Eskişehir'deki Hrant Dink anmasında konuşan L. Doğan Tılıç, etnik çatışmaların zararları konusunda bir dönem kanlı iç çatışmaların merkezi haline gelen Yugoslavya örneğini verdi

Hrant Dink, ölümünün birinci yıldönümünde Eskişehir"de düzenlenen etkinlikle anıldı. Eskişehir"de oluşturulan, İnsanca ve Birlikte Yaşam İnisiyatifi tarafından, "Bosna olmayalım" kampanyası kapsamında öldürülen Hrant Dink"in anısına gazetemizin yazarlarından L. Doğan Tılıç"ın katıldığı bir söyleşi düzenlendi. KESK Toplantı Salonu"nda gerçekleştirilen söyleşiyi çok sayıda kişi izledi.

İnsanca ve Birlikte Yaşam İnisiyatifi adına açılış konuşmasını yapan Muammer Civelek, Berlin Duva-rı"nın yıkılışından sonra ilan edilen Yeni Dünya Dü-zeni"nde kapitalizmin nihai zaferini ilan edenlerin, devletleri küçük parçalara ayırarak sistemle entegre olabilmesi için kimlik siyasetini öne çıkardığını ve etnik, dinsel, bölgesel ayrımlar yarattığını söyledi.

YUGOSLAVYA"DAN FARKIMIZ
Daha sonra söz alan L. Doğan Tılıç da, söyleşiden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Parçalanan Yugoslavya ile şu an aramızdaki fark sivillerin işin içine girmemesidir" dedi. Hırvatlar"ın ve Slovenler"in diğer kimliklere göre zenginlikleri üzerinden, Sırplar"ın da çoğunluklan üzerinden milliyetçiliği büyüttüklerini, önce Belgrad Caddeleri"nde satılan küçük semboller üzerinden pazarlanan milliyetçiliğin daha sonra sivil saldırılara dönüşebildiğim söyleyen Tılıç, halkların birbirine düşürülmesine neden olan medyanın da etkilerine değindi. Aynı katliam görüntülerinin hem Hırvat hem de Sırp televizyonlarında kullanılarak birbirlerini suçladıklarına tanık olduğunu söyleyen Tılıç, bütün bunlara rağmen etnik kimliklerin birbirine düşüre-mediği yurttaşların da olduğunu söyledi.


SAVAŞ VE BARIŞ GAZETECİLİĞİ
Savaşların sürdüğü dünyada gazeteciliğin de artık, Savaş Gazeteciliği ve Barış Gazeteciliği diye kate-gorize edilebileceğini söyleyen Tılıç, savaş gazeteciliğinin silahlı kuvvetlerin dediklerini tekrar eden ve sadece o an olan olayların kanlı görüntülerini yayınlamaktan ya da bildirmekten ibaret olduğunu, barış gazeteciliğinin ise o görüntülerden çok olayın gerçekleşmesinden önceki ve sonraki durumun incelenerek analizinin yapıldığı, tarafların görüşlerinin alınarak objektif haber ulaştırma sorumluğunun taşındığı bir gazetecilik olduğunu söyledi.


Bosna gibi olmamak için önce yaşananları unutmamak gerektiğinin altını çizen Tılıç, her şeyden önce toplumsal belleğin canlı tutulması gerektiğini, bunun için örgütlü olmanın, bağımsız gazetecilik anlayışının önemine değindi. Söyleşi, "Adalet Arıyoruz" adlı savaşların olumsuzlukların segilendiği slayt gösterisinin ardından sona erdi. Birgün


* * *
Hintli yazar Roy: 301 Dink"i hedef yaptı
HİNTLİ yazar ve insan hakları savunucusu Arundhati Roy, Hrant Dink"in 301. maddeden yargılanmasının onu hedef haline getirdiğini söyledi. Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı"nda Hintli yazar ve insan hakları savunucusu Arundhati Roy, "Çekirgeleri Dinlemek" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Konferansın sunumunu Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Koray Çalışkan yaptı. Rektör Prof. Dr. Ayşe Soysal tarafından kürsüye davet edilen Arundhati Roy konuşmasının başında, "Buraya uluslararası aydın rolüne bürünüp sizlere ders vermeye veya 1915"te Anadolu"da meydana gelen olaylara ilişkin belleği saran sessizliği doldurmaya gelmedim. Bunu yapacak sizlersiniz. Hrant Dink bunu yapmaya çalıştı ve bedelini yaşamıyla ödedi" diyerek başladı.


Roy, Hrant Dink suikastının hem Dink"i cezalandırmak için hem de onun düşünme cesaretinden ilham almış olabilecek olanlara gözdağı vermek için yapıldığının açık olduğunu belirtti. 301. madde hakkında da konuşan Roy, Hrant Dink"in 301. maddeden yargılanmasının onu hedef haline getirdiğini söyledi. Dink"in ölümünün bir sessizlik değil, büyük bir gürültü yarattığına değinen Arundhati Roy, "Bu olay dünyanın Anadolu"da doksan küsur yıl önce olmuş bir şeyi merak etmesine yol açıyor" yorumunu yaptı. Banu Taban