Futbol bizim için erkek oyunu. Hatta o kadar erkek egemen ki bence sadece bu nedenle kadınların nefret ettiğini düşünüyorum zira keyif alıp almayacaklarını keşfedecek fırsat bile bulamıyorlar. Sorsanız rastgele bir kadına hayatında hiçbir maçı gerçekten anlamaya çalışarak, maç izleyen erkeğe hizmet etmeden, sorduğu sorulara düzgün yanıtlar alarak izlemiş mi? Evet diyen olacağını sanmam. Hemen ofsayt bilme konusuna gelmeyelim aman! Geçen gün bir programda erkeklere de sordular ofsaytı açıklayın diye meğer kadınlara cevap vermemelerinin nedeni kendilerinin de bilmemesiymiş. Yani erkekler için bile “anlatılmaz yaşanır” durumu kadınların sorması pek anormal sayılmaz. Zaten yıllar önce Liberal Demokrat Parti Başkanı Besim Tibuk seçilip de icraatlarını yerine getirebilseydi ofsayt diye bir şey de hayatımızdan sonsuza dek kalkmış olacaktı. Kaldı ki küçük bir kız çocuğu hiçbir zaman futbola özendirilmez, ödül olarak forma ya da top alınmaz, kendi takımını tutsun diye amca ya da dayısı tarafından teşvik edilmez. Yaş ilerlediğinde de bir kızın herhangi bir müsabakadaki taraftarlara ve ortama şöyle bir bakması futboldan uzak durması için yeter de artar. Futbol bu kadar testosteron yüklü olunca kadının yeri de maalesef ancak cinsel meta olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Kupası zamanlarında bakın gazetelere çıplak vücutları ülkelerinin rengine boyanmış mankenler, tribündeki melez taraftarlar, kısacık şortlu kuzeyli taraftarlar... Tabii bu duruma çanak tutan futbolu meslek olarak görmediğinden olsa gerek ilk fırsatta spor dergilerine soyunan futbolcu kadınlar da var.

ABD’nin Japonya’yı 5-2 yendiği 2015 FIFA Kadınlar Dünya Kupası finali, 25,4 milyon kişiyle ABD tarihinin en fazla izlenen futbol maçı olmuş. Şimdi rakam çok yüksek gelebilir. Haberi böyle okuyunca da insan “vay be!” diyebilir. Fakat hem Amerika nüfusu düşünülünce hem de ülkenin en büyük spor olayı Amerikan futbolu ligi finali Superbowl’un izlenme rakamlarının yüz milyonun üstünde olduğuna bakılınca pek de haber değeri yok gibi. Kadın futbolunun Amerika’da sevilmesine aşinayım. Zaten kendileri bu spora futbol da demiyor, orası ayrı. Onların futbol dediği bizim Amerikan futbolu tabir ettiğimiz; top elde, çizgiye kadar sorgusuz Deli İbrahim gibi adamları yıka yıka koştukları, kırk yılda bir topa “burun yok beyler” diyebileceğimiz tarzda vurulan ve kalenin arşa yakın iki direk arasında olduğu spordur. Ülke sınırlarımız içinde birtakım üniversite takımları kurulmuş olsa da çoğumuzun bu tarz futbolu tam olarak anladığı söylenemez. Bizim bu kadar maskülen gördüğümüz, gözümüzden sakındığımız biricik futbolumuza, “soccer” demekle kalmayıp çoğunlukla kadın sporu olarak görürler. Klasik bir Amerikan ailesi kızını bizim futbola, oğlunu da kendi futboluna gönderir. Olur da okuldaki bir kız takımının futbol maçına giderseniz ihtimal ki Kırmızı Güller ve Asil Prensesler maçına denk gelirsiniz. Diyeceğim o ki Amerika’da kadın futbolu bizden daha gelişmiş olabilir ama futbol izlemek sıkıntıdır. Kendi takımınızın maçını izleyecek olsanız sabahın köründe kahvaltı eşliğinde; kıtanın futbolunu izleyecek olsanız Milan’dan bozma Metrostar’ı ya da sadece Manchaster’ı hatırlatıyor diye D.C. United’ı izleyeceksiniz.

Şimdi sezon açılıyor. En “erkek” halimizle tribünleri dolduracağız. Ne kadar bahsetsek centilmenlikten de takımımıza laf söylettirmemek için kavgaya girmekten çekinmeyeceğiz. Hakemi, rakibi geçtim kendi takımımıza kızacağız. Meşaleler yakıp maçları erteleteceğiz. Yabancı madde atıp gözdağı vereceğiz. Küfürlü tezahüratla stad kapattıracağız. Bunun yerine elimizdekinin kıymetini bilsek. Herkese sevabına ofsayt nedir anlatalım demiyorum ama en azından daha iyimser olsak. Bunu yaparken her sene “bu kez notlarımı çok iyi tutacağım” deyip okulun ikinci haftası sözünden dönen hayta öğrenci gibi olmasak. Çok mu?