Seçim sürecinde halka vaatler sunan Erdoğan, 28 Mayıs sonrası verdiği sözleri unuttu. Milyonlar derinleşen yoksullukla boğuşurken krizin bizzat nedeni olan Erdoğan, yaptığı çıkışlarla halka hayal satmaya devam etti.

Erdoğan halka hayaller satıyor
Erdoğan seçim öncesi mitinglerde halka çay fırlatmıştı. (Fotoğraf: DHA)

Haber Merkezi

14-28 Mayıs seçimlerinden sürpriz galibiyetle ayrılan Erdoğan ve AKP iktidarı, oluşturduğu yeni dönem politikalarıyla ülkede yarattığı bütün krizi halkın sırtına yükledi. Seçim süreci boyunca sıraladığı vaatler, seçimden geriye kalan 3 ayda hayal oldu. Erdoğan emekli maaşına ilişkin yaptığı açıklamada, "Memurlarımıza zamlar gelirken, emeklilerimize hiçbir şeyin gelmemesi olacak bir şey değil. Onları da inşallah memnun edecek adımları atacağız" dedi. geçtiğimiz gün de hayat pahalılığına değinen Erdoğan, "Küresel krizlerin ülkemize etkilerinden kaynaklanan hayat pahalılığının son dönemde milletimizi bunalttığının farkındayız. Ülkemizin her meselesini çözdüğümüz gibi inşallah bu sıkıntıyı da hal yoluna yine biz koyacağız" iddiasında bulundu.

EKONOMİ VAATLERİ GERÇEKLEŞMEDİ

Ekonomideki cari açık sorununu ortadan kaldırmayı, enflasyonun azaltılacağını ve TL’deki değer kaybının düşürüleceğini vaat eden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimi tekrar kazanması ile birlikte verdiği hiçbir sözü gerçekleştiremedi. 28 Mayıs sabahı 19,97 TL olan dolar kuru 27,19 TL civarına geldi. Akılcı politikalar diye servis ettikleri ve yapılan kabine değişikleriyle Mehmet Şimşek ve kadrosunun rasyonel zemine dönüş ile tanıtımı ile kurulan yeni dönem politikaları İMF’siz İMF programı oluşturdu. TCMB yılsonu enflasyon tahminin yüzde 22,3’ten yüzde 58’e çıkardı. Yaratılan krizin bütün faturası emekçiye yüklenirken halk, ekmekten suya, sudan mazota her güne zamla uyandı. Seçimlerden önce ‘Faiz haramdır, ben ekonomistim’ çıkışı ile halka seslenen Erdoğan, ekonomik gidişatın çözümünü Kur Korumalı Mevduat (KKM) sitemine geçiş ile sundu. Geçtiğimiz gün itibarı ile KKM’nin Hazine’ye getirdiği yük itiraf edilirken faiz artırımı ve KKM’den ilk çıkış hamlesi geldi. Erdoğan ve AKP iktidarı bütün bir çözümü halkın sırtına yüklemekte buldu.

ADALET HÂL SAĞLANMADI

Yine seçim süreci boyunca “geniş katılımlı, çoğulcu, özgürlükçü” yeni bir anayasa vaadinde bulunan Erdoğan, kişi özgürlüklerini önceleyeceğini, tutuklama ve gözaltı gibi uygulamaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına uygun hale getireceğini dile getirdi.

Seçim sonrası dönemde ise saray rejiminin baskıları arttı. Kendine muhalif gördüğü, direnme potansiyeli taşıyan her alana saldırmaktan geri durmadı.

TİP’ten Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın hüküm giydiği bir cezası olmamasına rağmen tahliyesi sağlanmadı. Gazeteci Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan muhalif görüşleri nedeniyle tutuklandı. TELE1 televizyonuna, yaptıkları muhalif yayın gereği 7 günlük karartma cezası verildi. İzmir ve Ankara’da zamları protesto etmek için buluşan kitleye çok sayıda polis saldırdı. TİP Üyesi 20 kişi gözaltına alındı. Mersin’de de zamları protesto ettikleri gerekçesi ile SOL Genç üyeleri gözaltına alındı.

Muğla Akbelen’de ormanların katledilmesine karşı direnen köylüler de saldırılardan payını aldı. Çok sayıda jandarmanın görevlendirildiği bölgede köylüler gözaltına alındı.

GENÇLER YİNE GÖRMEZDEN GELİNDİ

Erdoğan’ın yükseköğrenimdeki gençlere bir defaya mahsus olmak üzere verdiği cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlamak ve aylık 10 GB ücretsiz internet verme vaadi de boşta kaldı. Vergi muafiyetinden sadece belirli öğrencilerin yararlanabileceği öğrenildi. Örgün öğretimdeki lisans ve ön lisans öğrencileri yararlanabilirken yüksek lisans, doktora ve açık öğretim öğrencileri uygulamadan faydalanamayacak.

Dünyada ilk 500 üniversite arasına Türkiye’den 10 üniversitesinin girmesini hedeflediğini belirten Erdoğan bu konuda da bir adım atmadı. Üniversiteler niteliksizleşti.

Önceki gün açıklanan YKS sonuçlarındaki başarısız tablo da dikkat çekti. Tıp, mühendislik, hukuk gibi ileri gelen mesleklerde kontenjanlar boşta kaldı. 

DEPREMZEDELER UNUTULDU

6 Şubat Maraş Merkezli depremin ardından seçim vaadi olarak, ülkeyi yaşanması muhtemel tüm afetlere karşı hazırlıklı hale getirmeyi vaat eden Erdoğan, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) yetki ve sorumluluğunun da artırılacağını dile getirdi. Seçimden sonra bu vaat de unutuldu. Depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen bölgede devam eden sorunlar dikkat çekti. Depremden en çok etkilenen illerden birisi olan Hatay, depremin ilk gününden başlayarak yenilerinin eklendiği bir sorun yumağı ile boğuşuyor. Bölgede hala su sıkıntısı devam ederken, yıkım çalışmaları şehri bir toz bulutu haline getirdi. Bunun yanında sağlık hizmetlerinin yetersizliği, eğitim alanında hazır olmayan koşullar, barınma sorunu devam etmekte. Bölgede kira fiyatları fırlarken iktidar tüm bu yaşananları görmezden geldi.