Eşdeğeri bulunmayan ilaç sayısı artıyor: Erişimde üçlü kıskaç!
En büyük alıcı durumundaki kamunun fiyat baskısı, "paralel ticaret" ve Türkiye’nin kimi pazarlar için "kötü örnek" oluşturduğu iddiaları, ilaca erişimde sorunu derinleştiriyor. İlaç şirketlerinin paralel ihracatı engellemek için ilaçları çektiği öne sürülüyor.
Düşük kura dayalı ilaç fiyatı mekanizması, ilaçların piyasadan çekilmesiyle sağlık sorunu haline geldi. İlaç şirketlerinin gelir azaltıcı etkisi yanında Türkiye’deki fiyatın başka ülkelere örnek olmasını önlemek ve paralel ihracatı engellemek için ilaçları çektiği iddia ediliyor.
İlaç firmaları ile kamu arasında uzun süredir devam eden fiyat uyuşmazlığı, bazı ilaçların satışının durmasıyla yeni boyuta taşındı. Türk Eczacıları Birliği "hasta mağduriyetine" yol açabilecek soruna çözüm bulunması çağrısı yaptı.
ekonomim.com'dan Mehmet Kaya'nın haberin göre, sorunun temelinde Türkiye’de neredeyse tek alıcı durumundaki kamunun fiyatları baskılamasının yer aldığı belirtiliyor. SGK’nin aylık verilerine göre reçete karşılığı ödenen tutar ocak-eylül 2023 döneminde 142 milyar 240 milyon TL’ye ulaştı. Bu tutar önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 103,4 oranında artışa işaret ediyor. 2022’nin tamamında ödenen tutar ise 102 milyar TL düzeyindeydi. Türkiye’de satılan ilaçların kutu bazında sadece yüzde 9,6’sını oluşturan ithal ilaçların tutar bazında payı ise yüzde 45,3’e kadar çıkıyor. Bu nedenle kamu hem giderleri kontrol altında tutmak hem de ilaçların ulaşılabilir olmasını sağlamak adına düşük kur uyguluyor.
2009 KURUNA EK, KAMU İSKONTOSU
İlaç satış fiyatları Euro Bölgesi’nden 5 ve Euro kullanmayan 9 ülkeye ek olarak 15 “dolaylı ülke dikkate alınan ülke” arasından düşük olanlar seçilerek belirleniyor. Fiyat belirlemede de 2009 yılındaki fiyatlar ve kur değeri referans alınıyor ve ortalama kur artışına göre güncelleme yapılıyor. “Düşük kur” ve “en ucuz ülke” kriterlerine ek olarak Genel Sağlık Sigortası Sistemi içinde bedeli ödenen ilaçlar için “kamu iskontosu” adı altında ilave indirim sağlanıyor. Sektör temsilcileri, TL’nin değerli olduğu dönemde sorun olmayan bu uygulamanın TL’nin değer kaybetmesiyle birlikte firmaları olumsuz etkilediğini belirtiyorlar. Ağırlıklı olarak yabancı firmalar yeni geliştirdikleri ve yurt dışından getirdikleri ilaçların fiyatlamasının düşük kaldığı iddiasıyla uzun süren girişimlerinin ardından ilaçları Türkiye pazarından çekme aşamasına gelmiş durumdalar.
Danışmanlık şirketi New Bridge tarafından hazırlanan bir çalışmada, Türkiye’deki fiyatlandırmada kullanılan Euro kurunun düşüklüğü yanında, Euro kullanmayan ülkelerden de fiyat derlenmesinin soruna yol açtığı vurgulanıyor. Rapora göre bu ülkelerden ithalat yapanların yerel para değerinin artması durumunda dezavantaj, azalması durumunda ise avantaj sağladığı ve bunun da gelir dalgalanmasına yol açtığı kaydediliyor.
TÜRKİYE 'KÖTÜ ÖRNEK' OLUYOR
Yabancı ilaç firmaları, Türkiye’deki uygulamanın gelir azaltıcı etkisi yanında iki önemli olumsuzluğa daha neden olduğu iddiasında: Bunlardan ilki, başka ülkelerin Türkiye’yi fiyat hesaplamasında referans almaya başlaması. İlaç firmalarının o ülkelerdeki fiyatların düşmesini önlemek için ilacı pazardan çekerek “Türkiye fiyatı”nın oluşmasını engellediği belirtiliyor.
Bir diğer sorun ise Türkiye’den “paralel ihracat” yapılması. Uzmanlar fiyat marjı nedeniyle Türkiye’de zaman zaman perakende olarak dahi toplanan ilaçların başka ülkelere ihraç edildiğini vurguluyorlar.
Her ne kadar halihazırda sorun kamunun müdahalesi ve ihracatın ön izne tabi hale getirilmesiyle çözülmüş görülse de enformel yollarla bu ticaretin yapılabildiği hatırlatılıyor. Firmalar başta piyasadan çekilen ilaçlar olmak üzere yeni ilaçların Türkiye’ye sunulması için öncelikle ilaç fiyat hesaplamasında kullanılan Euro kurunun güncel kur haline getirilmesini istiyor. Ayrıca paralel ihracatın daha sıkı denetlenmesi, ruhsat ve izinlerin hızlandırılması da öneriler arasında. Bazı yabancı firmalar, pazarlamada yerel şirketlerle çalışma baskısı yapıldığını ve bu nedenle ruhsat sürelerin uzatıldığını iddia ediyorlar. Ancak uzmanlar çözüm önerilerinin tamamının Türkiye’nin ilaç fiyatlarında önemli bir sıçramaya neden olacağına dikkat çekiyorlar.
Satışı durdurulan ilaçların doğurduğu bir başka sonuç ise yurt dışından “doğrudan teminin” hızlanması. Mevzuatta yer alan uygulamaya göre Türkiye’de henüz tüm süreçleri tamamlamamış bazı ilaçların yurt dışından doğrudan temin edilebiliyor. Bu ilaçlar Türk Eczacıları Birliği ve SGK tarafından, hastanın başvurusuyla getiriliyor. TİTCK ise hangi ilaçların getirilebileceğini yıl içinde yayımladığı listelerle belirliyor. 27 Ocak’ta yayımlanan son listede 405 etken maddede, 456 ticari markalı ilaç yer alıyor. Ruhsat almamışlar içinde ise 56 ilaç doğrudan temin edilebiliyor.