Kahramanı aynı davranışı sonsuza kadar tekrarlamaya mahkûm edilmiş bir korku filmi gibi, her birkaç yılda bir ABD-Suudi ilişkisini sıfırlamak/yeniden değerlendirmek/yeniden hayal etmek için beyhude talepler ortaya çıkıyor.

Eski askerler asla ölmez
BAE’ye danışmanlık yapanlar arasında Trump yönetiminde Savunma Bakanı olan Korgeneral J. Mattis’de var. (Fotoğraf: Depo Photos)

Charles PIERSON

‘‘Mad Dog’’ (Çılgın Köpek) lakaplı General James Mattis’i hatırlarsınız. Mart 2013’te ABD Deniz Piyadeleri’nden emekli olan Mattis, 2017 ve 2018 yıllarında Başkan Donald Trump’ın Savunma Bakanı olarak görev yapmıştı. Meselenin bu kısmını zaten biliyorduk. Bilmediğimiz şey ise Mattis’in 2015 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) askeri danışman olarak görev yapmış olmasıydı.

Bunu artık 18 Ekim tarihli Washington Post gazetesinde yayımlanan bir haber sayesinde biliyoruz. Post, 2015 yılından bu yana en az 500 emekli ABD’li general ve amiralin BAE, Suudi Arabistan Krallığı ve demokrasi ya da insan haklarıyla pek anılmayan diğer Orta Doğu devletlerine ücretli danışman sıfatıyla hizmet ederek altın yıllarını zenginleştirdiklerini ortaya çıkardı. (Post’a göre Mattis söz konusu ödemeyi reddetti) Post’a göre bu yüksek rütbeli emekli subayların çoğu Basra Körfezi ordularının ‘‘iyileştirilmesinde” görev alıyor.

Emekli ABD askerleri, Dışişleri Bakanlığı’ndan ve silahlı kuvvetlerdeki birimlerinden izin aldıkları takdirde yabancı hükümetler için çalışabilirler. Bu ilişkiler yasadışı olmamakla birlikte, olması gerekir. Middle East Eye ‘‘Bu ifşaatlar, aralarında otoriter hükümetlerin de bulunduğu yabancı ülkelerin ABD kurumları üzerindeki etkilerini ne ölçüde arttırdıklarına dair endişeleri arttırıyor’’ şeklinde yorumda bulundu.

Bu endişeler, emekli subaylara ödenen ücretlerdeki cömertlik göz önüne alındığında daha da artmaktadır. The Post, "maaş ve pirim paketlerinin altı ve bazen yedi haneli rakamlara ulaştığını" belirtiyor.

Bu nedenle federal hükümetin, Post’un Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (FOIA) talepleriyle iki yıl boyunca mücadele edip Ordu, Donanma, Hava Kuvvetleri, Deniz Piyadeleri ve ABD Dışişleri Bakanlığı’na dava açılmasının ardından sadece 4 bin sayfalık belgeyi teslim etmesi şaşırtıcı değil. Benzer bir soruşturma, kar amacı gütmeyen ve partizan olmayan bir grup olan Project on Government Oversight (POGO) tarafından da yürütülmüştür.

ZAMANLAMADA PROBLEM VAR!

Post’un ifşaatları ABD-Suudi ilişkilerinde kötü bir zamana denk geldi. Başkan Joe Biden, Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesine tepki olarak 8 Mart’ta ABD’nin Rus petrol ve doğalgazına ambargo uygulamasına karar verdi. Benzin fiyatları yükselişe geçerek 14 Haziran 2022’de galon başına 5,01 dolar (ulusal ortalama) ile zirveye ulaştıktan sonra yaz boyunca istikrarlı bir şekilde düşerek 20 Eylül’de galon başına 3,67 dolar ile dip yaptı. Her şey yoluna girecek gibi görünüyordu.

Ancak diğer ülkeler de petrolü bir silah olarak kullanabilir. 2 Ekim’de OPEC+ (Suudi Arabistan liderliğindeki 13 OPEC üyesi ve Rusya liderliğindeki 10 OPEC üyesi olmayan ülke) petrol üretimini günde 2 milyon varil azalttığını açıkladı: Bu son iki yılın en büyük OPEC+ üretim kesintisiydi. Suudi Arabistan ve Rusya fiilen müttefik haline gelmişti. Daha yüksek petrol fiyatları Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya karşı başarısız savaşı için çaresiz bir şekilde ihtiyaç duyduğu fonları sağlayacaktır. Daha yüksek gaz fiyatları, zaten son kırk yılın en kötü enflasyonuyla (yüzde 8,2) mücadele eden ABD’li tüketiciler için daha fazla sefalet anlamına geliyor. Yükselen enflasyon 8 Kasım’da yapılacak ara seçimlerde Demokratların şansını azaltabilir.

Post’un bombası bazı Kongre üyelerinin Suudi Arabistan ve BAE’ye yönelik cezalandırıcı önlemleri desteklemesine yol açtı. Temsilci Tom Malinowski (D-NJ7) Suudi Arabistan’daki tüm ABD askerlerinin ve savunma sistemlerinin geri çekilmesi için bir yasa tasarısı sundu. Senatör Richard Blumenthal (D-CT) ve Temsilci Ro Khanna (D-CA17) ise Suudi Arabistan’a silah satışının derhal durdurulmasını öngören bir yasa tasarısı sundu.

Belki de üzerinde düşünülen en ilginç yasa Petrol Üreten ve Petrol İhraç Eden Kartellere Hayır Yasası (NOPEC). Iowa’nın Cumhuriyetçi Senatörü Chuck Grassley’nin fikri olan NOPEC, ABD Adalet Bakanlığı’nın OPEC’in fiyat sabitlemesine karşı dava açmasına olanak sağlayacak şekilde antitröst yasasını revize edecekti.

ARABİSTAN’LA YİNE YENİ BİR DÖNEM

Beyaz Saray ulusal güvenlik sözcüsü John Kirby 11 Ekim’de yaptığı açıklamada, Başkan Biden’ın ABD-Suudi ilişkilerini yeniden değerlendireceğini ve OPEC+ üretim kesintisine verilecek yanıt konusunda Kongre ile birlikte çalışacağını söyledi.

Bu noktaya daha önce de gelmiştik, hem de birçok kez. Kahramanı aynı davranışı sonsuza kadar tekrarlamaya mahkum edilmiş bir korku filmi gibi, her birkaç yılda bir ABD-Suudi ilişkisini sıfırlamak/yeniden değerlendirmek/yeniden hayal etmek için beyhude talepler ortaya çıkıyor.Ama red söz konusu değil. Hayır, Virginia’da yaşayan muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda öldürülmesi bile ABD’nin Suudilerden kopması için yeterli olmadı (Biden, 20 Kasım 2019’daki Demokrat başkanlık tartışması sırasında Suudilere Kaşıkçı cinayetinin ‘‘bedelini ödetme’’ sözü vermişti).

2021’in başlarında, Biden Yönetimi Suudi Arabistan’a karşı daha sert bir tavır alacak gibi görünüyordu. Biden göreve gelmeden önce bile ABD-Suudi ittifakının yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulundu. Biden, 20 Kasım 2019’daki Demokrat başkanlık tartışmasında Suudi Arabistan’ı ‘‘parya devlet’’ olarak nitelendirdi ve krallığa daha fazla silah satılmamasını istedi. Biden, 4 Şubat 2021’de başkan olarak yaptığı ilk büyük dış politika konuşmasında, Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı yürüttüğü büyük yıkıcı savaşta ABD’nin ‘‘saldırı operasyonlarına’’ verdiği desteği sona erdirme sözü verdi. ABD, 2015’ten bu yana Suudi liderliğindeki koalisyonun savaştaki sessiz ortağı konumunda.

Biden, Başkan Donald Trump ve damadı Jared Kushner’in Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile kurduğu türde samimi bir ilişki içerisinde değil. Biden Suudi Arabistan konusunda verdiği hiçbir sözü tutmadı, ancak Bin Selman Biden’ı geçmişteki hakaretleri için affetmedi. Biden, Suudilerin petrol üretimini artırması için ricada bulunmak üzere Temmuz ayında Riyad’a gittiğinde prens tarafından geri çevrildi. Suudiler, krallığın Biden’ın kendilerinden istediğini iddia ettiği gibi üretim kesintisini ABD ara seçimlerinin sonrasına ertelemeyi de kabul etmedi.

Şansımız yaver giderse OPEC+ üretim kesintisi, emekli ABD’li amiral ve generallerle ilgili ifşaatla birleştiğinde ABD’nin Suudi Arabistan’dan kopmasına neden olacaktır. Hatta Kongre, ABD’nin Yemen’de Suudi liderliğindeki savaşa verdiği desteği sona erdirmek için bu yaz sunulan Savaş Yetkileri Kararını (WPR) geçirecek kadar öfkelenebilir. Biden’ın WPR’yi veto edeceğini düşünmüştüm çünkü bunu yapmamak Yemen politikasının başarısız olduğunu kabul etmek anlamına gelecekti. Şimdi ise o kadar emin değilim. Eğer ABD Suudi Arabistan’a karşılık vermek istiyorsa, WPR’yi yürürlüğe koymak bunun için mükemmel bir yol.

*Birgün Çeviri Kolektifi tarafından Counterpunch’tan çevrilmiştir.