Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eminönü ile ilgili bi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eminönü ile ilgili birçok hedeflerinin bulun-"duğunu belirterek, "Buradaki birçok tarihi eserleri şu andaki işlevinden çıkartıp bunları otele dönüştürelim diyoruz" dedi. Erdoğan tarihi yarımaadadaki planlarını gerçekleştirmek için gerekirse cebir ve zor kullanacaklarını da ifade etti.

Başbakan'ın sözleri Mimar ve Şehir Plancılarının tepkisini topladı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükşehir Şube Başkanı Eyüp Muhçu Erdoğan'ın açıklamasının talihsiz olduğunu belirterek, "Hukukun ve planlamanın ötesinde, despotik bir yaklaşımla yer insanının bölge dışına çıkarılmasının gündemde olduğunu görüyoruz" dedi.

Erdoğan, Eminönü Belediyesi'nce İstanbul Ticaret Odası'nda düzenlenen "1. Uluslararası Eminönü Sempozyumu"na katıldı.

Başbakan Erdoğan, İstanbul'u Türkiye'nin özeti olarak gördüğünü, İstanbul'un içindeki İstanbul'un da büyük ölçüde Eminönü olduğunu belirterek, "dünyanın sıfır noktası" olarak kabul ettiği Eminönü'nün tarihin, medeniyetin, kültürün, irfanın, ilmin, mimarinin, estetiğin merkezi olduğunu söyledi.

DİRENEN GÜÇ
Şu ana kadar gelmiş geçmiş vali, belediye başkanı, aydın ve akademisyenlerin burası için bir şeyler yapmaya gayret ettiklerini, "ama maalesef bir şeyin buna hep duvar olduğunu" belirten Erdoğan, bu adımların atılmasının engellendiğini bildirdi.

Suriçi ve Pera diye övünüldüğünü, ancak eser olarak neticeye gelince hiçbir şeyin olmadığını kaydeden Erdoğan, 4,5 yıllık belediye başkanlığı döneminde hep engellerle karşılaştığını vurguladı. Birçok yıkılması gereken yeri yıkmakta engellerle karşılaştığını dile getiren Erdoğan, "Bunlar meşru muydu, yasal mıydı? Değildi. Ama buna rağmen direnen bir güç vardı. Bir yerlerden de meşru olmayan imkanlarla kendilerine güç sağlıyorlardı. Bakıyorsunuz tarihi canım eserlerin yanına kondu bindirilmiş. Orada bir ucube. Onu gördüğünüz zaman bütün dünyanız yıkılıyor. Ama nedense bunlara bu imkanlar veriliyordu" dedi.

Başbakan Erdoğan, tüm kurumlarla el ele vererek, Suriçini kurtarma, Pera'nın bu noktadaki çirkinliklerinden arınma döneminin geldiğini dile getirerek, bunlarla ilgili özel yasalar çıkardıklarını, çıkartacaklarını söyledi.

'GEREKEN ADIMLARI ATACAĞIZ'
Bir an önce bunları bitirip başarmak istediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu şehre daha çok hizmet etmek zorundayız. Eminönü ile ilgili birçok hedefimiz var. Gerek İTO ile bunları zaman zaman görüşüyoruz. Gerekse büyükşehir ve Eminönü bele-diyeleriyle görüşüyoruz. Buradaki birçok tarihi eserleri şu andaki işlevinden çıkartıp bunları otele dönüştürelim diyoruz. İmalathaneleri çıkartıp burayı tamamıyla turizmin en hareketli merkezi haline getirelim istiyoruz. Bu en önemli hedefimiz.

Şu anda İkitelli'de yapılmış olan yerlere taşınmayan esnafa bu kürsüden de çok seslendim. Artık burada durmayın, duramayacaksınız. Vali Bey'e, İstanbul Büyükşehir ve Eminönü Belediye Başkanlarına devamlı söylüyorum. Müşterek olarak atılması gereken adımları atacağız. Gerekirse cebir, zorla yapacağız. Niye? Çünkü buranın da bizim üzerimizde hakkı var. ciddi bir baskı altında. Artık burası gündüz 3 milyon kişiyi kaldıracak noktada değil. Ama bunları serpiştirir, dağıtabilirsek o zaman ne olacak? Burası bizler için hem bir tarihle buluşma yeri, hem de bizim kültürde, tarihte ve medeniyet itibarıyla bir doyum noktamız olacak. Buradan İstanbul'a ve dünyaya farklı bakacağız." Birgün

ERDOĞAN, İSTANBUL İL KONGRESİ'NDE KONUŞTU
AB sürecinde millet bağlar
BAŞBAKAN Erdoğan, Eminönü Belediyesi'nce İstanbul Ticaret Odası'nda düzenlenen " 1. Uluslararası Eminönü Sempozyumu"ndan ayrıldıktan sonra Yenibosna'da inşa edilen yeni Adli Tıp Kurumu binasının açılış törenine katıldı. AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adli Tıp Kurumu açılışını yaptıktan sonra partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nın 2. Olağan Kongresi'ne katılmak üzere Abdi İpekçi Spor Salonu'na geldi. Kongrede partilere seslenen Erdoğan Türkiye'nin AB üyeliği sürecine değindi. Avrupa Birliği (AB) sürecinde kim ne derse desin uydurma haberlere değil, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin tavrına bakınız diyen Erdoğan, "Ana muhalefet şöyle demiş, böyle demiş. Yavru muhalefet şöyle demiş, böyle demiş. Kimse bizi bağlamaz. Bizi milletimiz bağlar. AB sürecinde dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz" diye konuştu. Birgün

MİMARLAR ODASI İSTANBUL BUYUKŞEHIR ŞUBE BAŞKANI EYÜP MUHÇU: Topluma rağmen proje yapılamaz
BİR süre önce tarihi yarımada koruma planları yapıldı. Ulaşım, ekonomi, nüfus gibi kararlar içeriyordu. Biz bu planların sakıncalarına ilişkin Mimarlar Odası olarak dava açtık ve bu davalar sürüyor. Tarihi yarımada Avrupa Kültür Başkenti olarak değerlendiriliyor. Bu süreçte belediye ve hükümet tarihi yarımadanın demografik yapısını değiştirebilecek, tarihi dokuyu tahrip edebilecek bir takım yatırım kararları alıp uygulamak istiyor. Bir anlamda kimi yabancı sermaye gruplarının tarihi yarımadada turizm, ticaret yatırımları gerçekleştirmesi için çalışmalar sürdürüyorlar. Bunun için bir kısım etkinlikler düzenleniyor. Bu sempozyum da onlardan biri. Bu çalışmalar kapsamında desantralizasyon düşünülüyor. Sorun burada yaşayan insanların bölge dışına aktarılmak istenmesi. Bölge dışına çıkarılacak insan toplulukları yerine yeni bir nüfus davet edilecek, bu da tarihi yarımadanın sosyal yapısını tamamen değişterecek, ortadadan kaldırabilecek uygulamalar. Bu özelliğine bakınca proje ve yatırımların insanı gözetmediği, insan yaşamı ve tarihi yarımadanın dokusunu, kendi kimlik değerlerini gö-zardı ettiğini görüyoruz. Sermaye gruplarının eğlence, ticaret merkezine dönüştürülmek isteniyor ve aynı zamanda kimi sokakların taklitçi osmanlı yapılarına dönüştürülmesi planlanıyor. Yarımadada estetik, siluet, kent dokusunu gözetmeyen politikaların somut biçimde gündeme getirildiğini görüyoruz. Tarihi yarımadanın, korunmaması nedeniyle UNESCO dünya mirası listesinden çıkarılması söz konusudur.

Başbakan'ın talihsiz açıklaması ile hukukun ve planlamanın ötesinde, despotik bir yaklaşımla yer insanının bölge dışına çıkarılmasının gündemde olduğunu görüyoruz. Bu yeni karşılaşılan bir yönetici tavrı. Bu tavır hukukla bağdaşmadığı gibi demokratik bir tutumu da yansıtmıyor, AB süreciyle da bağdaşmıyor. Başbakan'ın sözünü ettiği cebir ve şiddet yoluna gidilmesi durumunda İstanbul'un demokrasi ve hukuka inanan çevrelerini karşısında bulacaktır. Topluma rağmen yapılmak istenen projeler uzun vadede başarısızlığa mahkumdur.