Ergene, Çerkezköy ve Çorlu’daki sanayinin yarattığı kötü koku sorunu yıllardır sürüyor. 2019 yılında Meclis’e sunulan soru önergesi ise hâlâ yanıtlanmış değil.

Ergene hâlâ kokuyor
Fotoğraf: BirGün

Umut Can FIRTINA

Tekirdağ’ın sanayi faaliyetlerinin yoğun olduğu Çorlu, Çerkezköy ve Ergene ilçelerindeki kötü koku, nedeniye kentler yaşanamaz halde. CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygan’ın 2019 yılında dayanılamaz hale gelen kötü kokular sebebiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na yanıtlanması talebiyle verdiği soru önergesi ise 3 yıl geçmesine rağmen hâlâ yanıtsız. Bölgede yaşayan vatandaşlar zehir soluduklarını, bölgenin yaşanamaz hale geldiğini söylüyor ancak konu hakkında henüz bir adım atılmış değil.

Fabrikalar tarafından boşaltılan atıklar sebebiyle simsiyah akan Çorlu Deresi’nden yayılan kötü kokular sıcakların da etkisiyle Ergene ilçesinde yaşamayı oldukça zorlaştırıyor. Çorlu ve Çerkezköy’de ise planız yapılaşma sebebiyle fabrikaların atıklarından yayılan kokular yüzünden bölge halkı camlarını bile açamıyor.

SORULAR CEVAPSIZ

Özellikle yaz aylarında artan koku sorunu hakkında Aygan Ağustos 2019’da Meclis’e sunduğu yazıda Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’a Çorlu ve Ergene’deki kokuların kaynağının bulunup bulunmadığını, alınacak önlemleri ve arıtmasız çalışan fabrikalara yönelik denetimlerin durumunu sormuştu. Aradan geçen 3 yılda Bakanlık tarafından ne bir cevap geldi ne de herhangi bir adım atıldı.

FABRİKANIN YANINDA OKUL

Sorunu BirGün’e değerlendiren Trakya Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Sevgi bölgede yaklaşık 2 bin fabrikanın bulunduğunu belirterek, sektör seçimi yapılmadan sanayi kuruluşlarına izin verildiğini söyledi. Tarım alanları, endüstri bölgeleri ve şehirlerin iç içe olduğuna dikkat çeken Sevgi şunları ifade etti: “Bu günlük yaşamını sürdüren, evinin penceresini açan vatandaşın endüstri atıklarına maruz kalmasına sebep oluyor. Bu sadece gaz değil, aynı zamanda katı ve sıvı atıklarla oluyor. Hem derelere bırakıyorlar, hem de atık bertaraf kültürü olmadığı için bölgede öbek öbek bırakılmış atıklar oluyor. ‘Ekonomik şartlar’ diyerek bunu kendilerine hak görüyorlar.”

Bu tür yasadışı yöntemlere başvuran tesislerin karşısında öncelikle kamunun denetimle durması gerektiğinin altını çizen Sevgi sözlerini şöyle sürdürdü: “Ucuz işçi, bedava toprak, yer altından karşılıksız alınan su ve atıkları bertaraf etmemenin bedelsizliği burada sanayiyi teşvik ediyor. Bedel ödenecekse bunu halk sağlığıyla ödememeli. Bakanlık yetkilileri çat kapı bir şekilde denetim yapmayı alışkanlık haline getirmeli.”