TÜİK verilerine göre, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan, 6284’e karşı tutum sergileyen iktidar politikaları kadınların güvensiz hissetmesine yol açtı. SOL Feminist Hareket’ten Fatoş Erol, “Bu gerici karanlığı oluşturanların eseri.” dedi.

Evde de sokakta da güvende değiliz
Fotoğraf: Depo Photos

Haber Merkezi

TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması kadınların erkeklere göre ne kadar güvensiz olduklarını ortaya koydu. Araştırmaya göre kadınlar evde de sokakta da erkeklere göre daha tedirgin.

Buna göre gece yalnız yürürken kendini tedirgin hisseden kadınların oranı 44,6 oldu. Yüz kadından 5’i ise sokakların çok güvensiz olduğunu belirtti. Buna karşın erkeklerin ise sadece 24,2’si tedirgin olduklarını belirtti. Yine araştırma evde de kadınların daha tedirgin olduklarını açığa çıkardı. Erkeklerin yüzde 9,4’ü evde yalnızken tedirgin olurken bu oran kadınlarda ise 16,7.

Konuya ilişkin BirGün’e konuşan SOL Feminist Hareket’ten Fatoş Erol, “Kadınların temel haklarına yönelik her gün artan saldırılar ve bu saldırıların laiklik karşıtı, dinci gerici bir toplum inşa etme politikasıyla birlikte örülmesi kadınları şiddete karşı daha korumasız kılıyor” dedi.

ÖRGÜTLÜ KADIN HAREKETİ

Erol, “Ülkemizde yıllardır AKP iktidarının toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayan, kadınları yok sayan politikaları sonucunda kadına yönelik şiddetin katlanarak arttığı bir dönemdeyiz” ifadelerini kullandı. Erol şöyle devam etti: “Kadına yönelik şiddeti önleme amacıyla hazırlanan ve şimdiye kadarki en kapsamlı sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişinin kararıyla çıkılması, 6284 sayılı yasaya yönelik saldırılar şiddete uğrayan kadınların hak arama mücadelelerinin sonuçsuz kalmasını sağlıyor.”

“O saatte sokakta ne işi var” argümanı ile kadına yönelik şiddetinin meşrulaştığını belirten Erol sözlerini şöyle sürdürdü:

“AKP’nin aileci politikaları, kadınların boşanma ve nafaka hakkına yönelik saldırılar ile kadınları aile içine mahkûm etmeye çalışmaları sonucunda, ev içi şiddetin de arttığını ve kadınların bu şiddet sarmalından kurtulabilecekleri kamusal mekanizmaların bilinçli bir şekilde işletilmediğini biliyoruz. Kadınların sadece sokakta değil evde de tedirgin olmalarının kadın haklarına yönelik saldırılar ve kadınların toplumsal yaşamda ikincilleştirilmeleri ile doğrudan bağlantısı var. Kadınların hem evlerinde hem de geceleri sokaklarda özgürce ve korkusuzca yaşayabilecekleri bir ülkeyi kurmak için bu gerici karanlığa karşı en başta laiklik mücadelesine sahip çıkmaya, haklarımız ve hayatlarımız için feminist mücadelemizi büyütmeye ihtiyacımız var. Karşımızdaki gerici ittifaka karşı mücadele edebilmek için daha örgütlü bir kadın hareketini hep birlikte öreceğiz.”