Soruşturmanın son dalgasına değişik tepkiler geliyor. CHP, DSP, TÜRK-İŞ soruşturmaları AKP faşizmi olarak nitelendirdi. Taylan Özgür'ün ablası, Ergenekon soruşturmasında...

 

BİRGÜN ANKARA

 

Ergenekon’daki yeni dalga operasyonla ilgili çeşitli yorumlar yapıldı. CHP İstanbul Milletvekili ve eski Türk İş Genel Başkanı Bayram Meral, ”Ülkede adeta sivil bir 12 Eylül dönemi yaşanıyor. Demokrasiden, laiklikten, parlamenter sistemden yana, vurguna, talana, soyguna karşı olan kişiler tek tek gözaltına alınıyor. Bu bir korkutma operasyonudur” dedi. Meral, Avrasya Televizyonu’nun aranmasına da tepki gösterdi, gazetecilere “Susma, sustukça sıra size gelecek” diye seslendi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, “Her sabah daha antidemokratik bir Türkiye’ye uyanıyoruz. Sendikalara ve yayın kuruluşlarına kadar uzanan operasyonlar bir AKP faşizmidir. Avrasya Televizyonu basıldı. Ama bunu haber yapamıyorlar, banttan yayın yapmak zorunda kalıyorlar. İşgal altındaki ülkelerde bile böyle olayların yaşanması mümkün değil” diye konuştu.

 

SİVİL BİR DARBE

Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç de, yaşanan gelişmeleri, “Sivil bir darbe yaşanıyor. Muhalif olan herkes gözaltına alınıyor. İktidar, kafasındaki rejimi gerçekleştirmek için harekete geçti. Ama şunu unutmasınlar ki Türkiye İran olmayacak” sözleriyle değerlendirdi. Türk İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ise, “Gelişmeleri takip ediyoruz. İnanıyorum ki gerçek incelemelerden sonra ortaya çıkacak. Gerçeği bir görelim. Şu aşamada yorum yapmak yanlış olur.  Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı neticeyi ortaya çıkaracaktır” dedi.

 

SUSTURMAYA ÇALIŞIYORLAR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi de, bu dalganın da diğer dalgalar gibi kavram kargaşası ve toplumsal kaos yaratılarak, çelişkiler içerisinde gerçekleştirildiğini iddia etti. Kendilerinin hukukun üstünlüğüne her zaman saygı duyduklarını dile getiren Selvi, herkesin hukukun üstünlüğüne saygı duymasını, kuvvetler ayrılığı ilkesine dikkat etmesini istedi. CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü de, düşüncelerini, ""Ülkede ne kadar Kemalist, Atatürk devrimi ilkelerine bağlı, siyasal iktidara muhalefet eden insan varsa bu ister basın kuruluşu, ister sendika olsun, susturulmaya çalışılıyor"" sözleriyle açıkladı. Mengü, basın mensuplarına da seslenerek, ""Bu olaylara sessiz kalarak, sadece haber olarak verirseniz, yarın sizlere de geldikleri zaman kameralarınızı da bulamayacaksınız. Artık basının bu işi bir basın özgürlüğü mücadelesi halinde olduğunu anlayıp, çok ciddi şekilde mücadele vermesi lazım"" diye konuştu.

 

KORKU DALGASI YAYILIYOR

DSP Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi  de dünkü gelişmelere ilişkin şu yorumu yaptı: ""Gerçekten ilgiyle izliyoruz. Biz bu Ergenekon denilen olayın artık dalgalarının bittiğini düşünüyorduk. Ama devam ediyor. Yine erken saatlerde insanlar alınıyor. İleride Türkiye"de, bu davranışlardan dolayı belki insan haklarının ihlali olduğu konusu da gündeme gelecek. Hukuk çerçevesinde her şeyin çözüleceğine inanıyoruz. Ama Türkiye"de bir korku dalgasının da yayılmakta olduğunu görüyoruz. Ergenekon dalgasından çok, bir korku dalgası haline geldi. Hepimiz sabırla ama uyanık olarak olayları izlemek zorundayız. Türkiye iyiye gitmiyor."" DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit ise ""Bu süreçte at izinin it izine karıştığını"" öne sürerek, ""Bu operasyonu yapanlar umarım haksız duruma düşmezler"" ifadesini kullandı.

‘Taylan Özgür İsmİne yakIŞmadI’

1969"da Beyazıt Meydanında öldürülen Devrimci öğrenci Taylan Özgür’ün ablası Hale Özgür Kıyıcı, Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı’ya bir mektup yazdı. “Harbiyeli Aldandı mı” başlığındaki mektupta Kıyıcı, “Genç subaylar ordunun hep dinamikleri olmuştur. Gençlik bizatihi toplumun dinamiğidir. Tüm devrimci liderlerin ‘devrimleri’ o ülkenin gençliğine emanet etmeleri bu doğru tespite dayanır” dedi. Kıyıcı, Türkiye’nin yaşadığı darbelerini anımsatarak, Türkiye’de şu anda yaşanan olayların “Susurluk ve Ergenekon”la noktalamak istendiğini belirterek, “Tablo acaba bu kadar mı? Yoksa büyük bir bütünün ortaya çıkarılabilen ve tüme ulaşılmayı umut ettiğimiz bir parçası mı?” diye sordu. “12 Mart ve özellikle 12 Eylül yıllarında içimiz acıyarak da olsa 12 Mart’tan alınan dersle, kitaplarımızı sobalarda, banyo kazanlarında yakmış, kimileri de toprağa gömmüştü. Günümüzde toprağa gömülmüş silahlar, mermiler bulunuyor. İlginç değil mi? Bugün başıma gelen, yarın senin de başına gelebilir gibi bir tekerlememiz var değil mi?” diyen Kıyıcı mektubunu şöyle bitirdi: “Soruşturmaya konu olan insanlar acaba Türkiye’ye uzaydan yeni mi geldiler? Onlar dün de buradaydılar. Kimilerinin öfkeleri ve iktidar hırslarını toplumun en hassas duygularını istismar ederek anlatmaya devam ediyorlar. Peki, bilerek, bilmeyerek hangi medya bu hizmeti sunmaya devam ediyor. Programları merakla izlemeye devam eden kamuoyunun kafasını karıştırarak ‘vah zavallı, bu yaşında ve bu kariyerde iken başına neler geldi’ diyerek psikolojik harbi sürdürüp gidiyorlar. Şili diktatörü 90"lı yaşlarda olmalıydı değil mi? Arjantin"de, Yunanistan"da yargılanan mahkûm olan eski diktatörler, cuntacılar kaç yaşındaydı? Gündemimize düşen saygın bir ağabey dediğimiz ise, köşesinde bu faili bilinen cinayetleri töre cinayetleri ile karıştırarak, bakkalların veresiye defterlerine benzeterek bulunduğu mevkii deşifre etmişti. Ahmet Arif’in çok güzel bir dizesi vardır: ‘Tanı bunları/tanı da büyü.’ Çok güzel bir Fransız atasözü vardır: ‘Hafıza şiddete uğrayanlara verilen bir tanrı krallığıdır.’ Şimdi sizler genç subaylar; şiddete uğradığınızın farkında mısınız? Mustafa Kemal’in, ya askerlik ya siyaset dediğini kimse size söylemedi mi?”

 

‘KENDİSİ İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM’

Kıyıcı, Taylan Özgür Kırmızı’nın tutuklanmasıyla aile olarak büyük bir üzüntü duyduklarını belirterek, “Eminim ki Taylan Özgür Kırmızı’nın ailesi de büyük bir üzüntü duymuştur. Ailenin demokrat bir aile olduğuna ve Kırmızı’nın da yurtseverlik duyguları içinde olduğuna inanıyorum. Ama yaptıkları ismine yakışmadı. Kendisi için çok üzülüyorum” dedi.