Ruhi Su Dostlar Korosu, yolculuğunu tarihindeki ilk kadın şefi olan Günselin Seda Çetinkaya ile sürdürüyor. Çetinkaya, baskılara rağmen sanat üretimindeki kadınların sayısının giderek arttığını söylüyor

Eşitsizliğe karşı sahnede tek ses

Erkin Can SEYHAN 

Cumhuriyet tarihinin en önemli halk ozanlarından Ruhi Su’nun vasiyeti olarak kurulan Ruhi Su Dostlar Korosu (RSDK) dinleyiciyle buluşmayı sürdürüyor. Yurt genelinde önemli etkinliklerde sahne alan koro yolculuğuna ilk defa kadın bir şef ile devam ediyor. Koro tarihinin ilk kadın şefi Günselin Seda Çetinkaya ve RSDK yönetiminden Aras Akanaras ile koronun güncel çalışmalarını ve sanatın Türkiye’deki koşullarını konuştuk. 

Ruhi Su Dostlar Korosu, kuruluşundan beri ilk defa bir kadın şef yönetiminde faaliyetlerini sürdürmeye başladı. Bunun sizler için ne ifade ettiğini dinleyebilir miyiz?  
Aras Akanaras: Sanatımızı tanımladığımız noktalardan biri, felsefesinde cinsiyetler arası eşitsizliğe karşı duruşu olması. Toplumsal cinsiyet rollerinin sanat alanında daha kolay değişebileceğine bir örnek olarak, belki kimsenin bulunduğu alanı bırakmak istemediği bir dönemde anlamlı bir görev devri bizim için bu değişim. Ne yazık ki sanat alanında da erkek egemen bir yapının izleri görülüyor. Ruhi Su hep çok sesliliği savunmuştu. Bunun bir kadın öncülüğünde sahnede olması özellikle günümüz koşullarında çok anlamlı. 

Son yıllarda sanata yönelik baskılarda kadın sanatçılara yönelik ayrı bir parantez açmak gerekir. Ruhi Su Dostlar Korosu gibi kadim bir kültürel topluluğun ilk kadın koro şefi olmak size neler hissettirdi?  

Günselin Seda Çetinkaya: Müzik camiasında erkekler daha fazla görünür durumda. Kadın sanatçılara müdahale etmeye çalışan muhafazakâr bir kesim yaratıldı. Bu da bilinçli bir toplumsal dönüşümün parçası. Ancak yakın tarihimizde, bu baskılara rağmen sanat üretimindeki kadınların sayısının gittikçe arttığını söylemek mümkün. Bunu özellikle kadın koro şefi sayısının artması üzerinden söyleyebilirim. RSDK için ilk kadın şef olmak bir hayli önemli, çok heyecanlıyım ve büyük sorumluluk hissediyorum. Bir yandan da Sümeyra’nın koroda bulunduğu zamandan bugüne, kadınlar öne çıktı ve sorumluluk aldılar. RSDK’nın ilk kadın şefi olmam tarihsel olarak önemli ama koronun siyasi duruşu açısından olağan bir durum. 

Günselin Seda Çetinkaya - Koro Şefi

DAYANIŞMA KORONUN öMRÜNÜ UZATIYOR 

Köklerinizde taşıdığınız birikimi günümüzdeki dünyaya taşırken karşılaştığınız zorluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz ve yeni nesille nasıl bağ kuruyorsunuz?  

AA: Koronun faaliyetlerine başladığı günlerin koşullarıyla bugünün koşulları arasında sınıfsal olarak değişen bir durum yok. Toplumun eşitsizliklerle ve adaletsizliklerle karşı karşıya oluşu, sömürünün artması gibi aynılık ile daha eşit ve adil bir dünya talebinin sesinin yükseltilmesi halen geçerliliği olan durumlar. En önemli sıkıntımız çalışma alanlarının kısıtlılığı. Bir konser için konuşursak koronun ulaşımı, konaklaması bile ciddi bir maliyet. Türkiye’de yaşanan krizler haliyle bizleri de olumsuz etkiliyor. Koristlerimizin gönüllü varlığı, Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği çatısı altında faaliyetlerini sürdürmeleri, dost kurumların destek ve dayanışmaları koronun ömrünü uzatan etkenler.  

Koro müziğinin dayanışma ruhuna sağladığı katkı bağlamında deprem bölgesi ile ilgili çalışmalarınızdan söz eder misiniz? 

GSÇ: İlk günden beri tüm koristlerimiz dayanışmanın bir parçası oldu. Bir önceki şefimiz Haluk Polat ile birlikte koroyla buluşarak şarkı söylemeden acılarımızı, deneyimlerimizi, neler yapabileceğimizi konuştuğumuz bir prova yaptık. Hatay Akademi Orkestrası’nın çağrısına cevap vererek İstanbul’daki konserde RSDK koristleri de yer aldı. Önemli bir deneyimdi. Türkiye’de müzisyen olmak hep zordu, deprem sonrası bölgedeki müzisyenler için eminim çok daha zor olmuştur. Ama sanatçı doğası gereği mücadelecidir, topluma karşı sorumludur. Bölgedeki müzisyen arkadaşlarımız da çok hızlı bir şekilde bir araya geldi. 

AA: Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği, depremin ertesi haftası bölgeye bir yaşam konteyneri gönderilmesini sağladı. Bu acıların onarılması bir anda olmaz. Uzun soluklu çabaları kapsayan bir perspektif olmalı. Türkiye’de toplumsal değişimi hedefleyenlerin, öncelikleri deprem bölgesindeki insanların yaşama tutunmalarını sağlayacak projeler üretmek olmalıdır. 

Ruhi Su Dostlar Korosu, halkın sanat üretimine katılmasını destekleyen değerlere sahip. Koro şefi olarak bu döngüyü nasıl değerlendiriyorsunuz?  

GSÇ: Bu aslında Ruhi Su’nun yaratmaya çalıştığı kültürle beraber düşünebileceğimiz bir konu. Ruhi Su klasik müzik eğitimi almış bir opera sanatçısı. Kişisel şarkıcılık kariyerinin yanında yeni insanı yaratmak diyebileceğimiz bir meselede çok ciddi bir yol alıyor ve döneminin en ilerici müzisyenlerinden biri haline geliyor. Halk müziğinin çoksesli olarak seslendirilmesi, koro gibi kolektif bilincin temel olduğu bir yapıyla bunu yapması çok tercihli bir adım aynı zamanda. Koromuzun şu anki yapısı aslında oldukça genç. Daha eski bir gelenekmiş gibi düşünülse de gençlerin halk müziği ve toplumla kurduğu bağların zayıf olduğu söylense de bunun aksini şu an koroda görebiliyoruz. Bu oldukça sevindirici çünkü dediğiniz gibi bir kültürel miras var. Korodaki her bir üyeyle bu geleneği ileriye taşıma noktasında beraber hareket ediyoruz. Bence son yıllarda Türkiye’de koro müziğinin de gelişmesi gençler arasında koromuzu cazip hale getirdi. Benim de kendime bir sorumluluk olarak koyduğum hedeflerden birisi koroyu olabildiğince gençleştirmek ve dinamik hale getirmek olacak. 

Aras Akanaras - RSDK yönetimi

Ruhi Su isminin olduğu yerde yalnızca müzikten değil; toplumdan, memleketten ve sosyal sorumluluklardan söz etmek de gerekir. Türkiye, her açıdan çok zorlu süreçlerden geçiyor. Koronun bu konudaki düşünceleri ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?  

AA: Koromuzun, türkülerimizde yer verdiğimiz toplumsallığı, duygu durumunu, mücadeleci kimliğini memleketin içinde bulunduğu halden azade görmek mümkün değil elbette. Son 1 Mayıs’ta emekçi halk yığınlarıyla işçi sınıfı marşlarını seslendirdik. Bugünün koşulları, Ruhi Su türkülerini daha yüksek sesle söyleme zamanları. Koronun her yıl yeni koristlerle gerçekleştirdiği atölyeler ve grup çalışmaları, bir bakıma bu dayatılan geçim derdi çıkmazındaki insanlara türkülerle bir nefes alma, bir arada olma ve dayanışma gücü sağlıyor ve buna devam edecek.  

Geçtiğimiz kasım ayında Ruhi Su ve Türkiye’de Müzik Kültürleri Sempozyumu’nu yaptık. Sempozyumda sunulan bildiriler kitap olarak basılacak. Toplumsal hafızamızda ana sütü gibi temiz bir kimliğe sahip sanatçının politik ve müzikal duruşunu koromuzun daha uzun yıllar halkımızın beğenisine sunabilmesini ümit ediyoruz. 

*** 

Ruhi Su anma gecesi 

Ruhi Su Dostlar Korosu, eylül ayında Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın etkinliğinde ve 20 Eylül’de Ruhi Su Anma Gecesi’nde sahne alacak. Etkinliklerin kesinleşen tarihleri koronun sosyal medya hesaplarından yayınlanacak.