Erdoğan’ın 12 yıl sonra gerçekleştireceği Irak ziyaretini değerlendiren akademisyen Doç. Dr. Arzu Yılmaz, Türkiye’nin ABD ilişkileri ile Irak’la olan ilişkilerinin paralel geliştiğine dikkat çekti. CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel ise ziyaretin etkisinin zayıf olacağı görüşünde.

Erdoğan’ı ABD’ye götüren köprü: Ortadoğu
Geçen ay düzenlenen Bağdat Zirvesi’nde Irak Türkiye ilişkileri ele alınmıştı. (Fotoğraf: AA)

Öncü DURMUŞ

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Irak'a yaptığı ziyaretten 12 yıl sonra ilk kez resmi temaslarda bulunmak üzere bugün Bağdat'a gidiyor. Erbil’e de gerçekleştirmesi beklenen ziyarette Erdoğan’ın en önemli konu başlıkları Basra Körfezi hinterlandını Türkiye üzerinden Avrupa'ya açacak Kalkınma Yolu Projesi ve bölgedeki güvenlik önemleri olacak.

Daha önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile kurulan temasların ardından gözler Erdoğan’ın ziyaretine çevrilirken bölgede artırılan temasların etkileri tartışılmaya devam ediyor. Özellikle seçimlerden de yenik ayrılan Erdoğan’ın ülkenin dış politikasında yapacağı hamleler ise soru işaretleri yaratıyor.

CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel ve Hevler Üniversitesi‘nden Akademisyen Doç. Dr. Arzu Yılmaz, Erdoğan’ın 12 yıl sonra gerçekleştireceği ziyareti değerlendirdi.

ABD İLİŞKİLERİ İLE ZİYARET PARALEL

Arap baharı sonrası benimsenen yanlış dış politikanın yarattığı tahribat, derinleşen ekonomik kriz ve ABD ile arayı dolaylı yoldan düzeltmenin bir gereği olarak Erdoğan’ın bölgeye yoğunlaştığının altını çizen Yılmaz, “Bağdat’la açılan yeni sayfa bir süredir Şam, Kahire, Abu Dabi ve Riyad’la yeniden kurulmaya çalışılan ilişkilerin bir parçası” dedi.

Ziyaretin beklenen ama geç kalınmış bir ziyaret olduğunu söyleyen Yılmaz, “Fidan ilk kapsamlı dış gezisini Irak’a yaptı. Bu ziyarettin arkasından Erdoğan’ın Bağdat’a gelmesi bekleniyordu. Bu haliyle aslında gecikmiş bir ziyaret sayılabilir. Tarihsel olarak AKP iktidarının bölgedeki tutumunda ve özel olarak Irak ile ilişkiler düzleminde ABD’nin belirleyiciliğinin altını çizen Yılmaz, Türkiye’nin ABD ile ilişkileri ile Irak’la olan ilişkilerinin paralel geliştiğine dikkat çekti. Yılmaz şöyle konuştu:

‘F16 satışının gerçekleşmesi ve İsveç’in NATO’ya katılımı konusunda ABD ile mutabakat sağlanınca Türkiye-Irak ilişkilerinin yeniden kurulması konusundaki çabaların hız kazandığını gördük. Bunun yanında Gazze savaşının da bölgede Türkiye -ABD ilişkilerine bir ivme kazandırdığını söylemek yerinde olur. Nihayetinde Irak’ta etkin bir Türkiye ABD için İran’ın dengelenmesi, hatta mümkünse çevrelenmesi için önemli.”

DENGELER ÇABUK DEĞİŞİYOR

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Petrol Kanunu’nun iptali ve Kerkük-Ceyhan boru hattı kararının iptal edilmesi çerçevesinde Ankara-Erbil ilişkilerine vurulan darbede İran’ın rolüne değinen Yılmaz, “İran, Bağdat’ta en etkili bölgesel aktör. Ve İran son bir yıldır Türkiye’nin Irak’a yeniden dönüş çabalarını baltalayan önemli hamleler yaptı. Fakat Gazze Savaşı’yla birlikte dengeler değişti. Mevcut koşullarda İran’ın Türkiye’yi karşısına almak istememesi anlaşılır” dedi. Erdoğan’ın on üç yıl aradan sonra Erbil’i ziyaret edecek olmasının da önemli olduğunu söyleyen Yılmaz değerlendirmesini şöyle sürdürdü: 

“2011’den bu yana köprünün altından çok sular aktı. Bugün Erbil için Ankara ile iyi ilişkiler bir tercih değil, bir mecburiyet. Fakat öyle de olsa Erdoğan’ın ziyaretinden iki gün önce Erbil İçişleri Bakanı’nın ‘PKK terör örgütü değildir’ şeklinde bir açıklama yapması dikkat çekici. Bu açıklamanın ilk düşündürdüğü, Kürdistan topraklarında olası bir Ankara-Bağdat operasyonuna Erbil’in onayının olmadığı. Ama aynı zamanda bu açıklama, bundan sonraki süreçte PKK’nin de muhatap alınacağı ve Erbil’in bir arabulucu rol üstleneceği yeni bir dönemin işareti olarak da okunabilir. Süreci izleyip göreceğiz”.

BU ZİYARETTEN BİR ŞEY ÇIKMAZ

CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel ise Irak Türkiye ilişkilerindeki iki tarafın ihtiyaçlarına dikkat çekti.

"İki ülkede hem ekonomisini düzeltmek hem bölgede normalleşmek istiyor" diyen Uzgel, Irak, Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle sorunlarını aşmak isterken Erdoğan da iktisadi ve güvenlik meselesini halletmek istiyor. Bu anlamda Erdoğan PKK ile mücadeleyi Irak topraklarında gerçekleştirmek istiyor” dedi.

Erdoğan’ın Irak’ı güvenlikçi bir çizgiye çekmek istediğini belirten Uzgel şu ifadelere yer verdi:

“Irak bu konuda çok istekli değil. Hakan Fidan ve Yaşar Güler’in PKK terör örgütü talebi yasaklı örgüt gibi baştan savma bir tanımlamayla karşılık buldu. Öte yandan Irak Kalkınma Yolu Türkiye’nin ortaya attığı, Irak’ı Körfezi Avrupa’ya bağlayacak bir proje Irak’a cazip geliyor. Çünkü Irak’ı boydan boya kesen bir karayolu yapacağız diyorsunuz. Ancak güvenlik açısından da demiryolunu sabote etmenin Irak gibi bir yerde ne kadar kolay olabileceğini herhalde herkes hesap ediyordur. Gerçekçi bir proje olarak gözükmüyor.”

Irak’ın da normalleşme yaşamak istediğini belirten Uzgel, “Irak ABD’li şirketleri yatırım yapın diye davet ettiler. İlişkileri iyi tutmak istiyorlar bu sebeple. Erdoğan’ın önceliği ise daha PKK odaklı ve kalkınma hamleleri ile ilgili ancak yine de buradan büyük bir şey çıkma ihtimali zayıf” dedi.