Erdoğan Saray'da rektörlerle buluştu

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Saray'da YÖK Başkanı ve rektörlere hitap etti.

Gündeme ilişkin açıklamalar yapan Erdoğan, daha önce 'buzdolabı'na kaldırdığı barış süreci konusunda, "Bu saatten sonra devletin ve milletin razı olabileceği tek çözüm terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Ya devlete teslim edilecek ya da üstüne beton dökülüp kullanılamaz hale gelecektir. Artık bunun dışında görüşülecek hiçbir şey yoktur" dedi. Hürriyet gazetesini hedef göstermeyi de ihmal etmeyen Erdoğan, "Önce zehri atıyor, virüsü atıyor. Bu nasıl bir medyada dürüstlük" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"ÖYLE ANLAŞILIYOR Kİ BU ÜLKEDE ŞEHİTLER TEPESİ HİÇ BOŞ KALMAYACAK"
"Ay yıldızlı albayrağımızı göklerde dalgalandırmanın, İstiklal Marşı’nı göğsümüzü kabartarak okumanın bedelini ödemeye devam ediyoruz. Şairin dediği gibi, bu ülkede şehitler tepesi hiç boş kalmadı, öyle anlaşılıyor ki boş da kalmayacak. Bütünüyle şehitlerimizin toprağa akan her damla kanı bu coğrafyayı ilelebet vatanımız olarak tescil eden mühürdür.

Milletimizi bin yıldır vatanımız olarak sahip çıktığımız Anadolu coğrafyasından söküp atmak isteyenler bugüne kadar hep hezimete uğradılar. Bundan sonra da ülkemizin ve milletimizin birliğine, dirliğine göz dikenler aynı akıbete uğrayacaktır.

Her karışıyla Anadolu ve Trakya toprakları hepimizin ortak vatanıdır.

Ülkesini ve devletini kaybedenlerin yürek yakan görüntülerini her gün seyrediyoruz.

Devletin diğer tüm kurumları milletimizin tamamına aittir. Yöntemde, söylemde anlaşamıyor olabiliriz. Siyasette rekabet başka bir şeydir, ülkenin ve milletin bekası söz konusu olduğunda bir araya gelmek başka şeydir. Hayatımın hiçbir döneminde siyasi rekabetten kaçmadım, kaçmam, Türkiye’nin geleceği söz konusu olduğunda her şey teferruattır.

Ülkemizin bütünlüğüne milletimizin birliğine saldırılarla karşı karşıya olduğumuz şu dönemde bir arada durabilmeliyiz. Milletimiz dimdik ayaktayken, moral bozmaya, kafaları karıştırmaya, gönülleri karartmaya yönelik her söz sadece terör örgütüne yarar.

Ülkesine ve milletine karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen muhalefetin, medyanın, aydınların da aynı şekilde murakabeye tabi tutulması gerekmiyor mu? Bunun sorumlusu iktidar partisi ya da bir kişi midir? Sırtını terör örgütüne dayamakta beis görmeyen siyasi partinin yaşananlarda hiç mi sorumluluğu yoktur? Koalisyon çalışmalarında dayatmacı bir tutuma giren muhalefet partilerinin hiç mi rolü yoktur? Tüm dünyada ulusal veya uluslararası Tayyip Erdoğan düşmanlığı için terör örgütü, paralel örgütle, uluslararası yapılarla aynı safta duranların rolünü görmezden mi geleceğiz?

Unutulmamalıdır ki, söylenen her söz, her tutum tarihe atılan bir imzadır.

HER ŞEYİN HESABINI VERMEYE HAZIRMIŞ
Türkiye PKK terörü, DHKPC terörü, DAİŞ tehdidi, paralel devlet yapılanmasıyla mücadele ederken küçük hesaplar peşinde koşanları şiddetle kınıyorum.

Şahsen, yaptığım her şeyin hesabını bu dünyada milletime, öbür dünyada Rabbime vermeye hazırım. Bunun yeri sandıktır, seçimlerdir. İşte şimdi bir Kasım var. İnanıyorum ki milletim bunun hesabını sandıkta soracaktır.

Türkiye’nin iktidar partisi kadar muhalefet partilerine de ihtiyaçları vardır, zira demokrasi gücünü sadece iktidar partisinden almaz. Güçlü demokrasi gücünü güçlü muhalefetten alır. Türkiye’nin kamuoyunun haber alma özgürlüğünü sağlayacak medyaya da ihtiyacı var. Türkiye’nin her türlü düşünceyi üretecek aydınlara da ihtiyacı var.

İlkesiz bir şekilde, işine geldiğinde terör örgütüne destek veren, işine geldiğinde hükümeti, polisi, askeri suçlayan, kendi ülkesini yabancılara şikayet eden bir siyaset anlayışını kabul edemeyiz.

Dünyanın hiçbir yerinde, siyasetçinin, medyanın, aydının kendi ülkesi aleyhinde yalanla, iftirayla, çarpıtmayla hakkı yoktur. Bu kendi ülkesine yabancılaşma, ihanet sorunudur. Her şehidimizin acısı yüreğimizi yaksa da milletimiz müsterih olsun diyorum. Bugüne kadar nice badireleri atlatmayı başaran Türkiye, Allah’ın izniyle bölücü terörü de çözecektir.

Devlet çarkı ağır işler ama işlemeye başladı mı, hiçbir çetenin, hiçbir terör örgütünün bunun önünde durması mümkün değildir... Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurt dışında çok ciddi zararlar verildi. Son gelişmeler biraz da onun paniğidir. Örgütün verdiği kayıplar binlerle ifade ediliyor. Yurt içi yapılanmasında da önemli çalışmalar yürütülüyor. Bu yapı da çökertilecektir. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar mücadelemizde çok büyük güç de veriyor.

"BU SAATTEN SONRA TEK ÇÖZÜM SİLAHLARIN TESLİM EDİLMESİ YA DA BETONA GÖMÜLMESİDİR"
Bu saatten sonra devletin ve milletin razı olabileceği tek çözüm terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Ya devlete teslim edilecek ya da üstüne beton dökülüp kullanılamaz hale gelecektir. Artık bunun dışında görüşülecek hiçbir şey yoktur. Devlet de millet de gereken sabrı göstermiştir. Somut adım atacak olan terör örgütüdür. Terör örgütünün silah bırakması konusunda en büyük görev bölgede yaşayan halkımıza düşüyor.

YİNE HEDEF GÖSTERDİ: ÖNCE VİRÜSÜ SALIYOR...
Bir televizyon programında düşünün, mülakat yaptığımız arkadaşımız 400 milletvekiliyle ilgili bir soru soruyor. Ben kendisine ta 7 Haziran öncesinde, Kırşehir’de 400 milletvekilini alacak bir partiyle yeni anayasa yeni Türkiye kurulabilir diyorum. Hemen tweetler başlıyor, kendisine amiral gemisi diyenler başlıyor. 400 verilseymiş, Dağlıca olmayacakmış... Bu kadar hedef saptırma olabilir mi, sen nasıl medyasın? Sonra 10 dakika geçiyor, siliyor. Önce zehri atıyor, virüsü atıyor. Bu nasıl bir medyada dürüstlük. Ondan sonra kalk, biz aramızda toplantıyı yaptığımız zaman, dürüstlük ilkemizdir, değişmez. Nasıl dürüstlükse."