EŞİK, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde çıkılmasının 2. yılında yaptığı açıklamada, “AKP'nin kazanılmış haklarımızı her fırsatta tartışmaya açarak geri almaya çalışmasını; iktidarda kalma uğruna eşitlik ve laiklik düşmanı politikaları açıkça savunanları meclise taşıyarak meşrulaştırmaya çalışması kabul etmiyoruz. Kimse kişisel ikbali uğruna pazarlık masasına haklarımızı ve hayatlarımızı koyamaz” ifadelerine yer verdi.

EŞİK: Kimse kişisel ikbali uğruna pazarlık masasına haklarımızı ve hayatlarımızı koyamaz

HABER MERKEZİ

Eşitlik İçin Kadınlar Platformu (EŞİK), gericiler tarafından hedef gösterilmesinin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde çıkılmasının 2. Yılına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimine karşı kadınların, kadın örgütlerin, baroların, meslek örgütlerinin, sendikaların ve siyasi partilerin 220’den fazla dava açtığı belirtildi.

28 Nisan ve 23 Haziran 2022 tarihleri arasında bu davalardan bir kısmı için 4 duruşma yapıldığı ifade edilen açıklamada, dosyalara, EŞİK Platformu’nun çağrısıyla toplanan 1000’in üzerinde kadın avukatın yetki belgesinin sunulduğu, duruşmalara yüzlerce hukukçu ve aktivistin katıldığı vurgulandı.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN MADDELERİ HUKUKUMUZUN PARÇASI”

Türkiye’nin sözleşmeye taraf devlet olup olmadığı konusundaki hukuki tartışmalar değinilen açıklamada, “Sözleşmenin hükümleri şu anda yürürlükte ve herkes bu hükümleri uygulamakla yükümlü. Çünkü Sözleşme'nin onay yasası olan 6251 sayılı yasa hala yürürlükte ve bu yasa yürürlükte olduğu sürece, İstanbul Sözleşmesi’nin maddeleri de iç hukukumuzun bir parçası olarak yürürlükte kalacak” denildi.

AKP'nin zayıflayan iktidarını güçlendirmek için giriştiği ittifak arayışları çerçevesinde kadınların kazanımlarının hedef alındığı belirtilen açıklamanın devamında şunlara yer verildi:

“AKP'nin zayıflayan iktidarını güçlendirmek için giriştiği ittifak arayışları çerçevesinde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ile 7 Ocak 2021’de yaptığı görüşmede İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin pazarlık konusu olduğu basına yansımıştı. Ardından, 19 Mart 2021 Cuma günü gece yarısı yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye’nin Sözleşme'den çekildiği ilanı edilmişti. AKP’nin seçim için açtığı yeni ittifak pazarlık masasında şimdi de İstanbul Sözleşmesi’nin onay yasası olan 6251 sayılı yasa ve 6284 sayılı kadına karşı şiddetle mücadele yasası var.

“İÇ HUKUKTAN DA SİLİNMESİ AMAÇLANIYOR”

Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı'na katılmak için öne sürdüğü 30 maddelik paketteki 15. Madde “İstanbul Sözleşmesinin iptalinin TBMM'de de oylanmasını talep ediyor. Bununla da yetinilmeyip, 16. madde “6251 sayılı yasanın gözden geçirilmesi ve sapkınlıkların önlenmesi” şeklinde formüle edilmiş. 30 maddeden ikisi birden İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukukta uygulanmaması için ayrılmış. Böylece hem İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktan da silinmesi amaçlanıyor, hem de siyasal İslamcı çevrelerde nefret suçu boyutlarında seyreden LGBTİ+ düşmanlığı tekrar gündeme getiriliyor.

Yeniden Refah Partisi’nin 30 maddelik talep listesinde;

* “6284 sayılı yasanın aile bütünlüğünü bozucu hükümlerinin ayıklanması” (md. 15),

* “toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin düzenlemelerden vazgeçilmesi (md. 17),

* “süresiz nafaka konusundaki mağduriyetler giderilmesi” (md. 25),

* zinanın suç sayılması (md. 27) gibi 5 ayrı madde var.

Aynı listede, kadın cinayetlerinden, cinsel şiddete, hukukun hemen hemen tüm alanlarında yargının cinsiyetçi uygulamalarının gündemde olduğu bir dönemde, 13. Maddede, “Din, dil, ırk ve gelir düzeyi ayrımı yapılmadan ‘herkes için adalet’ tesis edilmesi”nden söz edilirken cinsiyet eşitliğinin vurgulanmaması niyetleri ortaya koyuyor.

26. maddedeki “Milli eğitim müfredatının milli ve manevi değerlerimize uygun hale getirilmesi” talebini 17. Madde ile birlikte değerlendirdiğimizde, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin eğitim müfredatından da çıkarılmasının talep edildiğini görüyoruz.

"UYARICI YA DA KINAYICI BİR TEPKİ GÖREMİYORUZ"

Bütün bu talepler, AKP'nin ittifak yapmaya niyetlendiği HÜDA-PAR’ın da talepleri... Ne yazık ki, iktidar partisi AKP’nin ve müttefiki MHP’nin yöneticilerinin önemli bir bölümünün de bu görüşte olduğunu biliyoruz. 6284'ün ittifak şartı olarak ortaya konmasına itiraz eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ve Eski Aile Bakanı Fatma Şahin’in sosyal medyada maruz kaldığı siyasal lince yönelik üst düzey yöneticilerden bu saldırıyı durdurmaya yönelik herhangi bir uyarıcı ya da kınayıcı bir tepki göremiyoruz.

20 Mart 2023 günü YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan Cumhur İttifakı’na katılmayacaklarını açıkladı. Ancak, aralarında Müslüman feminist Konca Kuriş’in de olduğu onlarca kişinin işkenceyle katletmesinden sorumlu Hizbullah’ın uzantısı olarak anılan HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakına katılarak TBMM’ye girmesi hala gündemde.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın kadınların yoksulluk nafakasının sınırlandırılması ve erkeklerin boşanmasının kolaylaştırılması ile ilgili yasanın seçimlerden sonraya bırakıldığını açıklamasını da unutmuyoruz. Milyonlarca kadına verilen seçim vaadi, nafakasının kesilmesi, adeta boş ol sistemindeki gibi hızlı bir biçimde boşanıp aile konutundan da atılması.

Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR ile ittifak görüşmeleri vesilesiyle İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı şiddet yasasının tartışmaya açılmasını kadınların can güvenliği ve şiddetsiz bir hayat hakkına kasteden ve kadına karşı şiddeti daha da artıracak bir girişim olarak görüyoruz. Şiddet yasası, medeni yasa gibi kadınları psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddete karşı koruyan yasaların sadece tartışmaya açılması bile kadınlara karşı şiddeti körükleyen bir etki yapıyor.

AKP'nin kazanılmış haklarımızı her fırsatta tartışmaya açarak geri almaya çalışmasını; iktidarda kalma uğruna eşitlik ve laiklik düşmanı politikaları açıkça savunanları meclise taşıyarak meşrulaştırmaya çalışması kabul etmiyoruz. Kimse kişisel ikbali uğruna pazarlık masasına haklarımızı ve hayatlarımızı koyamaz.

6284'e ve medeni haklarımıza göz dikenlere, anayasal eşitlik ve laiklik ilkesini yok sayanlara, kadınların ve çocukların nafakasına el uzatanlara, ayrımcılık yapanlara, istismarı affedenlere, kadın cinayetlerini görmezden gelenlere, İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olanlara verilecek tek bir cevabımız var;

Kadınların hakları ve hayatları üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçin; çünkü biz eşitlikten, özgürlükten, yaşam tarzımızdan ve haklarımızı garanti altına alan yasalardan vazgeçmemeye kararlıyız.

Biz hiç yorulmadık, vazgeçmedik, boyun eğmedik. Yorulmayacağız, vazgeçmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden de, 6284 sayılı yasadan da vazgeçmeyeceğiz.”