Bask ülkesinin bağımsızlığı için silahlı mücadele veren ETA’nın süresiz olarak açıkladığı ateşkes kararı, garip bir biçimde Luis Zapatero hükümeti ve İspanyol basınında yeni bir paranoya yaratmışa benziyor

Bask ülkesinin bağımsızlığı için silahlı mücadele veren ETA’nın süresiz olarak açıkladığı ateşkes kararı, garip bir biçimde Luis Zapatero hükümeti ve İspanyol basınında yeni bir paranoya yaratmışa benziyor

Jose Luis Rodriguez Zapatero’nun Mart 2004’te İspanya hükümetinin başına geçmesinin üzerinden tam 6 yıl geçti. Zapatero, 2010’un başından bu yana bir türlü "aydınlığa" çıkamıyor. 2008 ekonomik krizine kadar işçi sendikalarıyla geçirdiği balayı, krizle beraber büyük bir darbeye uğradı. 29 Eylül’de düzenlenecek olan grev, sendikaların, hükümetin sözde “bütçe tasarrufu” planına ve yüzde yirmilere yaklaşan işsizlik oranına olan en sert tepkisi olarak görülüyor. Bunun dışında Zapatero, kendi partisi PSOE’nin (Sosyalist İşçi Partisi) içindeki anlaşmazlıklarla boğuşadursun, gelecek yerel seçimlerle ilgili yapılan anketler PSOE’nun düşük yüzdelerle günden güne popülaritesini yitirdiğini gösteriyor ve erken seçim dedikodularını da beraberinde getiriyor.
Zapatero hükümeti, ağustos ayında Afganistan’da hayatını kaybeden İspanyol askerlerinden sonra İspanyol kamuoyunun savaşa karşı olan eleştirileriyle, parlamentoda onaylattıramadığı 2011 bütçesi genelgesi ve Katalunya Bölgesi’nin artan talepleriyle uğraşmaya devam ederken, ETA, 5 Eylül Pazar sabahı BBC’ye tarihi bir açıklamada bulundu. Örgütün BBC’ye gönderdiği açıklama, olayları dışarıdan takip edenlerde Zapatero hükümetinin biraz olsun rahatlamış olduğu hissini uyandırabilir. Fakat İspanyol basınına ve hükümetten gelen açıklamalara bakıldığında ETA’nın 1960’tan bu yana ilk kez silah bıraktığını ve Bask halkının haklarını savunmaya demokratik yollarla devam edeceğini açıkladığı video, garip bir şekilde hükümet ve İspanyol basınında yeni bir paranoya yaratmışa benziyor. Ülkenin önde gelen gazeteleri El Pais ve Vanguardia yazarları genel olarak ETA’nın açıklamasının hiçbir şekilde şüpheleri gidermediğinde hemfikir.

2006’DAN BUGÜNE…
ETA, 22 Mart 2006'da çözüm için Zapatero hükümetiyle görüşmelere başlayacağını açıkladı. Bunun üzerine Zapatero hükümeti barışın elzem olduğunu ve bu amaca ulaşmak için gerekli olan ne varsa yapılacağını belirtti. Sağcı muhalefet Popülist Parti bu açıklamaları büyük bir kızgınlıkla karşıladı ve aradan sadece 9 ay geçtikten sonra ETA 30 Aralık 2006'da Madrid Havaalanı'nda 2 Ekvadorlu'nun ölümüne sebebiyet veren saldırıyı gerçekleştirdi. Bu, kamuoyunda ve hükümette örgütün barış için hazır olduğuna dair olan inancı köreltti.
Yeniden barış adına her şey geçen hafta cuma günü radikal solcu Bask partisi Abartzale’nin Bask halkının barışa olan inancında hiçbir eksilme olmadığını, yaklaşık yarım yüzyıldır süregelen bu savaşın artık demokratik yollarla sürdürülmesinin ne kadar gerekli olduğunu ETA’ya belirtmesiyle başladı. Abartzale’nin ETA’yla yaptığı görüşme, örgütün BBC’ye gönderdiği silah bırakma açıklamasının sebebi olarak görülüyor.
Örgütün yaptığı açıklama, İspanyol sağcı basını tarafından ağır sözlerle eleştirilirken yine sağcı Popülist Parti, ETA'nın deklarasyonunu, örgütün uzun süredir yaşadığı iç karışıklıklar sebebiyle güç kaybetmesiyle ilişkilendiriyor ve ETA'nın bu açıklamayla birlikte zaman kazanarak hükümeti yalan vaatlerle oyalamayı hedeflediğini öne sürüyor.
ETA’nın BBC’ye gönderdiği açıklamada özetle, örgütün yaklaşık 50 yıldır Bask halkının özgürlük mücadelesi için savaştığı ve bağımsızlık mücadelesinde şimdiye kadarki tüm zorluklara karşı nasıl direnildiyse bundan sonra da aynı istek ve yüreklilikle devam edileceği, yalnız yeni politik koşulların ve Bask halkının ısrarları ve istekleri doğrultusunda hareket edilerek demokratik yollarla çözüme ulaşmaya çalışılacağı belirtiliyor.

ÇÖZÜM İÇİN YENİ STRATEJİ
Eğer bu açıklama objektif bir şekilde incelenecek olursa örgütün sadece strateji değiştirdiği görülebilir. Örgütün siyasi kanadını oluşturan Abartzale partisine 2002 yılında siyasi yasak getirilmesi ve bu yasağın 2009'da Avrupa Strasbourg İnsan Hakları Mahkemesi tarafından onaylanması parti üyelerini yıldırmamış, ETA'nın silahı bırakması ve Bask halkının hak ettiği özgürlükleri kazanmasının barışçıl yollardan çözümü taleplerini arttırmıştı. Yine bu sene mart ayında Nobel Barış Ödülü sahibi Güney Afrikalı Desmond Tutu, Frederic William de Klerk, John Hume, Mary Robinson ve Nelson Mandela Vakfı’nın ETA'yla İspanyol hükümeti arasında aracılık rolü üstlenmesi, örgütün silahlı mücadeleyi bırakma kararı almasında oldukça etkili bir faktör.
Örgütün BBC’de yayınlanan videosunun ardından San Sebastian’da bir otelde basın açıklaması düzenleyen siyasi yasaklı radikal sol Bask partisi Abartzale üyeleri Batasuna Txelui Moreno, Agurne Barroso, Tasio Erkizia ve Marine Pueyo ETA’nın silah bırakma kararını gayet olumlu karşıladıklarını, bundan sonra baskı, şiddet ve bloklaşmanın olmadığı yepyeni, tertemiz bir sayfanın açılacağını, Bask halkının mücadelesine siyasi yollarla devam edileceğini belirtip gelecek hafta gazetecilerin sorularını cevaplamak için bir basın toplantısı düzenleneceğini açıkladılar.
Bugün İspanyol hükümeti ETA’nın silah bırakma kararına güvenmeyerek açıklamayı “ufak bir adım” olarak yorumlasa da örgütün 1960’tan bu yana ilk defa bu kadar kesin cümlelerle siyaset ve diyaloğu tek çözüm yolu olarak vurguluyor oluşu Bask halkının yıllardır süren mücadelesinin geleceği adına çok önemli ve umut verici bir adım. Yine İspanyol basınında ETA’nın pazar günü yaptığı açıklama üzerine yer alan siyasi analizler karamsar ve güvensiz bir tablo çizse de hem Abartzale üyeleri hem de Bağımsız Bask Partisi Eusko Alkartasuna (EA) Genel Sekreteri Pello Urizar’ın açıklamalarında silah bırakma sözünün ETA adına çok önemli ve kararlı bir adım olduğu vurgulandı.
Her iki partinin üyelerinin bundan sonra Bask halkının bağımsızlık mücadelesinin barışçıl yollarla çözümü için çaba sarf edeceklerine değinmeleri, gelecek haftalarda İspanyol basını ve hükümetine hâkim olan karamsar ve güvensiz havanın dağılmasına yardımcı olacaktır.

SENA AKALIN