CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi eylemcilerine yönelik 'sürtük' ifadesine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı şikayet başvurusunun “dokunulmazlık” gerekçesiyle işleme alınmadığı açıkladı. Kılıç, konuya ilişkin "İşte sarayınız, işte üslubunuz, işte Anayasa bilmezliğiniz” diyerek tepki gösterdi.

Kaynak: ANKA
Erdoğan'ın 'sürtük' sözüyle ilgili yapılan şikayet 'dokunulmazlık' gerekçesiyle işleme alınmadı

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’ın, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında Gezi direnişine katılanları hedef alarak söylediği 'sürtük' sözünün hakaret içerdiği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı şikayetle ilgili başvurunun “dokunulmazlık” gerekçesiyle işleme dahi konulmamasına tepki gösterdi.

Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Haziran 2022’de AKP grup toplantısında Gezi olaylarına katılanları hedef alarak kadınlara yönelik söylediği sözlerin hakaret içerdiği gerekçesiyle 2 Haziran 2023 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu.

Kılıç, başvuru dilekçesinde, Erdoğan’ın ‘hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlarından yargılanmasını talep etti. Kılıç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı başvuruyla ilgili dilekçenin, ‘Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığı’ gerekçe gösterilerek işleme konulmamasına tepki gösterdi.

Sevda Erdan Kılıç, kararla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bundan tam bir buçuk yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüce Meclis’in çatısı altında, milyonlarca onurlu Gezi direnişçisini hedef alarak, ağza alınmayacak hakaretlerde bulundu. Bu hakaret ve küfürlerin bir Cumhurbaşkanı’nın ağzından yayılması aynı zamanda halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve ayrımcılık suçunu oluşturuyordu. Hala kulaklarımızda çınlayan o hakaretler alelade hakaretler değildi, o sözler, halkın belli bir kesimine yönelik olarak işlenen bir nefret suçuydu, insanlık onurumuzun ayaklar altına alınmasıydı.

"HUKUK GARABETİ"

Erdoğan’ın o gün sarf ettiği hakaretler için hemen suç duyurusunda bulunmuştum. Aylar sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir karar vermiş işte bu elimde gördüğünüz karar tam da yargıdaki çürümüşlüğü konuştuğumuz bu günlerde bir hukuk garabeti olarak kayıtlara geçsin istiyorum.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiğim suç duyurusu dilekçesi Başsavcı tarafından işleme dahi konulmamış. Savcı, Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığını gerekçe göstererek, bu kararı vermiş. Anayasa, Cumhurbaşkanı’na dokunulmazlık atfeder, ancak bu düzenleme, 'Cumhurbaşkanı suç işlemez' mantığıyla yapılmıştır. Bugün ise Cumhurbaşkanı dokunulmazlık zırhının arkasına bürünüp halka açık açık Meclis kürsüsünden küfür etmiştir. İşte sarayınız, işte üslubunuz, işte Anayasa bilmezliğiniz...

"KARARI TANIMIYORUZ"

Hem hukukun temelini hem de Anayasamızın ruhunu alaşağı eden, yok sayan, tanımayan bu kararı da biz de tanımıyoruz. Yüce Meclis çatısı altında yurttaşımıza uygun gördüğünüz o lafların kötülüğüne de yargının getirilmiş olduğu bu keyfiyete de teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Elbette ki insanlık onurunu hedef alan hakaretlerinize de insanlık onurunu hiçe sayan bu yargı kararına karşı da dün olduğu gibi bugün de mücadelemizi sürdüreceğiz.”

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Erdoğan 1 Haziran'da yaptığı grup konuşmasında şunları söylemişti: "Bu teröristler, eşkıyalar bira şişeleriyle caminin içini pislemişti. Bunlar çürük, bunlar sürtük. Kamu binalarının, polis araçlarının, işyerlerinin, otobüslerin, sokakların yıkıldığı Gezi olaylarının arkasında hangi güçlerin olduğunu tarih de yazıyor. Bunlardan bu millete hayır gelmez. Bunlar ancak terör sevicilerle beraber. Gezi olaylarının planlı ve alçak kalkışma olduğunu boşuna söylemiyoruz. Yatırımcıların çıkışından dövizin yükselmesine kadar halen boğuştuğumuz sorunun başlangıç noktası Gezi hadisesidir. Maddi tahribatın bedeli 1,5 milyar dolar. Bu hadise arkasından gelen tüm oyunların, tuzakların işaret fişeğidir. Gezi olaylarıyla yapamadıklarını FETÖ'nün emniyet-yargı darbe girişimiyle ülkenin meşru hükümeti devirmeye kalkarak tekrar denediler. PKK'yı ve siyasi uzantılarını harekete geçirip çukurlar açarak o bölgenin güzelliklerini rezil ettiler. Sinsi senaryolar paramparça olunca, 15 Temmuz'da askeri darbe yapma cüretinde bulundular."

Erdoğan'ın bu sözlerinden sonra Türkiye'nin çeşitli illerinden kadın dernekleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler suç duyurusunda bulunmuşlardı. Bazı yerlerde şikayet dilekçeleri işleme konmamıştı.