.%1 dediğiniz 470 bin oy,%2 dediğiniz 1 milyon oy, bu kadar arttırabildi mi? İstanbul’da okumuş yazmış insanların oyları var ek olarak, onların sayısı o kadar olabilecek mi? Olmazsa da çok kötü olacak. Bir de niye parti olarak girmelerinde ısrar ettiler, İmralı’dan geldi tabii o talimat her şeyde olduğu gibi ama bağımsız olarak girseler de 36 milletvekilleri vardı, onu bu havayla 45’e çıkarırlardı, parti olarak girseler 10-15 tane daha olur. Bu risk alınır mıydı? Belki de baraj altında kalsın diye yapıldı bu anlaşma? Bilmiyoruz. Erdoğan Deniz Baykal’la anlaşıp Başbakan oldu, belki de İmralı’yla anlaşıp başkan oluyor, onu da bilemeyiz. Yaşayıp göreceğiz.

>>Erken seçim görüyor musunuz?
Görüyorum. Bütün uluslararası göstergeler ekonomik krizi gösteriyor ki kriz şu an zaten var. Bu ekonomik kriz yeni hükümetin başına patlayacak, koalisyon olursa “gördün mü Erdoğan gitti, Türkiye bozuldu, aman patron gel” diyebilirler, o da bir partiyle dönebilir tekrar, o da mümkün.